Konuyu aradım bulamadım, ama dediklerinize tamamen katılıyorum.
Aldatıldığında bile kendini suçlayan kadınlar var, inanılmaz ya.
Mutlu evlilikte kadın sabırlı olacak, alttan alacak, yemeğini temizliğini yapacak vs. vs. Erkek ne yapacak, koca bir hiç... Çalışıyorsa kadınlar da çalışıyor artık.
Yani bir kadın çocuğuna 'abin evlenene kadar ihtiyacını gör' diyebiliyorsa insan değildir. Kafayı yememek elde değil.
Halbuki, bizim toplulumuzda en büyük öğretilerden biri 'bedenini babandan bile sakla' cümlesidir.
Bunun gibi aşağılık, ağızlara yerleşmiş bir cümle daha var; 'babana bile güvenme, zamanında o da anneni....'.
Daha çok yazacağım da, onların pislik düşünceleri yüzünden banlanmak istemiyorum.
O bahsettiğim konunun başlığı tam hatırlayamıyorum ama içeriğindeki cümleleri okudukça, altında yatan mesaj beni gelecek için korkutmaya yetti.
'Eşinizin ailesi için acı çektiğinizde bunu eşinizin yüzüne vurmayın' tam olarak böyle değildi ama oldukça benzer bir ifade vardı.
Bu ne demek?
Kadına, sen kocanın ailesi tarafından sayılmayacaksın, işlerini göreceksin ve lafını dahi etmeyeceksin çünkü kölesin düşüncesini bir benim çıkarımlamış olmam daha da korkutucu.
Kadınlar o kadar biçare durumdalar ki, doğurmadıklarında insanlığının sonu geleceğini idrak edemiyorlar.
Yaşam döngüsü içinde bu kadar ulvi bir misyonu olduğunun farkındalığını bırakın, toplum içinde yaşayan bir birey, bir canlı olduklarını duysalar bile inanamıyorlar.
Kocası şiddet uygulamasın diye, kız çocuğunu ağabeyine sunan bir anne, sadece akıl fikir, vicdan değil, 'canlı' olma yoksunudur.
Nasıl bir öğretidir bu, nasıl bir şuur kaybıdır?
Sıradan, oldukça normal( tabi çoğuna göre anormal ve ahlaksız) bir beyinle algılayabilmek mümkün değil.
Babasına ya da ağabeyine ses çıkaramayan, onlara her anlamda 'kölelik' eden bir kadın, kendi çocuğuna da bunu yapmayı ödev olarak bildiriyordur herhalde.
Kusura bakmayın ama, ben böyle durumlarda erkeklere kızamıyorum hem de hiç.
'Ben oğluma helal süt emmiş kız alacağım' diyen de bir kadındır, 'evde kaldın, çürüdün koca bul' diye kız evladına seslenen de bir kadındır, 'aman oğlum gez toz, elinin kiri genç yaşında saplanma birine' diyen de bir kadındır, oturup günde elamemin kızı hakkında yakışıksız dedikodular yapan da bir kadındır.
Erkeği, kocayı, oğulu bu kadar ilahlaştıran şey sadece 'kadın' dır.
Kadınlar nasıl toplumda meta değeri ile yargılanıyorsa, erkekler de kadınların beyninde meta değeri taşıyor.
Ve işin en ilginç kısmı, kraldan çok kralcı vardır ya, kadınlara bu meta değeri yükleyen, sokakta mini etekli kızı gördüğünde kocasına ya da ağabeyine dönüp 'aaa şuna bak ka...' diyen yine bir kadındır!
Eğer kocanız varsa, geleceğiniz garantidir, iyi kadınsınızdır ve bekarlardan üstündünüzdür, maddi kaygı taşımazsınız vs vs.
Bunları elinden adeta kaçırmamak için verilen mücadelin bu kadar iğrenç ve mide bulandırıcı bir hal alıyor olması, insanlıklarından şüphelendiriyor.
10 sayfa yazacağım da, zaten bu düşüncelerle beyni örülmüş insanlar bunları açıp okumuyor ki ya da okuyup anında 'saydırma' görevini kendilerine biçiyorlar.
Yine biz kendi kendimize konuşarak, toplum için kaygılanarak ve bunları yaşamaya mecbur tutulan çocuklarımız için üzüldüğümüzle kalıyoruz ya neyse...