E
EU1
Ziyaretçi
- Konu Sahibi EU1
- #1
Remzi Şimşek
Gitmeler, mana taşımalı ve bir çözümün başlangıcı olmalı. Ve ben
gidiyorum; sana bunları son kez yazarak. Daha önce ne vakit bunları
yazdığımı yahut benzerlerini kaleme aldığımı bilmiyorum. Her halde ne zaman
aklıma gitmeler düşse ilk yazdıklarım sanaydı. Nerede olduklarını
bilmiyorum, her halde yaktım; şu anda hatırlamıyorum. Neden böyle olduğu
hakkında inan hiçbir fikrim yok ve bu fikirsiz halim, almakta olduğum yolda
fena halde canımı yakıyor. Yolum uzun.
Sen ise olduğun yerdesin. Ben bunları
sana yazarken, kim bilir kimlerlesin? Yüreğini ferah tut, artık benimle aynı
şehirde değilsin! Yanlışlıkla bile karşına çıkmayacağımdan emin ve rahat ol,
canım İstanbul sokaklarında. Lakin biliyorum, Kız Kulesini her görüşünde
beni hatırlayacaksın, oda benden sana ufak bir hatıra olsun. Belki hiç
tanış olamayacaksın, şu anda bu sayfanın üzerine düşen cümlelerle ama ben o
cümlelere seni soracağım Nasıldır diye. Çok kullandığım cümlelere aşinasın
ve genelde bende zuhur eden garip hallerin beyanıdır o cümleler. Bak yine
kullanıyorum, ne garip bir haldir ki kendimde değilim. Kendimde
olamadığımdan olacak, üç saniye evvel yazdığım bir cümleyi, neleri düşünerek
kaleme aldığımı bilmiyorum. Emin olabildiğim tek şey, ben yol alıyorum;
senden uzaklaşıyor, sana koşuyorum. Gözümde yaş yok zira yüreğim yeterince
dökmekte, bu yürek denilen hassas şeyin yaşı bile farklı oluyor, kan
kokuyor. Gitmem gerek, o yüzden gidiyorum. Kendini suçlamayacağını
biliyorum, zaten suçlaman için bir neden de yok. Dönüşümden hiç
bahsetmiyorum çünkü ayrılırken dostuma elveda diyebildim sadece, o kadar. Ve
işte benden bu kadar… Ve ben gidiyorum ya, sonrasından habersiz, bir yerlere
varmayı ümit ederek, şimdi sen gülmelisin.
Gidişin
İlk Saatleri Hep Böyle Acı Olmalı…
Giden Hep Böyle Yanmalı…
Yanıyorum… Ve bir yanım hep kanıyor…
Kanayacak…
Gitmeler, mana taşımalı ve bir çözümün başlangıcı olmalı. Ve ben
gidiyorum; sana bunları son kez yazarak. Daha önce ne vakit bunları
yazdığımı yahut benzerlerini kaleme aldığımı bilmiyorum. Her halde ne zaman
aklıma gitmeler düşse ilk yazdıklarım sanaydı. Nerede olduklarını
bilmiyorum, her halde yaktım; şu anda hatırlamıyorum. Neden böyle olduğu
hakkında inan hiçbir fikrim yok ve bu fikirsiz halim, almakta olduğum yolda
fena halde canımı yakıyor. Yolum uzun.
Sen ise olduğun yerdesin. Ben bunları
sana yazarken, kim bilir kimlerlesin? Yüreğini ferah tut, artık benimle aynı
şehirde değilsin! Yanlışlıkla bile karşına çıkmayacağımdan emin ve rahat ol,
canım İstanbul sokaklarında. Lakin biliyorum, Kız Kulesini her görüşünde
beni hatırlayacaksın, oda benden sana ufak bir hatıra olsun. Belki hiç
tanış olamayacaksın, şu anda bu sayfanın üzerine düşen cümlelerle ama ben o
cümlelere seni soracağım Nasıldır diye. Çok kullandığım cümlelere aşinasın
ve genelde bende zuhur eden garip hallerin beyanıdır o cümleler. Bak yine
kullanıyorum, ne garip bir haldir ki kendimde değilim. Kendimde
olamadığımdan olacak, üç saniye evvel yazdığım bir cümleyi, neleri düşünerek
kaleme aldığımı bilmiyorum. Emin olabildiğim tek şey, ben yol alıyorum;
senden uzaklaşıyor, sana koşuyorum. Gözümde yaş yok zira yüreğim yeterince
dökmekte, bu yürek denilen hassas şeyin yaşı bile farklı oluyor, kan
kokuyor. Gitmem gerek, o yüzden gidiyorum. Kendini suçlamayacağını
biliyorum, zaten suçlaman için bir neden de yok. Dönüşümden hiç
bahsetmiyorum çünkü ayrılırken dostuma elveda diyebildim sadece, o kadar. Ve
işte benden bu kadar… Ve ben gidiyorum ya, sonrasından habersiz, bir yerlere
varmayı ümit ederek, şimdi sen gülmelisin.
Gidişin
İlk Saatleri Hep Böyle Acı Olmalı…
Giden Hep Böyle Yanmalı…
Yanıyorum… Ve bir yanım hep kanıyor…
Kanayacak…