Hikmet Çetinkaya
hikmet.cetinkaya@cumhuriyet.com.tSon Yazısları
Uğur Mumcuya Mektup...
Uğur Mumcuyu yitireli bugün 21 yıl oldu...
Yıllar ne çabuk geçti!
Yazı masamın başına oturmuş, ne yazacağımı düşünüyorum...
Düşünürken şu soru geliyor aklıma:
İnsanlığın özlemi nedir?
Daha aydınlık, daha güzel bir düzene doğru yürümek.
Uğur, yaşamı boyunca bunun için çabaladı, devrimci kişiliğiyle gerçekleriaydınlatmak için uğraş verdi.
Pusulası o aydınlığı gösterdi hep!
2005 yılında bir yazıda, din pazarlamacılarını, Türkiyede devlet içinde devletinnasıl oluştuğunu, tarikatların yargıda, poliste, eğitimde nasıl örgütlendiklerini yazmışım... (25 Ocak 2005)
1995 yılında Pakistan kökenli İngiliz yurttaşı Asaf Hüseyinin İstanbula gelişini ve yaptığı konuşmaları...
Dönemin Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğandı.
Asafı Türkiyeye İstanbul Organizasyon adlı bir şirket getirmişti.
Kitapları Türkiyede iki yayınevi tarafından yayımlanan Asaf Hüseyin, Londra Kraliyet Uluslararası İlişkiler Üniversitesinde sosyolog olarak görev yapıyor, köktendinci örgütler üzerine araştırmalar yapıyordu.
Asaf, konuşmalarında şöyle demişti:
İslamiyetin terörizmle bir ilişkisi olamaz. Ancak zulme karşı tarih yazarken kandökülebilir. İslamı diriltmek için kan dökülmek gerekirse dökülebilir...
Şimdi düşünüyorum Suriye, Pakistan, Afganistan, Irakta yaşananları...
Kelle avcılarını, insanların kılıçla kafasını koparıp, ciğerlerini söküp yiyenleri...
Asafı merak etmiştim, kimdir bu kişi, diye...
Londra Kraliyet Akademisini arayıp sormuştum...
Öyle bir kişi yoktu ve Londrada kendisini tanıyan da yoktu...
9 yıl önce yazdığım Uğura Mektup başlıklı yazımda şöyle seslenmiştim:
Türkiye nereye gidiyor anlat bana... Anlat bana seni uğurlayan kalabalıklar neyapıyor 12 yıl sonra?
Bugün de aynı şeyi söylüyorum:
Ankarada 21 yıl önce seni son yolculuğuna uğurlayan milyonlar, bugün niye suskun ve yılgın Uğur, anlat bana!
Şeyhlerin, vurguncuların, soyguncuların ülkesi olduk Uğur...
Ölümler gördük, acılar, hüzünler...
Gözyaşlarımızı kimse görmedi...
Zindanlar doldu Uğur, El Kaide, El Nusra sınırımıza yerleşti, kamplar kurdu, askeri eğitim aldı.
Laik demokratik Cumhuriyette, aydınlanma devriminin kazanımlarından geriye ne kaldı?
Tepeden tırnağa şaibeli devlet, yargı, polis, muhalefet, cemaat...
Milyonlarca yoksul insan, din bezirgânları, siyasal İslam tezgâhı...
Düzmece belgeler, bilgiler, tapeler...
Yaftalama, karalama, ezme!
Emekçileri ezerek, yoksullara nohut, mercimek dağıtarak, 12 yıldır haramilerikollayarak...
Vurguna, soyguna göz yumarak...
Telefonları dinleyerek, belden aşağı vurarak...
İnançları sömürerek, ayrımcılık yaparak...
Ayakta duranlar...
Anlat bana arkadaşım Uğur Mumcu anlat...
Sen ne diyorsun?
Terörün arkasındaki gerçekleri araştırdın...
Başta Abdi İpekçi olmak üzere pek çok cinayetin perde arkasını, iç ve dış güçleriaraştırdın...
Çetin Emeç, Muammer Aksoy, Bahriye Üçok, Musa Anter, Vedat Aydını öldüren derin devletin peşindeydin.
Sen öldürüldükten sonra da pek çok katliam, cinayet işlendi...
Hrant Dink, Malatya Zirve Yayınevi, Gaffar Okkan, Hablemitoğlu...
Daha pek çok ad, asit kuyuları...
Bugün emperyalistler, bölgede acımasız bir oyun oynuyor, Büyük Ortadoğu Projesi hayata geçiyor, köktendinci Bağdat-Şam eksenli bir din devleti kurulmak isteniyor...
Kuvayı Milliye ruhuyla, şoven milliyetçiliği birbirine karıştıran bir siyasal hareket din bezirgânlarının işine yarıyor...
Sen, Kuvayı Milliye ruhuyla yaşayan bir yurtsever ve devrimciydin!
Şoven milliyetçiliğin her türlü güç tarafından nasıl kullanıldığını bilirdin sen!
Hayatın boyunca mücadeleyi bu yurtsever ve devrimci ruhla yürüttün!
Ne din, ne dil, ne ırk, ne de mezhep ve inanç ayrımcılığı yaptın...
Şimdi bizler 21 yıl önceki Türkiyeyi arar duruma düştük...
hikmet.cetinkaya@cumhuriyet.com.tSon Yazısları
Uğur Mumcuya Mektup...
24 Ocak 2014 Cuma
A+A-Uğur Mumcuyu yitireli bugün 21 yıl oldu...
Yıllar ne çabuk geçti!
Yazı masamın başına oturmuş, ne yazacağımı düşünüyorum...
Düşünürken şu soru geliyor aklıma:
İnsanlığın özlemi nedir?
Daha aydınlık, daha güzel bir düzene doğru yürümek.
Uğur, yaşamı boyunca bunun için çabaladı, devrimci kişiliğiyle gerçekleriaydınlatmak için uğraş verdi.
Pusulası o aydınlığı gösterdi hep!
2005 yılında bir yazıda, din pazarlamacılarını, Türkiyede devlet içinde devletinnasıl oluştuğunu, tarikatların yargıda, poliste, eğitimde nasıl örgütlendiklerini yazmışım... (25 Ocak 2005)
1995 yılında Pakistan kökenli İngiliz yurttaşı Asaf Hüseyinin İstanbula gelişini ve yaptığı konuşmaları...
Dönemin Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğandı.
Asafı Türkiyeye İstanbul Organizasyon adlı bir şirket getirmişti.
Kitapları Türkiyede iki yayınevi tarafından yayımlanan Asaf Hüseyin, Londra Kraliyet Uluslararası İlişkiler Üniversitesinde sosyolog olarak görev yapıyor, köktendinci örgütler üzerine araştırmalar yapıyordu.
***
Uğur Mumcu öldürüleli iki yıl olmuştu... Asaf, konuşmalarında şöyle demişti:
İslamiyetin terörizmle bir ilişkisi olamaz. Ancak zulme karşı tarih yazarken kandökülebilir. İslamı diriltmek için kan dökülmek gerekirse dökülebilir...
Şimdi düşünüyorum Suriye, Pakistan, Afganistan, Irakta yaşananları...
Kelle avcılarını, insanların kılıçla kafasını koparıp, ciğerlerini söküp yiyenleri...
Asafı merak etmiştim, kimdir bu kişi, diye...
Londra Kraliyet Akademisini arayıp sormuştum...
Öyle bir kişi yoktu ve Londrada kendisini tanıyan da yoktu...
9 yıl önce yazdığım Uğura Mektup başlıklı yazımda şöyle seslenmiştim:
Türkiye nereye gidiyor anlat bana... Anlat bana seni uğurlayan kalabalıklar neyapıyor 12 yıl sonra?
Bugün de aynı şeyi söylüyorum:
Ankarada 21 yıl önce seni son yolculuğuna uğurlayan milyonlar, bugün niye suskun ve yılgın Uğur, anlat bana!
Şeyhlerin, vurguncuların, soyguncuların ülkesi olduk Uğur...
Ölümler gördük, acılar, hüzünler...
Gözyaşlarımızı kimse görmedi...
Zindanlar doldu Uğur, El Kaide, El Nusra sınırımıza yerleşti, kamplar kurdu, askeri eğitim aldı.
Laik demokratik Cumhuriyette, aydınlanma devriminin kazanımlarından geriye ne kaldı?
Tepeden tırnağa şaibeli devlet, yargı, polis, muhalefet, cemaat...
Milyonlarca yoksul insan, din bezirgânları, siyasal İslam tezgâhı...
Düzmece belgeler, bilgiler, tapeler...
Yaftalama, karalama, ezme!
Emekçileri ezerek, yoksullara nohut, mercimek dağıtarak, 12 yıldır haramilerikollayarak...
Vurguna, soyguna göz yumarak...
Telefonları dinleyerek, belden aşağı vurarak...
İnançları sömürerek, ayrımcılık yaparak...
Ayakta duranlar...
Anlat bana arkadaşım Uğur Mumcu anlat...
Sen ne diyorsun?
***
Yaşamın boyunca, soyguncuların, talancıların gerçek yüzünü gösterdin... Terörün arkasındaki gerçekleri araştırdın...
Başta Abdi İpekçi olmak üzere pek çok cinayetin perde arkasını, iç ve dış güçleriaraştırdın...
Çetin Emeç, Muammer Aksoy, Bahriye Üçok, Musa Anter, Vedat Aydını öldüren derin devletin peşindeydin.
Sen öldürüldükten sonra da pek çok katliam, cinayet işlendi...
Hrant Dink, Malatya Zirve Yayınevi, Gaffar Okkan, Hablemitoğlu...
Daha pek çok ad, asit kuyuları...
Bugün emperyalistler, bölgede acımasız bir oyun oynuyor, Büyük Ortadoğu Projesi hayata geçiyor, köktendinci Bağdat-Şam eksenli bir din devleti kurulmak isteniyor...
Kuvayı Milliye ruhuyla, şoven milliyetçiliği birbirine karıştıran bir siyasal hareket din bezirgânlarının işine yarıyor...
Sen, Kuvayı Milliye ruhuyla yaşayan bir yurtsever ve devrimciydin!
Şoven milliyetçiliğin her türlü güç tarafından nasıl kullanıldığını bilirdin sen!
Hayatın boyunca mücadeleyi bu yurtsever ve devrimci ruhla yürüttün!
Ne din, ne dil, ne ırk, ne de mezhep ve inanç ayrımcılığı yaptın...
Şimdi bizler 21 yıl önceki Türkiyeyi arar duruma düştük...