Yaşlarınız kaç? İnce düşünceli biri olduğunu düşünüyorum senin. İnce düşünüyorsun ve doğal olarak karşıdan da bunu bekliyorsun fakat o yapmıyor. Arkadaşına ne sıklıkla mesaj atıyorsun? Çok fazla ve sıkça bunu yapıyorsan bunalıyor olabilir. Ayrıca ben de mesaj özürlü bir insanımdır mesela, belki arkadaşın da böyledir. Mesajlaşmak yerine telefon etmek daha mantıklı bence. Telefonda konuşsanız mesela günde bir kere ya da iki günde bir falan?
Bence arkadaşlığı takıntı haline getirmişsin. Hayatının merkezine koymuşsun. Abartılı tepkiler veriyorsun ufak meselelerde. Kendini mesajla ifade edemediği için yazmayan arkadaşına kırılmak da bu abartılı tepkine dahil. Bir tane arkadaş ediniyorsun ve ondan fazla beklenti içine giriyorsun. Karşı taraf hissediyordur bunu, belki boğuluyordur. Ufak tefek seylerin kırgınlık, gücenme sebebi yapıldığı arkadaşlıkları yüzeysel buluyorum. Senin bahsettiğin arkadaşlığın gibi. Hala görüşmek için çaba sarfedip sarfetmemek meselesini düşünüyorsun. Niye bu kadar ince düşünüyorsun? Bu sevgili değil ki, arkadaş. Herkes senin gibi merkezine koymuyor arkadaşlığı, iş güç hayat derken görüşüyor ya da görüşemiyor her zaman. Bu kadar kasılan, hesap yapılan arkadaşlıklar hoş değil bence, ve uzun ömürlü de olmuyor genelde. Biraz daha rahat olmalısın. Ne sıklıkta görüşüp görüşemememiz bu kadar dert edilecek bir şey değil. Bir kişiye odaklanmaktansa arkadaş çevreni genişletmeni öneririm. "Herkesle herkesi paylaşırım, ama arkadaş olmam" diyerek zorlama kendini. Bu meseleleri gözünde aşırı büyütmüşsün. Bunlar eş değil, arkadaş. İnasanın bin tane de arkadaşı olabilir.
Kızma, kırılma, takma, hayatının merkezine de koyma. Bu kadar üstüne düşme, bu kadar da sevme bir arkadaşını, dostunu, benden sana altın tavsiye.İkimiz de 22 yaşındayız. 2-3 günde bir mesaj atarım genelde. İlginç ya da hoşuma giden bir şey olduysa. Telefonda konuşmayı benim tercih ettiğim bir şey, ama o bunu sevmiyor. Evdeyse mesela sürekli daha önemli işlerle ilgilenmesi gerekiyor vs sebeplerle çok kısa kesmeye başlayınca artık ben de telefonla aramayı bıraktım. En önemli meselelerde bile telefonda konuşmamız en fazla 1 dk. Bunu söyleyince o kadar garip geldi ki şu anda bana, eskiden saatlerce telefonda konuşurduk arkadaşlarımla. Kendi de öyleydi, biz bu kadar yakın değilken, o zaman onun yakın olan arkadaşlarıyla 45 dk telefon görüşmesi yapardı. Bir süre aynı öğrenci evinde kaldık da. Neden böyle oldu bilmiyorum. Onu telefonla aramaya korkuyorum, yüzüme kapatır gibi telefonu kısa kesmesinden çekiniyorum. Telefon görüşmesi yapsak da arayan ben olurum zaten o aramaz, aramıyor. Mesaj özürlü olmasını anlarım. Ama başka herhangi bir şekilde iletişim kurma alternatifi göstermiyor ve o yüzden kızıyorum. Bilmiyorum. Yakın arkadaş hayatı birlikte yaşadığın insan demek, bu zamana kadar mesafeli kalmakla suçlanan ben şimdi birisi için fazla yapışkan olabiliyorum.
Bazen kendimi çok fazla törpülediğimi düşünüyorum. İsteklerimi, düşüncelerimi, kızgınlıklarımı çok fazla içimde tuttum. Belki de biraz mesafe koysak iyi olacak...
arkadaş konusunda çok fazla kasma kendini, hayatının merkezi de yapma, çalışmıyorsan eğer bence işe girmelisin
Bazı arkadaşlıklar çok güzel başlıyor, sürükleyici ve tatlı ilerliyor. Tam "biz çok sıkıyız, artık kopmayız" derken, taraflardan birinin ilgileri değişiyor, o arkadaşlığı geri plana atıyor. Bu durumda ilgilenen tarafın da çok zorlamaması lazım. Ben de sizin gibi kopmamak için belli sıklıklarda görüşmeye, en azından hal hatır sormaya özen gösteririm. Ancak yaygın arkadaşlık anlayışı böyle değil. İnsanlar arkadaşlarını biraz "ilaç gibi" görüyorlar; lazım oldukça ararsın. Ben çözümü vefalı arkadaşlara vefalı oldukları sürece vefa göstermekte buldum. Sonuçta kimse bulunmaz Hint kumaşı değil. Birlikte eğleniyorsak bu iki tarafın sayesinde olan bir şey.
Bu konu benim de çok kafamı kurcaladı. Hatta burada açtığım bir konu var, bakabilirsiniz.