Uzun ve sağlıklı yaşam için ne yapmalıyız?

mahinur

Aktif Üye
Kayıtlı Üye
22 Şubat 2007
38
0
40
• Çeşitli sebze ve meyvelerden yemeliyiz.
• Kilomuza dikkat etmeliyiz.
• Her gün egzersiz yapmalıyız.
• Hissettiğimiz küçük şikayetlerimiz de mutlaka doktora gitmeliyiz.
• Güneş koruyucu kullanmalıyız.
• Sigarayı bırakmalı ve sigara içilen ortamlarda bulunmaktan kaçınmalıyız.
• Düzenli olarak kanser ve kalp taraması yaptırmalıyız.
• Ailemiz ve arkadaşlarımızla iyi geçinmeliyiz.
 
Bilimde ve teknolojide sağlanan gelişmeler sayesinde, ortalama insan ömrü her geçen yıl uzuyor.

Gelişmiş ülkelerde kadınlar için beklenen yaş 80’ i, erkekler için de 75’i buldu. Amerika’da 100 yaşını geçen, yani dalya yapan insan sayısı her yıl %4.1 oranında artmakta. Türkiye'de de ortalama yaşam süresi kadınlarda 70’i, erkeklerde 65’i geçti. Yakın gelecekte dünya nüfusunun %50’sini 60 yaşın üzerindekilerin oluşturması bekleniyor.

Geçtiğimiz günlerde İngiltere’de yayınlanan bir incelemede, uzun yaşamanızı sağlayabilecek 25 anahtar tanımlanıyordu.


GÜLÜN


Gülmek bir taraftan stres hormonlarının düzeyini azaltıyor, diğer taraftan vücudun doğal savunma mekanizmalarını ve bağışıklığı güçlendiriyor. Kahkaha, özellikle kalp sağlığı için spor ve egzersiz kadar faydalı. Kahkahanın astım ve alerjik hastalıklar üzerinde olumlu etkileri olduğu biliniyor.

FRANSADA YAŞAYIN


Fransızların İngilizlere göre daha uzun yaşamaları esas olarak diyetlerindeki farklılıklara bağlanıyor. Fransızların daha fazla taze sebze ve meyve yemeleri, pazardan alışveriş yapmaları ve hazır gıdalara daha az ilgi göstermeleri bunun başlıca nedenleri.


8 SAATTEN FAZLA 4 SAATTEN AZ UYUMAYIN


Gecede 6-7 saat uyuyanlar daha uzun yaşıyorlar. Uykunun 8 saatten fazla ve 4 saatten az olması da yaşama süresini kısaltıyor.
Unutmayın gece uykusu çok önemli. Bir de yatak odanızın karanlık olmasına özellikle dikkat edin.

Bence öğleleri yarım saati geçmeyen uyku da çok yararlı. 90 yaşını geçen Vehbi Koç’un da her gün siesta yaptığı bilinirdi.


MUTLU EVLİLİK

Mutlu bir evlilik erkek için de kadın için de uzun yaşamanın anahtarlarından biri. İlginç bir veri de, birden fazla evlilik yapanların beklenenden erken öldükleri. Yorumunu size bırakıyorum.

YÜRÜ, KOŞ, ATLA


Düzenli egzersiz yapanların daha uzun yaşadığını artık herkes biliyor. Bunun için de en uygun sporlar düzenli yürüyüş ve yüzme.

DÜZENLİ SEKS


Düzenli seks yaşamı olan çiftlerin olmayanlara göre 7 daha uzun yaşama şansları var. Çünkü seks stresi azaltıyor, mutluluğu artırıyor ve daha iyi uyumamızı sağlıyor.

Hanımların, seksten sonra arkalarını dönüp hemen horlamaya başlayan eşlerini hoş görmelerini diliyorum.


KÖYDE YAŞAYIN


Köylerde yaşayanlar büyük şehirlerdekilere göre daha uzun yaşıyorlar. Mesela Manchester’de bir kadının ortalama ömrü 76 iken, kırsal bölgedeki (Batı Sommerset) kadınlar 84 yıl yaşıyorlar. Japonya’da da şehir merkezinde yaşayan emeklilerin park ve orman kenarlarında yaşayanlara göre erken öldükleri biliniyor.

FAZLA KİLOLARA DİKKAT


Obezite yani şişmanlık hem kalp hastalıkları riskini ve hem de bazı kalın bağırsak, rahim, safra kesesi, meme ve yumurtalık kanseri riskini artırıyor. İngiltere’de yılda 270.000 kişi kalp krizi geçiriyor ve bunların 28.000’i obezite nedeniyle meydana geliyor.

ÇOK ÇOCUK YAPIN


Çok çocuğu olanların da uzun yaşadıkları biliniyor. Çocuk ve torunlarla olan yakın ilişkiler mutluluğu ve yaşama motivasyonunu artırıyor.

PİYANO ÇALMAYI ÖĞRENİN


Hangi yaşta olursanız olun, yeni bir şey öğrenmek, bir müzik aletini çalabilmek beyin fonksiyonlarını olumlu yönde etkiliyor.

Ancak, bir apartmanda oturuyorsanız dikkatli olmanız lazım. Müzik aletinizden çıkan sesler komşularınızı rahatsız edebilir. Hele de davul çalıyorsanız.


İYİMSER OLUN


İyimser olanların yani hayata pembe gözlüklerle bakanların karamsarlara göre 12 yıl fazla yaşadıkları saptanmış. Karamsarlarda viral enfeksiyonların daha fazla görüldüğü ve ağır seyrettiği çoktan beri biliniyor.

ASLA SİGARA İÇMEYİN


Sigaranın sağlığımız üzerine olan olumsuzluklarını artık çocuklar bile biliyorlar. Başta akciğer, gırtlak kanserleri, kalp hastalıkları ve KOAH sigaranın neden olduğu ölümcül hastalıkların en sık görülenleri. Hatta, sigara içilen ortamlarda bile bulunmamaya özen gösterin.

ANNENİZE YAKIN OLUN


Bir araştırmada, annelerine yakın olmayanların %90’ ının orta yaşlarda alkolizm, kalp hastalıkları ve yüksek tansiyon gibi ciddi hastalıklara yakalandıkları, buna karşılık annelerine bağlı ve onunla iyi ilişkiler içinde olanların ise sadece %45’inde bu hastalıkların görüldüğü saptanmış.

YÜKSEK EĞİTİM ÖNEMLİ


Araştırmalar eğitim düzeyinin de uzun yaşamayı etkileyen faktörlerden biri olduğunu gösteriyor. Çünkü, eğitimi az olanlarda sigara ve alkol tiryakiliği çok daha fazla ve bunların çeşitli iş kazaları ve meslek hastalıklarıyla karşılaşma ihtimalleri de daha yüksek.

MEMELERİNİZİ MUAYENE EDİN


Memelerinizi, herhangi bir anormalliğe karşı düzenli aralıklarla ayna karşısında kontrol edin. Bunun için en uygun zaman da adetten bir hafta sonradır. Unutmayın ki erken yakalanan meme kanserinde tedavi şansı çok yüksektir.

DÜZENLİ ‘’SMEAR’’ YAPTIRIN


Rahim ağzı kanserinin erken tanısında en önemli test ‘’smear’’ adı verilen bir yöntemle rahim ağzından alınan salgıların mikroskop altında incelenmesidir. Bunu deneyimli bir hemşire bile yapabilir.

ÇİKOLATA YİYİN


Her gün az miktarda çikolata yiyenlerin, haftada üç gün başka tatlılar yiyenlere göre 2-3 misli fazla yaşadıklarını gösteren araştırmalar var. Çikolatada bulunan fenollerin kalp hasalıklarına karşı koruma sağladıkları biliniyor.

İBADET EDİN


Düzenli olarak camiye gidenler daha uzun yaşıyorlar. Dua etmek stresi ve sıkıntıları azaltarak kalp hastalıkları ve kansere karşı koruyuculuk sağlıyor.

BRİÇ KULUBÜNE YAZILIN


Yaşlılar için alışverişe çıkmak veya çeşitli kart oyunları egzersiz kadar yararlıdır. Burada esas önemli olan, hoşunuza giden, siz mutlu eden bir işi yapmanızdır.

SEBZE VE MEYVE YİYİN


Kanserlerin %49’ ı diyetle ilgili Günde en az beş kere sebze ve meyve yerseniz başta akciğer, mide-bağırsak, mesane ve meme kanserine yakalanma riskiniz azalır.

YEŞİL ÇAY İÇİN


Yeşil ve siyah çayda bulunan antioksidanlar özellikle kalp hastalıklarına karşı koruyucu etki gösteriyor. Hatta, kalp krizinden sonra düzenli olarak çay içenlerde hayatta kalma şansı içmeyenlere göre %30 daha fazla.

EVE İŞ GETİRMEYİN


Eve iş getirmek stresi ve bu da kalp krizi ve yüksek tansiyon riskini artırıyor.

GEVŞEME TEKNİKLERİNİ UYGULAYIN


Yoga ve meditasyon gibi gevşeme tetkikleri ile stresinizi azaltmayı öğrenin. Bu şekilde yüksek tansiyonla ve depresyon gibi ruhsal sıkıntılarla daha iyi baş edebilirsiniz.

EVE BİR HAYVAN ALIN


Evde kedi, köpek, maymun, kuş… gibi evcil hayvan besleyenler daha iyimser oluyorlar ve daha az strese maruz kalıyorlar. Hipertansiyonu olanlar için köpek en uygunu, ama akvaryum da işe yarayabilir.
 
Uzun yaşamın formülü bulundu




Şişmanlık, şeker ve kalp hastalıkları üzerine uzun yıllardır araştırmalar yapan Harvard Üniversitesi Genetik ve Kompleks Hastalıklar Bölümü Başkanı Prof. Dr. Gökhan Hotamışlıgil, insanların uzun yaşamasının formülünün “egzersiz” olduğunu bildirdi.

Prof. Dr. Hotamışlıgil, şişmanlığın tüm dünyada hızla yayıldığını ve “çağın hastalığı” olarak adlandırıldığını dile getirerek, şişmanlıkla beraber gelen şeker, kalp hastalıkları, astım, karaciğer ve kemik hastalıklarının oranının da arttığını vurguladı.

Şişmanlığın özellikle hızlı değişim içindeki olan toplumlarda ve çoğunlukla Asya ülkelerinde arttığına dikkat çeken Hotamışlıgil, “Batı ülkelerinde olduğu kadar şişmanlamak da gerekmiyor. Kilodaki hafif değişikliklerle diyabet, kalp hastalığı, astım, karaciğer, kemik ve alzheimer gibi hastalıklar da hızla yayılıyor. İnsanlığın, önümüzdeki 20 yıl içinde en çok ihtiyacı olan şey, bu hastalıkların önüne geçmek ya da gelişen hastalıkları fazla ilerlemeden tedavi edecek yeni yöntemlerin ortaya çıkmasıdır” diye konuştu.

Dünya Sağlık Örgütü'nün istatistiklerine bakıldığında, dünyanın bir numaralı sağlık probleminin şişmanlık ve beraberinde gelen hastalıklar olduğunu kaydeden Hotamışlıgil, şunları söyledi:

“İnsanlar bunu küçümsüyor. (Biraz şişmanlasak ne olur? Şekerimiz yükselse ne olur?) diyor. Bunun ülke ekonomilerine getirdiği negatif etki inanılmaz boyutlarda. Yoksulluğun, salgın hastalıkların ötesine geçmiş durumda.
Türkiye ise şişmanlık ve buna bağlı hastalıklarda istatiksel olarak arada kalmış durumda. Türkiye'nin de aralarında bulunduğu gelişmekte olan ülkelerde bu patlama yapacak.

Şişmanlık oranı Türkiye'de 10 yıl önce yüzde 10'lardaydı, şimdi ise yüzde 25'lerde. 5-10 yıl içinde problemler görülmeye başlayacak. Türkiye risk olarak, yüksek risk grubunda. Türkiye'de şişmanlık ve buna bağlı olarak erken dönemde diyabet, kalp hastalığı ve solunum sistemi gibi hastalıklar hızla artıyor ve ağır seyrediyor. Özellikle kalp hastalıkları bizim ülkemizde ve Türkiye'den doğuya doğru gidildiğinde çok ağır seyrediyor. Çok şişman olmak gerekmiyor. Azıcık bir kilo toplandığı zaman, özellikle vücut içi yağlarındaki artışlar hemen hastalığı tetikleyebiliyor. Genetik yatkınlık var bu kuşakta.”

Türkiye'de bazı hastalıkların artık daha erken yaşlarda görülmeye başladığını dile getiren Hotamışlıgil, “Diyabet erken yaşta görülmeye başladı. Eskiden 50'i yaşlarda başlayan diyabet, 35-40'lı yaşlara inmeye başladı. Karaciğer yağlanması 20'li yaşlarda görülmeye başlıyor. Türkiye'de bu durum sağlık sistemi açısından saatli bomba gibi. Nüfusumuz çok genç. Genç kuşak, orta yaş grubuna girdiği zaman yani 15 yıl sonra bu hastalıkların Türkiye'nin sağlık sistemine olan yükü 3-4 misline çıkacak. Buna hazırlanan bir yapı da görülmüyor” dedi.

“HER ÖĞÜN TAZE SEBZE VE MEYVE TÜKETİN”

Bir modernleşme hastalığı olan şişmanlığın ve beraberinde gelen hastalıkların önüne geçilemediğini, yaşam tarzının, yeme alışkanlıklarının değiştiğini, aile sofralarının yavaş yavaş yok olduğunu, çocukların erken yaştan itibaren sağlıksız bir beslenme kültürüyle büyüdüğünü ifade eden Hotamışlıgil, kendi evinde uyguladıklarını da şöyle anlattı:

“Biz kendi ailemizde çok basit şeyler uyguluyoruz. Yediğimiz ceviz, fındık, kayısıları saymıyoruz, her şeyin kalorisini hesaplamıyoruz, formüle dayalı bir yöntem kullanmıyoruz. Çok basit prensipler var, onların daha etkili olacağını düşünüyorum. Benim evimde beslenmedeki tek şart, her gün, her öğünde taze meyve ve sebze tüketmek.

Karbonhidratlardan uzak kalıyoruz. Pilav ve makarna gibi gıdaları daha az tüketiyor, ekmeğimizi tahıldan zengin olandan seçiyoruz. Hayvansal gıdaları haftada 1-2 kere tüketiyoruz. Pizza ve hamburger, meyve suyu ve kola evimize girmiyor. Bir kutu gazozda 150 kalori var. 10 kutuda 1500 kalori. Bunu yakmak için maraton koşmak lazım. Buzdolabında varsa, çocuklar bunu içiyor. Olmazsa su içiyorlar. Ben ve ailem hepimiz spor yapıyoruz. İnsanların uzun yaşamasının ilacının adı; egzersiz. İnsanlara egzersizden daha yararlı bir şey düşünemiyorum. Uzun yaşam ve hastalıklardan korunmanın yolu egzersizden geçiyor.”

Yaşam tarzının değiştirilmesinin önemine vurgu yapan Prof. Dr. Gökhan Hotamışlıgil, hiçbir ilacın mucizevi olmadığını, yeterli çabanın da gösterilmesi gerektiğini anlattı.
 
Uzun Yaşamın Sırları




Dünyanın pek çok ülkesinden bilim adamlarının yaptığı araştırmaları bir araya getiren Hazel Courtney’in "500 of the Most Important Ways To Stay Younger and Longer" adlı kitabına göre, kadınlar uzun yaşamak istiyorlarsa aşağıda verilen bazı tavsiyelere uymaları gerekiyor.

• Sağlıklı beyin hücrelerine, damarlara ve cilde sahip olmak için rafine olmamış ayçekirdeği, kabakçekirdeği, susam ve cevizi sofranızdan eksik etmeyin.

• Alzheimer hastalarında çok az bulunan acettlcholine maddesinin kaynağı olan ciğer, böbrek, lahana, sardalye balığı gibi yiyecekleri diyetinizde mutlaka bulundurun.

• Hafızanızı kuvvetlendirmek için adaçayı için.

• Egzersiz, meditasyon ve masaj ile rahatlayın. Stres, beyne zarar veren "kortisol" adlı hormonun salgılanmasına neden olur.

• Omega - 3 yağlarını içeren somon, sardalye, palamut gibi balıkları haftada en az iki kez yiyin.

• Her gün en az 1 saat güneş ışığı görün.

• Erken yatın. Gece yarısından önceki iki saat hücre yenilenmesi için en uygun zamandır.

• Geceleri daha derin uyumanızı sağlayan "lactucarium" adlı maddeyi içeren marul yemeyi ihmal etmeyin.

• Olumlu düşünün. Olumlu düşünen ve değişen durumlara çabuk adapte olan kişiler daha mutlu ve doyumlu bir hayat yaşıyor.

• Sentetik kumaşlardan elbise giymeyin. Derinizin nefes almasını engeller.

• Acılı yemekler yiyin, çünkü bunlar vücuda endorfin hormonu salgılanmasına yardımcı oluyor.
 
Uzun yaşamın sırları

Sahip olduğumuz bilgilerle artık 120 yaşına kadar yaşayabilmenin mümkün olduğunu biliyoruz. Uzun yaşamın en önemli adımlarından birini beslenme tarzı ve yedikleriniz oluşturuyor. Boşuna "Sen ne yiyorsan osundur" dememişler... Ne yediğiniz ve nasıl pişirdiğiniz, yaşlanmayı durdurmada büyük önem taşıyor. Bu yüzden yaşam kalitenizi artıracak ve ömrünüzü uzatacak bu altın değerindeki öğütlere kulak vermekte yarar var...

- Katı yağlarla yaptığınız yemeklerde zeytinyağı, kanola yağı, ayçiçek yağı ve mısırözü yağını deneyin.

- Tam yağlı süt yerine önce yarım yağlı, birkaç gün sonra yağsız süt içmeyi deneyin, göreceksiniz alışacaksınız.

- Çorbaları yağsız yapın. Çorba yağlı veya et suyu ile yapılmışsa buzdolabında soğutun. Donan yağı üste çıkar, bunu kaşıkla alıp atın.

- Etlerin yağını, tavuğun derisini pişirmeden önce çıkartın. Kırmızı et yerine balık ve tavuk gibi etleri tercih edin. Haftada en az birkaç kez balık yiyin.

- Alıştığınız yiyeceklerin yerine başka yiyecekleri koymayı deneyin. Beyaz pilav yerine esmer pilav veya bulgur pilavı yapın. Esmer pirinç ve bulgur liften zengindir.

- Yeni yiyecekler yaratın. Domates, domates suyu, hardal, biber gibi karışımlardan yağsız ve şekersiz soslar yapmaya alışın. Diyet sütle sebze püresi karıştırıp soslar yapın.

- Şeker kullanımını önce yarıya, sonraları dörtte bire indirin. Bazı tatlıların şekerini azaltın, tadını vanilya veya tarçınla verin.

- Bir bütün yumurta yerine iki yumurtanın sarısı çıkartılmış aklarını deneyin. Üç yumurtalı omleti bir tam yumurta ve dört yumurta akı ile yapın.

- En iyi antioksidan yağ, zeytinyağıdır. Gençliğinizi korur ve hastalıklardan uzak tutar. Zeytinyağı kötü kolesterolün (LDL) okside olmasını ve damar duvarına girmesini önler, iyi (HDL) kolesterolü artırır. Böylece sizi kalp damar hastalıklarından ve inmeden uzak tutar. Zeytinyağı kansere karşı da korur.

- Mikrodalga fırında pişirilen brokolideki C vitamininin yüzde 15'i yok olurken, suyla kaynatmada yüzde 50'si yok olur. Buharda pişirmeyle yüzde 50'den azı kaybolur.

- Avokado, tekli doymamış yağdan zengindir, kötü (LDL) kolesterolü düşürerek, kalp hastalığı riskini azaltır. Cildinizi yumuşak, saçlarınızı parlak yapar.

- Brokoli bol beta karoten, sülforaphan ve C vitamini içerir. Bir araştırma sülforaphanın, mide ülseri ve kanserine yol açan Helikobakter Pylori'yi yok ettiğini gösterdi.

- Keten tohumu yağı, kansere ve kalp hastalıklarına karşı koruyucu maddeler içerir.

- Yağsız süt ürünleri protein ve kalsiyumdan zengin, doymuş yağdan fakirdir. Kemik, kas ve dişlerin yapısını sağlamlaştırıp tansiyon kontrolünde etkili potasyum içerir.

- Demir, ciğer, yumurta sarısı, kırmızı et, nohut, mercimek, yeşil yapraklı sebzelerde ve balıkta bolca bulunur. Eksikliğinde kansızlık ve bağışıklık sistemi bozuklukları oluşur.

- Bol antioksidan almak için en canlı ve koyu renkli meyve ve sebzeleri seçin. En canlı renkli portakal, ıspanak ve marullar bol beta karoten ve lutein, en kırmızı üzümler, en kırmızı ve sarı soğanlar bol quersetin içerirler.

- Yeterince lifli gıda yememekle bağlantılı bulunmuş olan hastalıklar şunlardır: Kabızlık, apandisit, bağırsak kanseri, spastik kolit, mide fıtığı, bacak varisleri, hemoroid, koroner damar hastalığı, yüksek kan basıncı, safra kesesi taşları, diabet, obezite, ülseratif kolit.

- Yulaf ezmesi, kuru fasulye, elma, havuç, greyfrut, mercimek, yeşil biber, kuşkonmaz, tatlı patates çok lifli gıdalardır. Kabukları soyulmadan yenen tüm meyve sebzeler, buğday, fındık, fıstıklar iyi birer lif kaynağıdır.

- Lokantalarda yemeğinizi beklerken önümüze konan sıcacık ekmeklerin iştah kabartıcı kokularına karşı koyun ve yemeyin.

- Günün stresi nedeniyle ''akşam yeme sendromu'' na girmeyin. Evde devamlı atıştırmak yerine oyalanacak işler bulun.

- Otururken veya uzanırken bir şey yememeye alışın. Masaya oturmadan yemek yememeyi benimseyin. Yerken televizyon seyretmeyin, gazete, kitap okumayın.

- Lokmalarınızı iyi çiğneyerek yavaş yemeye alışın. Lokma arasında 30 saniye kadar zaman geçirmeye çalışın. Yemekte rahatlatıcı bir müzik dinleyin.

- Bir kivi, bir portakaldan daha çok C vitamini içerir. Kaslarımızın kasılmasında rol oynayan potasyum bakımından da zengindir.

- Ispanak tüm koyu yeşil yapraklı sebzeler gibi kalsiyum, folik asit ve K vitamininden zengindir. Kalsiyum kemikleri sağlamlaştırır; folik asit kalp hastalıklarından korur; K vitamini de kan pıhtılaşması için gereklidir.

- Etleri kızartma, ızgara, füme, barbekü yaparak pişirme sırasında içinde heterosiklik aminler oluşur. Bunlar karsinojendir ve kazıyarak uzaklaştırmak mümkün değildir.

- Günde 30 - 35 gram kadar lif yiyin. Ne kadar fazla sebze, meyve ve işlenmemiş tahıl yerseniz o kadar fazla lif almış olursunuz. Eğer lifli yemeye alışık değilseniz, miktarını yavaş yavaş artırın yoksa hazım sorunu yaşarsınız.

- Tabaktaki yemeğinizin renklerini görün, kokusunu duyun, her lokmanın tadını alın.

- Yediklerinizin içinde görünmeyen gizli yağlar olduğunu unutmayın. Bir hamburgerin, kekin içinde bol miktarda yağ vardır.

- Lokantada yemeğe başlamadan önce mönüyü inceleyip plan yapın. Size uyan yemekler bulamadıysanız, istediğiniz küçük değişikliklerle yemeğinizi sipariş edin.



(alıntıdır)
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…