- 15 Ekim 2013
- 1.213
- 2.311
- 34
Bir eviniz olsa iyi olur. Ne olacağımizin garantisi yok ne yazık ki. Elbette gezinde tozunda. Misal kira öder gibi ev sahibi olma imkanınız varsa kaçırmayın. Biz her ay 1.600 lira kira oduyoruz. Halbuki evimiz olsaydi, 1600 u gonlumuzce harcardık diye düşünüyorum
Boş verin evi. Ev sahibinin bir evi olur kiracının her yer evidirMerhaba,
29 yaşında , 5 yıldır kamuda çalışan biriyim. Aslında şu zamana dek kesinlikle sorun etmediğim ama diğer insanların söylemlerinden hareketle artık bir acaba eşliğinde düşünmeye başladığım bir konu için karşınızdayım.
Şöyle ki ben hiçbir zaman şöyle ev alayım şöyle araba alayım şöyle bir yatırım yapayım derdinde olmadım. Öyle kalkıp cazır cazır para harcamadım ama istediğim şey ne ise bütçem de karşılıyor ise o şeyi edinmeye çalıştım. İlk atandığım yazdan itibaren gezip görmek istediğim ülkeler vardı, 20 kadarını gezdim, listem hala bir hayli kabarık. Spor yapmayı seviyordum ama okurken imkanım ve zamanım olmamıştı. Yüzme, tenis gibi kurslara katıldım, hala da devam ediyorum. Sonra her ay düzenli olarak kitap alışverişi yaparım. Çünkü kitap okumayı seviyorum ve her ay oluşturduğum listedeki kitapları kütüphanem için edinmeye çalışıyorum . Kırtasiye ürünlerini seviyorum, sinema , film , dizi,etkinlikler için oluşturduğum ayrı ayrı defterlerim araç gereçlerim var. Sonra cilt bakım ürünlerini seviyorum, çünkü eğer bakmaz isem bana ihanet eden bir cilt yapım var , ben de elimden geldiğince kendime bakmaya çalışıyorum. Değişik çay ve kahveleri denemeyi seviyor, bu sebepten değişik üyelikler ile bunu sürdürmeye çalışıyorum. Alanım dışında veya yabancı dil için seminer, kurs gibi etkinliklere katılmaya çalışıyorum.Meditasyon, yemek , kitap, mekan , spor , eğitim konu ne olur ise farklı şeyleri deneyimlenmekten hoşlanıyor, araştırıyor bütçemin bir kısmını bunlara harcıyor ve bundan oldukça mutlu oluyorum.
Şimdi bunları neden anlattım ? Ben tüm bu aktiviteler ile kendimce kaliteli zaman geçiren mutlu olan biriydim. Ama benimle aynı dönemde atanan diğer arkadaşlarım ve meslektaşlarımın araba sahibi olması ya da ev almaya çalışmasına da hak veriyordum. Herkesin kendine ait bir planı, düzeni var neticede. Misal ben de araba almak isterim ama küçük bir yerde yaşıyorum ve yokluğunu çekmiyorum. Ev konusu da benim için ileride düşüneceğim bir mevzu. Birikim yapıyorum ama bu tarz bir yatırım yapmıyor, paramı daha çok beni mutlu eden,bana keyif veren şeylere harcamak istiyorum. Ama diğer insanlar bunu böyle görmüyor sanırım. Etrafımda özellikle iş arkadaşlarımdan gelen sürekli bir bak bizim şuyumuz şuyumuz var ama senin ne evin ne araban var, işin zor iması geliyor. İşin tuhaf yanı da misal yaz için bir yerlere gideceğimi öğrendiklerinde de oooh hayat sana güzel diyorlar ki onlar mal varlıkları ile benden çok çok daha iyi gezebilirler.
Olay onların ne dediği de değil aslında sonuçta herkesin her zaman söyleyeceği bir şey vardır. Olay onların bana düşündürdüğü şey, biliyorsunuz hem ülke hem dünya olarak zor zamanlardan geçiyoruz acaba ben paramı doğru yönlendiremiyor, çok mu anı yaşıyorum ?
Ne kadar güzel ve yararlı olmuş:) benim bu kadar güzel fikirlerim yok, sadece iki önerim var:Yaaa sen ben misin acaba:)) ben de gönlümce gezip tozmayi severim.
Ama birikim yapmayı da çok severim. Gerçi maalesef geç başladım, çünkü zamanında Avrupa'ya tatile gitmek için işten istifa etmiştimdönüşte bir süre işsiz kalıp parttime günlük islerle kendimi gecindirdim falan - birikime değil,anca kendimi gecindirip birkaç şehir gezmeye param kaliyordu. Son bir buçuk yıldır düzenli işim var (öyle yüksek bir maaşım da yok) ama yine de kenarda 40 gram altınım var, her ay da artmaya devam ediyor. Her an gezmeye de devam ediyorum :)
Yani doğru bütçe ile her şey mümkün.
Zamanında TEGV'de gönüllü 'parami yonetiyorum' dersi verirdim . Bu konuda YouTube videosu çekmek istiyorum aslinda ama video çekecek özgüvene sahip değilim
Neyse , tabii ki çok bir birikimim yok ama yine de hiç yoktan iyidir. O yüzden kendi onerilerimi vermek istiyorum
1) maaşı alır almaz hemen altın al. Tüm uzmanların dedigi en önemli şey ; birikim paradan artanla yapılmaz. Önce birikimini yaparsın,sonra kalaniyla normal hayatını yaşarsın. İnan farketmezsin bile yokluğunu,insan zaten olanı harcıyor . Ayrıca altın her zaman iyi bir yatırımdır. Benim geçen sene 240a aldığım altın bugün 460 mesela. Yarın Allah bilir ne olur. Sen al,kenarda dursun. Ne zararı var?
2) ilk olarak en en en önemli şey kendine BU SEYİ GERCEKTEN İSTİYOR MUYUM? diye sormak. Ve gerekirse HAYİR demeyi bilmek.
Biri yere davet edildin ama bunu gerçekten istiyor musun? Şirketten alt kattan Nuriye evleniyor,altın için para topluyorlar,gerçekten vermek istiyor musun? Trendyoldan saat gördün,gerçekten ihtiyacin var mi? 400 liraya ayakkabı var. Peki kombin edecek kıyafetin var mı? Gerçekten o kıyafete ihtiyacın var mı???
Bizim iş yerinde devamlı briileri evlenir ve ben kendi düğünüme çağırmayacagim insana (asla düğün yapmayacağım) bir şey takmam. Bana ne? Onlar da bana takmasin:) zaten alt kattan Nuriye ben evlenene kadar hala alt katta kalır mı yoksa evlilik tazminatını alır seneye çoktan kayıplara karışır mı
Aslında kimse vermek istemez böyle paraları ama sürü psikolojisiyle koyun gibi öderler. Ama ben 'hayir' derim, bu kadar basit:) yine davet ettiyse kinasina gider manevi destek olurum, ne kadar güzel olduğunu falan söylerim ama iki insan evleniyor diye niye ben para vereyim?
Bunun gibi, davet edildigim ama gidesimin olmadığı yerlere de gitmem. Geçen senelerde (bu parttime dönemimde) devletin ücretsiz Rusça kursuna giderdim aksamlari, her kurs çıkışı yokuşu beraber çıkardık, yakınlardaki kahve zincirine gidilirdi,cumbur cemaat. Ben de katılırdim,azıcık hava alayım da beynime kan gitsin ruscanin iğrenç padejlerinden sonra diye. Ama 'bu saatte kahve içersem gece uyuyamiyorum' gibi bir bahane bulmuştum, böylece her kurs çıkışı 'ay n'olacak ki' diye 15 lira oraya bayilmiyordum. Ki basit bir hesapla o dönem Rusya'dan yanıma gelecek sevgilim 350 liraya gidiş geliş bilet bulmuştu. Yani bence 25 gün Rusca kursu çıkışı kahve içene kadar o parayı içtim sayıp gerçekten Rusya'ya gidiş dönüş bileti almak çok daha akıllıca
3) alışveriş uygulaması indirme, alışveriş sayfalarına bakma. Devamlı 'sayfayi kaydırın' diye hesapları unfollow et,devamlı aldığı kıyafetleri gösteren arkadaşına gözlerini devir .
Bu kadar basit. Baktıkça ihtiyacin var zannediyorsun. Benim iş yerinde kızlara neredeyse her gün kargo gelir . Bir ömür giyinerek kiyafetleri var,yine de aldıkça alırlar. Birbirlerini de gaza getirirler 'nee,ikiyüz lira miii?? Sudan ucuz al al' diye. Bir ara onların gazına geldim,gaza gelmemek çok zor çünkü bir büyü gibi, ofise kargo geliyor, "giyin giyin bakalım" diyorlar, "ay çok güzel,ay bayıldım" falan, insanın morali düzeliyor. Sonra 'su kıyafetine su ayakkabı olur bak' diyorlar falan, bir süre sonea baktım ki gelen gidiyor ben de kendime cekiduzen verdim . O yüzden tüketim odaklı insanlardan - ve sana 'al al al' baskısı yapan sayfalardan uzak durmak sart
3) kitap okuyormuşsun,harika. Kitapdostum uygulamasını hiç duydun mu? Ben iki sene önce buna takmıştım. Evde artık benimle olmasını istemedigim,bana hitap etmeyen,sırf popüler diye alıp begenmedigim,ablamın zamanında aldığı ama evlenince götürecek kadar sevmediği,ergen ilkgenclik serilerim falan. Neredeyse hepsinden kurtuldum. İstemediğim kitaplarımı takas listesine ekledim, istediğim kitapları istek listesine ekledim. Böylece hiç para harcamadan bir degiş tokuş oldu. Sana da tavsiye ederim. Almak istediğin kitpalar için deneyebilirsin (eskiden kendi takas kütüphanesi vardı ,şimdi sadece üyeler arası takas var maalesef. Ama hala işlevsel. Kendi kütüphanesi varken ücretsizdi kargo,ama üyeler arası kitap gonderiminde PTT 5 tl alıyor)
Böyle böyle alternatif yollar bulabilirsin.
4) ne yapıyorsan 'daha uygun nasıl olabilir?' diye dusun. Mesela ben seyehat etmeyi inanılmaz seviyorum, doğada olmayı da çok seviyorum. Bu yüzden otel aramaktansa gittiğim yerlerde çadır kuruyorum. Ya da yurtdışında evini bana açan couchsurfing sitesi üyesi arkadaslarin evinde kalıyorum.
Ya da şirkete yemek yemeyip evden goturebilirsin
Gibi gibi... Masraf kapılarını azaltmaya calis.
5) bir ürün alacaksan cimri.com / Akakçe.com gibi sitelere o ürünü yaz,en ucuz diye sırala sana en ucuz olan sayfayı onersinler. Aynı marka,aynı ürün n11de farklı, trendyolda farklı çoğu zaman. Ben telefonumu, elektronik eşyaları,hatta kitaplari bile hep bu iki siteden kontrol edip alıyorum. En basitinden bak son aldığım kitap Eki Görüntüle 2685761
Amazon'da 25 TL , ilk siparişe ya da 50 lira üstüne kargo bedava. Oysa buraya bakmadan misal direkt trendyola n11e baksan boşu bosuna kırk lira ödeyecektin. Her üründe böyle farklar var. Her site bazı ürünleri daha ucuz satıyor. Almadan araştırmak zor olmasa gerek
6) gecen şu videoda izledim ve inanılmaz mantıklı geldi. Artık ben de yapacağım. Gümüş alabileceğim bir kart başvurusu yaptım bile. Adam diyor ki (normal birikiminin yanında) her gün kendine rutin oluştur ve mesela şirkette kahvaltı yaparken 3 gram gümüş al. 3 gram dedigi onyedi lira falan... Yani o gün bir yemeğe vereceğin para, ya da küçük bir bakkal alışverişine. Önemsiz bir miktar yani,hepimiz her an yirmi lira saciyoruz. Varlığı bir yokluğu bir. İşte böyle böyle 3 gram olmayı alışkanlık haline getirin diyor. Böylece bazı günler atlasan bile seneye bir kilo gümüşün olur.katlana katlana artan bir maden zaten, zamanında sen bozdurmaya karar verdiğinde arabana,hatta evine peşinat bile olabilir. Ya da her sene bu bir kilo gumusunle yurtdışında uzak bir ülkeye gidebilirsin,normal maaşindan hiç harcamadan...
Sen de bunu deneyebilirsin.
Aslında birikim yapmak gercekten çok keyifli, tadını alana. Bir an önce baslamaj dileğiyle
Simdilik aynen böyle yapardim bende. Evlenince sorumluluklar artiyor ve yapacağıniz cogu sey yarim kalıyor. Sizin yaniniza kar kalan o kadar cok sey var ki digerlerinin elinde maddiyatla kazanilan seyler. Icinizden geldigi gibi yasayin sorumluluk zamaniniz geldiginde zaten bir degisim yasayacaksiniz. Vakit varken gönlünüzce egleninMerhaba,
29 yaşında , 5 yıldır kamuda çalışan biriyim. Aslında şu zamana dek kesinlikle sorun etmediğim ama diğer insanların söylemlerinden hareketle artık bir acaba eşliğinde düşünmeye başladığım bir konu için karşınızdayım.
Şöyle ki ben hiçbir zaman şöyle ev alayım şöyle araba alayım şöyle bir yatırım yapayım derdinde olmadım. Öyle kalkıp cazır cazır para harcamadım ama istediğim şey ne ise bütçem de karşılıyor ise o şeyi edinmeye çalıştım. İlk atandığım yazdan itibaren gezip görmek istediğim ülkeler vardı, 20 kadarını gezdim, listem hala bir hayli kabarık. Spor yapmayı seviyordum ama okurken imkanım ve zamanım olmamıştı. Yüzme, tenis gibi kurslara katıldım, hala da devam ediyorum. Sonra her ay düzenli olarak kitap alışverişi yaparım. Çünkü kitap okumayı seviyorum ve her ay oluşturduğum listedeki kitapları kütüphanem için edinmeye çalışıyorum . Kırtasiye ürünlerini seviyorum, sinema , film , dizi,etkinlikler için oluşturduğum ayrı ayrı defterlerim araç gereçlerim var. Sonra cilt bakım ürünlerini seviyorum, çünkü eğer bakmaz isem bana ihanet eden bir cilt yapım var , ben de elimden geldiğince kendime bakmaya çalışıyorum. Değişik çay ve kahveleri denemeyi seviyor, bu sebepten değişik üyelikler ile bunu sürdürmeye çalışıyorum. Alanım dışında veya yabancı dil için seminer, kurs gibi etkinliklere katılmaya çalışıyorum.Meditasyon, yemek , kitap, mekan , spor , eğitim konu ne olur ise farklı şeyleri deneyimlenmekten hoşlanıyor, araştırıyor bütçemin bir kısmını bunlara harcıyor ve bundan oldukça mutlu oluyorum.
Şimdi bunları neden anlattım ? Ben tüm bu aktiviteler ile kendimce kaliteli zaman geçiren mutlu olan biriydim. Ama benimle aynı dönemde atanan diğer arkadaşlarım ve meslektaşlarımın araba sahibi olması ya da ev almaya çalışmasına da hak veriyordum. Herkesin kendine ait bir planı, düzeni var neticede. Misal ben de araba almak isterim ama küçük bir yerde yaşıyorum ve yokluğunu çekmiyorum. Ev konusu da benim için ileride düşüneceğim bir mevzu. Birikim yapıyorum ama bu tarz bir yatırım yapmıyor, paramı daha çok beni mutlu eden,bana keyif veren şeylere harcamak istiyorum. Ama diğer insanlar bunu böyle görmüyor sanırım. Etrafımda özellikle iş arkadaşlarımdan gelen sürekli bir bak bizim şuyumuz şuyumuz var ama senin ne evin ne araban var, işin zor iması geliyor. İşin tuhaf yanı da misal yaz için bir yerlere gideceğimi öğrendiklerinde de oooh hayat sana güzel diyorlar ki onlar mal varlıkları ile benden çok çok daha iyi gezebilirler.
Olay onların ne dediği de değil aslında sonuçta herkesin her zaman söyleyeceği bir şey vardır. Olay onların bana düşündürdüğü şey, biliyorsunuz hem ülke hem dünya olarak zor zamanlardan geçiyoruz acaba ben paramı doğru yönlendiremiyor, çok mu anı yaşıyorum ?
Merhaba,
29 yaşında , 5 yıldır kamuda çalışan biriyim. Aslında şu zamana dek kesinlikle sorun etmediğim ama diğer insanların söylemlerinden hareketle artık bir acaba eşliğinde düşünmeye başladığım bir konu için karşınızdayım.
Şöyle ki ben hiçbir zaman şöyle ev alayım şöyle araba alayım şöyle bir yatırım yapayım derdinde olmadım. Öyle kalkıp cazır cazır para harcamadım ama istediğim şey ne ise bütçem de karşılıyor ise o şeyi edinmeye çalıştım. İlk atandığım yazdan itibaren gezip görmek istediğim ülkeler vardı, 20 kadarını gezdim, listem hala bir hayli kabarık. Spor yapmayı seviyordum ama okurken imkanım ve zamanım olmamıştı. Yüzme, tenis gibi kurslara katıldım, hala da devam ediyorum. Sonra her ay düzenli olarak kitap alışverişi yaparım. Çünkü kitap okumayı seviyorum ve her ay oluşturduğum listedeki kitapları kütüphanem için edinmeye çalışıyorum . Kırtasiye ürünlerini seviyorum, sinema , film , dizi,etkinlikler için oluşturduğum ayrı ayrı defterlerim araç gereçlerim var. Sonra cilt bakım ürünlerini seviyorum, çünkü eğer bakmaz isem bana ihanet eden bir cilt yapım var , ben de elimden geldiğince kendime bakmaya çalışıyorum. Değişik çay ve kahveleri denemeyi seviyor, bu sebepten değişik üyelikler ile bunu sürdürmeye çalışıyorum. Alanım dışında veya yabancı dil için seminer, kurs gibi etkinliklere katılmaya çalışıyorum.Meditasyon, yemek , kitap, mekan , spor , eğitim konu ne olur ise farklı şeyleri deneyimlenmekten hoşlanıyor, araştırıyor bütçemin bir kısmını bunlara harcıyor ve bundan oldukça mutlu oluyorum.
Şimdi bunları neden anlattım ? Ben tüm bu aktiviteler ile kendimce kaliteli zaman geçiren mutlu olan biriydim. Ama benimle aynı dönemde atanan diğer arkadaşlarım ve meslektaşlarımın araba sahibi olması ya da ev almaya çalışmasına da hak veriyordum. Herkesin kendine ait bir planı, düzeni var neticede. Misal ben de araba almak isterim ama küçük bir yerde yaşıyorum ve yokluğunu çekmiyorum. Ev konusu da benim için ileride düşüneceğim bir mevzu. Birikim yapıyorum ama bu tarz bir yatırım yapmıyor, paramı daha çok beni mutlu eden,bana keyif veren şeylere harcamak istiyorum. Ama diğer insanlar bunu böyle görmüyor sanırım. Etrafımda özellikle iş arkadaşlarımdan gelen sürekli bir bak bizim şuyumuz şuyumuz var ama senin ne evin ne araban var, işin zor iması geliyor. İşin tuhaf yanı da misal yaz için bir yerlere gideceğimi öğrendiklerinde de oooh hayat sana güzel diyorlar ki onlar mal varlıkları ile benden çok çok daha iyi gezebilirler.
Olay onların ne dediği de değil aslında sonuçta herkesin her zaman söyleyeceği bir şey vardır. Olay onların bana düşündürdüğü şey, biliyorsunuz hem ülke hem dünya olarak zor zamanlardan geçiyoruz acaba ben paramı doğru yönlendiremiyor, çok mu anı yaşıyorum ?
Harikasin tam da ihtiyacim olan oneriler. Youtube kanali acmayacaksan instagra hesabi acabilirsin 🏵Yaaa sen ben misin acaba:)) ben de gönlümce gezip tozmayi severim.
Ama birikim yapmayı da çok severim. Gerçi maalesef geç başladım, çünkü zamanında Avrupa'ya tatile gitmek için işten istifa etmiştimdönüşte bir süre işsiz kalıp parttime günlük islerle kendimi gecindirdim falan - birikime değil,anca kendimi gecindirip birkaç şehir gezmeye param kaliyordu. Son bir buçuk yıldır düzenli işim var (öyle yüksek bir maaşım da yok) ama yine de kenarda 40 gram altınım var, her ay da artmaya devam ediyor. Her an gezmeye de devam ediyorum :)
Yani doğru bütçe ile her şey mümkün.
Zamanında TEGV'de gönüllü 'parami yonetiyorum' dersi verirdim . Bu konuda YouTube videosu çekmek istiyorum aslinda ama video çekecek özgüvene sahip değilim
Neyse , tabii ki çok bir birikimim yok ama yine de hiç yoktan iyidir. O yüzden kendi onerilerimi vermek istiyorum
1) maaşı alır almaz hemen altın al. Tüm uzmanların dedigi en önemli şey ; birikim paradan artanla yapılmaz. Önce birikimini yaparsın,sonra kalaniyla normal hayatını yaşarsın. İnan farketmezsin bile yokluğunu,insan zaten olanı harcıyor . Ayrıca altın her zaman iyi bir yatırımdır. Benim geçen sene 240a aldığım altın bugün 460 mesela. Yarın Allah bilir ne olur. Sen al,kenarda dursun. Ne zararı var?
2) ilk olarak en en en önemli şey kendine BU SEYİ GERCEKTEN İSTİYOR MUYUM? diye sormak. Ve gerekirse HAYİR demeyi bilmek.
Biri yere davet edildin ama bunu gerçekten istiyor musun? Şirketten alt kattan Nuriye evleniyor,altın için para topluyorlar,gerçekten vermek istiyor musun? Trendyoldan saat gördün,gerçekten ihtiyacin var mi? 400 liraya ayakkabı var. Peki kombin edecek kıyafetin var mı? Gerçekten o kıyafete ihtiyacın var mı???
Bizim iş yerinde devamlı briileri evlenir ve ben kendi düğünüme çağırmayacagim insana (asla düğün yapmayacağım) bir şey takmam. Bana ne? Onlar da bana takmasin:) zaten alt kattan Nuriye ben evlenene kadar hala alt katta kalır mı yoksa evlilik tazminatını alır seneye çoktan kayıplara karışır mı
Aslında kimse vermek istemez böyle paraları ama sürü psikolojisiyle koyun gibi öderler. Ama ben 'hayir' derim, bu kadar basit:) yine davet ettiyse kinasina gider manevi destek olurum, ne kadar güzel olduğunu falan söylerim ama iki insan evleniyor diye niye ben para vereyim?
Bunun gibi, davet edildigim ama gidesimin olmadığı yerlere de gitmem. Geçen senelerde (bu parttime dönemimde) devletin ücretsiz Rusça kursuna giderdim aksamlari, her kurs çıkışı yokuşu beraber çıkardık, yakınlardaki kahve zincirine gidilirdi,cumbur cemaat. Ben de katılırdim,azıcık hava alayım da beynime kan gitsin ruscanin iğrenç padejlerinden sonra diye. Ama 'bu saatte kahve içersem gece uyuyamiyorum' gibi bir bahane bulmuştum, böylece her kurs çıkışı 'ay n'olacak ki' diye 15 lira oraya bayilmiyordum. Ki basit bir hesapla o dönem Rusya'dan yanıma gelecek sevgilim 350 liraya gidiş geliş bilet bulmuştu. Yani bence 25 gün Rusca kursu çıkışı kahve içene kadar o parayı içtim sayıp gerçekten Rusya'ya gidiş dönüş bileti almak çok daha akıllıca
3) alışveriş uygulaması indirme, alışveriş sayfalarına bakma. Devamlı 'sayfayi kaydırın' diye hesapları unfollow et,devamlı aldığı kıyafetleri gösteren arkadaşına gözlerini devir .
Bu kadar basit. Baktıkça ihtiyacin var zannediyorsun. Benim iş yerinde kızlara neredeyse her gün kargo gelir . Bir ömür giyinerek kiyafetleri var,yine de aldıkça alırlar. Birbirlerini de gaza getirirler 'nee,ikiyüz lira miii?? Sudan ucuz al al' diye. Bir ara onların gazına geldim,gaza gelmemek çok zor çünkü bir büyü gibi, ofise kargo geliyor, "giyin giyin bakalım" diyorlar, "ay çok güzel,ay bayıldım" falan, insanın morali düzeliyor. Sonra 'su kıyafetine su ayakkabı olur bak' diyorlar falan, bir süre sonea baktım ki gelen gidiyor ben de kendime cekiduzen verdim . O yüzden tüketim odaklı insanlardan - ve sana 'al al al' baskısı yapan sayfalardan uzak durmak sart
3) kitap okuyormuşsun,harika. Kitapdostum uygulamasını hiç duydun mu? Ben iki sene önce buna takmıştım. Evde artık benimle olmasını istemedigim,bana hitap etmeyen,sırf popüler diye alıp begenmedigim,ablamın zamanında aldığı ama evlenince götürecek kadar sevmediği,ergen ilkgenclik serilerim falan. Neredeyse hepsinden kurtuldum. İstemediğim kitaplarımı takas listesine ekledim, istediğim kitapları istek listesine ekledim. Böylece hiç para harcamadan bir degiş tokuş oldu. Sana da tavsiye ederim. Almak istediğin kitpalar için deneyebilirsin (eskiden kendi takas kütüphanesi vardı ,şimdi sadece üyeler arası takas var maalesef. Ama hala işlevsel. Kendi kütüphanesi varken ücretsizdi kargo,ama üyeler arası kitap gonderiminde PTT 5 tl alıyor)
Böyle böyle alternatif yollar bulabilirsin.
4) ne yapıyorsan 'daha uygun nasıl olabilir?' diye dusun. Mesela ben seyehat etmeyi inanılmaz seviyorum, doğada olmayı da çok seviyorum. Bu yüzden otel aramaktansa gittiğim yerlerde çadır kuruyorum. Ya da yurtdışında evini bana açan couchsurfing sitesi üyesi arkadaslarin evinde kalıyorum.
Ya da şirkete yemek yemeyip evden goturebilirsin
Gibi gibi... Masraf kapılarını azaltmaya calis.
5) bir ürün alacaksan cimri.com / Akakçe.com gibi sitelere o ürünü yaz,en ucuz diye sırala sana en ucuz olan sayfayı onersinler. Aynı marka,aynı ürün n11de farklı, trendyolda farklı çoğu zaman. Ben telefonumu, elektronik eşyaları,hatta kitaplari bile hep bu iki siteden kontrol edip alıyorum. En basitinden bak son aldığım kitap Eki Görüntüle 2685761
Amazon'da 25 TL , ilk siparişe ya da 50 lira üstüne kargo bedava. Oysa buraya bakmadan misal direkt trendyola n11e baksan boşu bosuna kırk lira ödeyecektin. Her üründe böyle farklar var. Her site bazı ürünleri daha ucuz satıyor. Almadan araştırmak zor olmasa gerek
6) gecen şu videoda izledim ve inanılmaz mantıklı geldi. Artık ben de yapacağım. Gümüş alabileceğim bir kart başvurusu yaptım bile. Adam diyor ki (normal birikiminin yanında) her gün kendine rutin oluştur ve mesela şirkette kahvaltı yaparken 3 gram gümüş al. 3 gram dedigi onyedi lira falan... Yani o gün bir yemeğe vereceğin para, ya da küçük bir bakkal alışverişine. Önemsiz bir miktar yani,hepimiz her an yirmi lira saciyoruz. Varlığı bir yokluğu bir. İşte böyle böyle 3 gram olmayı alışkanlık haline getirin diyor. Böylece bazı günler atlasan bile seneye bir kilo gümüşün olur.katlana katlana artan bir maden zaten, zamanında sen bozdurmaya karar verdiğinde arabana,hatta evine peşinat bile olabilir. Ya da her sene bu bir kilo gumusunle yurtdışında uzak bir ülkeye gidebilirsin,normal maaşindan hiç harcamadan...
Sen de bunu deneyebilirsin.
Aslında birikim yapmak gercekten çok keyifli, tadını alana. Bir an önce baslamaj dileğiyle