Tuesday, 27 February 2007
YENİ BİR TÜRBÜLANS MI?
Dün için video yorum ve günlük yorum verememiştim çünkü yüksek lisans dersinden çıkıp bilgisayarımın başına gelmem saat 23:00'ü bulmuştu. Bir gün içinde 9 saat dersten sonra pilim bitmişti. Bu nedenle dün sabah çok kısa bir şekilde Çin borsasındaki düşüşü verip 41.500'e kadar düşüş olabileceğini vurgulamaya çalışmıştım. Ayrıca video yorumda da 43.200'ün altına gerileme ve bu desteğin kırılması durumunda 41.700'e kadar bir gerileme olabileceğini Mavi bir aşağı kanal çizerek göstermeye çalışmıştım.
Bu yorumu dün gece (27 Şubat 2007) saat 22:45 itibariyle yazıyorum ve Dow Jones'daki düşüş bir ara yüzde 4'e ulaştıktan sonra şu an yüzde 3 oranında düşüş var. Brezilya ise yüzde 6.47 oranında gerilemiş durumda. Arjantin yüzde 7.50 düşüşte. Sabah saat 04:00'e doğru Çin borsası açılacak ve saat 09:00 itibariyle kapanacak. Çin'deki düşüşün devam etmesi durumunda, bu sabah yine en az bin puanlık düşüşle açılma olasılığımız güçlü.
Görünen o ki geçen yılın Mayıs ayında dünya hisse senedi piyasalarında görülen türbülansa benzer bir türbülansı bu sefer Çin yüzünden yaşıyoruz. Aşağıda verdiğim "KAOTİK BİR GÖRÜNÜMLE HAFTAYA BAŞLIYORUZ" başlıklı yazıda da uygun seviyelerden nakde geçip en az birkaç ay beklenmeli demiştik. Ayrıca Çin'de düşüş olmasa bile endeksin 41.750'ye kadar bir gerileme yapabileceğini bu yazıda vurgulamıştık.
Genelde şöyle bir görüş olduğunu biliyorsunuz; "Hisselerin yüzde 70'i yabancılarda ve bunları kime satacaklar?" Bu görüşe her zaman karşı çıktım çünkü hisselerin yüzde 70'inin yabancılarda olması, işte bu şekilde dünya hisse senetleri piyasalarındaki türbülanslara daha açık olmamızı da beraberinde getiriyor. Bugün endeks açılıştan sonra zannedersem en az bin puan aşağıdan başlayacaktır. Yani güne yüzde 2.5 - 3 civarında bir düşüşle başlayabiliriz. Dün aslında bizim piyasalarımız hala açıkkken Bovespa yüzde 4 düşmüştü ve Dow Jones yüzde 1 aşağı geldiğinde VOB'da pek satış gelmemişti. Yani dün biz 41.750 seviyesinden kapanış yaparken, Bovespa'nın yüzde 4'lük ve Dow Jones'un da yüzde 1'lik düşüşünü fiyatlamıştık. Yani eğer dün gece Bovespa yüzde 4 ve Dow Jones yüzde 1 düşüş yapmış olsaydı, bugün açılışta çok önemli bir gerileme yaşamazdık. Fakat Dow'daki gerileme yüzde 3'ün ve Bovespa'daki gerileme yüzde 6'nın üzerine çıkınca işler değişiyor. Bu yorumu yazarken henüz Çin borsasının açılmasına daha 5 saatten fazla bir zaman var. Orada da eksi yüzde 3-4'lük bir düşüş olması demek endeksin 40.500 seviyesine kadar gerileyerek açılması demektir. Aşağıdaki grfaikte 60 dakikalık hareketler verilmiştir. Alt kadranda verilen TKE göstergesi -28 seviyesine kadar gerilemiştir. Bu durum ana trend dönüşünü işaret etmektedir. Yani şu an artık 36 binden başlayan ana yükseliş trendinin bittğini söyleyebiliriz.
Grafikte görüldüğü üzere yükselen trend çizgisi (kırmızı) 40 bin seviyesinden geçiyor. Ana trend değişimi olduğu ve endeks yükselen kanalın orta bandını da aşağı geçtiği için 40.000-40.500 aralığına kadar gerilememiz kaçınılmaz görünüyor. Şu an için yükselen trend çizgisi destek görevi görecektir fakat bu destek çok güçlü olmayabilir. Yani şöyle bir şey görebiliriz. Endeksin 40.000 ile 40.500 aralığına kadar gerilediğini düşünelim. Buradan gelecek bir yukarı tepkinin en fazla 41.500-41.750 seviyesi olacağını söylemek mümkün. Eğer endeks tekrar yükseliş trendine girecek olsa bile yükselen trend çizgisinin altında bir ayı tuzağı oluşturup onadan sonra yükselebilir. Bu tür durumlarda en azından çift dip yapmadan sağlıklı bir yükseliş gerçekleşmez.
Sonuç olarak dış piyasalarda yeni bir türbülans başlamış görünüyor ve bu durum hem faizleri hem de dövizi etkileyecektir. Türbülansın a devam edip etmemesi ise Çin'deki gelişmelere bağlı olacaktır. Eğer Tayland'da olduğu gibi Çin hükümeti de son olarak uygulamaya koymayı düşündüğü yasal olmayan halka arzları negelleyici tedbirlerden geri adım atarsa aniden çok sert yükselişler de görebiliriz. Fakat zaten Çin son 6 ayda beş defa karşılık oranlarını artırdı ve bu da bankacılık sisteminin çok daha az kaynağı borç verebilmesine neden oluyor. Yani bankacılık sisteminin karlılığı azalacak. Dolayısıyla bu durum aynı zamanda global likiditenin daralmasına da neden olacaktır. Sonuç olarak Çin geri adım atmazsa, bu türbülans geçen yılın mayıs ayındaki türbülansına dönüşebilir. Seans içi yorumlarda aktardığımız üzere, dün zaten Bernanke de ABD'de büyümenin yavaşlayacağını söylemişti. Söz birliği etmişcesine bizim merkez bankamız da ikinci çeyrekde bizim ekonominin yavaşlayacağını söyledi. Yani hem yüzde 8.5 cari açığınız var hem de ekonomik büyümeniz yavaşlayacak. Bunun anlamı cari açığın finansmanı gittikçe zorlaşacaktır. Dolayısıyla hep bahsettiğimiz reel ekonomideki kötüleşmeler de finansal piyasalara yansımaya başlayabilir. Bir de buna ANKARA'da Tayyip Erdoığan'ın cumhurbaşkanlığına aday olacağını açıklayacağı söylentilerini eklerseniz, niçin bizim dün diğer piyasalara göre daha fazla düştüğümüzü anlarsınız.
Dün standart & Poors'un raporu vardı ve çok çarpıcıydı. Cari açığın finansmanını devam ettirebilmek için Türk hükümetinin yabancı direkt yatırımları çekecek önlemler almasını öneriyordu. Bu önelmeler sabhatan akşama alınacak önlemler değildir. S&P kısaca bu sene geçen yıllarda olduğu gibi finansman sağlayamayacağımızı ve kurların keskin bir düzeltme yapabileceğini söylüyor. Bu dış türblans da buun için iyi bir gerekçe olabilir. Bu yüzden şu andan itibaren bir trendin değişiyor olmasından bahsedebiliriz.
Eğer cari açığınız 32 milyar dolar ise dışarıdan 32 milyar dolar borç almışsınız demektir. Size borç verenler gelirinize bakarlar. Eğer geliriniz artmaya devam ediyorsa borç verirler. Fakat görünen o ki; Merkez Bankası gelirimizin ikinci çeyrekde zayıflayacağını söylüyor. Bu da yeni para gelmesinin önündeki en önemli engel olarak karşımıza çıkıyor.
Hükümet bugüne kadar yabancıların bir dediğini iki etmedi, ama şimdi yabancıların nasıl işlerine gelmeyince arkalarına bakmadan kaçabildiklerini de öğrenecekler. Tayland damdan düştüğü için iki üç ay önce ülkeye giren ssıcak parayı engelleyici tedbirler aldığında bizim meşhur ekonomistlerimiz "zaten öğleden sonra önlemleri kaldırdılar" diyerek hiçbir şeyden haberleri olmadığını da göstremişlerdi. Halbu ki Tayland sadece hisse senedi için gelen paranın karşılık oranını düşürdü ama ülkeye borç olarak gelen paranın yüzde 30'unun Merkez Bankasında karşılık olarak tutulması kararını değiştirmedi. Çünkü baktı ki kendi özel sektörü yine 1997'deki Asya krizi öncesinde olduğu gibi borçlanmaya başlamış, bunun önüne set çektiler. Adamlar damdan düştükleri için biliyorlar. Bizim hükümetimiz ise, "özel sektör borç alıyorsa hesabını kitabını iyi yapsın biz karışmayız" diyor. Aynı şeyleri Asya krizi öncesinde Asya'lı hükümetler de söylüyorlardı, fakat krizde paşa paşa özel sektörün borcunu da ödemek zorunda kaldılar. Kriz öncesinde bütçe açıklarının GSYİH'ya oranları artı yüzde 2'lerde iken kriz sonrasında özel sektörün bütün yükü devletin üzerine binicve bütçe açıkları yüzde 15'e kadar çıktı.
Sayın Hükümete sesleniyorum... Bu ülkede bilinen bir holdingin kıytırık bir şirketi dahi iflas etme noktasına gelirse bu durum bütün grubu götürür. Bu durumda "bırakalım holding batsın mı diyecekler?" Acaba "Too big to fail" deyiminin ne demek olduğunu biliyorlar mı? Bu ülkenin son dört yıldaki toplam cari açığı neredeyse 80 milyar dolara ulaştı. Yani 4 yılda 80 milyar dolar borçlandık. Birgün bunları ödeyeceğiz ama nasıl?
Geçen hafta sonu bir bankanın eğitimini verdim. Bursadan gelen arkadaşlar şunu söyledi. Adam zincir üretiyormuş. Çalıştırdığı onlarca insanı işten çıkarmış, fabrikaya kilit vurmuş, şimdi iki kişiyle aynı zinciri Çin'den çok daha ucuza ithal edip üstelik daha yüksek kar marjıyla satmaya başlamış. Bir ülkede üreticiler ithalatçı olmaya başlamışsa, kimse ekonomik büyümeden falan bahsetmesin. Ekonomi "dengeler" ilmidir. Ekonomi masasının cari açık ayağı çok uzamıştı. Kur yükselecek ve cari açığı dengeye getirecektir. Ama işte son bir yılda sadece ayakta kalabilmek için dövizle borçlanan firmalar sapır sapır dökülecektir. Dilerim bu türbülans devam etmez ve tekrar işler düzelir ve hükümet bir an önce ekonomide neler olup bittiğini anlamak için iki üç gün bir yerlere kapanır ve çok ciddi radikal önlemleri düşünmeye başlar. Şu an sadece ülkemize paralarını getirmiş yabancıların insafına kalmış durumdayız. Defalarca yazdım;
"Yabancı yatırımcı kuzunun kalbine, filin beynine ve ceylanın da bacaklarına sahiptir" Rudiger Dornbusch
Yani yabancılar kuzu kadar ürkek ve korkaktırlar. Filin beyni kadar küçük beyinleri vardır ve paralayn yıldız olan Türkiye'deki ekonomik başarıları hemen unutuverirler ve ceylan kadar hızlı kaçarlar.
Şu an sinirlerim bozuldu. Göz göre göre son üç dört yılda bu ülkenin kaymağını yiyip ondan sonra da ellerini kollarını sallayarak gitmelerini içime sindiremiyorum. Henüz gitmiş değiller ama adım gibi biliyorum bir sabah onları göremeyeceğiz ve gitmiş olacaklar. Sonra da ekstra benzin zammı ve diğer vergilerle, ekonominin bahar günlerinde yabancılara ödenen faizleri hükümetimiz bizden söke söke alacak. Seçim sonrasında hangi hükümet gelirse gelsin bunu yapacak. Adamlardan vergi bile alamadık ve TÜRK olduğumuz için bizler vergi ödüyoruz. Gititkleri ve girdikleri her ülkeyi krizle başbaşa bırakıp kaçan bu yabancıların yaptıklarını son kitabımda ayrıntılarıyla anlatıp hükümetimize mesaj vermeye çalıştım ama hak getire... Hala bütün senaryo bu yabancı denen adamların kaçıp gitmeyecekleri üzerine kurulmuş durumda ve ben kendimi yiyip bitiriyorum.