- 8 Haziran 2011
- 44
- 0
-
- Konu Sahibi enttipmerkezi
- #1
İnsomnia, en sık rastlanan uyku problemi olup; tatmin edici miktarda olmayan ya da dinlendirmeyen uyku, uykuya dalma güçlüğü, çok sayıda kısa ya da uzun süreli uyanmalar, uykuyu sürdürme güçlüğü, erken uyanma veya bunların değişik kombinasyonlarıdır.
ENT Tıp Merkezi KBB uzmanlarından Op. Dr. Sinan Yücel kaliteli uykunun püf noktalarını açıkladı.
Kişinin kendi uykusunun miktar olarak yetersiz ya da dinlendirici olmadığı hakkındaki kişisel yakınmasıdır; uykusuzluk-İnsomnia!... Azalmış ve kalitesiz gece uykusu dolayısıyla gün içine yansıyan yorgunluk, bitkinlik, bilişsel işlevlerde yetersizlik, konsantrasyon güçlüğü, aşırı sinirlilik ve diğer bazı psikososyal belirtiler ortaya çıkaran önemli bir rahatsızlık olan imsomnia; kişinin sosyal ve mesleki yaşamını olumsuz yönde etkiler. Hatta iş ve trafik kazası gibi daha vahim olaylara bile neden olabilir. Araştırmalar uykusuzluğu olan insanların günlük yaşamlarında ve genel sağlık alanlarında daha çok sorunları olduğunu, giderek yaşam kalitesinin düştüğünü, zaman ve enerji yönünden daha çok yardım aramaya yöneldiklerine işaret etmektedir.
Süre açısından ele alındığında insomniler üç bölüme ayrılabilir:
*Uykusuzluk yakınmasının süresi bir haftadan uzun değilse akut veya geçici,
*Bir hafta ile üç ay arasındaysa subakut veya kısa süreli,
*Üç aydan fazlaysa kalıcı veya kronik insomni den bahsedilir.
Akut ya da geçici insomniler son derecede yaygın ve hemen herkesin hayatının bir döneminde en az bir kere karşılaşabileceği formlarını temsil eder. Genellikle çevresel şartlara ya da psikolojik strese geçici uyumsuzluk, reaksiyon söz konusudur. Ani bir olaya bağlı stres (örneğin aile veya işle ilgili önemli bir olay, sınav vb), ortam değişikliği (taşınma veya seyahat gibi nedenlerle alışılan ortamın dışında uyuma; örneğin yatak odasının havaalanı veya istasyona yakınlığı nedeniyle gürültülü olması, yüksek rakım...), zaman dilimi değişikliği (okyanus aşırı yolculuklar=jet lag sendromu) ya da vardiyalı çalışanlarda vardiya değişikliği gibi nedenler sonucunda gelişen, olaya veya ortama uyum sağlandıkça birkaç gün içinde (en geç bir haftada) düzelen uykusuzluk tipidir. Yatakta uzun süre kalma, anksiyete, huzursuzluk ve diğer organlara ait bulgular sık olarak eşlik edebilen diğer özelliklerdir. Şartlar düzeldikçe yakınmalar azalır, kalıcı değildir ve genellikle önemli bir sorun oluşturmaz.
Kısa süreli (subakut) insomnide ise daha kalıcı ve ciddi bir olaya (bir yakının hastalığı veya ölümü, eşinden ayrılma, iş değiştirme...) bağlı olarak biraz daha uzun süren ancak üç aylık süreyi aşmayan uykusuzluk yakınmasıdır.
Kalıcı (kronik) insomnide sıklıkla yakınmalar bir yıldan uzun bir süre öncesine dayanmakta ve zaman içinde anlamlı bir düzelme gözlenmemektedir. 3 aydan uzun süreli ve birçok nedene (psikiyatrik ya da diğer tıbbi rahatsızlıklar, birincil uyku hastalıkları...) bağlı olabilen ciddi uykusuzluk sürecinde kişi yaşamında, mesleğinde, çevreyle ilişkisinde önemli sorunlar yaşadığı için hekim desteği almalıdır.
Uykusuzluğun Nedenleri
İnsomnianın çok sayıda nedeni vardır. Kısa süreli ya da kalıcı psikolojik/biyolojik değişmeler, bedensel hastalıklar ve bazı ilaçlar biyolojik faktörler uykusuzluğu ortaya çıkarabilir. Herkes hayatının bazı dönemlerinde karşılaştıkları sorunlara ve stres faktörlerine (bir yakının kaybı, boşanma, işle ilgili sorunlar, sınavlar vb.) bağlı olarak kısa süreli uykusuzluk çekebilir. Ancak uykusuzluk sürekli (kronik) hale gelirse yeterli uykuyu alamama- dinlenememe sonucunda çeşitli fiziksel ve psikolojik sorunların ortaya çıkması kaçınılmazdır.
En sık rastlanan uykusuzluk nedenini psikiyatrik kökenli hastalıklar oluşturmaktadır. Başta depresyon olmak üzere duygulanım bozuklukları, psikozlar, anksiyete bozuklukları, panik bozukluklar, alkol ve diğer maddelerin kötüye kullanımı uykusuzluk yakınmalarını tetikleyen faktörlerdir.
Yaş Uykunun Düşmanı Mı?
İlerleyen yaşla birlikte uykusuzluk artar. Yaşlılıkta gece uykusunun toplam süresi azalır, uykuya dalma süresi uzar, sık sık uyanılır, derin uyku azalır, gece içi uyanıklıkların sayısı artar. Uyku bebeklikteki veya çocukluktaki gibi polifazik özellik kazanarak gün içinde de uyuklamalar başlar. Yaşlılarda sık görülen kronik hastalıklar ve bunlar için sürekli kullanılan çeşitli ilaçlar da uykunun kalitesini iyice bozabilir. Bunamanın da var olduğu yaşlılarda uyku düzenindeki bozukluk daha da belirgin olup gerek hasta gerek yakınları için çok büyük bir sorun yaratır.
Alfa-delta uykusu; sıklıkla genç erişkinlerde ve kadınlarda rastlanır. Uyku dinlendirici değildir, uyanıklıklarla bölünmüştür ve çok yüzeysel olarak algılanır. Genellikle fibromiyalji denilen hastalıkla görülür. Fibromiyaljide yaygın iskelet-kas ağrıları ve vücudun değişik bölgeleri dokunmaya hassastır.
Gün içerisinde yorgunluk-bitkinlik hissedilir ancak uyuklama pek görülmez.
Uyku Algılama Bozukluğu (paradoksal insomnia)
Hastanın uykusuzluk yakınmasının, uyku testindeki bulgularla uyumsuzluk gösterdiği durumlar için kullanılan terimdir. Hasta, gece normal uyuduğu halde hiç uyumadığını ya da çok az uyuduğunu iddia eder. İncelemeler, bu hastaların uykuya dalma süresi, toplam uyku süresi ve uyku örüntüsü bakımından normallerden önemli bir fark göstermediğini ortaya koymaktadır. Genç erişkinlerde ve özellikle kadınlarda rastlanılan bu nadir rahatsızlığın nedeni iyi bilinmemektedir.
İdiyopatik (sebebi bilinmeyen) İnsomnia
Bazen ailesel olabilen, çocukluk çağında başlayıp genellikle ömür boyu süren, uyku süresinin hemen her gece 4–5 saate kadar inebildiği, uykuya dalmanın uzadığı, uyanıklık sayısının arttığı nadir görülen uyku hastalığıdır. Nedeni bilinmemekle birlikte, sayılan tüm bu özelliklere dayanılarak santral sinir sisteminden yani beyinden kaynaklandığı düşünülmektedir.
Narkolepsi; sebebi bilinmeyen yoğun uykululuk ve katapleksi (heyecan, korku, sevinç gibi duygulanımlar ile bayılma atağı ) sorunlarının görüldüğü hastalıktır. Her yaşta görülebilen bir rahatsızlıktır. Ancak en çok genç erişkinlikte ve 30 yaşından önce görülmektedir. En az 3 ay kadar süreyle karşı konulamaz ve engellenemez bir şekilde uyku ataklarının varlığı ile kendisini belli eder.
En yaygın belirti uyku ataklarıdır. Narkolepsi’nin en önemli yönü kişinin uykuya dalışı engelleyememesi ve karşı koyamaması nedeniyle otomobil ve endüstri makineleri kullanırken ani kazaları meydana getirici nitelikte olmasıdır.
Öğrenilmiş Uykusuzluk Nedir, Uykusuzluk Öğrenilebilir Mi?
Özellikle yatmaya yakın saatlerde başlayıp yatağa girince iyice şiddetlenen hastada “bu gece uyuyabilecek miyim?”, “ya bu gece de uyuyamazsam” korkusu gelişir. Bu korku ve gerginlik yatakta uyanık geçen süre uzadıkça daha da belirginleşip bizzat uykusuzluğun nedeni olmaktadır. Böylece hasta, uykusuz gecelerin sayısı arttıkça bir kısır döngüye girmekte; yani uyuyamayınca daha gergin hale gelmekte, gerginliği çoğalınca uykusu büsbütün kaçmaktadır. Psikofizyolojik ya da öğrenilmiş insomnia dediğimiz bu tip uyku hastalığı hastaların ortalama %15’ini oluşturmaktadır. Bu uykusuzluk tipinin en belirgin özelliği hastanın “savaş meydanı” olan yatağından farklı bir yerde yattığında (örneğin misafirlik, otel, uyku laboratuarı, hatta aynı evde başka bir oda) daha kolay uyumasıdır.
Uykusuzluğun Tedavisi Nasıl Yapılmaktadır?
Ani değişikliklere veya olaylara bağlı olduğu düşünülen kısa süreli uykusuzluklarda, özellikle hasta çalışıyor ve bu yüzden uykusuzluktan etkileniyorsa, hastanın gerginliğini azaltmak gerekir. Girilen kısır döngüden kurtulup uyku düzenini bir an önce yeniden oluşturmak üzere mümkün olduğu kadar kısa ve kesinlikle 4–6 haftayı geçmeyecek süre hekimin önereceği gevşetici, uykuya dalmayı kolaylaştırıcı ilaçlar kullanılabilir. Bu ilaçlar rastgele kullanılmamalı, birçoğuna zamanla tolerans gelişeceği ve uzun süre kullanılıp kesildiğinde uykusuzluğun şiddetlenerek geri dönebileceği unutulmamalıdır.
Kronik insomnilerde ise uyku ilaçlarının tedavide kesinlikle yeri yoktur! Gerekirse psikiyatrik tedavi, gevşeme teknikleri ve davranış terapilerinden yararlanılabilir. Bazı hastaların başvurduğu son derecede yanlış ve tehlikeli bir yöntem de uykuya dalmayı kolaylaştırması dolayısıyla alkol kullanılmasıdır. Alkol uykuya dalmayı biraz kolaylaştırmakla birlikte uykunun yapısını ve kalitesini bozar; sağladığı uyku normal (fizyolojik) uykudan çok farklıdır, dinlendirici değildir.
Uyku hijyeni için en önemli kuralları şöyle sıralayabiliriz:
*Uyku gelmeden yatağa girmemeli
*Yatağa girer girmez ışıklar hemen söndürülmeli
*Yatak sadece uyku ve seks amaçlı kullanılmalı; kitap okuma, TV seyretme, işle ilgili aktiviteleri yatağa getirme gibi alışkanlıklardan uzak durulmalı
*20 dakika içinde uykuya dalınamazsa kalkıp başka bir odaya geçmeli, rahatlatıcı işlerle uğraşıp –uyku gelince hiç oyalanmadan yatağa hatta müsaitse bulunulan yere yatmalı
*Çok yorgun olunsa ve uyku bastırsa bile gün içinde kesinlikle uyumamalı, şekerleme bile yapmamalı; böylece uykunun geceye yoğunlaştırılması sağlanmalıdır.
*Yatağın rahat, odanın mümkün olduğunca geniş, havadar, gürültüsüz ve kişi için uygun sıcaklıkta olması önemlidir.
*Akşam yemeği ağır ve yatma saatine yakın olmamalıdır.
*Gün boyunca aşırı miktarda kahve, çay, kola, sigara gibi uyarıcı madde tüketiminden kaçınılmalı, mümkünse bir bardak ılık süt içilmelidir.
*Akşam saatlerinden önce yapılmak şartıyla gün içi egzersizler faydalıdır.
* Sabahları uyanınca yatakta fazla oyalanmadan hemen kalkmalıdır.
Uykusuzlukta İlaç Tedavisinde Nelere Dikkat Etmeli?
Uykusuzluk yakınması psikiyatrik kökenliyse nedene göre tedavi yapılmalıdır. Uyku ilaçları (hipnotikler) daha çok geçici veya kısa süreli insomnilerde bir haftayı geçmeyecek süreyle kullanılabilirler. Prensip olarak kronik imsomnide hipnotik kullanımı endikasyonu yoktur!