Uğur Deniz Ülkegül Şiirleri

  • Konu Sahibi Konu Sahibi izlem
  • Başlangıç Tarihi Başlangıç Tarihi
I

izlem

Ziyaretçi
  • Konu Sahibi Konu Sahibi izlem
  • #1

Dönüşü olmayan bir yola girdiğinde insan,
(Düş'ü bulunmayan) …uykulara daldığında hani,
Canı yanar da;
Yine de sesini çıkarmaz,
Yalancı gülücükler sunar etrafına bir taraftan,
İdare eder vaziyeti,
Dik durur yürürken
Ve hatta______________________
(Bal damlar dudağından) .......konuşurken,
Kimse fark etmez yüreğinde çektiği eziyeti...

Kendin de saklar hayatın kirini pasını,
(Kendine)yasaklar,Acısını,
Göstermek olasılığını........
Çayın demine katar bazen,
Bazen üst üste yakar sigarasını.....
İdare eder vaziyeti,
Dik durur yürürken
Ve hatta______________________
(Işık saçar) ........Gözleri Konuşurken
Kimse fark etmez alnına vuran sancısını.....

Zor'dur hayat bilir (göründüğünden) ,
(Belki)hep 'stabilize yollarda yürüdüğünden,
Tozlanmıştır umutları,
(Belki)hep bundandır,
Yağmur yağdığı zaman toprak kokar,
Sorguları....
Cevapları çamura bulanır hemen,
Ama paniklemeden
İdare eder vaziyeti,
Dik durur yürürken
Ve hatta_____________________________
(Seçer kelimeleri) ........Konuşurken,
Kimse Fark etmez çırpındıkça,biraz daha battığını...


Dönüşü olmayan bir yola girdiğinde insan,
(Hep aynı terk edilişle sonlanan)
Özleyişlerin hani,
Kuytularında yorulduğu zaman,
Üşür de yüreği,
Bir türlü güneşe dokunamaz hayalleri,
Yalnızlığın kırık buz parçalarıdır ellerinde kalan..
Ama,
İdare eder vaziyeti..
Dik durur yürürken
Ve hatta___________________________
(Görmezden gelir) Yüzünde asılı duran,
Bin parçaya bölünmüş esareti…

Seçenek fazla değilse eğer,
Girer kavgaya an ve an yenilerek,
Der ki;
(Buna değer!)
Zaten nedir ki kaybetmek?
Biraz kan,biraz ölüm
(Cesaret bu değil miydi Gülüm?)
Aşkın dikenine dokunur eğilerek.....
Canı yanar,yüreği kanar,
Ama yine de konuşmaz,susar,
İdare eder vaziyeti....
Dik durur yürürken,
Ve hatta____________________
Uzanır bütün sonsuzluklara,dolaşırken
Kimse fark etmez yeniden doğduğunu,
(Ölüm denen) menzile;
Ulaşırken..........

Uğur Deniz Ülkegül
 
  • Konu Sahibi Konu Sahibi izlem
  • #2
Bir şiir doğar bu aşktan, bir şair ölür..

Akşamdır, özlemektir adın
Siyaha boyanır tüm yalnızlıklar
Gülüşün gelir aklıma zamansız
Saçlarıma pervasız dokunuşun
Öylesi yorulurum tenine
Bir sigara yakarım, sustuğum
Gözlerine…

Sabaha çıkmaz korkularım
Çeker vururum bakışlarını
Silerim tenimde kalan dokunuşlarını
Sensizliğe uzanır soğuk bedenim
Düşlerim senden arta kalan kül’dür
Savrulur dört bir yana yüreğim..

Bir kadın doğar içimde vakitsiz
Kimliksiz bir adam ölür….

…..

Akşamdır, sevmektir adın
Bir martı kanat çırpar gökyüzüne
Oltasına nasibini takar yaşlı balıkçı
Deniz kokar öfkesi vuran dalgaların
Sol omzuma değer bir yosmanın bakışı
İçimde müşteri kılıklı şehvetin
Meteliksiz kalışı…

Siren sesleri bölerken geceyi
Avuçlarında kış mevsimi ısıtan çocuk
Kovulur hayatın penceresinden
Ve hastane odasında yankılanır çığlık
Sebebi henüz ismi konmamış bir gül’dür
Hüzün başka mevsimleredir artık..

Bir çocuk doğar kolay, sancısız
Yarınsız bir çocuk ölür….

………

Akşamdır, sevişmektir adın
Sorguların can havli belasında
Zihnimi kurcalar dudakların
Ter içinde kalır yazdığım sözler
Yokluğuna küfrederim umarsız
Çokluğuna yeniktir öfkem
Kuralsız…

Oysa sensiz bir hayattır başladığım
Kavgalarım yengilerim yenilgilerim
Sensizdir onca yorgun sevişmelerim
Şimdi neden bir yanım eksik?
Yüreğimde cam kırığı bir kesik
Sessizce kanar, gömülür…

Bir şiir doğar bu aşk’tan
Bir şair ölür…..

Uğur Deniz Ülkegül

Not : Şiiri, forumumuza kazandıran sevgili üyemiz ewa ya teşekkürler..
 
  • Konu Sahibi Konu Sahibi izlem
  • #3
İdamlık aşk..........


En çok gülüşünü özleyeceğim
Bir de Saçına sinen
O leylak kokusunu..

Üzülme sakın
Nereye gidersem gideyim
Nerde olursam olayım..
Seni bekliyeceğim..
Sil düşüncelerinden
Bu ayrılık korkusunu....

yemek geldi az önce
Doyurmadan olmaz dediler
Sıcak kuru fasulye, üç dilim ekmek
Bir bardak da su verdiler..

Belli, emek işi
Cezaevi aşçısı
Söyledi
Benim için
Karşı manavdan yapmış
Alış verişi...

Birde gömlek, ütülü temiz
Kolları fazla uzun, yakasız
Güldüm!
İçinde çok komik duracak cüssemiz...

Beyaz,
Hani kefen misali
Boynumda urgan verdiğim poz
Deniz'in son hali....


Onca gittik ya ölümün üstüne
Pas vermedi namussuz,
Adam gibi ölemedik ona yanarım..

Şimdi en 'sen' zamanımda
Çağırır beni
İrkilerek kalkar yaşamaktan
Seni sevmek yanım.....

Telaş etme
Ölmek kolay iş
Zor olan yaşamaktı sevdiğim
Bir yerden başlamaktı, direnmekti,
Karşı çıkmaktı
Artık zor olan..Sana söylediğim...

En çok...
Bu heyecanı özleyeceğim
Hani kaldırım köşesinden dönüp
Gözlerinle gözlerime baktığın o an var ya
O şaşkınlık an'ı
Sonra beni benden alıp
Sana mıhlayan gülüşün...
Sustum..Sanırım şimdi
Gitmek zamanı.........

Ağlamak yok
Boyun eğmek sakın ha
Arada bir gecenin kuytusunda
Pencerene ismimi yaz..

Bu aklımda son kalışın,
Son duruşun yüreğimde
Ve kirpiklerimde son ıslanışın...

Şimdi
Kaldır başını gökyüzüne
Erdemi yansıtmalı
Direnmeye yaslanmalı
Daha bir ben durmalı görünüşün..

Seç bir yıldız başının üzerinden

Seni...
Seni...
Seni...

Sevdiğimi düşün......

Uğur Deniz Ülkegül

Not : Şiiri, forumumuza kazandıran sevgili üyemiz ewa ya teşekkürler..
 
  • Konu Sahibi Konu Sahibi izlem
  • #4
Namluya sürdüm gitmeleri...

Katresi yangın
Damlalar düşer gözlerimden
Çamura bulanmış saçlarım
Bir sızımlık çocuk düşüdür sevincim
Büyüdükçe pişman sevdikçe kovgun
Seviştikçe yenik…

Kör olası bir zaman
Namluya sürüldükçe tesadüf
Yüreğim delik deşik….

Söz kestim olmazın sancısına
Eğilip bükülürken kelam
Sevdim göçmen kuşları
Gitmeye sürgün hüzünler sakladım
Koşulsuz mavinin hatırına…

Bilmek değildi muradım
Dokunmaktan öte bulmanın
Görmekten gayrı anlamanın
Sorgun yamaçlarına uzanmak hani
Var kılmak içinde, yitik dağ zirvelerini…

Oysa erken çatlar tohum
Hasatsız mevsimler gelir bazen
Kurur toprağın dudağı, yağmur saklar gözlerin…

Oysa geç kalır yarın, düne saklanır bazen
Durur saatin yelkovanı, beni yasaklar terin….

Yorulamazsın…

Bir suç kalır teninde
Binlerce defa vurulur bakışların
Büyür koynuna aldığın özlem
Yastığa düşen bir saç telinde

Durduramazsın...

Çoğalır kalabalıklar
Her bakış bir sen çalar içimden
Her dokunuş bir sen kanatır yüreğimde..

Düşer aşkın güncesinden adım
Deşer yokluğunun bıçak sırtı öfkesi

Artık ne yeri bellidir sevdamın
Ne adresi

Bir cevaptır bütün sorgularım

Soramazsın…

Uğur Deniz
 
  • Konu Sahibi Konu Sahibi izlem
  • #5
Netekim, soyduk aşk'ı...

Beterdi aşk kendinden,
Kaybederken
Bir bir sahiplerini…

Biz başımızı eğiyorduk,
Utancımızdan mıydı neydi
(Çocuktuk o zamanlar)
Henüz korkmasını bile bilmiyorduk…

Kimi “gidenler” görmüştük
Gecenin rengine bürünmüştü
Söylem/siz ayak izleri…

Kimi “dönmeyenler” vardı
Dört duvar, (üç) adımlık yol
Mesafesiydi dehlizleri…

Ve kimi “kalanlar” tanımıştık
Koca bir “yalnızlığın” ortasından
Yine de umutla bakıyordu gözleri…

Neydik? Sıcak yuvası olan sahipsiz çocuklar mı?
Kime emanet edilmişti öksüz ve yetim bakışlarımız?
Üstelik vurulup düşmüyordu bizim arkadaşlarımız
Ne kazanmıştık?
Acı gerçekler içinde saklanan yalan/cı dostluklar mı?

Beterdi aşk kendinden…
/Hani demiştik/
Hiç olmazsa biraz “sevgi” mukabilinden
Sözümüz kalabilsin…

Çoğumuz,
Onur’unu satmaya gitmişti “ucuz iş”çiydiler
/Hani demiştik/
Yok kılacak kendimizi bu kendinden gitmeler,
Azımız kalabilsin..

Ama susmuştu türküler
Üç beş soytarının ar’sız sözünde
Kendinden utanırken nağmeler…
Dokunursak arada bir bam teline,maksat
Sazımız çalabilsin….

Ve soyundu ülkem elbisesini
Emperyal bakışlı iğfal düşüncelere…
Nam/ussuzlar sevinsin! ....

Uğur Deniz Ülkegül
 
  • Konu Sahibi Konu Sahibi izlem
  • #6
Ooooof of! ! ! !

Yosma hayaller sakla koynunda
Belki dönerim bir gün

Sana el bana bir ömre bedel şehrin
Bela kokan kuytusunda
Sen bana mahpus ben sana sürgün…

Hatırla sana verdiğim gül’ü
Nasıl da nemlenmişti gözün
Solduğu gün nasıl da ağlamıştın
Dalından düşen son yaprağında
Avuçlarına battıkça hüzün…..

Bekle beni zamansız sorgularında
Belli olmaz bakarsın gelirim
Bir serserinin bıçak sırtı öfkesi
Hani bulmaz beni kör bir kurşun adresi
Sağ kalırsa sen yanım, belki dönebilirim…

Sevemedim senden başkasını
Ne yardan ne serden geçebilirim
Kavline sadık suçlu bileşkem
Yüreğimde saklı duran kelepçem
Kırıp zincirlerini bir gün, sökebilirim….

Üzülme iklimler soğudu diye
Hazan mevsimlerine aldanma sakın
Geçer bunlar kapanır en derin yara
Savur sen saçlarını deli rüzgara
Kopan bir yaprak gibi avuçlarına, düşebilirim…

Yosma hayaller sakla koynunda
En serseri halimle gelebilirim….

Açarsın kapıyı korkulu ürkek
Titrek bir merhabaya dolar yüreğin
Sensizliğin yüzüne küfrederek

O gün gözlerine, gülebilirim....

Uğur Deniz Ülkegül
 
  • Konu Sahibi Konu Sahibi izlem
  • #7
Yıkık Duvarlar-I

Çıplak sırtına aktığım
Tuz tadında bir an'dı gece
Şimdi dudaklarımda kuruyan
Sensizliğin kasvetli hükmünce
Yıkılır duvarlarım...

Gel-git zamanlarda
Kasıklarıma vuran dalgaların
Islak, hırçın, sancılı öfkesinde
Teninde bıraktığım yakamozlar
En yalancı arsızlığım...

Ben ki bu yalnız iklimde
Seni sevmenin
Seni istemenin
Seni bilmenin yorgunuyum...

Tutkunuyum
Günahı boynuma bir sevişmenin...

Yarısı aşk
Yarısı öfke

Ruhumda hep aynı bileşke
Kalmak...Gitmek arası...

Budur kararsızlığım
 
  • Konu Sahibi Konu Sahibi izlem
  • #8
Yıkık Duvarlar-II

Anatomik bir aşkın
Otopsi güncesinde
Sana duyduğum hazzın
-En ölüsünden-
Yitik bir anlam bıraktım
Boynuna...

Bana ördüğün duvarlar
Betonarme isyanlar çoğaltırken
Hayatımdan kovulmuş bir mavinin
Bulutsuz penceresinde
Tek düze
Tek bir dize yazdım buğulu cama...

/Yenmek, yenilmek...Aynı şeydir aslında.../

Hüznü baz alan
Çoğalan, büyüyen, yetişen, olgunlaşan
Yalancı bir tebessümdür aşk...

Sende beni bilmek
Senin toprağına gömülmektir...
Sende beni bulmak
Sensizliğin sokağında yürümektir...
Sende beni sevmek
Sende doğmak, sende büyümek, sende ölmektir....

/Susmak, konuşmak...Aynı şeydir aslında.../


..........

Bana ördüğün duvarlar
Betonarme korkular çoğaltırken
Şimdi -dizleri kanayan- cesaretin
Çocuksu bakışında
Eksilmeyi
Eksiltmeyi öğreniyor senliğim...

/Büyümek, yanılmak...Aynı şeydir aslında.../

Bir deniz kıyısında
Eriyen, karışan, dönüşen, doluşan
Saklı bir ağız tadıdır aşk...
Ve dünsüz, yarınsız bir şehirde
Çıkmaz sokakların
Enkaz bakışlı duvarlarından
Bir zindan kurabilmektir gözlerinde...

Sende beni sarmak
Issız bir gecede üşümektir...
Sende beni sormak
Bir bilinmezi düşünmektir...
Sende beni sürmek
Yüreğinde sakladığın bir sırrı
Avuçlarından kayıp düşürmektir...

/Kalmak, gitmek...Aynı şeydir aslında.../

Uğur Deniz Ülkegül
 
  • Konu Sahibi Konu Sahibi izlem
  • #9
Yüreksiz Mevsimler-I

Bu akşam,
Bir ben daha öldü içimde

/Sen yaşayabilesin diye,
Kurşuna dizdim bütün yalanları/

Eğilip dudağından öptüm sessizce
Yüreğime gömdüm bende kalanları...


Biraz daha eksildin hayatımdan
Gülen bakışlarının yerini göz yaşı aldı
Hüzün biçtin nadasa bıraktığın akşamlarda
Hasat mevsiminde aşk, sonraya kaldı...


Biliyorum, -bir şeyim yok, iyiyim- desen de,
Bu günlerde, iki soru bir cevap etmiyor sende...


Benim de aklım başımda değil
Bir nefes çekmeden bitiyor sigaram
Çayım bardakta soğuyor
Maviye ıslanmak iyi de, şu sırılsıklam özgürlük,
Esaretime dokunuyor...


Ay ışığı vurdukça denize
Hüzünbaz yakamozlar çarpıyor yüzüme
Paltomun cebinde üşüyor sensizlik
Ayyaş sorgularda yıkılıp düşüyorum
Tenim yandıkça tenine
Gözlerine üşüyorum...


Çok oldu yolumu kaybedeli
Yersiz yurtsuzluğuma tutsak şehir
Turuncu öfkeler sızıyor yumruklarımdan
Yalnızlığıma fiyat biçiyor kaldırım yosması
Benimse dağlayıp geçiyor yüreğimi
Saçına bir yüreksizin dokunması...


En çok özlemek oldun kadın
Çekip gitmelerden döndükçe geri
Kurşuna gelesi bir yaşamaktı adın
Şimdi bu yangının izini neyle sileceksin
Tensizlik, sensizlik mi olur sanıyorsun
Aldanıyorsun...Yandıkça bileceksin.......


Şimdi soysuz aşklar zamanı
Koynunda sancılar büyütürsün
Kahkahaya karışır yorgun sevişmeler
Bir gülüşte güzellik, söyle bana
Sen,
Kaç göz yaşı öldürürsün?


Artık sazın bam teline vurur gam
Ve kendine yenilir en kudretli ihtişam
Ağlar içinde sakladığın o masum çocuk
Eskiyen yüzünde bir 'an' olurum

Kırılır aynalarda geç kalan vuslat
Düşerim gözlerinden kaldırımlara
Bir yağmur mevsiminde, kaybolurum.........

Uğur Deniz
 
  • Konu Sahibi Konu Sahibi izlem
  • #10
Yüreksiz Mevsimler-II

Dizleri kanayan bir çocuk telaşında
Avuçlarımda saklayıp sana duyduğum özlemi
Biraz daha sensizlik biriktirdim koynumda....

Elim varmadı perdeleri açmaya
Bu sabah demlemedim ocakta çayı
Kızıyorsun biliyorum ama
Yine aç karnımla yaktım sigarayı...

Kapıya geldi Osman
Abi dolaşalım biraz dedi
Merak etmiş kahvedeki çocuklar
Üç beş kuruş toplamışlar akıllarınca
Şöyle gözlerine kızar gibi bakınca
Sıktı avuçlarındakini, bir türlü veremedi...

Gazete getirmiş bana
Beyaz peynir koymuş torbaya
Bir de sıcak ekmek, çay, şeker
Abi diyor 'sence bu hafta Fener kaç çeker? '
Yorma kafanı alırsınız maçı dedim,
Öyle deyince başladı önümde oynamaya...

............

Nicedir fazla yorulmuyor dışardakiler
Sesimi de duymaz oldular telefonda
Açmıyorum ki...
Niyedir bunca zahmet hiç anlamadım
İsteseler giderim çağırdıkları zaman
Kaçmıyorum ki...

Dün uyuyuya kalmış ikisi
Birinin başı diğerinin omzuna düşmüş
Paltosunu kafasına kadar çekmiş direksiyondaki
Serindi akşam, belli ki çok üşümüş...
Bakkal hüsnüye gittim, baktım çay demlemiş
Gülesim geldi önce, iki bardak çay koydurdum
Yaklaştım arabanın yanına, usulca cama vurdum

İrikilerek uyandı bizimkiler
Günaydın beyler dedim, hayırlı nöbetler! !
Uzattım bardakları, gülümsedim
Şaşkın bakışlarla açtılar camı
Şüpheli gözlerle süzdüler
Her gün tutanaklarda ismini yazdıkları adamı...

Sakın ola dedim,
Bunları da yazmayın hesaba
Çaylar şirketten! !
Hani şu gönülden ikramlarda olmasa
Hayır gelmez bu memleketten....

....................................

Özledim seni
Yokluğunda kaldırım üstü sancılar molası
Yokluğunda sensizliğin en deli fırtınası
Saçlarıma değip geçtiği zaman
Tenimde çoğalan sen..sen...sen...

Yokluğunda militan kavgaların
Yokluğunda en çetrefil korkuların
Geç kalan sorgusuna yenildiğim zaman
Yüreğimde sırra kadem basan sen.....

Seni nasıl özlüyorum bilsen................

--------------

Hadi git artık
Sensizliğimle yalnız bırak beni
Vazgeç artık uykularıma girmekten
Sabahıma aykırı aykırı doğmaktan
Sürgün vakitlerde yitirdim gözlerini...

En sensiz sokaklarda üşür ellerim
Ve yazılmamış bir mektupta
Satır başlarında yarım kalır sevişmelerim...

Dudaklarım sustu
Ben artık, yüreğimde saklarım sözlerini...

Uğur Deniz Ülkegül
 
  • Konu Sahibi Konu Sahibi izlem
  • #11
Zifiri Aşk...

Hani gün biter
Yüreğimde özlemine yanarım
Ben ki devrik cümlelerin şairi
Yüreğim yangın yeri sözlerim eksik
Baş ucumda yarım kalır sensizlik
Bensizliğe tamamlarım...................

Zaman
Yosma sevdalar devri ya
Kravatlı dolaşır soytarılar
-Adam dediğin- 'dilsiz'
Beriki çıkar gazeteye, dergiye
Konuştukça konuşur namussuz
Ayyaş bilgeliğinden
Kadınsa kadınlığından
Değilse erkekliğinden yanına varılmaz
Yağmur diye yüzüne tükürsen ayılmaz
Laf ebesi,
'Dönüşmüş' alfabesi,
Karanlık çağın 'Aydın tiplemesi'
İmgesi, kusursuz....

Aydın deyince aklıma geldi
Dün gece yine elektrik kesildi
Derler ya hani, vakitsiz....
Tam da sana bir şiir yazacaktım,
Sevişmek yoktu içinde
Vakit dardı, belki ondan
Ne bileyim işte
Sabahın bilmem kaçında
Yeni uyanmıştım uykudan...

Yağmur vardı
Bir de ansızın gelen
O gök gürlemesi
Az kaldı
Ödüm patlıyordu korkudan
Mübarek iyi çaktı ha!
Sanki 'yeni bir ihtilal ' in sesi!

Sana bir şiir yazacaktım
Baktım
- Özlemek iyi hoş da -
Tedavülden kalkmış bütün duygularım
Yüreğim tıka basa dolu, aklım boşta...

Yine sigara yaktım
İlk nefeste can verdi hüzün
Rahatladım, hafifledim derken
Aynaya takıldı bakışlarım...

Ayna da yüzün....

Düşündüm sonra
Bazı yaralar kapanmıyorsa eğer
Bir nedeni olmalı...
Yani böyle gitmeli insan gidecekse
Ardında bir iz bırakmalı...
Hani memleket kokmalı şair
Düşse, geceyse, karanlıksa sokak
Yolu aydınlatacak bir ateş yakmalı...

Şair deyince aklıma geldi
Dün gece sana bir şiir yazacaktım

Ne kadar berraktı duygularım

Kahretsin!

Elektrik kesildi.....

Uğur Deniz Ülkegül
 
  • Konu Sahibi Konu Sahibi izlem
  • #12
Diğer ödüllü karikatürleri
görmek için tıklayın..


Zulamda Aşk...

Yoruldukça ten kokar aşk
Mavisi özlem,
Özlemi yangın,
Yangını ayaz sancılar taşımak…

Savrulur gider ölüm
An/sızın elinde kalır yaşamak,
Kuşluk vakti kuytusunda efkarın
Zordur, zamansız gideni bağışlamak..

Ar/sızın koynunda sırıtır emek
Artık, suçlu bir sevişmektir adın
Dudağımın kenarında bir kadın
Yarım kalır her cümleye başlamak..

Aynalarda kırıldıkça yüreğin
Gider kendini vurursun
Duyulmaz olur hiçbir söylediğin
Susmaktan yorulursun….

Oysa bulut mavinin
Gül toprağındır
Ve yürek işidir sevmek

Biliyorsun….

Bana aşkı sorma
Şimdi ucuz sevdalar ikliminde
Üşür en sahici yalnızlıklar…

Namussuza yol vermiş bu düzen
Kılıksız soytarılar mert sanılır da
Uçkur sancısında yürür pazarlıklar…

Sorma bana aşkı
Toplasan bir göz yaşın etmez yüreğim
Tuz tadında bir hüzün kalır sözümden.

Kendime küfredişim bundan
Uykusuz sancılar bekler zulamda
Sorgusuz öfkeler taşar özümden

Bir ömre değişmem ya gülüşünü
Göç vakti kavgalar sarar tenimi

Bin parça olur, düşersin yüzümden….

Uğur Deniz Ülkegül
 
  • Konu Sahibi Konu Sahibi izlem
  • #13
Sevda Diyemem Yokluğuna-II

Her taşın altına baktılar…
Her ağaç gölgesini,her kuytu sokak köşesini aradılar…
Sahil boylarını,deniz dalgalarını aydınlattılar…
Yetmedi ışıkları..Bulamadılar…

Küçük bir çocuğun gözlerine saklanmıştım..
Bilge bir ihtiyarın sözlerine..
Biraz daha dikkatli baksalardı yüzlerine,tanıyacaklardı..
Anlamadılar….

Her gün yollarda ölüyordum oysa..
Bazen, sarhoş bir otobüs şoförünün getirdiği
Yol Kavşağında..
Ya da bir zengin züppesinin hız tutkusunda…
Yoksulluğumun üstünde kalırken lastik izleri,
Ölüyordum ansızın…
Ve sesim bile duyulmuyordu çoğu zaman..
İnsanlar aynı adam sanıyordu belki haber bültenlerine çıktığımda…
Aynı çocuk..Aynı kadın…

Kış bastırıyordu memleketimde,
Altı aylığına hapsediyordu kendini koca bir şehir..
Yolları kar döşeli “ücra” köşelerde,
Mahrumiyet içinde kalan mahrem bir seyir....
Sabır öğretilmişti bize…
Tevekkül’ü böyle anlamıştık..
Hayat devam ediyordu…Ve ben ölüyordum…
O gün…Birlikte ağlamıştık….

Sonra bir köy kahvesinde,
Bir Ramazan arifesinde,
Müjdeli haberimi veriyordu bir çocuk…
Doğmuştum işte…
Yine en baştan öğrenmek için her şeyi..
Korkuyu,Cesareti,Hüznü,Sevinci..

Ama önce,biraz hasta olmalıydım..
Babamın ilaç almaya,
Hükümetin doktor göndermeye mecali yoktu ya..
Olsundu..
Ölmeye alışkındım ben..
Doğmama alışkın olduğunuz gibi..

Doğunca küçük Mehmet,
Yaşarsam aslan Mehmet,
Yaşlanırsam Mehmet ağa olacaktım..
Mehmet olmak kolaydı da,
”Ağa” olmak herkesin harcı değildi..
Zaten ”Ağa”larda
“Mehmetçik”lerden pek çıkmıyordu…
Mehmet’in öğretmeni yoktu..
Mehmet’in okulu yoktu…
Ölüp gidivermek en kolaydı bu ülkede Mehmet için..
Ama yaşamak…Zordu…

Ben anladım lakin onlar,hiç anlamadılar…
O kadar çoktu ki bu ülkede Mehmet,
İstediğin zaman,istediğin kadar bulabilirdin..
Ama o kadar çok..O kadar çoktu ki..
Aradığın Mehmet’i bulabilmek büyük meseleydi..
Yanlış Mehmet’i yakalayıp,tutabilirdin..

Mehmet diye aradığın,
Bakıyorsun Yakup oluyordu kimi zaman,
Bazen de sokaklarda tek başına
Yusuf diye dolaşıyordu…
Hele bir de Ayşe olmuşsa
Ya da Elif..Ya da Gülşen..
Çık çıkabilirsen işin içinden…
Hepsi birbirine karışıyordu…

Bulmanın böylesine zor,
Böylesine çetrefilli bir iş olduğu yerde,
Nasılda kolay rastlamıştım sana…
Ve nasıl da kolay yitirmiştim…
Hani “Eskidenmiş o sevdalar” diye
Söyler dururdu o yüreksizler ya..
Bense sanki meydan okur gibi alaycı sözlerine,
İnadına sevmiştim..

Bu ölüp gitmeler arasında,
Kavgalar ortasında…
Firari kaçışlar molası,
Eğreti kurulmuş bir fakir sofrası,
Hapishane voltasında..

Dostlukların az bulunduğu,
Soysuzluktan haz duyulduğu,
Derme çatma düşler arasında
Yalanların baz alındığı,
Çocukların alınıp,
Genç kızların satıldığı kahpelikler dünyasında..

Unutmalı değil miydim seni….

Yeni bir başlangıç noktası bulup hayatın bir yerinden..
Yani bir başka sen..
Bir başka yol tesadüfü,bir başka rastlantı.
Bir başka bakıp,bir başka gülen…

Öylesi bir bakış işte..Sıradan..
Ya da yol üstü bir kaldırım sohbeti,
Geçerken verilen bir selam..
”Sen” oluyorsun…
Bu sokaklar,ben ölmeden kaybetmeyecek izini..
Bahar geliyor ağaç dallarına,yeşile sevdalanıyor toprak..
Ve her yağmur sonrasında “Sen” kokuyorsun…

O kadar yoksun ki yanımda,
Senden ibaret kalıyor yalnızlığım…
O kadar yoksun ki
Seni hatırlatıyor bütün var kıldıklarım..
O kadar yoksun ki anılarım…Umutlarım..Yarınlarım..

Unutmalı değil miydim seni..

Bir paket sigara molasında,sen tüttün yine dumanımdan..
Ölümcül nefes çekişlerim bu yüzden…
Şimdi..Mehmet olmaya gidiyorum biraz…
Ayşe kal sende..Ya da Elif…Ya da Gülşen..

Zaten hiçbir zaman
İnanmadım kaybolduğuna..
Sensiz zamanlarda yol alışlarım sana..
Senin yüzünden..

Ama yine de gülüm..
Acıtırken gülüşün yüreğimi,
Unutma giderken söylediğimi..
Sevda diyemem yokluğuna….

Uğur Deniz Ülkegül
 
  • Konu Sahibi Konu Sahibi izlem
  • #14
Sevda diyemem yokluğuna-III.....

Sözler yetmiyor bazen,
Kalem, can kesiyor tenden…
Yıkık dökük
Düşler biriktiriyorum şimdi,
Sensiz diye sustuğum, gecelerden….

“Sen”
Diyorum….
Bazı
Kırmızı…
Bazı
Mavi
Bakıyorsun…

“Ben” de,
Bitiyor mürekkep…
Hani bunun yeşili,
Beyazı..
“Çoktan” geçtik,
Hiç olmazsa,
“Birazı”
Diyorsun…….

Sözler yetmiyor bazen…
Sensiz bir rüzgar vuruyor yüzüme,
Bir sokak çocuğunun yalnızlığını,
Koyuyorum cebime...
Bir kadının özlemine rastlıyorum,
Gözleri değip geçiyor…
Sensizliğime….

Bir sabahçı kahvesinde,aklımda sen,
Şekerinden mi suyundan mı bilinmez,
Acı “veriyor” tadı,
Bana şöyle okkalı bir çay demlesen…

Üstünde o gül desenli elbisen,
Gözlerin yine aynı,
Bir yanı anne şefkati,
Yine kadınca,tutkulu bir yanı…
“Gönlümün tek sultanı” desem,
Yine gülsen….

Sözler yetmiyor bazen…
Adresim biliniyor artık,
Kurşun hovarda,
Cüretkar tetik…
“Vurulduk” yüzlerce kez,
Binlerce kez” birbirimize,”
Yetmedi ömrümüz kadın,
Bir türlü ölemedik…

Oysa biz,
Aşk’ı ne çok bilirdik…

Biz mi Aşk kokardık,
Aşk mı korkardı bizden…
Düşünüyorum bazen,
Aşk mı esir oldu sonunda,
Biz mi Aşk’a yenildik?

Sözler yetmiyor bazen…
Kızma bana,
Böylesi öykünürken,
Bir teline saçının,
Teninin o gül kokusuna…

Sevda diyemem yokluğuna…

Ne ben karaya ayak bastım,
Ne sen ayağını soktun suya..
Ne zaman yol kesti haramiler,
Biz ne zaman düştük pusuya…

Nedir bu ayrılığın gerekçesi?
Sen mi daha uzaksın,
Ben mi daha yakınım sana…

Yürekte aşk’ın kelepçesi,
Bana değil,
Bensizliğe yasaksın…
Ey gözümün nuru kadın!
Anlasana…….

Uğur Deniz Ülkegül
 
  • Konu Sahibi Konu Sahibi izlem
  • #15
Sevda Diyemem Yokluğuna-IV

-I-

/ Yazılmamış bir mektup hükmünde/

Yine sabah oldu
Bir sonra ki akşama ertelendi düşler…
Uyku tutmuyor
Sıcağın dokunmazken tenime
Buz kesiği gözyaşım, sana aldanışım
Kahrolası gidişler….

Her doğan gün
Çırılçıplak bir mavinin
Mahrem dokunuşu gibi yüreğime
Bu yüzden
Utanıyorum pencereden bakmaya
Yağmur damlası kaçıyor gözlerime…

Garip bir hüzne boğuyor beni
Şehrin ıssız görüntüsü…

Sultanahmet’in büyüsü
Sarayburnu ve Galata Köprüsü
Hani Sen yoksun ya!

Say ki
Yarım kalan bir sevdanın öyküsü…

Kolumda saat, delirmiş yelkovan
Döndükçe içine düştüğüm girdap
Adını sensizlik koyduğum, zaman
Gözlerim kan çanağı, yüreğim bitap…


-II-

/Yine küfrettim sigaranın dumanına/

Geçip gidiyor yanımdan şehir
“Mavi çarşıda ölüm”
Kirleniyor gökyüzü, bulutlar…

Müşteri bekliyor kadın
Sermayesi olmuş yalnızlığın
Teninde dolaşırken kalabalıklar….

Rakı sofrasından kalkmış biri
Yalpalıyor şarkı söylerken
Anlaşılmıyor söyledikleri…

Gülümsüyor bir çocuk
Mendil tutan küçük elleri
Gözlerinde bir anlam!
“Çözün artık şu kelepçeleri…”

Şimdi sus!
Ürkmesin aklımda gülüşün
Yoksa ne anlamı kalır ağlamanın
Bir düşün! ...


-III-

/Zor iştir sevdalanmak türküye/

Açıktı gömleğinin düğmesi
Güle öykünen saçlarının kokusu
Yastığa düşen yorgunluğum
Aşk’ın (son) nefesi…

Biliyorduk
Zifiri gitmelere gebeydi zaman
Kadınsı, tutkulu, doğurgan…

Sonra acılar büyütüldü
Umutlar yeşersin diye
Nice sevdalar
Kuytu bir sonbahara gömüldü…

Eylül dendi çocuklara
Bizler hasret kaldık uçurtmalara…

Şimdi yoksun
Henüz yazılmamış bir şiirin
Bitirilmemiş bir öykünün
Yaşanmamış bir sevdanın
Ortasında duruyorsun…

Bu yüzden yarım kalıyor
Yüzümde beliren gülüş
Sesimde titreyen tını
Tenimde
Rüzgarın değdiği dokunuş…

Bu yüzden yarım kalıyor
Bakışlarımda öfke
Dilimde kahkaha
Yüreğimde
Haykırırcasına bekleyen dua…

Bu kadar sen kokarken şehir
Böylesi alışmışken gözlerine
Söylesene gülüm
Yokluğunla ne söyleşilir?

-IV-

/Yokluğunda var saydığım sızılar…/

Yoksa gözlerin
Bir avuç özlem olur
Kayar ellerimden….

Yoksa sözlerin
Mezar taşlarına dönüşür
Kan güllerinden…

İşte bu yüzden
Öylesi yenildim ki çokluğuna

Ben sevdiğim, ben

-Hiçbir zaman! -

Sevda diyemem yokluğuna...

Uğur Deniz Ülkegül
 
  • Konu Sahibi Konu Sahibi izlem
  • #16
Uçurumun Kenarındayım Kadın...Bakma Gözlerime...

Adam gökyüzüne baktı…

Yağmur kokusu yoktu havada, lakin bu kez gözleri ıslaktı…Selam vermedi yanından geçip giden kırlangıca…Rüzgara avcunu yumdu, sıktı sıktı öfkesini parmaklarının arasında…Yürüdü ve ezildi tarlada başak…Yürüdü, yuvasına saklandı karınca…Yürüdü ve düşürdü omuzlarında kalan bakışı…
Ayak uçlarına doğru, incitmeden, kırmadan, usulca…Ne gam! dedi…Bir bakış içindi…Yalnızca bir çift bakış…

Bu gitmeler…Bu suskunluk…Bu aldanış…

Usta ölmüştü…Şehir yanmıştı…Yalandı “en çok” sandıkları…Koca bir talandı bilip anladıkları…

Ya “baktığı anlar…”

Ya “sustuğu zamanlar…”

“Bazen, söyledikleri…”

Güldü iç geçirdi…Zor şeydi şu sevda dedikleri…


Söyle kadın,
Sen en son, ne zaman ağladın…

Yoksa gökyüzüne mi bıraktın
Bulutlara mı anlattın derdi tasayı…

Dalına dokunduğum gül,
Dikeninde saklıdır acın…
Sen yanar ateş…Sen kokar kül...
Sen bakar gözleri bütün sancıların…

Hadi…Dokun şimdi yüzüme,
Birde “ellerimi bırakmayı unutma,”
Uçurumun kenarındayım kadın,
Düşüyorum sensizliğe, gözlerime bakma…

Hissizdi…Tanımsızdı duyguları adamın…”İki yalnızlıktan ibaretti” bedeli, bütün sorguların…Bulmuştu…Bilmişti…Buldum dediği…Anladı sonunda…Çoktan yitirilmişti…Ya neydi..Niyeydi…Kahrolası bir iç sıkıntısı…Yüreğini kasıp kavuran gecikmiş bir öfkenin kalıntısı…Kimeydi…?

Bütün çiçekleri koparsaydı dalından…Bütün yağmurları toplasaydı bulutlardan…Bütün rüzgarları getirseydi çok ama çok uzaklardan…”Dur” diyen olur muydu artık? Yürüdü…Yürüdü…Yürüdü…Ardına bile bakmadan….

Söyle kadın,
Sen en son, ne zaman sevdalandın?

Dokundun mu hiç sevgiliye,
Kaç yol ayrımında takıldın kaldın,
Bir sus’ a, bir düş’e, bir kelimeye…

Sür beni topraklarının sarp dağlarına,
Yolla kuytusuna karanlıkların!
Çek tetiği alnımın çatısına!
Kanasın yüreği bütün yalnızlıkların…

Ama zincire vurma…
Gelişlerim oldu sana zamansız,
Senden gidişlerimi sakın durdurma…
Dağlansın sorguları içimde,
Bütün cevapların….

“Heeeeeeeeeeey! ”

Derinlerde yankılandı sesi…Ne varsa dışında, hepsine çarptı sesin titremesi…Bir dağ yıkıldı uzakta…Bir çöl, kumlarını savurdu korkudan…
Bir deniz dalgalarını gömdü içine…Oysa içeydi…Kendiyle iç içeydi…
Sesin adresi…

“Ben, sendeyim…”

Yüzüne baktı yazdığı harflerin…Toprağa yazmıştı…Suya yazsa değişir miydi anlamı kelimelerin? Ya gökyüzüne?

“Sevdim demişti kadın…”Bulutlara baktı yeniden…Yağmur kokusu yoktu havada…Lakin gözleri ıslaktı…Zaten sevişmek yasaktı…Güldü, iç geçirdi…
”Sevdim demişti kadın…”

Tam kenarında dururken uçurumların…

Susmalıydı sözüne…

Söyle kadın,
Sen en son, ne zaman yanılmadın?

Uğur Deniz Ülkegül
 
  • Konu Sahibi Konu Sahibi izlem
  • #17
Un ufak mesafeler...

Sen orda,
Örtünürken yalnızlığı üstüne,
Yanı başımda soyunur yeşil,
Çırılçıplak bakar mavi, gök/yüzünden…

Örgülü saçlarında taze iğde kokusu,
Benim sancılarım vardır saklı,
Yasaklı şehvetlerimin kapı eşiğinden,
Sızar müptela duyguların günah korkusu…

Mülteci bakışların menziline,
Kurşun sesleri karışır uzaktan…
Kanar çocuğun masumiyeti,
Geç kalır evine bir genç kız,
Sokak kuytusunda iğfal edilir,
İnsan olmanın şerefi, haysiyeti…

En sahici özlemleri tanırım ben,
En yalancı aşk’ın belki
Vuslat gününden kalmadır öfkemiz…
Onurumuz vardır bizim,
Bir de sahipsiz sevişmelerimiz…
Sızar ter kokusu satır arasından,
Yenik düşer yorgunluğuna,
Hani suskunluğuna prangalı hislerimiz…

Alıp başımı gitmelerim dokunur sana,
Sokak çocukları taşlar ayak izlerimi,
Perdeleri örtülür pencerelerin…

Tenimde kanar genç kızın utancı,
Bir de seni düşünmek vardır ya hani,
İntihara meyilli saatlerinde hecelerin…
Eklenir alçağın servetine,
Bir bıçak darbesi,
Bir ölüm,
Bir sus…
Büyür kazancı…

Sen orda,
Büyütürken içinde özlemleri,
Yanı başımda küçülür şehir,
Un ufak olur mesafeler…

Bir adımlık yol almaktır kokun,
Elimi uzatsam dokunur saçlarına,
Ve uyanmaktır sadece gecenin kuytusundan,
Açsam gözlerimi, değer bakışlarına….

Öyle yakın durur ki uzaklığın,
Buluta uzanmaktır belki,
Belki dokunmaktır güneşe,
Ya da inanmaktır…
Sadece inanmak,
Yüzünü aydınlatan gülüşe…

Bir yanda düştüğüm kavga,
Hani can hıraş direnmenin hesabı,
Bitmeyen sorgularda….

Bir yanda içimin ürpertisi,
Sen ki, yüreğimin tek tesellisi
Henüz karşılanmamış yarınlarda…

Uğur Deniz Ülkegül
 
  • Konu Sahibi Konu Sahibi izlem
  • #18
Yaralı...

Tenha bir gecede vurdular şiiri
Kan sızar dudağımdan sözüm yaralı...

Daha kaç kurşuna seversin beni
İçimde tıka basa şehir kavgası
Kirlenmiş bakışlarımda hüzün
Ayazını avuçlarından çaldığım güzün
Zamansız sorgusundayım şimdi
Başını yaslayıp sustuğun omzum yaralı...

Yüzümden düşen bin parça an'sın
Yansın sana dokunduğum akşamlar
Zehir zıkkım yokluğunda kustuğum kansın
Ve kimliksiz bir telaş sararken içimi
Bütün yolların sana çıktığı bu şehirde
Koca bir yalansın
Çokluğuna yenik düştüm yine, azım yaralı...

Bu sokaklar tanır beni
Sırtıma değen fahişe bakışlar
Bu siren sesleri duvar yazıları gölgeler
İzmarit sancısında yürüyüp giderken
Sessizce kapanan perdeler
Örtemez içimin arsız günahlarını
Yarsız sabahlarda bıraktığım izim yaralı...

Nicedir türkü duyulmuyor uzaklardan
Kulağıma gelen alabildiğine yağmur sesi
Bir kadın nefesi özlüyor boynumun ilmek yeri
Bütün cümleleri sildim mektuplardan
Sildim dudağımda yarım kalan kelimeleri
Bam teline basma ömrümün, Sazım yaralı...

Çek git benden artık
Kendinden ayaz bu aşkın hikayesi
Üşür dalında sesi kırlangıçların
Ve buz tutar adamın gözyaşı
Bu aldanışı bu yengiyi bu sus'u
Bu geceyi demleyip sabahı içtiğim kabusu
Söküp al tırnaklarımdan, kan revan dokunuşu
Geçmiyor tenimde bıraktığın yangın ayazlar
Sızım yaralı...

Çek git benden kendi baharına
Kırık dal sancısıdır ömrüm
Say ki fırtına, say ki boran, say ki kar...
Yeter ki sen olma kıran kalemimi
Suçlu bir tarihin tek sanığıyım ben
Beni bir çocuk bile yargılar...
Yıllanmış sorgularda
Ser verip sır vermemiş yüreğim...

Şimdi sustuğm, söylemediğim

Gizim yaralı...

Uğur Deniz Ülkegül
 
  • Konu Sahibi Konu Sahibi izlem
  • #19
Söyletme Beni Aşk – I

Bir çoğumuzun başvurduğu can simidi gibidir yalan..Acil durumda kırınız panosu..Hepimiz yalandan nefret ettiğimizi söyleriz..Hepimiz bu eylemin çok çirkin bir şey olduğunu anlatırız birbirimize..Oysa şeytani bir cazibesi vardır yalanın..Bu cazibeye kapılmadan, yalan söylemenin verdiği muzafferiyetlerin hazzını yaşamadan kaçımız dosdoğru bir hayatın temsilcisi olarak kendimizi tanımlayabiliriz ki?

Yemek içmek hatta nefes alıp vermek kadar büyük bir ihtiyaçtır yalan.
İnsan ruhunun temel ihtiyaç maddelerinden biri.Doğru yer ve zamanda kullanıldığında ve akıllıca uygulandığında mutluluğun anahtarıdır.Yalan sizi
iyi bir kariyer sahibi yapar bazen, politikanın zirvesine taşır.Başınız belaya girdiğinde cezadan yırtmanın en doğru davranış biçimidir yalan söylemek.İyi bir koca, iyi bir eş, iyi bir baba, iyi bir sevgili olmak istiyorsanız, önce iyi bir yalancı olmayı öğrenmeniz gerekir.

Yalan söylemek iyi bir sevgili olabilmenin birinci şartıdır….

Sanırım buraya kadar yazılanlar hiç birimizin hoşuna gitmedi..Kimimiz
eşini ilk aldattığı geceyi düşündü, kimimiz iş yerinden ayağını kaydırıp
müdür koltuğundan ettiği insanın sonra ki düştüğü durumları.Kimimiz
Allah rızası için topladığı yardım paralarının cami duvarlarına değil de
evinin kat kaloriferi masraflarına aktarıldığı ve şimdi buna tövbe ettiği
o huzur ve ibadet dolu geceyi getirdi aklına.Yine de ben, yalan söylemenin hayatımızda vazgeçilmez olduğu konusunda ısrar ediyorum..

Şimdi düşünelim bakalım, yalan olmasaydı nice olurdu halimiz…

İşin içine aşk girince akan sular duruyor efendim..Sevdiğinizi düşündüğünüz kişi sizden ne kadar etkilenirse kafanızda canlandırdığınız paylaşım süreci o kadar uzun ömürlü olur..Onu ne kadar etkilemişseniz, o kadar affedilme ayrıcalığınız vardır…Size ne kadar hayranlık duyuyorsa, o kadar vazgeçilmez bir değer taşırsınız..Bu düşünce sizi otomatik olarak “Farklı olmak” eylem ve düşüncesine taşır..Siz hiç kimsenin yapmadığını yapmalı, hiç kimsenin söylemediğini söylemeli, ona hiç kimsenin yaşatmadığını yaşatmalısınız..
Siz ne kadar sıradanlaşırsanız, aşkınız o kadar vasat bir hal alacak demektir..İşte bu detay, sizi iyi bir yalancı yapacak, bu konuda ne kadar
meziyet sahibi olursanız o kadar vazgeçilmez bir sevgili olarak vitrinde tutacaktır…

Şimdi bir an için, aynı eylem ve fiil zincirlemesiyle hareket eden karşı tarafın, yani sevgilinizin aklından geçenleri duyabildiğinizi düşünün..Elbette böyle
bir şansımız yok bu yüzden bunu hayali bir senaryo ile düşüneceğiz..Ama
ya böyle bir şansınız olsaydı? Bunu gerçekten ister miydiniz?

“Canım kalkalım mı artık, biraz başım ağrıyor da…”
(Off Sedat..Çok tatlısın ama kusura bakma iyice baydın artık..)

“Elbette canım.Niye daha önce söylemedin? ”
(Ne baş ağrısı be? Hay senin başına..Nerden çıktı bu?)

“Seni üzmek istemedim.Önemli değil, biraz yatarsam geçer..”
(Kafamı böyle salak konularla şişireceğine biraz daha aktif olmayı denesen?)

“Hay Allah ağrı kesici de yok, istersen bekle biraz hemen bakıp geleyim? ”
(Lan resmen yan çiziyor.Oğlum bi şeyler yap..düşün hadi..düşün düşün! !)

“Yo hayır..hiç gerek yok..evde var zaten..Gidince hemen alır yatarım..”
(..ıçmışım ilacına..Yahu adam, biraz bak yaa..Bak! Bu kadın ne istiyor?)

“Peki canım.Kalkalım hemen hadi..Evine kadar bırakayım o zaman izin ver..”
(Ben seni iyi ederdim ama, neyse..Lan nasıl söylenir..Armut değil ki bu abla ver ordan 2 kilo falan diyesin..Ah Sibel..Kudurtuyorsun beni..Deli ediyorsun..)

“Ay hiç zahmet etmeseydin..Kendim giderdim ben…”
(Eve kadar ha? Dur bakalım, teklif mi bu şimdi..Ya şunu dümdüz söylesen ne olur sanki, mum ışığı, şarap, ahhhh aşk&#8230

“O nasıl söz Sibel? Elbette bırakacağım..Bu durumda seni yalnız bırakamam..”
(Hadi oğlum..Bastır bastır..kartal goool goool goool..Vazgeçme devam….)

“Peki sen bilirsin..Hadi gidelim…”
(Hadi sana bir şans daha..Bak Sedat, bunu da anlamazsan seni asrın aptalı ilan edicem bilesin..Kadınım ben kadın hooop! Benim de duygularım var..
Hayatımız cafelerde heba olup gidecek..)

Arada ki ayıp sözleri atladık elbette..Şimdi yalansız konuşmak nelere sebep olurdu az çok anlaşılabildi mi efendim? Hikayemize devam edelim, bakalım yalan söylemek bize ne kazandırıyormuş..

“Ay Sedat..Gerçekten çok naziksin..Zahmet oldu sana..Tatlım ya, saat de geç oldu.Eve gitmen 1 saati bulur..Hava da soğuk..”
(Başımız da ağrıyor dedik ama, yalanımız çıkacak ortaya..Amaan ne yapayım ya..Başka türlü anlayacak gibi değil bu da..)

“Önemi yok güzelim..ben bakarım başımın çaresine..Ama bütün gece aklım sende kalacak şimdi..”
(Ne demek önemi yok.Ne demek önemi yokkk! Salak herif..Kibarlığın sırası mı şimdi.Neyse söyledin artık..Son anda kıvırdık ama?)

(İmdaaaat! Biri yardım etsin..Anlamıyo yaaa..Anlamıyo..Adam resmen gidecek..Yaa, ben başım ağrıyo diyom, kalbim sancıyo yaa..gel işte gellllll! !)
“Ay hava gerçekten çok soğuk..istersen gel bi nescafe yapayım yukarıda..İç ısın biraz, sonra gidersin..Olur mu? ”

(Goooooooool! ! ! ! Allaaaaah! İşte bu sayın seyirciler..İşte bu! ! ! olay bu yaaa!)
“Bilmem ki, rahatsız etmiş olmayayım..Bu durumda yani, rahatsızsın da biraz..”

“Ay o kadardan ölmez insan, bi şey olmaz..Hem soğuk iyi geldi sanırım..Gel hadi gel yoksa donacağız burada..”
(Salak&#8230

“Tamam..Seni kıracak değilim ya..Hadi gidelim..”
(Rayda rinna rayda rinna rinanayyyyyyyyyyy!)

Gecenin çok ilerlemiş saatleri..

“Sedat..”

“Efendim canım…”

“Sana aşığım ben…”

“Ben de sana..Hem de deliler gibi..”

-Son-

Yalan söylemek aşık yapar insanı..Yalan söylemek mutlu yorgunlukların
eskiz çalışmalarıdır..Kim yalan söylemedim derse, o aşık olmamış kişidir..Her kim yalan söylemekten nefret ediyorum derse, onun bu ülkede siyasi hayatı başlamadan sona ermiş demektir..Yalan söylemek doğru başlangıçların yanlış anlatılma sanatıdır hayatın içinde..

Peki ya dürüst olmak? Peki ya etik? Peki ya güven?

Bunca yalanın içinde hangimiz güvenli kalabiliriz ki?

Aşk efendim…Mutluluk yolunda risk almak demektir..Risksiz aşk olmaz…

Bu konuları da diğer yazılarımızda işleyelim…Şimdilik hoşça kalın..


Mutlu aşklar……

Uğur Deniz Ülkegül
 
  • Konu Sahibi Konu Sahibi izlem
  • #20
Söyletme Beni Aşk - II

1
“Abi sabaha kadar bir gram uyku yok şerefsizim! Sağa dönüyorum, sola dönüyorum tavana bakıyorum yok, olmuyor..O bakışı gözlerimin önünden gitmiyor..Uykumda bile rüyalarıma giriyor.Ulan diyorum bazen, ulan al eline bıçağı sapla böğrüne sonra at kendini apartmanın çatısından, ohhhh..Herkes rahat etsin..Sabahlara kadar Ferdi, Orhan abi, kesmiyo başkası..Delirecem yakında yemin olsun..Bu ne yaaa…”

2
“Çok düzeyli ve seviyeli bir ilişkimiz vardı bizim.Gözlerime baktığı zamanlarda Onun bakışlarında kayboluyormuş hissine kapılırdım.O ne kibarlık, o nasıl bir beyefendilik o nasıl bir sevgi timsali.Her sözü, aşkın bir başka halini anlatır, her anlam beni başka diyarlara götürür sükunet ve huzur içinde o eşsiz manzarayı seyretmemi sağlardı.. Bizimkisi aşktan çok öte bir şeydi efendim.Biz aşkın merkezinde kaybolmuştuk.Ta ki o sürtük hayatımıza
girinceye kadar..Şimdi ne kadar acı çekiyorum bilseniz..Ve en kötüsü, onu hala nasıl sevdiğimi bir anlayabilseniz…”

3
“Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi demiş şair..Ben şimdi ne yapıyorum biliyor musun? Bennn..Bu devlete isyan ediyorum dostum..Çünkü benn..Onsuz bir devlet istemiyorummmm..Onsuz bir hayatı.reddediyorumm..
Çünkü benn..O var olduğu için kendi varlığının farkına varan bir insanım..
Bilmem anlatabildim mi? Yani biz içiyorsak, keyfimizden içmiyoruz, derdimizden, özlemimizden, aşkımızdan içiyoruz..İçmek bahane azizim, biz aşk sarhoşuyuzzzzz….”

4
“Alçak adam! Vefasız adam! Nefret ediyorum ondan! Nasıl bakar? O kadına benim yanımda nasıl bakar ya! Ay resmen içine düşecekti kadının.Onu görmedim zannediyor değil mi? İnkar ediyor bir de utanmadan! Var bir şeyler var, biliyorum ben olduğunu zaten.Olmasa durup dururken niye traş olsun dışarı çıkarken.Neden takım elbise giysin? Üstelik neymiş efendim, kırmızı Kravat olsunmuş..Neden kırmızı? İşaretleşiyor aklı sıra, mesaj veriyor karşı tarafa.Biz de aptal kadını oynayalım burada.Eh Mesut.Ben sana nasıl mesut olunur göstericem.İntikamım çok acı olacak çook! Bunu bana yapmayacaktın
sennnn..”

Bir kadını çok sevdiğimi düşünüyorum.Ona aşık olduğumu.Onu hayatımın bir parçası olarak gördüğümü ona her şeyden çok değer verdiğimi.Mutlu bir birlikteliğimiz var…Aklınıza gelebilecek her konuda birbirimizi tamamlıyoruz.
Duygusal olarak, bedensel olarak birbirimizin yarım kalan diğer parçası olduğumuzu düşünüyoruz.Mükemmel bir uyum abidesiyiz.

Sonra bir gün, bu kadının hayatını ilgilendiren bir konuda seçim yapmak zorunda kalışına şahit oluyorum.Yurt dışında kendisine sağlanan büyük bir kariyer fırsatını bana tercih ederek gitmek zorunda kalıyor.Sizce ona duyduğum aşkın bana verdiği acı, bu aşkın nefrete dönüşmesine sebep
olur mu? Olursa neden?

Adam “Senin mutlu olman için her şeyi yapabilirim..”
Kadın “Seni mutlu edebilmek için her zorluğa katlanırım..”

Gerçekten mi? Gerçekten yapabilir miyiz bunu? Yani sevdiğimiz insanın mutluluğu için kendi mutsuzluğumuzu göze alabilir fakat aynı derecede sevmeye devam edebilir miyiz o insanı? Yoksa onun bazı mutlulukları bizim tepemizi attırmaya neden olacak sonuçları beraberinde getirebilir mi? Yani o bazı mutluluklar sevecen, kibar, anlayışlı aşk adamının yerine somurtkan, kaba, anlayışsız bir mahalle serserisi haline gelmemize sebep olabilir mi? Bu durumda ayyaş olma ihtimalimiz nedir?

Tabiri caizse “dağılmamız? ”

Peki ama nedir bizi bu kadar dağıtan sebep? Sevdiğimiz insanın bizi sevme şekline duyduğumuz tepki, kendi sevgi anlayışımıza bir tezat teşkil etmez mi aynı zamanda? Asıl soru şu? Biz aşk’ta en çok neyi severiz? Sevmeyi mi? Sevilmeyi mi?

Sevilmek bir manada ayrıcalıklı olmak duyusunun zirve noktasıdır. Seviliyorsak iyi hissederiz kendimizi.Seviliyorsak güvendeyizdir.En yalnız kaldığımız zamanlarda bile o kişinin bizi sevdiğini düşünmek, bunu bilmek yüreğimizde milyonlarca kişilik kalabalıklardan daha fazla bir çokluk duygusu oluşturur.Kendimizi güçlü hissederiz. Bizi mutlu etmek için uğraşan birinin var olduğunu bilmek, mutlu olmanın kolay ve zahmetsiz yoludur bizim için..

Ama sevmek aynı şey değildir.Biraz külfetli bir durumdur sevmek.
Ağır işçilik gerektirir.Koşulsuz olmayı başarabilmenin, “benliksiz” bakabilmenin, karşılıksız verebilmenin kavrama süreçlerinden hatasız geçmeniz gerekir.Bu noktada yapacağınız her hata sevdiğinize değil, seviliyor oluşunuza aşık olmanız gibi bir anlam ortaya koyar ki, yıllarca
aşık olduğunuzu düşündüğünüz, yanıp tutuştuğunuz insan, bir gün bu
sevgisini azalttığında, yada değiştirdiğinde, sudan çıkmış balık haline
gelir ve en sonunda, acılarınıza ızdıraplarınıza aşk adı vermek gibi komik
bir duruma düşersiniz.

Sevmek sevilmekten her zaman önce gelmelidir aşkta.Sevmek sevilmekten daha güçlü kılar insanı çünkü.Sevmek sevilmekten daha fazla “sen” der.

“Ben” kavramı ortadan kalkmadığı sürece “Sen” i sevemez kişi.Çünkü “Ben” sevildiğini bilir.Sevilmeyi sever..Bu aşkın en “bencil” halidir oysa.Öfke, acı, sertlik bencil bir aşkın sonrasında ortaya çıkan eylemler bütünüdür.Kişi çoğu zaman “sevdiğini” değil, “sevildiği hissini” kaybeder aşkta.Nice zaman sonra, çok az kişi, en çok kendini sevdiğini bilir, anlar, öğrenir ama…

Söyleyemez..

Bir insanı olduğu gibi sevebilmek gerçekten zor iştir.Onu bir şekle sokmaya çalışmadan, onu istediği renge boyamadan, onu olduğundan farklı bir insan olarak görmeden ya da görmeye çalışmadan, saf doğal ve yalın haliyle sevebilmek, başarılması en zor şeylerden biridir.Ve bir insan, bütün hayatı boyunca bunu belki de hiçbir zaman yaşayamaz..

İşte bu yüzdendir ki, insan ilişkilerinde genel olarak, ikinci şık tercih edilir.Sevilmek duyusunun ağır bastığı, hoşlanılmak iç güdüsünün temelini oluşturduğu sevgiler yaşarız bizler.Bizim günümüzde aşk diye anladığımız kavram bu temel üzerine oturmuştur..Her iki tarafta farkında olmadan aynı şeyi yapar aslında.Sadece biri diğerine oranla biraz daha az yoğunluklu hareket eder.

Hayatımız boyunca “sevilmeye müptela olduğumuz aşklar” yaşarız..Ama hayatımız boyunca “gerçek manada sevdiğimiz” bir insan bulamadığımızı fark edemeyiz bile çoğu zaman..

“Sevdim seni..günahını örterek..Suçunu yüreğimde saklayıp gömerek.Sevdim seni…Gülüşün kadar göz yaşını da, sevincin kadar hüznünü de, gelişin kadar gidişini de..Seni sevdim ey yar..Varlığın kadar, yokluğunu da an ve an özümseyerek…”

Var mı böyle bir sevdiğiniz?

Mutlu aşklar….

Uğur Deniz Ülkegül
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…