Sebze ve meyveye dayalı beslenmede tuz ve şeker yok…
İnsanda ölüm geni yok ve ölmekle ilgili bir genetik programlama mevcut değil. Yaşlanmamız birinci planda hücre dış zarının ve en önemlisi hücre çekirdeğindeki DNA’nın serbest radikallerle zarar görmesine bağlıdır. Yılları anti-aging ile durdurun. Anti-aging bir süre yapılacak bir diyet değil, yaşam boyu sürdürülecek bir beslenme modelidir…
• Yaşlanma durdurulur mu?
Evet. Hatta geriye döndürülebilir. İnsanda ölüm geni yok ve ölmekle ilgili bir genetik programlama mevcut değil. Yaşlanmamız birinci planda hücre dış zarının ve en önemlisi hücre çekirdeğindeki DNA’nın serbest radikallerle zarar görmesine bağlıdır. Serbest radikalleri metabolizmamız oluşturur ve yaşam biçimimize bağlı olarak oluşumları artar veya azalır. Demek ki serbest radikal oluşumunu beslenmemiz etkileyebilir. Ne yediğimiz değil, ne kadar yediğimizde önemlidir. 80 yerine 100 yaşına kadar yaşamış bir kimsenin son yirmi yılının 15’i sağlıklı yaşam biçimine, sadece 5’i genlerine bağlıdır.
• Yaşlanmamıza serbest radikaller mi neden oluyor?
Yaşlanma hakkında 300’e yakın teori var. Yaşlanmayı açıklayan teorilerden biri de serbest radikal teorisidir. Serbest radikal teorisine göre oksijen etkisi ile demir paslanır, soyulmuş elma kahverengi olur. Bu serbest radikallerin oluşmasına neden olur ve kimyasal oksidasyon olarak tanımlanır.
Serbest radikal
• Vücudumuz bu serbest radikallerle savaşıyor mı?
Vücudumuz aslında özel enzimleriyle, hormonlarla ve besinlerle aldığımız antioksidanlar yoluyla serbest radikallerle savaşır. Normal koşullarda serbest radikallerle rahat baş edebilen vücut koruyucu sistemi; serbest radikallerin yanlış beslenme, fazla kalori alımı, sigara, fazla güneş, ultraviyole ışınları, çevre kirliliği, iltihaplar, hastalıklar, kazalar ve operasyonlar ile stres gibi etkenlerin varlığı nedeniyle zayıf kalır.
• Anti-aging beslenme nedir?
Bir süre yapılıp bırakılan bir diyet gibi düşünülmemeli. Bir yaşam ve beslenme biçimi olarak ömür boyu sürdürülen bir şey. Ancak başlarken fazla kiloların verilmiş olması çok önemli. Zaten birey sağlıklı beslenmeyi de öğreniyor. İlerleyen yaşına rağmen genç ve sağlıklı görünmek isteyenlere kiloların verilmiş olması şartıyla, anti-aging tarzı beslenme modeli öğretiyoruz.
En az 10 yaş genç kal…
• Anti-aging programına başladıktan ne kadar süre sonra kişi ne kadar daha genç görünebilir?
6-8 ay içinde olumlu değişiklikler hissedilmeye başlanır. Tüm yaş grupları için en az 10 yaş gençleşme mümkün. Ama ne kadar erken yaşlarda başlarsanız, o kadar faydasını görürsünüz. 30’lu veya 40’lı yaşlarda bu programa başlayanlar, daha ileri yaşlarda başlayanlara göre sonuçları daha erken alır. Anti-aging programında cilde de takviye yapıyoruz çünkü kişiyi en çok yüzündeki kırışıklıkları tedirgin ediyor. Cilt besinlerle içeriden desteklenirken, özel anti-aging ürünleriyle dışarıdan da takviye yapıyoruz.
Genç kal, hayat enerjini arttır
Yetmiş yaşında yalnızca bir çocuksunuz, sekseninde yeniyetmesiniz, eğer doksanınızda atalarınız sizi cennete davet ederse, yüz yaşına basmanızı beklemelerini söyleyin…Ancak bundan sonra düşünmeyi kabul edebilirsiniz. Kuzey Okinawa’ya özgü tipik bir köy olan Ogimi sahilinde sizi taş bir tabela karşılar. Üzerinde yukarıda ki eski Okinawa atasözü yazılıdır:
”Dünyanın en uzun ömürlü insanları bu adalarda yaşar”
Uzun yaşamak tek amaç mı olmalı? Yoksa keyifli güzel kaliteli yaşam hastalıklardan uzak sağlıklı ve tabii ki genç ruhsal ve fiziksel bir bedene sahip olmak mı?
Aslında her ikisi de; uzun yaşamak ve yaşamda olabildiğince formda sağlıklı ve verimli bir hayat ile en üst seviyede hayat enerjisine sahip olmak istiyoruz. Okul, iş hayatı, kariyer, çocukların büyümesi ve evden ayrılmaları derken, bir bakıyorsunuz eskisi kadar genç görünmüyor ve kendinizi genç hissetmiyorsunuz, oysa her şey yeni oturmuştu hayatınızda.
Farkına vardığınızda çoğu zaman çok kilo almış hastalıklar ile uğraşıyor veya bedeniniz eskisi kadar iyi görünmüyor, birden kendinizi yaşlı ve kötü hissediyorsunuz. ‘Ben eskiden şu beden giyiyordum’ diyor ve eski fotoğraflarınızı göstermeye başlıyorsanız bilin ki eski fiziksel halinize özlem duyuyor ve kendinizi yaşlı hissediyorsunuz. Burada olayın psikolojik boyutu önemli; kendisini eskisi kadar güçlü ve verimli hissetmeyen bireyin verimi düşer hayat enerjisi azalır. Oysa şimdi hayat tecrübeniz, bilginiz, en üst seviyesinde, kendiniz ve toplum için daha yapacak çok şeyiniz var.
İşte bu noktada hayat enerjisi çok önemli. Hayat enerjinizin en üst seviyede olması için, kendinizi iyi yetiştirmelisiniz. Eskisi kadar psikolojik ve fizyolojik olarak güçlü olmalısınız. Bu noktada önce işe kilo vermek ile başlanmalı en hızlı görsel sonuç tatmin edici oluyor.
Kişilerin çoğu zaman eski kilolara inmesi ile fiziksel görüntünün düzelmesi istediği kıyafeti giyebilme özgürlüğüne tekrar sahip olması, inanılmaz psikolojik olumlu etki yaratıyor. Bireylerin tekrar gözlerinin içi gülmeye başlıyor ve hayat enerjileri artıyor. Amaç sadece uzun yaşamak değil burada, hayatı gerçekten büyük bir enerjiyle gülerek karşılamak ve keyifli yaşamak. Bizim ikinci kez bu dünyaya gelme şansımız yok var olan hakkımızı çok iyi kullanmalıyız ve her şeyin farkında olmalıyız.
İşte bu yüzden kendimize çok iyi bakmalı ve bütün bize sunulan olanaklardan yararlanmalıyız. Artık anti-aging konusunda dünyada tıp ve teknoloji ilerledi.
İnsanda ölüm geni yok ve ölmekle ilgili bir genetik programlama mevcut değil. Yaşlanmamız birinci planda hücre dış zarının ve en önemlisi hücre çekirdeğindeki DNA’nın serbest radikallerle zarar görmesine bağlıdır. Yılları anti-aging ile durdurun. Anti-aging bir süre yapılacak bir diyet değil, yaşam boyu sürdürülecek bir beslenme modelidir…
• Yaşlanma durdurulur mu?
Evet. Hatta geriye döndürülebilir. İnsanda ölüm geni yok ve ölmekle ilgili bir genetik programlama mevcut değil. Yaşlanmamız birinci planda hücre dış zarının ve en önemlisi hücre çekirdeğindeki DNA’nın serbest radikallerle zarar görmesine bağlıdır. Serbest radikalleri metabolizmamız oluşturur ve yaşam biçimimize bağlı olarak oluşumları artar veya azalır. Demek ki serbest radikal oluşumunu beslenmemiz etkileyebilir. Ne yediğimiz değil, ne kadar yediğimizde önemlidir. 80 yerine 100 yaşına kadar yaşamış bir kimsenin son yirmi yılının 15’i sağlıklı yaşam biçimine, sadece 5’i genlerine bağlıdır.
• Yaşlanmamıza serbest radikaller mi neden oluyor?
Yaşlanma hakkında 300’e yakın teori var. Yaşlanmayı açıklayan teorilerden biri de serbest radikal teorisidir. Serbest radikal teorisine göre oksijen etkisi ile demir paslanır, soyulmuş elma kahverengi olur. Bu serbest radikallerin oluşmasına neden olur ve kimyasal oksidasyon olarak tanımlanır.
Serbest radikal
• Vücudumuz bu serbest radikallerle savaşıyor mı?
Vücudumuz aslında özel enzimleriyle, hormonlarla ve besinlerle aldığımız antioksidanlar yoluyla serbest radikallerle savaşır. Normal koşullarda serbest radikallerle rahat baş edebilen vücut koruyucu sistemi; serbest radikallerin yanlış beslenme, fazla kalori alımı, sigara, fazla güneş, ultraviyole ışınları, çevre kirliliği, iltihaplar, hastalıklar, kazalar ve operasyonlar ile stres gibi etkenlerin varlığı nedeniyle zayıf kalır.
• Anti-aging beslenme nedir?
Bir süre yapılıp bırakılan bir diyet gibi düşünülmemeli. Bir yaşam ve beslenme biçimi olarak ömür boyu sürdürülen bir şey. Ancak başlarken fazla kiloların verilmiş olması çok önemli. Zaten birey sağlıklı beslenmeyi de öğreniyor. İlerleyen yaşına rağmen genç ve sağlıklı görünmek isteyenlere kiloların verilmiş olması şartıyla, anti-aging tarzı beslenme modeli öğretiyoruz.
En az 10 yaş genç kal…
• Anti-aging programına başladıktan ne kadar süre sonra kişi ne kadar daha genç görünebilir?
6-8 ay içinde olumlu değişiklikler hissedilmeye başlanır. Tüm yaş grupları için en az 10 yaş gençleşme mümkün. Ama ne kadar erken yaşlarda başlarsanız, o kadar faydasını görürsünüz. 30’lu veya 40’lı yaşlarda bu programa başlayanlar, daha ileri yaşlarda başlayanlara göre sonuçları daha erken alır. Anti-aging programında cilde de takviye yapıyoruz çünkü kişiyi en çok yüzündeki kırışıklıkları tedirgin ediyor. Cilt besinlerle içeriden desteklenirken, özel anti-aging ürünleriyle dışarıdan da takviye yapıyoruz.
Genç kal, hayat enerjini arttır
Yetmiş yaşında yalnızca bir çocuksunuz, sekseninde yeniyetmesiniz, eğer doksanınızda atalarınız sizi cennete davet ederse, yüz yaşına basmanızı beklemelerini söyleyin…Ancak bundan sonra düşünmeyi kabul edebilirsiniz. Kuzey Okinawa’ya özgü tipik bir köy olan Ogimi sahilinde sizi taş bir tabela karşılar. Üzerinde yukarıda ki eski Okinawa atasözü yazılıdır:
”Dünyanın en uzun ömürlü insanları bu adalarda yaşar”
Uzun yaşamak tek amaç mı olmalı? Yoksa keyifli güzel kaliteli yaşam hastalıklardan uzak sağlıklı ve tabii ki genç ruhsal ve fiziksel bir bedene sahip olmak mı?
Aslında her ikisi de; uzun yaşamak ve yaşamda olabildiğince formda sağlıklı ve verimli bir hayat ile en üst seviyede hayat enerjisine sahip olmak istiyoruz. Okul, iş hayatı, kariyer, çocukların büyümesi ve evden ayrılmaları derken, bir bakıyorsunuz eskisi kadar genç görünmüyor ve kendinizi genç hissetmiyorsunuz, oysa her şey yeni oturmuştu hayatınızda.
Farkına vardığınızda çoğu zaman çok kilo almış hastalıklar ile uğraşıyor veya bedeniniz eskisi kadar iyi görünmüyor, birden kendinizi yaşlı ve kötü hissediyorsunuz. ‘Ben eskiden şu beden giyiyordum’ diyor ve eski fotoğraflarınızı göstermeye başlıyorsanız bilin ki eski fiziksel halinize özlem duyuyor ve kendinizi yaşlı hissediyorsunuz. Burada olayın psikolojik boyutu önemli; kendisini eskisi kadar güçlü ve verimli hissetmeyen bireyin verimi düşer hayat enerjisi azalır. Oysa şimdi hayat tecrübeniz, bilginiz, en üst seviyesinde, kendiniz ve toplum için daha yapacak çok şeyiniz var.
İşte bu noktada hayat enerjisi çok önemli. Hayat enerjinizin en üst seviyede olması için, kendinizi iyi yetiştirmelisiniz. Eskisi kadar psikolojik ve fizyolojik olarak güçlü olmalısınız. Bu noktada önce işe kilo vermek ile başlanmalı en hızlı görsel sonuç tatmin edici oluyor.
Kişilerin çoğu zaman eski kilolara inmesi ile fiziksel görüntünün düzelmesi istediği kıyafeti giyebilme özgürlüğüne tekrar sahip olması, inanılmaz psikolojik olumlu etki yaratıyor. Bireylerin tekrar gözlerinin içi gülmeye başlıyor ve hayat enerjileri artıyor. Amaç sadece uzun yaşamak değil burada, hayatı gerçekten büyük bir enerjiyle gülerek karşılamak ve keyifli yaşamak. Bizim ikinci kez bu dünyaya gelme şansımız yok var olan hakkımızı çok iyi kullanmalıyız ve her şeyin farkında olmalıyız.
İşte bu yüzden kendimize çok iyi bakmalı ve bütün bize sunulan olanaklardan yararlanmalıyız. Artık anti-aging konusunda dünyada tıp ve teknoloji ilerledi.