- 16 Ağustos 2010
- 292.910
- 602.602
- 43
Tüberküloz (Verem) Hastalığı
TÜBERKÜLOZ (VEREM) HASTALIĞI
Tüberküloz, Mycobacterium tuberculosis complex olarak tanımlanan bir grup mikobakteri tarafından oluşturulan, çok değişik klinik görünümlere sahip kronik, nekrozitan bir infeksiyondur. Hastalığın oluşumundan %97-99 oranında Mycobacterium tuberculosis sorumludur.
Basiller, çoğunlukla akciğerlerde hastalık oluşturmalarına rağmen kemikler, eklemler, beyin, böbrekler, sindirim sistemi, omurga gibi organ ve sistemleri de etkileyebilmektedir. Tüberküloz (TB) hastalığı, önlenebilen, tedavi edilip iyileştirilebilen, toplumsal açıdan önemli bir hastalıktır.
VEREM TEDAVİ EDİLEBİLİR BİR HASTALIKTIR
DÜNYADA TÜBERKÜLOZ
Tüberküloz hastalığı etkili bir şekilde tedavi edilebiliyor olmasına karşın, halen tüm dünyada önemli bir sağlık sorunu olarak varlığını korumaktadır. Tüm dünya nüfusunun yaklaşık üçte biri tüberküloz basili ile enfektedir. Enfekte kişilerin %5-10'u yaşamlarının bir döneminde hasta olmaktadır.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) “Küresel Tüberküloz 2015 Raporu”na göre dünya genelinde tüberküloz insidans, prevalans ve mortalite hızları düşmektedir. Buna rağmen küresel TB yükü halen çok yüksektir. 2014 yılında 9,6 milyon yeni vaka ve 1,5 milyon TB’den ölüm olduğu hesaplanmıştır.
Dünyadaki TB vakalarının yarısından fazlası (%58) Güneydoğu Asya ve Batı Pasifik Bölgelerindedir. Hastaların yaklaşık %43’ü Hindistan, Endonezya ve Çin’de bulunmaktadır.
TÜRKİYE'DE TÜBERKÜLOZ
Türkiye'de 2014 yılında toplam 13.378 tüberküloz hastası verem savaşı dispanserleri kayıtlarına girmiştir. Toplam olgu hızı yüz bin nüfusta 17,2'dir.
2014 yılı TB hastalarının %92’si (12.253 kişi) yeni TB olgusu, %8’i (1.125 kişi) önceden tedavi görmüş olgudur. Toplam 13.378 hastanın 7.728’i (%58) erkek, 5.528’i (%42) kadındır.
Hastaların 8.632’sinde (%65) akciğer tüberkülozu varken, 4.746’sında (%35) akciğer dışındaki organlar (lenf bezleri, plevra, kemik, böbrek, beyin vb.) tutulmuştur.
Hastaların %6’sı (809 kişi) yabancı ülke doğumlu hastadır. Yabancı ülke doğumlu TB hastalarında 433 kişi ile (%53,5) Suriye doğumlular birinci sırada gelmektedir. Suriye’den sonra; Azerbaycan, Bulgaristan, Afganistan, Türkmenistan doğumlular sık görülmektedir.
2014 yılında ilaç duyarlılık testi yapılan olguların %4,6’sı (253 kişi) çok ilaca dirençli tüberküloz (ÇİD- TB) bulunmuştur. Çok ilaca direnç oranı yeni olgularda %2,5 (121 vaka), tedavi görmüş olgularda %21,1 (132 vaka) olarak saptanmıştır.
Tüm tüberküloz hastalarında, 2013 yılı için tedavi başarısı %86,3 olarak tespit edilmiştir. Tedavi başarısı yeni olgularda %87,9 ve önceden tedavi görmüş olgularda %67,0’dir. 2013 yılı hastalarında ölüm oranı %4,7’dir (625 vaka).
TÜBERKÜLOZ HASTALIĞI HALEN DÜNYADA ÖNEMLİ BİR HALK SAĞLIĞI SORUNUDUR
TÜBERKÜLOZ NASIL BULAŞIR?
Mycobacterium tuberculosis basili tarafından oluşturulan TB hastalığı hava yolu ile TB hastasından sağlam kişiye bulaşır. En bulaştırıcı olan hastalar tedavi görmemiş, balgam mikroskopisinde ARB pozitif olan akciğer ve larinks tüberkülozlulardır. Nefes vermekle, özellikle de öksürmek, hapşırmak, konuşmak ile mikroplar çevre havaya saçılır. Sağlıklı kişiler bu mikropları nefesleriyle alırlar. Hasta ile yakın ve uzun süreli teması olan kişilere bulaşma riski fazladır. Bunlar; aile bireyleri, aynı evi paylaştığı arkadaşları, işyeri arkadaşları olabilir. Bulaşma için genellikle verem hastası bir kişi ile belirli süre birlikte yaşamak gereklidir.
Solunum yoluyla alınan verem mikrobu verem enfeksiyonuna yol açar. Bu, bir hastalık durumu değildir. Vücutta verem basilinin sessiz durduğu ve adeta hapsedildiği bir durumdur. Vücut direncinin düştüğü bir anda hastalık oluşturur. Hastalık gelişme riskinin en yüksek olduğu dönem ilk iki yıldır. İlk iki yılda %5, sonrasında %5 olmak üzere, yaşam boyu hastalık gelişme riski %10'dur.
Hastaya tüberküloz tedavisi başlandıktan yaklaşık 2-3 hafta sonra bulaşıcılık genellikle sona erer.
TÜBERKÜLOZ HASTALIĞI HAVA YOLUYLA BULAŞIR
KİMLER TÜBERKÜLOZ HASTALIĞI AÇISINDAN YÜKSEK RİSK ALTINDADIR?
Tüberküloz enfeksiyonu riskini artıran durumlar şunlardır: Yüksek TB prevalanslı yerde yaşamak, TB basiliyle karşılaşma olasılığının yüksek olması, karşılaşma süresinin uzun olması, intrensek (kişisel) duyarlılığın yüksek olması ve TB hastası ile yakın temas öyküsünün olmasıdır.
Tüberküloz enfeksiyonunun aktif tüberküloza dönüşme riskini artıran durumlar şunlardır: Enfeksiyonun yeni gelişmiş olması (ilk 2 yıl), vücut ağırlığının ideal vücut ağırlığından düşük olması, enfekte olan kişinin 0-5 yaşta ya da çok ileri yaşta olması, sigara kullanımı, uyuşturucu kullanımı, uzun süre kortikosteroid kullanımı, bağışıklığı baskılayan tedaviler, bağışıklık sisitemini baskılayan herhangi bir hastalığın (diyabet, silikozis, HIV enfeksiyonu, lösemi, lenfoma, kronik malabsorbsiyon sendromları, transplantasyon, kronik böbrek yetersizliği, hemodiyaliz) varlığıdır.
BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİN BASKILANMASI, HASTALIK RİSKİNİ ARTIRAN EN ÖNEMLİ FAKTÖRLERDENDİR
TÜBERKÜLOZ HASTALIĞININ BELİRTİLERİ NELERDİR?
Tüberküloz hastalığı genellikle sessiz bir başlangıç gösterir. Kronik bir tablo vardır. Solunum sistemi semptomları, hastalığa spesifik olmayan genel semptomlar ve akciğer dışı diğer organ bulguları görülebilir.
TB semptomları ve hastalığın ciddiyeti, çok hafifle hayatı tehdit eden tablo arasında değişebilir. Semptomlar/bulgular lokal ve sistemik olabilir. TB hastalığı herhangi bir organ veya dokuyu tutabilir.
Sistemik (Genel) Bulgular; ateş, gece terlemesi, halsizlik, çabuk yorulma, iştahsızlık, kilo kaybı, çocuklarda kilo alamama.
Solunum Sistemi Bulguları: Akciğer tüberkülozunda, öksürük, balgam çıkarma, hemoptizi (kan tükürme), göğüs ağrısı, sırt-yan ağrısı, nefes darlığı gibi bulgular vardır.
Akciğer dışı organ tüberkülozu: Hastalığın olduğu organa özgün bulgular vardır (lenf bezi büyümesi, idrarda kan görülmesi, eklemde şişlik gibi).
2-3 HAFTADAN UZUN SÜREN ÖKSÜRÜKTE TÜBERKÜLOZDAN ŞÜPHELENİLMELİDİR
TÜBERKÜLOZ HASTALIĞININ TANISI NASIL KONULUR?
Tüberküloz hastalığının kesin tanısı balgamda tüberküloz basillerinin gösterilmesi ile konulur. Hastanın yakınmaları ile hastalıktan şüphelenilir. Hastanın değerlendirilmesinde kapsamlı bir tıbbi yaklaşım gerekir: Hastanın öyküsü (anamnezi), fizik bulguları, akciğer filmi, tüberkülin deri testi (PPD) ile hastalıktan şüphelenilir. Bakteriyolojik ya da histolojik inceleme ile tanı kesinleştirilir. Verem savaşı dispanserlerinde tanı işlemleri, tedavi, ilaçlar ve takip ücretsizdir. Tüm tüberküloz ilaçları Sağlık Bakanlığı tarafından ücretsiz olarak verilmektedir.
TÜBERKÜLOZ HASTALIĞININ KESİN TANISI, BALGAMDA TÜBERKÜLOZ BASİLLERİNİN GÖSTERİLMESİ İLE KONULUR
TÜBERKÜLOZ HASTALIĞI NASIL TEDAVİ EDİLİR?
Tüberküloz hastalığı uygun ilaç tedavisi ile iyileşebilen bir hastalıktır. Tedavide birden fazla ilacın düzenli ve yeterli süre birlikte alınması gerekmektedir. İlaçlarını önerilen şekilde aksatmadan, yeterli sürede içen hastaların hemen hepsi başarıyla tedavi edilir.
Tedavide kullanılabilecek temel ilaçlar; İzoniyazid, rifampisin, etambutol, pirazinamid veya morfozinamid ve streptomisin'dir. Tedavi süresi en az altı aydır. Tedavinin ilk iki ayından sonra ilaç sayısı azaltılmaktadır. Bazı özel durumlarda tedavi süresi uzatılabilmektedir. İlaçların her gün düzenli bir şekilde alınması çok önemlidir.
Tedavi, bulaşıcı bir hastalık olan veremle savaşın en önemli yöntemidir. Düzenli tedavi hem hastanın iyileşmesini sağlar, hem de bulaşıcılığı hızla önleyerek toplum sağlığını korur. Bu nedenle, hastanın tedavisinin düzenli sürdürülmesi ve tamamlanması gerekir.
TÜBERKÜLOZ HASTALIĞI UYGUN İLAÇ TEDAVİSİ İLE İYİLEŞEBİLEN BİR HASTALIKTIR
İLACA DİRENÇLİ TÜBERKÜLOZ NEDİR?
Tüberküloz hastalığında ilaç direnci, mutasyonlarla oluşur. Doğal suşlardaki direnç oranları son derece düşüktür. Uygun tamamlanmayan tedavi (tek ilaçla tedavi, yetersiz ilaç kombinasyonları ile tedavi ve tedaviye aralar vermek) ile ilaç direnci gelişmektedir.
İlaca dirençli TB, tüberküloz tedavisinde önemli bir sorundur. İlaç direnci olan olguların tedavisinin verem savaşı programı çerçevesinde sistematik olarak ele alınması gereklidir.
İlaca dirençli tüberkülozu olan hastalar da tedavi edilebilir. Ancak bu hastaların tedavisi; daha uzun sürmesi, daha çok yan etki yaratması, daha pahalı olması ve bazen ameliyat da gerektirmesi nedeniyle daha zordur.
Dirençli tüberküloz hastalarının tedavileri sadece bu konuda uzmanlaşmış göğüs hastalıkları eğitim ve araştırma hastanelerinde ve bazı üniversite hastanelerinde yapılmaktadır.
DÜZENSİZ UYGULANAN YA DA TAMAMLANMAYAN TEDAVİ, İLAÇ DİRENCİNE YOL AÇAR
DOĞRUDAN GÖZETİMLİ TEDAVİ (DGT)
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından tüberküloz kontrol programları için önerilen tedavi yöntemi Doğrudan Gözetimli Tedavi (DGT)'dir. DGT, verem hastasının tüm tedavisi boyunca ilaçlarının her dozunu bir görevli ya da sorumlu kişinin gözetiminde içmesi ve bunun kaydedilmesidir.
DGT uygulamasının temel nedeni, hastaların genellikle tedaviye uyumsuz olmalarıdır. Verem hastalarının tedavileri en az 6 ay (ilaç direnci olan vakalarda bu süre uzayabilir) olmak üzere uzun bir zaman almaktadır. Tedavi sürecinin uzun olması ve tedaviye başladıktan sonra hastaların bir-iki hafta içerisinde iyileşme belirtileri göstermelerinden dolayı verem hastaları tedavilerini yarım bırakabilmektedirler. Bunun sonucunda hastalarda nüks, ilaç direnci, kronikleşme gibi istenmeyen sonuçlar görülebilmekte, tedavi süreci uzayabilmekte ve bu hastalar toplum açısından bulaşma kaynağı oluşturabilmektedirler.
DGT uygulamaları ile tedavi başarısı ve kür oranları artarken hastalık insidansı düşmektedir. Ayrıca nüks oranları, ilaç direnci oranları da düşmektedir. Etkili ve başarılı bir tedavi için, aktif olarak hastalara ilaç içirmek gereklidir.
TÜBERKÜLOZ (VEREM) HASTALIĞI
Tüberküloz, Mycobacterium tuberculosis complex olarak tanımlanan bir grup mikobakteri tarafından oluşturulan, çok değişik klinik görünümlere sahip kronik, nekrozitan bir infeksiyondur. Hastalığın oluşumundan %97-99 oranında Mycobacterium tuberculosis sorumludur.
Basiller, çoğunlukla akciğerlerde hastalık oluşturmalarına rağmen kemikler, eklemler, beyin, böbrekler, sindirim sistemi, omurga gibi organ ve sistemleri de etkileyebilmektedir. Tüberküloz (TB) hastalığı, önlenebilen, tedavi edilip iyileştirilebilen, toplumsal açıdan önemli bir hastalıktır.
VEREM TEDAVİ EDİLEBİLİR BİR HASTALIKTIR
DÜNYADA TÜBERKÜLOZ
Tüberküloz hastalığı etkili bir şekilde tedavi edilebiliyor olmasına karşın, halen tüm dünyada önemli bir sağlık sorunu olarak varlığını korumaktadır. Tüm dünya nüfusunun yaklaşık üçte biri tüberküloz basili ile enfektedir. Enfekte kişilerin %5-10'u yaşamlarının bir döneminde hasta olmaktadır.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) “Küresel Tüberküloz 2015 Raporu”na göre dünya genelinde tüberküloz insidans, prevalans ve mortalite hızları düşmektedir. Buna rağmen küresel TB yükü halen çok yüksektir. 2014 yılında 9,6 milyon yeni vaka ve 1,5 milyon TB’den ölüm olduğu hesaplanmıştır.
Dünyadaki TB vakalarının yarısından fazlası (%58) Güneydoğu Asya ve Batı Pasifik Bölgelerindedir. Hastaların yaklaşık %43’ü Hindistan, Endonezya ve Çin’de bulunmaktadır.
TÜRKİYE'DE TÜBERKÜLOZ
Türkiye'de 2014 yılında toplam 13.378 tüberküloz hastası verem savaşı dispanserleri kayıtlarına girmiştir. Toplam olgu hızı yüz bin nüfusta 17,2'dir.
2014 yılı TB hastalarının %92’si (12.253 kişi) yeni TB olgusu, %8’i (1.125 kişi) önceden tedavi görmüş olgudur. Toplam 13.378 hastanın 7.728’i (%58) erkek, 5.528’i (%42) kadındır.
Hastaların 8.632’sinde (%65) akciğer tüberkülozu varken, 4.746’sında (%35) akciğer dışındaki organlar (lenf bezleri, plevra, kemik, böbrek, beyin vb.) tutulmuştur.
Hastaların %6’sı (809 kişi) yabancı ülke doğumlu hastadır. Yabancı ülke doğumlu TB hastalarında 433 kişi ile (%53,5) Suriye doğumlular birinci sırada gelmektedir. Suriye’den sonra; Azerbaycan, Bulgaristan, Afganistan, Türkmenistan doğumlular sık görülmektedir.
2014 yılında ilaç duyarlılık testi yapılan olguların %4,6’sı (253 kişi) çok ilaca dirençli tüberküloz (ÇİD- TB) bulunmuştur. Çok ilaca direnç oranı yeni olgularda %2,5 (121 vaka), tedavi görmüş olgularda %21,1 (132 vaka) olarak saptanmıştır.
Tüm tüberküloz hastalarında, 2013 yılı için tedavi başarısı %86,3 olarak tespit edilmiştir. Tedavi başarısı yeni olgularda %87,9 ve önceden tedavi görmüş olgularda %67,0’dir. 2013 yılı hastalarında ölüm oranı %4,7’dir (625 vaka).
TÜBERKÜLOZ HASTALIĞI HALEN DÜNYADA ÖNEMLİ BİR HALK SAĞLIĞI SORUNUDUR
TÜBERKÜLOZ NASIL BULAŞIR?
Mycobacterium tuberculosis basili tarafından oluşturulan TB hastalığı hava yolu ile TB hastasından sağlam kişiye bulaşır. En bulaştırıcı olan hastalar tedavi görmemiş, balgam mikroskopisinde ARB pozitif olan akciğer ve larinks tüberkülozlulardır. Nefes vermekle, özellikle de öksürmek, hapşırmak, konuşmak ile mikroplar çevre havaya saçılır. Sağlıklı kişiler bu mikropları nefesleriyle alırlar. Hasta ile yakın ve uzun süreli teması olan kişilere bulaşma riski fazladır. Bunlar; aile bireyleri, aynı evi paylaştığı arkadaşları, işyeri arkadaşları olabilir. Bulaşma için genellikle verem hastası bir kişi ile belirli süre birlikte yaşamak gereklidir.
Solunum yoluyla alınan verem mikrobu verem enfeksiyonuna yol açar. Bu, bir hastalık durumu değildir. Vücutta verem basilinin sessiz durduğu ve adeta hapsedildiği bir durumdur. Vücut direncinin düştüğü bir anda hastalık oluşturur. Hastalık gelişme riskinin en yüksek olduğu dönem ilk iki yıldır. İlk iki yılda %5, sonrasında %5 olmak üzere, yaşam boyu hastalık gelişme riski %10'dur.
Hastaya tüberküloz tedavisi başlandıktan yaklaşık 2-3 hafta sonra bulaşıcılık genellikle sona erer.
TÜBERKÜLOZ HASTALIĞI HAVA YOLUYLA BULAŞIR
KİMLER TÜBERKÜLOZ HASTALIĞI AÇISINDAN YÜKSEK RİSK ALTINDADIR?
Tüberküloz enfeksiyonu riskini artıran durumlar şunlardır: Yüksek TB prevalanslı yerde yaşamak, TB basiliyle karşılaşma olasılığının yüksek olması, karşılaşma süresinin uzun olması, intrensek (kişisel) duyarlılığın yüksek olması ve TB hastası ile yakın temas öyküsünün olmasıdır.
Tüberküloz enfeksiyonunun aktif tüberküloza dönüşme riskini artıran durumlar şunlardır: Enfeksiyonun yeni gelişmiş olması (ilk 2 yıl), vücut ağırlığının ideal vücut ağırlığından düşük olması, enfekte olan kişinin 0-5 yaşta ya da çok ileri yaşta olması, sigara kullanımı, uyuşturucu kullanımı, uzun süre kortikosteroid kullanımı, bağışıklığı baskılayan tedaviler, bağışıklık sisitemini baskılayan herhangi bir hastalığın (diyabet, silikozis, HIV enfeksiyonu, lösemi, lenfoma, kronik malabsorbsiyon sendromları, transplantasyon, kronik böbrek yetersizliği, hemodiyaliz) varlığıdır.
BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİN BASKILANMASI, HASTALIK RİSKİNİ ARTIRAN EN ÖNEMLİ FAKTÖRLERDENDİR
TÜBERKÜLOZ HASTALIĞININ BELİRTİLERİ NELERDİR?
Tüberküloz hastalığı genellikle sessiz bir başlangıç gösterir. Kronik bir tablo vardır. Solunum sistemi semptomları, hastalığa spesifik olmayan genel semptomlar ve akciğer dışı diğer organ bulguları görülebilir.
TB semptomları ve hastalığın ciddiyeti, çok hafifle hayatı tehdit eden tablo arasında değişebilir. Semptomlar/bulgular lokal ve sistemik olabilir. TB hastalığı herhangi bir organ veya dokuyu tutabilir.
Sistemik (Genel) Bulgular; ateş, gece terlemesi, halsizlik, çabuk yorulma, iştahsızlık, kilo kaybı, çocuklarda kilo alamama.
Solunum Sistemi Bulguları: Akciğer tüberkülozunda, öksürük, balgam çıkarma, hemoptizi (kan tükürme), göğüs ağrısı, sırt-yan ağrısı, nefes darlığı gibi bulgular vardır.
Akciğer dışı organ tüberkülozu: Hastalığın olduğu organa özgün bulgular vardır (lenf bezi büyümesi, idrarda kan görülmesi, eklemde şişlik gibi).
2-3 HAFTADAN UZUN SÜREN ÖKSÜRÜKTE TÜBERKÜLOZDAN ŞÜPHELENİLMELİDİR
TÜBERKÜLOZ HASTALIĞININ TANISI NASIL KONULUR?
Tüberküloz hastalığının kesin tanısı balgamda tüberküloz basillerinin gösterilmesi ile konulur. Hastanın yakınmaları ile hastalıktan şüphelenilir. Hastanın değerlendirilmesinde kapsamlı bir tıbbi yaklaşım gerekir: Hastanın öyküsü (anamnezi), fizik bulguları, akciğer filmi, tüberkülin deri testi (PPD) ile hastalıktan şüphelenilir. Bakteriyolojik ya da histolojik inceleme ile tanı kesinleştirilir. Verem savaşı dispanserlerinde tanı işlemleri, tedavi, ilaçlar ve takip ücretsizdir. Tüm tüberküloz ilaçları Sağlık Bakanlığı tarafından ücretsiz olarak verilmektedir.
TÜBERKÜLOZ HASTALIĞININ KESİN TANISI, BALGAMDA TÜBERKÜLOZ BASİLLERİNİN GÖSTERİLMESİ İLE KONULUR
TÜBERKÜLOZ HASTALIĞI NASIL TEDAVİ EDİLİR?
Tüberküloz hastalığı uygun ilaç tedavisi ile iyileşebilen bir hastalıktır. Tedavide birden fazla ilacın düzenli ve yeterli süre birlikte alınması gerekmektedir. İlaçlarını önerilen şekilde aksatmadan, yeterli sürede içen hastaların hemen hepsi başarıyla tedavi edilir.
Tedavide kullanılabilecek temel ilaçlar; İzoniyazid, rifampisin, etambutol, pirazinamid veya morfozinamid ve streptomisin'dir. Tedavi süresi en az altı aydır. Tedavinin ilk iki ayından sonra ilaç sayısı azaltılmaktadır. Bazı özel durumlarda tedavi süresi uzatılabilmektedir. İlaçların her gün düzenli bir şekilde alınması çok önemlidir.
Tedavi, bulaşıcı bir hastalık olan veremle savaşın en önemli yöntemidir. Düzenli tedavi hem hastanın iyileşmesini sağlar, hem de bulaşıcılığı hızla önleyerek toplum sağlığını korur. Bu nedenle, hastanın tedavisinin düzenli sürdürülmesi ve tamamlanması gerekir.
TÜBERKÜLOZ HASTALIĞI UYGUN İLAÇ TEDAVİSİ İLE İYİLEŞEBİLEN BİR HASTALIKTIR
İLACA DİRENÇLİ TÜBERKÜLOZ NEDİR?
Tüberküloz hastalığında ilaç direnci, mutasyonlarla oluşur. Doğal suşlardaki direnç oranları son derece düşüktür. Uygun tamamlanmayan tedavi (tek ilaçla tedavi, yetersiz ilaç kombinasyonları ile tedavi ve tedaviye aralar vermek) ile ilaç direnci gelişmektedir.
İlaca dirençli TB, tüberküloz tedavisinde önemli bir sorundur. İlaç direnci olan olguların tedavisinin verem savaşı programı çerçevesinde sistematik olarak ele alınması gereklidir.
İlaca dirençli tüberkülozu olan hastalar da tedavi edilebilir. Ancak bu hastaların tedavisi; daha uzun sürmesi, daha çok yan etki yaratması, daha pahalı olması ve bazen ameliyat da gerektirmesi nedeniyle daha zordur.
Dirençli tüberküloz hastalarının tedavileri sadece bu konuda uzmanlaşmış göğüs hastalıkları eğitim ve araştırma hastanelerinde ve bazı üniversite hastanelerinde yapılmaktadır.
DÜZENSİZ UYGULANAN YA DA TAMAMLANMAYAN TEDAVİ, İLAÇ DİRENCİNE YOL AÇAR
DOĞRUDAN GÖZETİMLİ TEDAVİ (DGT)
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından tüberküloz kontrol programları için önerilen tedavi yöntemi Doğrudan Gözetimli Tedavi (DGT)'dir. DGT, verem hastasının tüm tedavisi boyunca ilaçlarının her dozunu bir görevli ya da sorumlu kişinin gözetiminde içmesi ve bunun kaydedilmesidir.
DGT uygulamasının temel nedeni, hastaların genellikle tedaviye uyumsuz olmalarıdır. Verem hastalarının tedavileri en az 6 ay (ilaç direnci olan vakalarda bu süre uzayabilir) olmak üzere uzun bir zaman almaktadır. Tedavi sürecinin uzun olması ve tedaviye başladıktan sonra hastaların bir-iki hafta içerisinde iyileşme belirtileri göstermelerinden dolayı verem hastaları tedavilerini yarım bırakabilmektedirler. Bunun sonucunda hastalarda nüks, ilaç direnci, kronikleşme gibi istenmeyen sonuçlar görülebilmekte, tedavi süreci uzayabilmekte ve bu hastalar toplum açısından bulaşma kaynağı oluşturabilmektedirler.
DGT uygulamaları ile tedavi başarısı ve kür oranları artarken hastalık insidansı düşmektedir. Ayrıca nüks oranları, ilaç direnci oranları da düşmektedir. Etkili ve başarılı bir tedavi için, aktif olarak hastalara ilaç içirmek gereklidir.