- 24 Kasım 2008
- 14.247
- 37
- Konu Sahibi Halikarnas
- #1
Tuz Gölü Havzası'nda yetişen bitkiler küresel ısınmadan etkilenmiyor, kuraklık yaşatmıyor..
'Tuz Gölü, kuraklığa dayanıklı bitkilerin gen bankası gibi'
Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Ekoloji ve Çevre Biyolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Latif Kurt, küresel ısınma nedeniyle bitki yetiştirmekte sorun yaşandığında, Tuz Gölü Havzası'nda yetişen endemik bitkilerin genlerinin sebze ve meyvelere aktarılarak, bu alandaki açığın kapatılabileceğini söyledi.
Kurt, ''Ihlara Vadisi ve Çevresinde Doğa Eğitimi'' projesi kapsamında Tuz Gölü çevresinin floristik yapısı ve tuzcul bitki olarak tanımlanan halofitlerin uyumu üzerine öğrencilerle birlikte inceleme ve gözlem yaptı.
Türkiye'deki biyolojik çeşitliliğin farkında olunmadığını ileri süren Kurt, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ''Avrupa kıtasında 11 bin bitki türü var. Türkiye'de ise 12 bin bitki türü bulunuyor. Ancak bunlardan da sadece 500 kadarının isminin Türkçe olması, biyolojik çeşitliliğimizin farkına varamayışımızın bir belgesidir'' dedi.
Kurt, Tuz Gölü'nün biyolojik çeşitlilik bakımından çok özel ve önemli bir habitata sahip olduğunu ifade ederek, dünyanın hiçbir yerinde bulunmayan birçok bitki ve hayvan türünün Tuz Gölü ve çevresinde barındığını söyledi.
-BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİK-
Tuz Gölü'nün biyolojik çeşitlilik bakımından son derece önemli bir saha olduğunu belirten Kurt, şunları kaydetti:
''Tuz Gölü kapalı bir havza olduğu için yağmur sularının kayalardan çözdüğü tuzlar, sularını dışarıya veremeyen bu çanaksı kapalı havzalarda, şiddetli buharlaşmanın da etkisiyle zaman içerisinde yüzeyde birikmeye başlayarak tuzlu tava oluşmuştur. Bu ekstrem koşullarda cefakar bitki türleri yerleşmiştir. Biz bu tip alanlarda yaşamaya adapte olmuş bitkilere, halofit ya da tuzcul bitkiler demekteyiz. Tuz Gölü bu bakımdan ülkemizin son derece önemli bir bölgesidir. Özellikle Tuz Gölü'nün güney kesimlerinde, Eskil, Eşmekaya tuzlaları endemik bakımından oldukça zengin. Çok sayıda endemik türü, özellikle monotipik bazı cinsler içeren bir bölgedir. Tuz Gölü özellikle tuza ve kuraklığa dayanıklı türlerin bir gen bankası niteliğinde. Bir başka ifadeyle Tuz Gölü, genetik rezerv alanı konumundadır. Küresel ısınma nedeniyle bitki yetiştirmekte sorun yaşarsak, Tuz Gölü Havzası'nda yetişen endemik bitkilerin genlerini sebze ve meyveye aktararak, açığımızı kapatabiliriz.''
-TUZ GÖLÜ'NE HAS ENDEMİK BİTKİLER-
Yurt genelinde Denizli'deki Acıgöl ve Iğdır Ovası gibi karasal iç tuzlalar bulunmasına karşılık, Tuz Gölü'nün içerdiği biyolojik çeşitlilik bakımından bunlardan çok farklı olduğunu vurgulayan Kurt, ''Tuz Gölü, hem faunistik bakımdan hem de floristik bakımdan son derece zengin bir alan'' diye konuştu.
Kurt, tuzlu alanların genelde endemik tür içermediklerini ancak Tuz Gölü'nün endemik tür zengini olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
''Tuzlu alanlar dünyanın başka bölgelerinde de var. Bu alanlar genel anlamda çok fazla endemik tür içermezler. Tuz gölünün özelliği içeriğinde sadece sodyum klorür değil, sülfat ve magnezyum gibi başka tuzları da içeriyor olmasıdır. Bu bölgede 30'a yakın endemik tür var ve bunlardan yaklaşık 20'ye yakını da sadece Tuz Gölü ve çevresinde biliniyor.''
Tuz Gölü'nün ''Özel Çevre Koruma Bölgesi'' olduğunu ve bu alanların çok özel mevzuatla korunduğunu kaydeden Kurt, Özel Çevre Koruma Kurumu'nun yaptığı yönetim planıyla Tuz Gölü'nün bu biyolojik çeşitliliğinin izlenmesi için önümüzdeki yıllarda bazı türlerin izlenmesi projesini başlatacağını sözlerine ekledi.
'Tuz Gölü, kuraklığa dayanıklı bitkilerin gen bankası gibi'
Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Ekoloji ve Çevre Biyolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Latif Kurt, küresel ısınma nedeniyle bitki yetiştirmekte sorun yaşandığında, Tuz Gölü Havzası'nda yetişen endemik bitkilerin genlerinin sebze ve meyvelere aktarılarak, bu alandaki açığın kapatılabileceğini söyledi.
Kurt, ''Ihlara Vadisi ve Çevresinde Doğa Eğitimi'' projesi kapsamında Tuz Gölü çevresinin floristik yapısı ve tuzcul bitki olarak tanımlanan halofitlerin uyumu üzerine öğrencilerle birlikte inceleme ve gözlem yaptı.
Türkiye'deki biyolojik çeşitliliğin farkında olunmadığını ileri süren Kurt, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ''Avrupa kıtasında 11 bin bitki türü var. Türkiye'de ise 12 bin bitki türü bulunuyor. Ancak bunlardan da sadece 500 kadarının isminin Türkçe olması, biyolojik çeşitliliğimizin farkına varamayışımızın bir belgesidir'' dedi.
Kurt, Tuz Gölü'nün biyolojik çeşitlilik bakımından çok özel ve önemli bir habitata sahip olduğunu ifade ederek, dünyanın hiçbir yerinde bulunmayan birçok bitki ve hayvan türünün Tuz Gölü ve çevresinde barındığını söyledi.
-BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİK-
Tuz Gölü'nün biyolojik çeşitlilik bakımından son derece önemli bir saha olduğunu belirten Kurt, şunları kaydetti:
''Tuz Gölü kapalı bir havza olduğu için yağmur sularının kayalardan çözdüğü tuzlar, sularını dışarıya veremeyen bu çanaksı kapalı havzalarda, şiddetli buharlaşmanın da etkisiyle zaman içerisinde yüzeyde birikmeye başlayarak tuzlu tava oluşmuştur. Bu ekstrem koşullarda cefakar bitki türleri yerleşmiştir. Biz bu tip alanlarda yaşamaya adapte olmuş bitkilere, halofit ya da tuzcul bitkiler demekteyiz. Tuz Gölü bu bakımdan ülkemizin son derece önemli bir bölgesidir. Özellikle Tuz Gölü'nün güney kesimlerinde, Eskil, Eşmekaya tuzlaları endemik bakımından oldukça zengin. Çok sayıda endemik türü, özellikle monotipik bazı cinsler içeren bir bölgedir. Tuz Gölü özellikle tuza ve kuraklığa dayanıklı türlerin bir gen bankası niteliğinde. Bir başka ifadeyle Tuz Gölü, genetik rezerv alanı konumundadır. Küresel ısınma nedeniyle bitki yetiştirmekte sorun yaşarsak, Tuz Gölü Havzası'nda yetişen endemik bitkilerin genlerini sebze ve meyveye aktararak, açığımızı kapatabiliriz.''
-TUZ GÖLÜ'NE HAS ENDEMİK BİTKİLER-
Yurt genelinde Denizli'deki Acıgöl ve Iğdır Ovası gibi karasal iç tuzlalar bulunmasına karşılık, Tuz Gölü'nün içerdiği biyolojik çeşitlilik bakımından bunlardan çok farklı olduğunu vurgulayan Kurt, ''Tuz Gölü, hem faunistik bakımdan hem de floristik bakımdan son derece zengin bir alan'' diye konuştu.
Kurt, tuzlu alanların genelde endemik tür içermediklerini ancak Tuz Gölü'nün endemik tür zengini olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
''Tuzlu alanlar dünyanın başka bölgelerinde de var. Bu alanlar genel anlamda çok fazla endemik tür içermezler. Tuz gölünün özelliği içeriğinde sadece sodyum klorür değil, sülfat ve magnezyum gibi başka tuzları da içeriyor olmasıdır. Bu bölgede 30'a yakın endemik tür var ve bunlardan yaklaşık 20'ye yakını da sadece Tuz Gölü ve çevresinde biliniyor.''
Tuz Gölü'nün ''Özel Çevre Koruma Bölgesi'' olduğunu ve bu alanların çok özel mevzuatla korunduğunu kaydeden Kurt, Özel Çevre Koruma Kurumu'nun yaptığı yönetim planıyla Tuz Gölü'nün bu biyolojik çeşitliliğinin izlenmesi için önümüzdeki yıllarda bazı türlerin izlenmesi projesini başlatacağını sözlerine ekledi.