Dört kez kondu turnalar
Üç kez kalkıp gittiler
Toplasan hepsini on beş mevsim...
Sen yoksun...
Evet, on beş mevsim oldu sen gideli. Demek ki dört kez yaprak açmış çınar ağacımız, üç kez sarartmış yapraklarını…
Üç hazan,
Gerisi yalan…
Evet on beş mevsim büyüdük ikimizde
Küçülürken ömrümüz....
On beş mevsim ayrı...
/ Ne senin oldu bensiz düşlerin
Ne benim senden gayrı.../
Kaç bin kere vurmuş kalbim ismini
İsmin yaralandı mı?
Şimdi çığlık çığlığa turnalar
Dördüncü kez yakalanacak vereme çınar
Ve benim sevda bozumumun dördüncü yılı...
Sen
Yoksun
Dördüncü yıl
On altıncı mevsim...
Senden gayrı...
Şimdi yine gidiyorsun
Şimdi bir kez daha
Şimdi yaralayarak yeniden
Hani bir bıçağın vardı bursa işi,söğüt yaprağı
Hani ismimi kazırdın bir yerlere
Şimdi o bıçak
Kanatarak
Kanımı akıtarak
Acıtarak
Karışıp turnalara…
Şimdi ismim kanıyor dudaklarda
Şimdi içim…den
Gidiyorsun / bir kez daha / öyle sanıyorsun
Şimdi on altıncı mevsimi
Şimdi dördüncü kez kalktı turnalar
Onlar gidiyor
Sen kalıyorsun…
Bu yürek
Daha on binlerce kez ismini vuracak
Hem yürek kanayacak
Hem ismin kanayacak…
***
Bir sonraki mevsimde
Ne benim yüreğime
Nede senin ismine
Turnalar konmayacak
Yada dön gel…
Asi ve Mavi 36