- 17 Temmuz 2011
- 7.001
- 3.629
- 34
Pazartesi günü bu ülkenin kalbinde bomba patlattılar. 31 insan, daha düne kadar elek olmuş sınırımızdan ellerini kollarını sallayarak geçen, ‘insan hakkı’ kılıfıyla savaş yaraları ülkemizde sarılan, bizzat bu memleketin Başbakanı tarafından ‘öfkeli çocuklar’ diye empati kurulup meşrulaştırılmaya çalışılan, memleketin dört bir yanına babalarının çiftlikleriymiş gibi yayılan insanlık düşmanları tarafından katledildi! 20 Temmuz’da biz, o güzel çocuklarla birlikte ‘geleceğimizi’ kaybettik. Bu ülkede o gün, akıl, vicdan, ahlak sahibi olanlar gülüşlerinden utandı. ‘İyi olmak’tan, unutarak hayata devam etmekten utandı. Ölümü rakamla telaffuz etmekten yüzü kızardı...
*
Aynı gün aynı topraklarda birilerine ise, gencecik bedenlerin paramparça olması yetmedi. ‘Ama..’ diye başladıkları cümlelerle cansız bedenlerin üzerlerine kurşun olup yağdılar. O da yetmedi; ‘Ne işleri varmış orada...’ diye pimini çektikleri nefret bombalarını attılar... O da yetmedi; yalanlarla iftiralarla gençlerin hatırasını defalarca bıçakladılar. Öldürene değil ölene lanet okuyorlardı utanmazca. Biz o gün; bu ülkede insan kılığına girmiş yüzlerce ‘canlı bomba’ yaşadığına tanık olduk. 31 canı katleden caniyi ‘doğuranı’, insan zihniyle bu ülkede nasıl bir cehennem yaratıldığını gördük. Canlı bombaların vicdanı, insan olanların ise kanı dondu o gün!
*
Acıdan, endişeden ruhlarımız tir tir titrerken, ama yine de umutla barışı beklerken; bayraklara sarılı tabutlara kapanan gözü yaşlı analarımız geldi bu kez. Gencecik polisler, PKK tarafından şehit edildi. İktidarı kaybedeceklerini görenler, kendilerini kurtarmak için ‘vatan-millet’ aşığı kılığına girince kefen giydirdikleri ‘Barış’ kurşuna dizilmişti. Cehenneme hızla odun atılıyordu...
*
Hemen arkasından, daha düne kadar sınırımızda sırıtarak el sallayan caniler, bir askerimizi şehit etti. Ve yine daha düne kadar ‘Bize saygı duyuyorlar’ diye böbürlendiğimiz IŞİD’i, sınırı geçip bombaladık. AK troller ‘vatan-millet-sakarya’ edebiyatı yapıp, ‘Gazanız mübarek olsun’ çığlıkları attı. Ne tuhaftır ki, onlar da daha düne kadar ‘IŞİD’li cihatcıyla sevişmek sevaptır’ diyecek kadar ‘namus’luydular.
*
Bu arada İstanbul’un orta yerinde ‘Laik Türkiye’ye şeriatı getireceğiz’ diyerek cihad namazı kılanlar ne hikmetse gözaltına alındı. Uzun süredir ilişkilerin gergin olduğu Amerika, art arda Türkiye’ye övgüler dizdi. Neler oluyordu? Her şey ışık hızıyla gelişiyordu. Bir de baktık, IŞİD operasyonuna diye kalkan uçaklar PKK bölgelerini bombalamış. Başbakan Yardımcısı operasyonun adını ‘Barış Harekatı’ koymuştu.
*
Davullu, zurnalı beklediğimiz barış bomba olarak yağdı. Dört bir taraftan kaçırılma, yaralanma, yakma, infaz, canlı bomba haberleri akmaya başladı. 13 yılda içdış politikada yapılan ‘U’ dönüşleri ile, adına stratejik derinlik denilen bataklığa saplanıp kalmıştık. ‘Son Dakika’ diye geçen felaket anonslarıyla yine elimiz yüreğimizde yaşamaya başlarken, dün de; güvenlik gerekçesiyle ‘Barış’ yürüyüşü yasaklandı! Barış isteyenler, kiralık kalemler tarafından ‘terörist’ ilan edilip hedef gösterilmeye başlandı. Tıpkı bir zamanlar demokrasi gibi şimdi de ‘Vatan-bayrak’ gibi hassas değerler paravan yapılarak ülke geçici hükümet tarafından kalıcı bir felakete sürükleniyordu.
*
Oysa daha 49 gün önce Türkiye bir seçim yapmıştı. Ve hırsızlığa, yolsuzluğa, diktatörlük sevdasına, Ortadoğu bataklığına sürükleyenlere yanıtını vermişti. Tüm kara propagandaya rağmen ‘Barış’ın önündeki barajları da yıkmıştı. Ne yazık ki, millet iradesine sırt çevirenler yüzünden, birileri yine başkanlık rüyaları görmeye başlamıştı. Erken seçime umut bağlanmış, ‘400’ü verin huzur gelsin’ planı ateşli bir şekilde uygulanmaya başlanmıştı. Bu yazının yazıldığı saatlerde İstanbul Kavacık’tan ‘canlı bomba’ anonsu geçiliyordu. Kavacık’ta oturan arkadaşım panikle ailesini arayıp ‘Sakın sokağa çıkmayın’ diye uyarıyordu. Aynı dakikalarda ‘Barış’ için Ankara’da sokağa çıkan siviller ters kelepçelenerek kaldırımlara yüzüstü yatırılıyordu...
Tarihler 25 Temmuz 2015’i ama görüntüler darbecilerin iktidara geldiği 12 Eylül 1980’i hatırlatıyordu.
http://www.posta.com.tr/turkiye/Yaz...an-da-bir-secim-yapmisti.htm?ArticleID=293073
Son düzenleme: