Yeni Türkiye İmralıda inşa ediliyor.
PKK, sevinçten göbek atıyor. Öcalan İmralıdan, AKP Hükümetinin TBMMye sevk ettiği çöz(üm)ülme paketi konusunda Yasa tarihi bir gelişmedir açıklamasını yapıyor. Hasip Kaplan, tasarı son derece önemli diye sevincini dile getiriyor. Çünkü herkes gibi PKKlılar da Öcalanın AKP Hükümetine önerdiği yol haritasının AKP Hükümeti tarafından adım adım uygulandığını görüyor. 30 Mart seçimleri sonrasında PKK bir dizi terör eylemi başlatarak, Cumhurbaşkanlığı seçimleri yaklaşırken, Erdoğanı ağır bir tehdit altına aldı. İnisiyatifi tamamen PKKya kaptırmış olan Erdoğan, seçimlere takriben 1.5 ay kala PKK terörünün daha da artarak seçim sandığına yansımaması için Öcalanın ortaya koyduğu ve PKKnın talep ettiği yol haritasını uygulamaya soktu. Meselenin özü, Erdoğanın kurulduğunu ilan ettiği Yeni Türkiye Öcalanın imzasını taşıyor.
İkinci Yunan ordusu
Erdoğan ve AKPnin beğenmedikleri Türkiye Cumhuriyeti, İstiklal Harbinin sonucunda Yunan ordusunu ve Batı emperyalizmini yenerek kurulmuştu. Yeni Türkiye ise emperyalistlerin gözetimindeki Oslo masasında Yunanlı generallerin İkinci Yunan Ordusu diye nitelendirdikleri PKK karşısında, yenilginin sonucu olarak kuruluyor. 2011den bu yana Güneydoğu Anadolu bölgesinde PKK ikinci devleti oluşturuyor. Ordu kışlalara çekilmiş. Polis karakollardan çıkamıyor. Kendisini savunmak için ateş açıp PKKlı öldüren askerlerin silahları elinden alınıyor. Köy korucuları PKK tarafından katlediliyor. Şehirlerarası yollar günlerce kesiliyor. PKK şehitlikleri, PKK asayiş, PKK mahkemeleri... Sanki Türk ordusu, PKK terör çetesine yenilmiş ve yenilgi sonrasında PKK ile bir anlaşma imzalıyoruz. Müzakere süreci denilen süreç, PKKnın taleplerinin Türk halkına adım adım yutturulması süreci şeklinde ilerliyor. 2010da PKK ile görüşmedik, görüşmeyeceğiz. Bunu iddia eden şerefsizdir dedikten dört yıl sonra görüşmelerin yasal çerçevesini oluşturan yasa taslağını Öcalanın arzu ettiği şekilde TBMMye ve Öcalana yolluyor. Çünkü artık TBMM egemenliği Abdullah Öcalan ile paylaşıyor da onun için. Öcalan hayır derse, TBMMnin bu tasarıyı yasalaştırmasının anlamı kalmayacak.
Aciz duruma düşüldü
Türkiyede PKKya yenilen AKP Hükümeti Kuzey Irakta da Barzaniye yenilmiş durumda. 9 Ocak 2007de Kerkükte oldu bitti peşinde koşanlara bu uyarıyı bugünden yapmak zorundayım diyen Erdoğan 2014 Haziranında Kerkükün Barzani tarafından işgal edilmesine hiç ses çıkarmadı. 76 milyonluk Türkiye, 4 milyonluk Kuzey Irak karşısında aciz duruma düştü. Üstelik, bu Kuzey Irak, ekonomik olarak yaşamasını sadece ve sadece Türkiyeye borçlu. Ankaranın Kuzey Iraka ekonomik ambargo kararı alması durumunda en geç 2 hafta içinde Kuzey Irakta yaşam durur. Kuzey Irakın bağımsızlığını ilan etmesi Kerkükü işgal etmesine bağlı idi. Barzani, muhtemelen IŞİD ile iş birliği içinde (Bir İngiliz gazetesi; IŞİD, Barzani ve Türkiye iş birliği içinde iddiasını gündeme getirdi.) Kerkükü işgal etti. Barzaniyi durduramayan AKP Hükümeti, Kerkükü Barzaniye hediye etmeyi, şimdi Kerkük petrolleri bizim üzerimizden ihraç edilecek, yani bize muhtaç diye izah etmeye çalışıyor.
Hükümet tarihe geçecek!
Oysa, Barzaninin amacı Akdenize kadar uzanan alanda petrol boru hatlarının da üzerinde geçtiği Büyük Kürdistanı kurmak. Üstelik, Türkiyede mevcut süreç Güneydoğu Anadoluda bir federe devletin kurulmasına doğru hızla ilerlerken, Barzani amacına çok da uzak görünmüyor. Barzaninin muhtaç oluşunu çok abartmamak lazım. Özetle; AKP Hükümeti, Kürtlere Türkiyede federe devlet, Kuzey Irakta bağımsız devlet hediye ederek tarihe geçecek. Yeni Türkiye Graham Fullerin kitabının adı idi. Yeni Türkiyenin anayasal yapısını ise Abdullah Öcalan İmralıda yazıyor.
[TABLE="width: 948"]
[TR]
[TD="class: anabaslik ortaTekRenk"]Müzakereler Yine Başarısız Olur İse?[/TD]
[/TR]
[TR]
[/TR]
[/TABLE]
“Güvenlikçi yöntemler başarısız olduğu için müzakerelerden başka çıkar yol olmadığını ileri süren çevrelerin unuttuğu husus, PKK ile müzakerelerin 2006’da başladığı ve birinci dönem müzakerelerin 2011’e kadar sürdüğüdür. Bu dönem boyunca her gün televizyonlarda ve gazetelerde terörle müzakerenin “erdemleri ve başarıları” Türk milletine anlatılmıştır. Sonuçta, terörle müzakereler büyük bir başarısız”
Terörle müzakere sürecinden sadece PKK karlı çıkmıştır. PKK, 2006’dan buyana hem terörü tırmandırmış hem siyasal bölücü çalışmalarını yoğunlaştırmıştır. Üstelik bunları yaparken Oslo’da müzakerelere devam etmiştir. Ankara ise 2009’dan itibaren TRT Şeş ile başlamış ve ardı ardına bir çok taviz vermiştir. Bu tavizler, PKK’yı terörü durdurmaya sevk etmemiş aksine, asker, polis ve sivillere yönelik katliamlar devam etmiştir.
2011’in ikinci yarısından 2012 sonuna kadar PKK’ya karşı PKK terörüne yarı mücadeleci yöntemler ile karşılık verilince 1200’den fazla PKK’lı terörist öldürülmüş, KCK operasyonları ile terör örgütünün dağ kadroları etkisiz hale getirilmiştir. PKK ile mücadele yolunun etkinlik kazandığı bir dönemde 2012 sonundan itibaren tekrar PKK ile müzakere süreci başlamıştır. Halen Türkiye bu sürecin içinden geçerken 2009’dan 2011’e kadar müzakerelerin önemini, doğruluğunu, erdemini bize anlatan kadrolar televizyonlarda yine aynı müzakerelerin erdemlerinden bahsetmeye başlamışlardır.
Peki ya bu müzakere süreci de başarısız olur ise? Ne olur? Üstelik başarısız olma ihtimali çok yüksektir, çünkü 2013 Mart ayı itibarı ile Kandil, Türkiye’ye karşı bir zafer kazandığını düşünmektedir. Kandil’deki terörist liderler terör eylemlerini sürdürerek daha fazla zafer kazanma ve daha büyük tavizler alma imkanının olduğuna inanmaktadırlar. Kandil, bir yandan Suriye iç savaşının Esad’ın Şam’dan ayrılmasından sonra kazanacağı boyut ile “Kuzey Suriye’de devletleşme” imkanına sahip olacağını, öte yandan Türkiye’de ardı ardına gerçekleşecek üç seçimin, terör örgütüne Hükümete yönelik şantaj politikasını artırma imkanı vereceğini görmektedir. Bundan dolayı, Öcalan bir an önce İmralı’dan çıkmak için uzlaşmacı davransa da Kandil’deki şefler, Öcalan kadar aceleci davranmayacaklardır. Kandil, Öcalan’a açık bir şekilde cephe almadan ve karşı çıkıyormuş gibi görünmeden İmralı Süreci diye takdim edilen görüşmeleri süreç içinde sabote etmeyi tercih edeceklerdir. Ancak Kandil süreci sabote etse de süreçten çok boyutlu kazanımlar elde edecektir. Bu kazanımlar şu şekilde sayılabilir:
1. Terör örgütü büyük ölçüde meşrulaşan taraf olma doğrultusunda devlete adımlar attırmış olacaktır.
2. PKK’nın sadece meşrulaşması değil aynı zamanda Kürtlerin meşru temsilcisi konumuna yükselmesi doğrultusunda önemli bir gelişme sağlanmış olacaktır.
3. Bu PKK’yı Cenevre Konvansiyonunda savaşan taraf konumuna tırmandırırken, uluslar arası meşruluğunu güçlendirecektir. Bir çok ülke PKK’yı terörist örgüt listesinden çıkaracaktır. PKK, Filistin Kurtuluş Örgütü konumuna doğru ilerleme kaydedecektir.
4. PKK, Suriye’nin kuzeyinde devletleşme sürecine girecektir, hatta girmiştir. Bu süreç daha da güçlenerek devam edecektir.
5. Güneydoğu Anadolu’da halk PKK’yı bölgede “geleceğin egemeni” olarak göreceği için sürecin sabote edilmesi ile durmasından sonra devletin teröre karşı mücadelede halk desteğini alması mümkün olmayacaktır
6. PKK, Türkiye’nin hangi tavizleri vermeye hazır olduğunu bu süreçte görecek, gelecek müzakere sürecinde masaya bunları almış olduğunu düşünerek oturacaktır.
Evet, PKK müzakerede etse mücadelede etse kazanan taraf. Mesele ne kadar çok kazanacağı. Çünkü PKK oyunu doğru kuruyor.
2. PKKnın sadece meşrulaşması değil, aynı zamanda Kürtlerin meşru temsilcisi konumuna yükselmesi doğrultusunda önemli bir gelişme sağlanmış olacaktır.
Tamamı üzücü tabii ki. Ancak özellikle yukarıdaki madde, çok üzücü gerçekten...