Popüler Konu Verimli Rutin

Onlar gittikten sonra ev o kadar ferahlıyor ki...
Ben çeyizletin dışında gelinliğimi de verdim. Çok şükür gelinlik alamayacak durumda bir insana nasip oldu. O mutlu oldu ben de mutlu oldum.
Bu kadar olur ne düşünürsem siz de yazıyorsunuz bugün :) bazanın altında öyle bekliyor. Hem gelinlik hem damatlık. Atsan atılmaz satsan satılmaz hesabı :) biraz tadilat gerekiyor işte birini bulsam vericem bende.
 
Satınca yok pahasına gidiyor. Durumu olmayan bir gelin be damat bulup vermek en güzeli
 
Günaydın :) güzel devam ediyor sürükleyici roman gibi :))
Benim ev düzeninde sıkıntı yok aynıyız. İnsan 40 yaşına gelince bazı şeyleri yoluna koymuş oluyor. Benim iki eksiğim var, spor birincisi. Bir zamanlar hem normal pilates hem de aletli pilates yaptım ama süreç içerisinde bıraktım. Sporun önemini kafamda oturtmam gerekiyor önce. İkincisi ürünler için hayvanlar üzerinde yapilan deneyler. Fikri biliyordum ama dikkat etmiyordum çok ayıp yapıyorum. Bu işe hemen el atacağım liste için teşekkürler. Kozmetikte kullandığım markalar var bir de bebeklerin bezi
 
Günaydın elecda ya süpersin canım çekmeceler dolap içleri herşey ne kadar ferah
eve gidince elime çöp poşeti alıp tüm mutfağı çöpe atacağım korkarım:))

kullanmadığım ama kıyamadığım çok eşyam var biliyorum
bana gaz lazım senin fotoğraflar ilaç gibi geldi
mesela buzdolabı magneti atmam lazım
gidilen yerlerden hediyelik de almışım
nasıl atacağım yaaaaa
 
Günaydın elecda ya süpersin canım çekmeceler dolap içleri herşey ne kadar ferah
eve gidince elime çöp poşeti alıp tüm mutfağı çöpe atacağım korkarım:))

kullanmadığım ama kıyamadığım çok eşyam var biliyorum
bana gaz lazım senin fotoğraflar ilaç gibi geldi
mesela buzdolabı magneti atmam lazım
gidilen yerlerden hediyelik de almışım
nasıl atacağım yaaaaa
 

kutu içinde sakla ben öyle yapıyorum.
daha sonra ayırıp atıcam.
 
Ben de hala sporu kafamda oturtamadım. Günlük hayatıma nasıl dahil edeceğimi bilemiyorum. Sabah daha erken kalkmaya üşeniyorum. Kalabalık spor salonlarından oldum olası haz etmem. O ortamda kendimi rahat hissetmiyorum. Yürüyüş severim ama hava soğuk bir yandan bir yandan da yürüyüş parkurunda veya yürüyüş bandında anlamsızca yürümek bana göre değil. Kendimi kafesinde dönüp duran hamster gibi hissediyorum. A noktasından B noktasına varmak istiyorum yürüyerek ama olmuyor.
Hayvan deney içerikleri beni çok üzdü. Şu an makyaj malzemesi olarak Clinique ve Boby Brown'nın ürünlerini kullanıyorum. Gayet memnundum ancak bir daha almayacağım. "Tru Eco Beyond"diye bir marka var. Kore markası. ben daha önce ürünlerini kullanıp, memnun kalmıştım. Hayvanlar üzerinde deney yapmıyor. Elimdeki malzemeler bitince bu markanın ürünlerini kullanmak niyetindeyim. Ankara'da Ankamall'de mağazası var. Bir de "Body Shop" hayvanlar üzerinde deney yapmıyor. Onun makyaj ürünlerini hiç kullanmadım ama denenebilir.
 
Mutfaktan dünyayı attım ben de sonunda bu hale geldi. Anısı olan magnetler bence gayet buzdolabının üstünde kalabilir ancak aynı yere ait birden fazla magnet varsa onları elemeni, en çok hoşuna gideni muhafaza etmeni öneririm.
Mutfağı parça parça değil, bir günde eleyerek kalanı aynı gün göndermek lazım bence.
Benim de içim gitmişti ayırırken ama şimdi aklıma bile gelmiyorlar.
 
Mümkün Olduğunca İyi Annelik
Bugün bu konu hakkında biraz yazmak istiyorum. Öncelikle bence tüm pedagojinin temeli olan bir şiiri paylaşacağım. Şiir Halil Cibran'a ait. Kendisinin "Ermiş" adı altında incecik fakat her cümlesi içine işleyen bir kitabı var. Benim kütüphanemde ara sıra açıp tekrar okuduğum kitaplardan biridir. Şiddetle tavsiye olunur.

Çocuklar

Çocuklarınız sizin çocuklarınız değil,
Onlar kendi yolunu izleyen Hayat'ın oğulları ve kızları.
Sizin aracılığınızla geldiler ama sizden gelmediler
Ve sizinle birlikte olsalar da sizin değiller.
Onlara sevginizi verebilirsiniz, düşüncelerinizi değil.
Çünkü onların da kendi düşünceleri vardır.
Bedenlerini tutabilirsiniz, ruhlarını değil.
Çünkü ruhlar yarındadır,
Siz ise yarını düşlerinizde bile göremezsiniz.
Siz onlar gibi olmaya çalışabilirsiniz ama sakın onları
Kendiniz gibi olmaya zorlamayın.
Çünkü hayat geriye dönmez, dünle de bir alışverişi yoktur.
Siz yaysınız, çocuklarınız ise sizden çok ilerilere atılmış oklar.
Okçu, sonsuzluk yolundaki hedefi görür
Ve o yüce gücü ile yayı eğerek okun uzaklara uçmasını sağlar.
Okçunun önünde kıvançla eğilin
Çünkü okçu, uzaklara giden oku sevdiği kadar
Başını dimdik tutarak kalan yayı da sever.
 
Geçen yıl kızımın kreşindeyken herkesin kendi çocuğuna bir mektup yazmasını istemişlerdi. Kızıma yazdığım ilk mektubu burada paylaşmak istiyorum.

Canım Kızıma,

Bu akşam seninle okuduğumuz “3 Kedi 1 Dilek” kitabındaki Piti, arkadaşlarından sonsuza kadar ayrılmamayı dilerken, ben de aynı dileği kalbimden geçirdim. Hayatıma dahil olduğunu öğrendiğim günden bu yana beni o kadar mutlu ettin ki umarım sen de hayat boyu mutlu olursun.

Bir çocuk doğduğunda bir anne doğarmış... Annelik o kadar garip birşey ki, bebeğinin varlığını öğrendiğin an, içine yerleşen derin bir korku ile başlıyor ve sanırım ölene kadar da bu korku devam ediyor. Zor bir şey anne olmak... En son ne zaman kesintisiz uyuduğumu hatırlamıyorum mesela. Kendine ait 10 dakika zamana hasret kalıyor insan. Ama senin bir gülüşün, günün bütün sıkıntılarını alıp götürüyor.

Epictetus der ki “Bir insanın anavatanı çocukluğudur”. Güzel bir çocukluk yaşamanı, yıllar sonra bu zamanları, mutlu ve eğlenceli olarak hatırlanmanı sağlamaya çalışıyorum. Geçen gün ben, oyuncak arabanın parçalarını birleştirmeye uğraşırken “İyi ki benim annemsin” dedin. O kadar mutlu oldum ki... İyi bir anne miyim bilmiyorum. Zaten iyi bir anne olup olmadığımı ileride sen bana söyleyeceksin. Bildiğim tek şey, çok gayret ettiğim... Bakmaya, ilgilenmeye, oynamaya, öğretmeye, göstermeye ve dinlemeye çalışıyorum.

Seni, güzel kızım, prensesim gibi sıfatlar ile sevmemeye gayret ediyorum. İyi kapli, güleryüzlü kızım diye seviyorum, sen bu sıfatların güzellikten daha değerli olduğunu hissederek büyü diye.

Sen yere düştüğünde seni kaldırmıyorum. Hayatta bir sürü kez düşeceksin, yaralar da açılacak. Düştüğünde kimseden yardım beklemeden ayağa kalk, dersini al ve yoluna devam et diye.

Seni her ay kitapçıya götürüyorum. Bir kitap sen seçiyorsun, bir tane de senin için ben seçiyorum. Hayatında kitap kokusu hiçbir zaman eksik olmasın diye.

Bazı haftasonları evimize yakın bir göle gidiyoruz. Oradaki ördekleri, kuşları, köpekleri besliyorsun. Seni sokakta gördüğümüz her hayvanı sevmeye yönlendiriyorum, hayvanlardan korkmamayı ve merhameti öğren diye.

Yaşadığın her şeyi detaylı anlatmanı sağlamaya çalışıyorum. Olayları anlatırken duygularını da tanımlamanı istiyorum, duygularını tanımlayabilen ve ifade edebilen bir insan ol diye.

Senden akademik bir başarı ya da parlak bir meslek seçimi beklemiyorum. Kendi yeteneklerin doğrultusunda olabileceğinin en iyisini olmana yardım etmek için senin yanında olacağım.

Güvenilir, duyarlı, nazik, merhametli, kendine güvenen bir insan olmanı diliyorum. Bunu sağlayabilmek için ben de bu sıfatları hakedecek şekilde davranmaya çalışıyorum. Biliyorum ki sen, söylediklerimden değil, davranışlarımdan öğreniyorsun. Ben seni iyi yetiştirebilmek için kendimi yetiştirmeye çalışıyorum.

İyi bir rehber olabilmek için elimden gelen tüm gayreti göstereceğime dair sana ve kendime söz veriyorum.

Sevgilerle.



Annen
 
Anneliğe küçük bir mola:))
Seslenen Kitap uygulamasını telefonuma indirdim . İşe gelip giderken dün akşam itibariyle dinlemeye başladım. Nermin Yıldırım'ın "Dokunmadan" adlı kitabını indirmiştim. Daha önce hiç okumadığım bir yazar kendisi. İnanılmaz beğendim. Bütün kitaplarını alacağım. Anlatışın verdiği edebi lezzeti, içerisindeki orantılı mizahı çok başarılı buldum. Bu sabah dinlediğim kısımdan dikkatimi çeken bir bölümü paylaşmak istiyorum sizlerle.

"Karadelikler, yakınlarındaki yıldızlardan kopan parçaları yutarak büyüyormuş. Tıpkı insanlar gibi. İnsanlar da, içlerinin karanlığını, ruhunu emdikleri başka insanların aydınlığıyla besliyor. Yani bir nevi herkes birbirinin katili! Ama sorsan, herkes çoban yıldızı, herkes incitildi, herkes aldatıldı... Peki o zaman ‘İnciten kim, kim kırdı bunca insanı’, ‘Acaba sandığımız kadar temiz olmayabilir miyiz’? Bu soruları kendimize sorsak bile büyük bir adım bence..."
 
Aynı benim düşüncem" herkes mağdur herkes haklı " derim ben de
 
Teşekkürler ben de bir inceleyim.
 
Çocuk Yetiştirme
Çocuğumun nasıl biri olmasını istiyorum?
Temel soru bu bence. En azından benim çıkış noktam budur. Üzerine epey düşündüm. Ahlaklı, doğaya saygılı, hayvanları seven, onlardan korkmayan, zarar vermeyen ve hayvanların açlığından, susuzluğundan ya da gördüğü eziyetten kendini sorumlu hisseden, nazik, özür dileyen, teşekkür eden, gerektiğinde yardım isteyebilen ve durumdan vazife çıkartmak suretiyle yardım eden, insanları dinleyen, insanlara sadece insan olduğu için saygı duyan fakat biat etmeyen, insanları incitmeden hakkını savunan, hayır diyebilen, değer göremediği yerde durmayan, hobileri olan, kitap okuyan bir çocuk yetiştirmek istiyorum.
 
Bu sıfatlara sahip bir kişiyi yetiştirebilmenin temel koşulu, ebeveyn olarak bu sıfatlara sahip olmaya çalışmak. Bu durumu "Ağaca çıkan keçinin dala bakan oğlağı olur" diye de özetleyebiliriz:))
Başta kızıma olmak üzere çevremdeki herkese nazik olmaya çalışıyorum. Kızımdan birşey istediğimde emir kipi ile değil "....: misin lütfen" ile biten cümleler kuruyorum. Kızım benden emir kipi ile bir şey istediğinde ise " Biz isteklerimizi bu şekilde söylemiyoruz. Güzelce ister misin?" diyorum ve sadece güzelce isterse yapıyorum.

Bana birşey anlattığında göz hizasına inmeye ve gözlerine bakarak, sözünü bölmeden dinlemeye gayret ediyorum.

Yanlış yaptığımda özür diliyorum. Kızım yanlış yaptığında ise özür dilemesi gerektiğini düşündüğümü söylüyorum. Dilemezse baskı yapmıyorum.

Benim "Hayır"larım kıymetlidir. Kendisini nadiren kullanırım. Ancak hayır hayırdır ve saatlerce ağlasa da sözümden dönmem. Eşim bu konuda daha yumuşak ve kızım bunu bildiği için genelde benim hayır dediğim şeyleri eşimle halletmeye çalışıyor:)

Evde birşeyi döküp kırdıysa kendi temizlemesini bekliyorum.

3 yaşından beri kendi başına giyinmesi için çaba sarfediyorum. Uzun sürdüğü için epey sabır gerektiriyor ancak beklemeye gayret ediyorum.
Üstünden çıkardığı kirlileri kirli sepetine atmasını öğrendi.

Evdeki çiçeklere bakmak onun sorumluluğunda. Aynı şekilde her sabah okuldaki tavşanlara marul hazırlamak da öyle. Evde artan yemekleri sokak köpeklerine beraber veriyoruz.

Evdeki işler için yardım istiyorum. O benden yardım istemediği sürece yardım etmiyorum. Yardımı talep etmesi gerekiyor.

Kızımı sürekli izliyorum. Nelerden hoşlanıyor, ne yaparken sıkılıyor takip etmeye çalışıyorum.
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…