• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Yaşlılarımız Bizim Çınar Ağacımızdır

Rozel62

sevgiler
Kayıtlı Üye
27 Mart 2008
2.523
8
316
Manisa
yasli%20adam.jpg


Yaşlılık denince ilk akla gelen düşünce acaba şöyle mi? Sanki artık yaşamdan elini eteğini çekmiş, yeteri kadar çilesi dolmuş, gelecekten daha hiçbir beklentisi olmayan, ruhu sönmüş, bedeninin solmasını bekleyen, hatta zekâ seviyesi de azalmış birisi olarak düşünenlerimiz ne yazık ki çoğunluktadır. Hatta nerede ise birçok yerde geri planda bırakılan, ailede alınacak kararları dahi en son ona danışılan, hanede genç olan aile fertlerinin ahkâm dolu sert çıkışlarına maruz kalan bu yüce değerlerimizin yüreğini açıp bakma şansınız olsaydı, sitem dolu feryadını duyabilir miydiniz?

Sanki şu an sizlerin içinizden geçenleri duyuyor gibiyim. Bana bu konuda yanıldığımı söyler gibisiniz. Ama ne acıdır ki doğrudur. Belki eski kuşaklar biraz daha farklıdır, onlar yaşlılarının değerini bilip,sevgide saygıda kusur etmezler, buna inanıyorum. Ama ne yazık ki son yıllarda sevgi, saygı, vefa unutulmuştur. İnsani değerlerimizin azaldığını, manevi duyguların bittiğini, büyüğe hürmetin önemsenmediğini gözlemledikçe içim çok sızlıyor çok...

Unutmayalım bir gün hepimiz yaşlanacağız. Geride kalan acı, tatlı anılarımız bir gün kırışık, yorgun, gizem dolu yüzümüzde bir sır perdesi gibi satır satır okunacak. Bizim yaşlı dediğimiz o yorgun bedenlerdeki belki de taze ruhu görme zahmetinde bile olmayacak hiç kimse. Bir kenara bırakılmış aslında altın ama üzeri hafif paslanmış bir mücevherin değeri yine anlaşılmayacak. Yaşlılarımız daha zeki, daha hafızası kuvvetli ve akıllıdırlar. Daha doğru kararlar verirler. Çünkü onlar hayatın her türlü sınavını başarı ile kazanmışlardır.

Yaşlılık sadece doğum tarihine ve bedenin görünümüne göre değerlendiriliyor. Oysa yaşlılık insanın ruhundadır. Her şeyi güzel görüp, her şeyden bir dem güzellikler keşfedilince hayattan beklenti hiç bitmez. Her şeye pozitif bakar o yorgun yürekler.

Her zaman yarınlara umut ile bakıp, yüreğinizdeki tomurcuk açan çiçekleri soldurmayıp, kalbinizde bahar çiçeği gibi hiç bitmeyen yaşama sevinci ve sevgisi barındırıp bir kenara çekilmemek gerekir. Yüz yaşında olsanız da mutlaka bir meşgale bulup o konuda üretici ve kalıcı şeylerle uğraşılıp, yaşama pozitif bakılırsa yüreğinizde ki yaşama sevinci ve coşkusu hiç bitmez. İşte o zaman beden ve ruh yorgun olsa da yarınlara daha farklı ve heyecanla bakarsınız. O yorgun ve kırışık yüzün, ak düşmüş saçlarınızın ardında mutlu ve yaşama gülen yüzler ile bakan sevgi dolu yürekler oluşacaktır.Yaşlılık bedende değil ruhtadır. Büyüklerimiz, Yaşlılarımız Bizim Çınar Ağacımızdır… Her şeyimizdir..... Onlar yaşlanmaz.

Her zaman gölgelerinden ayrılmayalım, can bulalım orada...

Peki, acaba yaşlılarımız ile yeteri kadar ilgileniyor muyuz? Onlara sahip çıkıyor muyuz? Onların sorunları ile ilgileniyor muyuz? Hak ettikleri sevgi ve saygıyı doyasıya gösteriyor muyuz? Vefa borcumuzu ödüyor muyuz? Onların değerli bilgi ve tecrübelerinden yararlanıyor muyuz? Dualarını alıyor muyuz?

Sanırım bu sorumun da cevabı acı ama gerçek ,ne yazık ki koskocaman bir HAYIR.....

Lütfen unutmayalım:

YAŞLILAR YARARLANILMASI GEREKEN DEĞERLERDİR.
BU DEĞERLERİMİZİN KIYMETİNİ BİLELİM
UNUTMAYALIM Kİ BİR GÜN HERKES YAŞLANACAK
NE EKERSENİZ ONU BİÇERSİNİZ...
Saygılarımla

SABİHA SERİN
Araştırmacı Yazar Şair

yasli.jpg
 
-----------------evet canım yaşlılarımız bizim cınar ağacımız çok güzel onlar olmasa biz olmayız biz olmasakda çoçuklarımız olmaz bende bir iki hadisiyle de konuya katılyorum
---------- biraz uzun ama allah rızası için okuyun hakkınızı helal edin şimdiden
----------Ana-baba hakkı üzerinde Kur'ân'da ısrarla durulur Bu konudaki âyetlerden bir kaçı şöyledir:
Her insanın vebalini, kendi nefsine bağladık, her insan yaptıklarına göre muamele görür Nitekim kıyamet günü hesap defterini önünde açılmış bulacaktır Şöyle deriz ona: "Defterini oku Bugün muhasebeci olarak kendi işini görmeye kendin yetersin!" (İsra, 17/23-24)

Biz insana, annesine babasına iyi davranmasını emrettik Zira annesi onu nice zahmetlerle karnında taşımıştır Sütten kesilmesi de iki yıl kadar sürer İnsana buyurduk ki: "Hem Bana, hem de annene babana şükret, unutma ki sonunda Bana döneceksiniz" "Eğer onlar seni, şerik olduğuna dair hiçbir bilgin olmadığı şeyleri, Bana ortak saymaya zorlarlarsa sakın onlara itaat etme Ama o durumda da kendileriyle iyi geçin, makul bir tarzda onlara sahip çık Bana yönelen olgun insanların yolunu tut Sonunda hepinizin dönüşü Bana olacak ve Ben işlediklerinizi tek tek size bildirip karşılığını vereceğim" (Lokman, 31/14-15)

Âyetlerde Yüce Allah (cc), kendisine ibadet ve kulluk yapılmasını emrettikten hemen sonra, ana-babaya iyilik ve ihsanda bulunmayı emretmektedir Bu, ana-baba hakkının Allah hakkından hemen sonra geldiğinin ve ne kadar önemli olduğunun açık göstergesidir Yine âyetlerin bize yüklediği görev, ana-babamıza öf bile demememiz, onları incitecek hiçbir söz ve davranışta bulunmamamız; onlara sevgi, saygı ve ilgiyle yaklaşmamız ve en önemlisi onlara dua etmemizdir Hattâ onlar Allah'a şirk koşan kimseler olsalar ve bizi de müşrik olmaya zorlasalar bile, onlarla dünyada güzel geçinmemiz ve ana-baba olarak haklarına riayet etmemizdir Nitekim Hz İbrahim'den bize yadigar olarak Kur'ân'da geçen ve her namaz sonunda okuduğumuz duada şöyle diyoruz: "Ey Rabbimiz! Beni, annemi, babamı ve bütün müminleri kıyamet günü affeyle" (İbrahim, 14/41)

Hikaye olunur ki, bir evlat hasta ******* üç yıl sırtında taşımış ve bir gün annesine, hakkını ödeyebildim mi, diye sormuş, annesi şu cevabı vermiş: "Ne gezer evlâdım Sen beni sırtında taşıdın ama, yorulunca, istirahat ve ihtiyaçların için yere indirdin Bense seni dokuz ay, kendimden hiç ayırmadan hep karnımda taşıdım ve besledim Ben sana büyüyesin diye bakardım Sense bana çabuk öleyim diye bakıyorsun"

Sığındıkları mağaranın kapısı, yuvarlanan bir taşla kapanan üç adamın yaptıkları güzel şeyleri şefaatçi yaparak mağaradan kurtuldukları anlatılan hadiste (Buharî, "Enbiya," 50; Müslim, "Zikir," 100), adamlardan birinin ana-babasına yaptığı hizmeti vesile yapması ve onun akabinde yaptığı dua ile kurtulmaları ne kadar da dikkat çekicidir
Ana-baba hakkı başta olmak üzere yaşlılara hürmet, onlara saygı ve ilgi duyma hakkında Peygamberimiz�den bize gelen tavsiyelerden bir kaçı şöyledir:
Ana ve babasının ihtiyarlık zamanlarında, bunlardan birine yahut ikisine yetişip de, bunlara gereken hürmet ve hizmette bulunarak Cennet'i hak edemeyen kimsenin burnu yerlerde sürünsün! (Bu ifadeyi üç kere tekrar etmişlerdir) (Müslim, "Birr," 8; İbn Hanbel, Müsned, 2/346)

Herhangi bir genç yaşlılığından dolayı bir ihtiyara hürmet ederse, Yüce Allah da yaşlandığında ona hürmet edecek kimseler halkeder (Tirmizî, "Birr," 15; Ebu Davud, "Edeb," 58)

Küçüklerine şefkat göstermeyen, büyüklerine değer ve saygı göstermeyen bizden değildir" (ay)

Saçı sakalı ağarmış yaşlı Müslüman'a saygı gösterip ikram etmek, Allah'a saygıdandır (Ebu Davud, "Edeb," 23)

Düşkünleri görüp gözetiniz, zira siz ancak düşkünleriniz sayesinde yardım görür ve rızıklanırsınız (Tirmizî, "Cihad," 24; Ebu Davud, "Cihad," 70)

Bereket, büyüklerinizin yanındadır (Münavi, Feyzu'l-Kadir, 3/220)

Beli bükülmüş ihtiyarlar, süt emen bebekler, otlayan hayvanlar olmasaydı belâlar sel gibi üstünüze dökülecekti (Acluni, Keşfü'l-Hafâ, 2/230)

Hadislerde zayıf, bakıma, ilgiye muhtaç kimselere bakmaya, onların sıkıntılarına katlanmaya teşvik, ihtiyarlar için ise, ihtiyarlığı kabullenmeye yönlendirme vardır Gençleri ihtiyarlığa hazırlayan yönlendirici bir başka hadiste de şöyle buyurulmuştur:
Beş şeyden önce, şu beş şeyin kıymetini bilin: Ölümden önce hayatın, hastalıktan önce sağlığın, meşguliyetten önce boş zamanın, ihtiyarlıktan önce gençliğin, fakirlikten önce zenginliğin (age, 1/166-167)

Yaşlıları en iyi tedavi yolu ilgi ve şefkat, en iyi barınma yeri sıcak aile ortamıdır Huzurevi, Darü'l-acüze vb yerler, bu değerlerin dejenere olduğu toplumlarda alternatif olarak doğmuş yerlerdir Buralarda yaşlılara fizikî olarak çok iyi bakılsa bile, aile ortamında var olan evlât ve torun sevgi ve sıcak ilgisi asla bulunmaz

1999 yılı, Dünya Sağlık Örgütü tarafından Uluslararası Yaşlılar Yılı ilân edildi İnsanlar, yaşlılarıyla bütün gün ve yıl ilgilenemeyince, hiç olmazsa bir günü yaşlılar günü ilân ettiler; bu ideal olmasa bile elbette tamamen unutulmaktan iyidir

Yaşlılarla İlgili Söylenmiş Sözler

Yaşlılar ve yaşlılıkla ilgili olarak pek çok şey söylenmiştir Burada, uzun tecrübeler sonucu söylenen bu güzel sözlerden bir demet sunmak istiyoruz:
Yaşlanma, her insanın hem çok istediği, hem de hiç istemediği bir dönemdir Her insan, yaşlılığa doğru koşar
Yaşlılık da sevgi gibidir, saklanmaz (Thomas Dekker)
Yaşlılık, kimilerinde bilgelik, kimilerinde ise ölümü gözleme dönemidir
Yaşlılık, geçmişin muhasebesinin yapıldığı, tecrübe ve birikimlerin yeni kuşaklara aktarıldığı, anılarla yaşanılan bereketli bir dönemdir
Gençler bilebilse, yaşlılar yapabilse
Gençler ümitleriyle, ihtiyarlar hayal ve hatıralarıyla yaşarlar
Yüzü ışığa/gerçeğe yönelmiş olan insan her zaman gençtir ve yaşar İnsanın yaşı, ruhunun gençliğine yahut ihtiyarlığına bağlıdır
Hayatı dünya ve âhiret olarak görürsek, ihtiyarlık hayatın sonu değildir Yaşadığımız her an, kendi hakkını ister
Rüyaların yerini pişmanlık doldurduğu zaman yaşlılık başlar
Yaşlılar, bize kanlarından kan veren, canlarından can katanlardır
Yaşlılık manen yükselme çağıdır
 
kacınılmaz gercekle bizde karşılaşacağız,hatta adım attık bile sayılır.kurban olduğum,elden ayaktan düşürmeden,akıl sağlığıda yerinde yaşlanmalar nasip etsin herkeze.
ben seviyorum yaşlılarıbu çocukluğumdan gelen bi duygudur.ananem için kavga ederdik dayımlarla,teyzelerimle,bizde kalacak,sizde kalacak diye.ama şimdi cevremde hiç yaşlı kalmadı.bir annem var.onuda başımın üstünde taşırım,allah güç verdiği müddetce.
 
canlarım işin şakasındayız
resimlerle felan ama yaşlılk zor
ah bizde sağlıkla ele avuca düşmeden
ölürsek ne mutlu bize allahım bize sağlıklı bi yaşlılık nasip eylesin amin:Saruboceq:
1278.gif
 
İnsanın yanında bulunan gerek ebeveyni ve gerekse di
ğer yakını olan ihtiyarlar Allâh’ın ona birer emânetidir...

Onun için birer imtihan vâsıtası rızkının genişleme sebebidir...

Kezâ bir takım belâ ve musîbetlerin def‘ine vesîledir.

O bakımdan bu mübârek ihtiyarların varlıklarıyla sıkılmak ölümlerini arzu etmek çok büyük bir vicdansızlık ve pek büyük bir vebâldir. Hele hele kendilerini evlâtlarının hayatına fedâ eden anne ve babanın ölümlerini arzu etmenin onlardan kurtulmaya çalışmanın çirkinliği aklı başında hiçbir insana yakışmayacak şekilde âşikârdır.

Zira yaşlıların ölümünü arzulayan her genç de şayet ömrü varsa mutlaka ihtiyarlayacaktır. Dolayısıyla “Her amel kendi cinsinden bir şeyle karşılık görür” kâidesi gereğince anne-baba başta olmak üzere hiç şüphesiz yaşlılara hürmet etmeyene evlâdı da diğer gençler de hürmet etmeyecektir.

Buna mukabil anne-baba ve sair ihtiyarlara hürmet edip hizmet veren kimse de ihtiyarlığında mutlaka bunun karşılığını görecektir. Nitekim Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) Efendimiz bir hadîs-i şeriflerinde şöyle buyururlar:

“Herhangi bir genç yaşından dolayı bir ihtiyara hürmet ederse Hazret-i Allah da yaşlılığında ona hizmet edecek kimseler halk eder.” (Riyâzu’s-Sâlihîn 1 391)

Binâenaleyh büyüklerine saygı göstermeyen yaşlı-düşkün ve bakıma muhtaç olanlarla ilgilenmeyen kişiler Allah indinde de cemiyet nezdinde de mes‘ûliyetten kurtulamazlar. Şefkat ve merhametten mahrûm olan bu kimseler ayrıca uhrevî cezâ ve azâba da dûçâr olacaklardır.

İşte hem insanlık hem de Müslümanlığın îcâbı şudur ki;

- Yaşlılara saygı göstermeli yufka yüreklerini rencide etmemeli…

- Yaşlılıktan dolayı vukû bulacak birtakım hata ve muvâzenesizlikleri musâmaha ile karşılamalı…

- Onları birer emânet olarak kabul edip haklarına riâyetkâr olmalıdır.

Böyle davranan böyle düşünen âilelerde ve cemiyetlerde huzur olur hayır ve bereket bulunur. Nitekim Resûlüllah Efendimiz buyurmuşlardır ki:

“Düşkünleri görüp gözetiniz; zira siz ancak düşkünleriniz sayesinde yardım görür ve rızıklandırılırsınız.” (R. Sâlihîn 1 314) Bir başka rivâyette ise “Beli bükülmüş ihtiyarlar süt emen bebekler ve otlayan hayvanlar olmasa idi başınıza büyük azap gelecek ve sel gibi belâlar akacaktı.” (Keşfü’l-Hafâ 2 212)

Ne mutlu saçı-sakalı ağaran beli kamburlaşıp ihtiyarlayan insanlara... Ve ne mutlu yaşlılarının kadr u kıymetini bilip hukûkuna riâyet ederek onlara saygı ve sevgi ile muâmele eden gençlere...


alıntıdır
 
canım ya tşk ederim ev hanımı sende benim gibi inçe yüreklisin dayanamıyorum :çok üzgünüm:yaşıllarımıza bu yüzden çok tartıştım amcamlarla dayımlarla şimdide ablam la abimle tartışyorum ya anne ne haldesin diye sorun yaaa aa doluyum ben ya:a015: allah bana sağlık versin bende anneme bakarım annemede uzun ömür versin hayırlı ömür amin:Saruboceq:
 
Dünya Hayatında Herşey Bozulmaya Mahkumdur

İnsanın yaşlılık döneminde fiziksel ve ruhsal açıdan pek çok kayba uğraması, şüphesiz üzerinde düşünülmesi gereken bir olaydır. Daha önce de belirttiğimiz gibi, Allah dileseydi insana bu eksikliklerin hiçbirini vermeyebilirdi; insan doğduktan sonra büyür, gelişir, hatta zamanla tüm organları, kabiliyetleri daha da kuvvetlenebilirdi. Dünya hayatında geçirdiği yıllar insanın sağlığına sağlık, gücüne güç katabilirdi. Alışılmadık bir model olmasına rağmen, hayatın insanı yıpratan değil, yenileyen, geliştiren bir özelliği olması pekala mümkün olabilirdi. Ne var ki Allahın bir hikmet üzerine insanlar için dileyip yarattığı sistem, yaşlanmaya, bozulmaya göre ayarlanmıştır. Dünya üzerindeki herşey gibi insan bedeni de bozulmaya uğramaktadır.
Böylece insan bu dünyanın geçiciliğini ve kendisine faydası olmadığını bir kez daha anlamaktadır. Tüm bu acizliklerden anlaşılmaktadır ki, sonsuz hayat yanında bu dünya hayatının hiçbir kıymeti yoktur. Nitekim Allah, Kuranda bu gerçeğe defalarca dikkat çekmiş, dünya hayatının geçici özelliklerle dolu olduğunu ayetleriyle haber vermiştir. İnsanlara bu durumu düşünmelerini ve gerekli öğüdü almalarını emretmiştir. Bir ayette şöyle buyrulmuştur:
Dünya hayatının örneği, ancak gökten indirdiğimiz, onunla insanların ve hayvanların yediği yeryüzünün bitkisi karışmış olan bir su gibidir. Öyle ki yer, güzelliğini takınıp süslendiği ve ahalisi gerçekten ona güç yetirdiklerini sanmışlarken (işte tam bu sırada) gece veya gündüz ona emrimiz gelmiştir de, dün sanki hiçbir zenginliği yokmuş gibi, onu kökünden biçilip atılmış bir durumda kılmışız. Düşünen bir topluluk için Biz ayetleri böyle birer birer açıklarız. (Yunus Suresi, 24)
 
Biz insana, annesine babasına iyi davranmasını emrettik. Zira annesi
onu nice zahmetlerle karnında taşımıştır. Sütten kesilmesi de iki yıl
kadar sürer. İnsana buyurduk ki: "Hem Bana, hem de annene babana
şükret, unutma ki sonunda Bana döneceksiniz."
------------------------------------------------------------------------------------------------CANLARIM BİRAZ UZUN AMA BEN OKUDUKCA HAZ ALYORUM SİZLERLEDE PAYLAŞMAK İSTİYOM
Ana-baba hakkı başta olmak üzere yaşlılara hürmet, onlara saygı ve ilgi
duyma hakkında Peygamberimiz�den bize gelen tavsiyelerden bir kaçı
şöyledir:

Ana ve babasının ihtiyarlık zamanlarında, bunlardan birine yahut
ikisine yetişip de, bunlara gereken hürmet ve hizmette bulunarak
Cennet' i hak edemeyen kimsenin burnu yerlerde sürünsün! (Bu ifadeyi üç
kere tekrar etmişlerdir.) (Müslim, "Birr," 8; İbn Hanbel, Müsned, 2/346

Herhangi bir genç yaşlılığından dolayı bir ihtiyara hürmet ederse, Yüce
Allah da yaşlandığında ona hürmet edecek kimseler halkeder. (Tirmizî,
"Birr," 15; Ebu Davud, "Edeb," 58)

Küçüklerine şefkat göstermeyen, büyüklerine değer ve saygı göstermeyen bizden değildir." (a.y.)

Saçı sakalı ağarmış yaşlı Müslüman' a saygı gösterip ikram etmek, Allah' a saygıdandır. (Ebu Davud, "Edeb," 23)

Düşkünleri görüp gözetiniz, zira siz ancak düşkünleriniz sayesinde
yardım görür ve rızıklanırsınız. (Tirmizî, "Cihad," 24; Ebu Davud,
"Cihad," 70)

Bereket, büyüklerinizin yanındadır. (Münavi, Feyzu' l-Kadir, 3/220)

Beli bükülmüş ihtiyarlar, süt emen bebekler, otlayan hayvanlar
olmasaydı belâlar sel gibi üstünüze dökülecekti. (Acluni, Keşfü' l-Hafâ,
2/230)

Hadislerde zayıf, bakıma, ilgiye muhtaç kimselere bakmaya, onların
sıkıntılarına katlanmaya teşvik, ihtiyarlar için ise, ihtiyarlığı
kabullenmeye yönlendirme vardır. Gençleri ihtiyarlığa hazırlayan
yönlendirici bir başka hadiste de şöyle buyurulmuştur:

Beş şeyden önce, şu beş şeyin kıymetini bilin: Ölümden önce hayatın,
hastalıktan önce sağlığın, meşguliyetten önce boş zamanın,
ihtiyarlıktan önce gençliğin, fakirlikten önce zenginliğin. (a.g.e.,
1/166-167)

Yaşlıları en iyi tedavi yolu ilgi ve şefkat, en iyi barınma yeri sıcak
aile ortamıdır. Huzurevi, Darü' l-acüze vb. yerler, bu değerlerin
dejenere olduğu toplumlarda alternatif olarak doğmuş yerlerdir.
Buralarda yaşlılara fizikî olarak çok iyi bakılsa bile, aile ortamında
var olan evlât ve torun sevgi ve sıcak ilgisi asla bulunmaz
 
Son düzenleme:
Back