- 12 Haziran 2007
- 4.523
- 784
Kırmızı Başlıklı Kız
Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde; develer tellal iken, pireler berber iken, ben babamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken..
Bir varmış bir yokmuş. Kırmızı başlıklı küçük bir kız varmış. Annesi bir gün ona elma kırmızısı bir yünle kırmızı bir başlık ördüğünden beri herkes küçük kıza kırmızı başlıklı kız dermiş. Annesi ile birlikte dağın eteklerinde, bahçeli bir evde yaşarmış. Küçük kızın bir de ormanı geçince derenin kenarındaki kulübede yaşayan büyükannesi varmış. O günlerde büyükanne biraz rahatsızmış ve annesi lezzetli bir elmalı kek pişirip, küçük bir sepete güzelce yerleştirerek büyükannesine götürmesi için kırmızı başlıklı kıza seslenmiş.
-“Kırmızı başlıklı kız!” demiş. “Bu sepetin içerisinde babaannene götürmen için yiyecekler hazırladım. Güzelce onun karnını doyurup, güneş batıp ortalık kararmadan eve dönmelisin.” Ve daha sonra kırmızı başlıklı kızı ormana girmenin tehlikeli olduğu, patika yoldan gitmesi gerektiği ve yabancılarla konuşmaması konusunda da uyarmış.
Küçük kız:
-“Peki anneciğim. Ormana girmeden patika yoldan giderek babaannemin yiyeceklerini verdikten sonra hemen eve döneceğim” demiş ve küçük adımlarla yola koyulmuş. Çimenlerin üzerinde sek sek oynarken burnu bahar çiçeklerinin o enfes kokusu ile dolunca...
-“Eveeeeet!” demiş kendi kendine. “Büyükanneme bu çiçeklerden bir demet yapıp götürsem kimbilir ne kadar mutlu olur”.
Bir bakınmış etrafına. Ooooooooooooo, her yer çiçek doluymuş, rengarenk. Sayamayacağı kadar çok renkte çiçek varmış. Kırmızı başlıklı kız sadece ona kadar sayabildiği için hepsini sayması imkansızmış. Bunları düşünürken bir yandan da çiçeklerden toplamaya başlamış. Her eline aldığını bir kez koklayıp avucundaki demete ekleyerek ilerlemiş. Öyle ki kırmızı başlıklı kız çiçek toplamanın heyecanı içerisinde annesinin öğütlerini unutuvermiş. Patika yoldan saparak ormana dalıp çiçek toplamaya devam etmiş. Ormanda yaşayan kurt çok geçmeden kırmızı başlıklı kızı fark etmiş ve günlerdir tek bir lokma yemediği için haince planlar yapmaya koyulmuş. Hemen oracıkta kırmızı başlıklı kızı yiyemezmiş. Çünkü ağaçların arkasındaki kulübede yaşayan oduncu buna izin vermezmiş. Kurt planını yapıp kırmızı başlıklı kıza yaklaşmış.
-“Heyyyyy! Merhaba” demiş kocaman bir sesle.
Küçük kız karşısında kurdu görünce korkudan düşecek gibi olmuş. Ama kurt ona gülerek yaklaştığı için korkulacak bir şey yok galiba diye düşünmüş. Kurt kırmızı başlıklı kıza nereye gittiğini sormuş. O da
-“Büyükannem rahatsız, bende ona yiyecek ve çiçek götürüyorum”, demiş. Kurt:
-“Ne kadar güzel”, diye gülerek, “ben de sana yardım etmek isterim”, demiş. “Ben önden gidip büyükannene çayı hazırlamasını söyleyip senin geldiğini haber vereyim. Böylelikle karanlık olmadan eve dönebilirsin”, diyerek önden yürümüş.
Kırmızı başlıklı kız bu duruma çok sevinip, kurdun ne kadar iyiliksever bir hayvan olduğunu düşünp çiçek toplayarak yola devam etmiş. Tabii annesinin ona yabancılarla konuşmaması, ormana girmemesi konusundaki uyarılarını hiç aklına getirmemiş. Kurt erkenden babaannenin kulübesine varıp kapıyı çalmış.
-“Kim o?” demiş babaanne. Kurt:
-“Benim babaanneciğim, kırmızı başlıklı kız”, demiş ve içeri girmiş. Günlerdir bir şey yemediği için yaşlı babaanneyi bir lokmada midesine indirmiş. Gecelikleri giyip babaannenin gözlüklerini taktıktan sonra yatağa girip kırmızı başlıklı kızı beklemeye koyulmuş. Bir süre sonra kırmızı başlıklı kız kulübeye varmış.
-“Babaanne babaanne”, diye bağırarak kapıyı tıklatmış.
-“Gir kızım içeri”, demiş yaşlı kurt.
Kapıyı hafifçe aralayarak içeri girmiş kırmızı başlıklı kız. Kurt ona:
-“Elindekileri bırak yatağa doğru gel, ben hastayım kalkamıyorum evladım”, demiş.
Kırmızı başlıklı kız hayretle bakmış, babaannesinde değişik bir şey varmış, her zamanki gibi değilmiş.
-“Babaanne”, demiş, “kolların niçin bu kadar büyük?”
-“Seni daha iyi kucaklayabilmek için”, demiş kurt.
-“Kulakların niçin bu kadar büyük peki?”
-“Seni daha iyi duyabilmek için.”
-“Peki gözlerin niçin kocaman?”
-“Seni daha iyi görebilmek için.”
-“Dişlerin neden bu kadar uzun?” Artık kurt dayanamamış ve
-“Seni yiyebilmek için”, diye bağırarak bir lokmada kırmızı başlıklı kızı yutuvermiş.
Daha sonra kurdu bir uyku basmış ve yatağa uzanıp uykuya dalıp horlamaya başlamış.
Ormana giderken kulübenin önünden geçen oduncu kurdun gürültülü horlamasını duyarak
-“Babaanneye bir şey mi oldu acaba”, diye endişelenmiş.
İçeri baksam iyi olacak diye karar vermiş. Kulübeye girdiğinde yatakta uyuyan kurdu görünce durumu anlamış. Hemen büyükanne ve küçük kızı kurtarmak için kurdun karnını baltayla yarmış. Kırmızı başlıklı kız ve büyükanne dışarı çıkınca birbirlerine sarılmışlar ve oduncuyla birlikte kekleri afiyetle yemişler.
Kırmız başlıklı kız eve dönerken bir daha asla annesinin öğütlerini unutmayacağına dair kendi kendine söz vermiş.
Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde; develer tellal iken, pireler berber iken, ben babamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken..
Bir varmış bir yokmuş. Kırmızı başlıklı küçük bir kız varmış. Annesi bir gün ona elma kırmızısı bir yünle kırmızı bir başlık ördüğünden beri herkes küçük kıza kırmızı başlıklı kız dermiş. Annesi ile birlikte dağın eteklerinde, bahçeli bir evde yaşarmış. Küçük kızın bir de ormanı geçince derenin kenarındaki kulübede yaşayan büyükannesi varmış. O günlerde büyükanne biraz rahatsızmış ve annesi lezzetli bir elmalı kek pişirip, küçük bir sepete güzelce yerleştirerek büyükannesine götürmesi için kırmızı başlıklı kıza seslenmiş.
-“Kırmızı başlıklı kız!” demiş. “Bu sepetin içerisinde babaannene götürmen için yiyecekler hazırladım. Güzelce onun karnını doyurup, güneş batıp ortalık kararmadan eve dönmelisin.” Ve daha sonra kırmızı başlıklı kızı ormana girmenin tehlikeli olduğu, patika yoldan gitmesi gerektiği ve yabancılarla konuşmaması konusunda da uyarmış.
Küçük kız:
-“Peki anneciğim. Ormana girmeden patika yoldan giderek babaannemin yiyeceklerini verdikten sonra hemen eve döneceğim” demiş ve küçük adımlarla yola koyulmuş. Çimenlerin üzerinde sek sek oynarken burnu bahar çiçeklerinin o enfes kokusu ile dolunca...
-“Eveeeeet!” demiş kendi kendine. “Büyükanneme bu çiçeklerden bir demet yapıp götürsem kimbilir ne kadar mutlu olur”.
Bir bakınmış etrafına. Ooooooooooooo, her yer çiçek doluymuş, rengarenk. Sayamayacağı kadar çok renkte çiçek varmış. Kırmızı başlıklı kız sadece ona kadar sayabildiği için hepsini sayması imkansızmış. Bunları düşünürken bir yandan da çiçeklerden toplamaya başlamış. Her eline aldığını bir kez koklayıp avucundaki demete ekleyerek ilerlemiş. Öyle ki kırmızı başlıklı kız çiçek toplamanın heyecanı içerisinde annesinin öğütlerini unutuvermiş. Patika yoldan saparak ormana dalıp çiçek toplamaya devam etmiş. Ormanda yaşayan kurt çok geçmeden kırmızı başlıklı kızı fark etmiş ve günlerdir tek bir lokma yemediği için haince planlar yapmaya koyulmuş. Hemen oracıkta kırmızı başlıklı kızı yiyemezmiş. Çünkü ağaçların arkasındaki kulübede yaşayan oduncu buna izin vermezmiş. Kurt planını yapıp kırmızı başlıklı kıza yaklaşmış.
-“Heyyyyy! Merhaba” demiş kocaman bir sesle.
Küçük kız karşısında kurdu görünce korkudan düşecek gibi olmuş. Ama kurt ona gülerek yaklaştığı için korkulacak bir şey yok galiba diye düşünmüş. Kurt kırmızı başlıklı kıza nereye gittiğini sormuş. O da
-“Büyükannem rahatsız, bende ona yiyecek ve çiçek götürüyorum”, demiş. Kurt:
-“Ne kadar güzel”, diye gülerek, “ben de sana yardım etmek isterim”, demiş. “Ben önden gidip büyükannene çayı hazırlamasını söyleyip senin geldiğini haber vereyim. Böylelikle karanlık olmadan eve dönebilirsin”, diyerek önden yürümüş.
Kırmızı başlıklı kız bu duruma çok sevinip, kurdun ne kadar iyiliksever bir hayvan olduğunu düşünp çiçek toplayarak yola devam etmiş. Tabii annesinin ona yabancılarla konuşmaması, ormana girmemesi konusundaki uyarılarını hiç aklına getirmemiş. Kurt erkenden babaannenin kulübesine varıp kapıyı çalmış.
-“Kim o?” demiş babaanne. Kurt:
-“Benim babaanneciğim, kırmızı başlıklı kız”, demiş ve içeri girmiş. Günlerdir bir şey yemediği için yaşlı babaanneyi bir lokmada midesine indirmiş. Gecelikleri giyip babaannenin gözlüklerini taktıktan sonra yatağa girip kırmızı başlıklı kızı beklemeye koyulmuş. Bir süre sonra kırmızı başlıklı kız kulübeye varmış.
-“Babaanne babaanne”, diye bağırarak kapıyı tıklatmış.
-“Gir kızım içeri”, demiş yaşlı kurt.
Kapıyı hafifçe aralayarak içeri girmiş kırmızı başlıklı kız. Kurt ona:
-“Elindekileri bırak yatağa doğru gel, ben hastayım kalkamıyorum evladım”, demiş.
Kırmızı başlıklı kız hayretle bakmış, babaannesinde değişik bir şey varmış, her zamanki gibi değilmiş.
-“Babaanne”, demiş, “kolların niçin bu kadar büyük?”
-“Seni daha iyi kucaklayabilmek için”, demiş kurt.
-“Kulakların niçin bu kadar büyük peki?”
-“Seni daha iyi duyabilmek için.”
-“Peki gözlerin niçin kocaman?”
-“Seni daha iyi görebilmek için.”
-“Dişlerin neden bu kadar uzun?” Artık kurt dayanamamış ve
-“Seni yiyebilmek için”, diye bağırarak bir lokmada kırmızı başlıklı kızı yutuvermiş.
Daha sonra kurdu bir uyku basmış ve yatağa uzanıp uykuya dalıp horlamaya başlamış.
Ormana giderken kulübenin önünden geçen oduncu kurdun gürültülü horlamasını duyarak
-“Babaanneye bir şey mi oldu acaba”, diye endişelenmiş.
İçeri baksam iyi olacak diye karar vermiş. Kulübeye girdiğinde yatakta uyuyan kurdu görünce durumu anlamış. Hemen büyükanne ve küçük kızı kurtarmak için kurdun karnını baltayla yarmış. Kırmızı başlıklı kız ve büyükanne dışarı çıkınca birbirlerine sarılmışlar ve oduncuyla birlikte kekleri afiyetle yemişler.
Kırmız başlıklı kız eve dönerken bir daha asla annesinin öğütlerini unutmayacağına dair kendi kendine söz vermiş.