- 16 Ağustos 2010
- 292.953
- 602.707
- 43
Erken Teşhisle Hayat Kalitesinin Yükseldiği Hastalık: Parkinson… Akıllara Ölü Ozanlar Derneği’ndeki edebiyat öğretmeni rolüyle kazınan ve her oynadığı filmle izleyenlerin gönlünde taht kuran usta oyuncu Robin Williams’ın ölümüyle yeniden gündeme gelen Parkinson Hastalığı ile ilgili merak edilenler…
Parkinson Hastalığı Nedir?
Normalde insan beyninde belli bölgelerde kişinin akıcı ve koordine hareket etmesini sağlayan dopamini üreten beyin hücreleri vardır. Bu hücreler beynin substansiya nigra adı verilen belli bir alanında yoğunlaşmış halde bulunurlar. Dopamin substansiya nigra ile vücut hareketlerini kontrol eden diğer beyin bölgeleri arasında mesajlar ileten bir kimyasaldır. Dopamin üreten hücrelerin %60 ila %80’i kayba uğradığında yeterli miktarda dopamin üretilemez ve PARKİNSON hastalığının motor belirtileri ortaya çıkar.
Bu Belirtileri Dikkate Alın!
Parkinson Hastalığı tanısını koyarken hatırlanması gereken en önemli şey, hastalığın dört ana belirtisinden ikisinin, nöroloji uzmanının tanıyı düşünmesini sağlamak için bir süredir bulunması gerekliliğidir. Hastalığın dört ana motor belirtisi:
Ayrıca;
Görülme sıklığı her yıl 100 binde 11-14 kişi olan Parkinson Hastalığı tüm dünyada 10 milyon kişide; Türkiye’de ise yaklaşık 100 bin kişide görülüyor. Her yıl yaklaşık 10 bin civarında hastaya yeni teşhis konuluyor. Kişiye özel bir hastalık olan Parkinson’da ailede herhangi bir hikaye olmayabilir. Yaş ile ortaya çıkan beyin hücrelerinde kayıp ile seyreden bu hastalık; 50-75 yaş arasında daha fazla görülse de daha genç hastalarda da ortaya çıkabilir. Tüm hastaların %10’unda 40 yaş altında ve bunların da daha azı 20 yaş altında ortaya çıkar ki bunlar daha özel tip (ailesel gibi) Parkinson hastalarıdır. Yaklaşık %10 oranında hasta doğrudan doğruya anne ve/veya babasından hastalıklı bir geni alır ki bu hastalar genç hastalardır. Parkinson Hastalığı aslında genetik bir yatkınlık zemininde ortaya çıkar. Anne, babası veya ailesinde herhangi bir insan Parkinson hastası olmasa dahi genetik örgüsünden kaynaklı bazı yatkınlıkları olabilir. Büyük genetik çalışmalar gösteriyor ki bazı genlerdeki değişkenlikler bizi Parkinson hastalığına yatkın kılar. Ne oranda katkıda bulunduğu net olarak bilinemese de tarım ilaçları, özellikle kuyu suyu gibi suya karışanlar ve bazı toksinler gibi çevresel faktörlerin de de hastalığın ortaya çıkmasına katkıda bulunan ek faktörler olduğunun üzerinde durulur.
Parkinson Yavaş ama Yıkıcı İlerler!
Parkinson ilerleyici bir hastalıktır ve dolayısıyla zaman ilerledikçe belirtiler kötüleşir ve hastanın yaşam kalitesi olumsuz yönde etkilenir. Ancak doğru tedavi sayesinde, çoğu hasta normal hayatını uzun yıllar boyunca sürdürebilir. Parkinson’un belirti ve bulguları saptanır saptanmaz tıbbi görüş almak önemlidir; böylece tedavi seçeneklerini en iyi şekilde değerlendirmek mümkün olur.
Parkinson Hastalığının Tedavisinin Ana Hedefi Hastanın Yaşam Kalitesini Artırmaktır!
Parkinson hastalığında tanı klinik değerlendirme ile konulur. Bu tanı için, hastanın hikayesinin dinlenmesi, nörolojik muayene ve Levodopa tedavisine alınan yanıt, kriterleri oluşturur. Tanı koyduracak bir kan testi yoktur. Bilgisayarlı Tomografi (BT) ve Magnetik Rezonans (MR), tipik Parkinson hastalığına ilişkin bulgu vermez; bu incelemeler daha çok beyin tümörü, damar tıkanıklıkları gibi diğer hastalıklardan ayırt edilmesinde kullanılır. Halihazırda Parkinson’u iyileştirmek mümkün değildir, ancak Parkinson semptomlarını hafifletme konusunda etkili olan çeşitli tedaviler mevcuttur. Bunlar;
ALINTIDIR..
Parkinson Hastalığı Nedir?
Normalde insan beyninde belli bölgelerde kişinin akıcı ve koordine hareket etmesini sağlayan dopamini üreten beyin hücreleri vardır. Bu hücreler beynin substansiya nigra adı verilen belli bir alanında yoğunlaşmış halde bulunurlar. Dopamin substansiya nigra ile vücut hareketlerini kontrol eden diğer beyin bölgeleri arasında mesajlar ileten bir kimyasaldır. Dopamin üreten hücrelerin %60 ila %80’i kayba uğradığında yeterli miktarda dopamin üretilemez ve PARKİNSON hastalığının motor belirtileri ortaya çıkar.
Bu Belirtileri Dikkate Alın!
Parkinson Hastalığı tanısını koyarken hatırlanması gereken en önemli şey, hastalığın dört ana belirtisinden ikisinin, nöroloji uzmanının tanıyı düşünmesini sağlamak için bir süredir bulunması gerekliliğidir. Hastalığın dört ana motor belirtisi:
- Titreme veya tremor: El, kol ve bacaklarda ortaya çıkar.
- Bradikinezi: Hareketlerde yavaşlamadır. Yürürken kolları sallamama, ayakları yere yapışıkmış gibi yürüme görülür.
- Rijidite: Kollar, bacaklar veya gövdede katılık görülür.
- Postural instabilite: Denge sorunları ve muhtemel düşmelerdir. Kişi eskisi gibi dik duramaz, öne ya da yana
Ayrıca;
- Koku duyusunda kayıp,
- Kabızlık,
- Düşük tonlu konuşma,
- Uykuda ani hareketler,
- El yazısında küçülme: El yazısında geçmiş yıllara göre aniden küçülme, yazılan harflerde küçülme, kelimeleri adeta sıkışmış şekilde yazma görülür. El yazısında ortaya çıkan ani değişiklik Parkinson hastalığının belirtisi olabilir.
- Düşük kan basıncına bağlı olarak baş dönmesi ve bayılma, Parkinson hastalığına bağlı olabilir.
Görülme sıklığı her yıl 100 binde 11-14 kişi olan Parkinson Hastalığı tüm dünyada 10 milyon kişide; Türkiye’de ise yaklaşık 100 bin kişide görülüyor. Her yıl yaklaşık 10 bin civarında hastaya yeni teşhis konuluyor. Kişiye özel bir hastalık olan Parkinson’da ailede herhangi bir hikaye olmayabilir. Yaş ile ortaya çıkan beyin hücrelerinde kayıp ile seyreden bu hastalık; 50-75 yaş arasında daha fazla görülse de daha genç hastalarda da ortaya çıkabilir. Tüm hastaların %10’unda 40 yaş altında ve bunların da daha azı 20 yaş altında ortaya çıkar ki bunlar daha özel tip (ailesel gibi) Parkinson hastalarıdır. Yaklaşık %10 oranında hasta doğrudan doğruya anne ve/veya babasından hastalıklı bir geni alır ki bu hastalar genç hastalardır. Parkinson Hastalığı aslında genetik bir yatkınlık zemininde ortaya çıkar. Anne, babası veya ailesinde herhangi bir insan Parkinson hastası olmasa dahi genetik örgüsünden kaynaklı bazı yatkınlıkları olabilir. Büyük genetik çalışmalar gösteriyor ki bazı genlerdeki değişkenlikler bizi Parkinson hastalığına yatkın kılar. Ne oranda katkıda bulunduğu net olarak bilinemese de tarım ilaçları, özellikle kuyu suyu gibi suya karışanlar ve bazı toksinler gibi çevresel faktörlerin de de hastalığın ortaya çıkmasına katkıda bulunan ek faktörler olduğunun üzerinde durulur.
Parkinson Yavaş ama Yıkıcı İlerler!
Parkinson ilerleyici bir hastalıktır ve dolayısıyla zaman ilerledikçe belirtiler kötüleşir ve hastanın yaşam kalitesi olumsuz yönde etkilenir. Ancak doğru tedavi sayesinde, çoğu hasta normal hayatını uzun yıllar boyunca sürdürebilir. Parkinson’un belirti ve bulguları saptanır saptanmaz tıbbi görüş almak önemlidir; böylece tedavi seçeneklerini en iyi şekilde değerlendirmek mümkün olur.
Parkinson Hastalığının Tedavisinin Ana Hedefi Hastanın Yaşam Kalitesini Artırmaktır!
Parkinson hastalığında tanı klinik değerlendirme ile konulur. Bu tanı için, hastanın hikayesinin dinlenmesi, nörolojik muayene ve Levodopa tedavisine alınan yanıt, kriterleri oluşturur. Tanı koyduracak bir kan testi yoktur. Bilgisayarlı Tomografi (BT) ve Magnetik Rezonans (MR), tipik Parkinson hastalığına ilişkin bulgu vermez; bu incelemeler daha çok beyin tümörü, damar tıkanıklıkları gibi diğer hastalıklardan ayırt edilmesinde kullanılır. Halihazırda Parkinson’u iyileştirmek mümkün değildir, ancak Parkinson semptomlarını hafifletme konusunda etkili olan çeşitli tedaviler mevcuttur. Bunlar;
- Tanıyı erken koyup tedaviye erken başlamak
- Ana hedefi hastanın yaşam kalitesini artırmak olarak belirlemek,
- Hasta ve yakınlarının tedaviye uyumunu sağlamak,
- İlaçların alınacağı zamanı ve gıdalarla ilişkisini öğretmek,
- Düzenlenen tedavi şemasını dikkatle uygulamaktır.
ALINTIDIR..