- 12 Temmuz 2006
- 510
- 2
- 51
Toz İmparator!
Hani televizyonda bir reklam vardı. Beyler toplanmış gün yapıyor, Şemsi Bey’in masa örtüsüne çay dökülüyordu. Şemsi, üzülmedi şekerim. Neden? Çünkü karısı ona Zingo Matik alıyormuş. Zingo Matik alınca erkekler ev işi yapıyormuş. Vay vaayy... Bahçede çamaşır asarken komşunun kar gibi çamaşırlarına özeniyordu adam. Sırrını soruyor. Diğeri hafif kasıyor kendini, sonunda söylüyor... Adam şüpheli; “Eksik verdiğin kurabiye tarifi gibi olmasın ama” diyor.
Ev işlerini erkekler yapsaydı böyle mi olurdu acaba? Şimdi... Düşünelim bir kere. Adam komşusundan kurabiye tarifi almış, ama hain komşu eksik vermiş. O da tabii, takır tukur kurabiyelerle aleme rezil olmuş. Hah! Bir kere bir erkek bunu hazmetmezdi! O at duvara gelsin, kurabiyelerin yağı yerde kalamazdı. Öyle kadınlar gibi çamaşır asarken laf sokuşturmakla yetinmezdi. Ne yapardı? Arkadaşlarını da toplayarak iş çıkışı o komşuyu döverdi!
Hayallerimiz gerçek olsa ve bütün ev işlerini erkekler yapsaydı ne olurdu?
- Ütü yapmakla vakit kaybetmezler, “Buruştur ve çık” modası çıkarırlardı.
- Aynı bezle musluğu, yeri, paspastaki karpuz suyunu, sehpayı, mutfak tezgahını silerler ve bunda hiçbir sakınca görmezlerdi.
- Çamaşır makinesine stop lambaları, durulama tuşuna sis lambası, devrini yükseltmek için ekstra motor ve dahi çelik kapak takarlardı.
- Çamaşır yıkarken asla yumuşatıcı kullanmazlardı. Hieyt! Sert erkekler yumuşamaz...
- Dolma sararlardı... Ama Trakyalı olanlar dolmaları tencereye “üç, bej, iki”, olmayanlar “dört, dört, iki” taktiğine göre dizerlerdi.
- Kurabiyeler öyle kalpli malpli, haa bir de katiyen yuvarlak olmazdı... Koparılmış herhangi bir Mercedes amblemi kurabiye kalıbı olarak kullanılırdı.
- Yemeklerin adı da değişirdi. Polat Kebabı, Hakem bayıldı, Alex dudağı tatlısı, Borsa böreği... Ama en iyi yaptıkları yemek “Oturtma” olurdu.
- Maydanoz, dereotu, kıvırcık gibi bayım bayım malzemeler bir yiğidin mutfağında yer almazdı.
- Toz almaları kolay olurdu. Sehpaya yaklaşıp “Dağılın laynn!” narası yüzeyde hiç pamukçuk bırakmazdı.
- Elektrik süpürgesine spor Anadol muamelesi yaparlar; süpürgenin yanına, arkasına “Toz İmparator”, “Büyüyünce halı yıkama makinesi olacağım”, “Madem ki tozsun, bil ki yoksun” çıkartmaları yapıştırırlardı.
İnsan bu. Sürekli değişim içinde olduğumuzdan ve bulunduğumuz ortamın şeklini aldığımızdan belki zamanla onlar da değişirlerdi. Hatta bir gün parmak arası terlik bile giyerlerdi. Hiç birimizin hoşuna gitmezdi değil mi? Tabii ki hayat müşterek, yardımlaşmak kaçınılmaz. Ama bırakalım herkes tabiatının uygun olduğu işlerde yoğunlaşsın, ha?
> Ninem diyor ki:
Ergen gözü ile kız alma, gece gözü ile bez alma.
> Profesör Mualla:
Temiz bir kalp, zehirli dillerin bozduğunu düzeltir.
HALİME GÜRBÜZ
Hani televizyonda bir reklam vardı. Beyler toplanmış gün yapıyor, Şemsi Bey’in masa örtüsüne çay dökülüyordu. Şemsi, üzülmedi şekerim. Neden? Çünkü karısı ona Zingo Matik alıyormuş. Zingo Matik alınca erkekler ev işi yapıyormuş. Vay vaayy... Bahçede çamaşır asarken komşunun kar gibi çamaşırlarına özeniyordu adam. Sırrını soruyor. Diğeri hafif kasıyor kendini, sonunda söylüyor... Adam şüpheli; “Eksik verdiğin kurabiye tarifi gibi olmasın ama” diyor.
Ev işlerini erkekler yapsaydı böyle mi olurdu acaba? Şimdi... Düşünelim bir kere. Adam komşusundan kurabiye tarifi almış, ama hain komşu eksik vermiş. O da tabii, takır tukur kurabiyelerle aleme rezil olmuş. Hah! Bir kere bir erkek bunu hazmetmezdi! O at duvara gelsin, kurabiyelerin yağı yerde kalamazdı. Öyle kadınlar gibi çamaşır asarken laf sokuşturmakla yetinmezdi. Ne yapardı? Arkadaşlarını da toplayarak iş çıkışı o komşuyu döverdi!
Hayallerimiz gerçek olsa ve bütün ev işlerini erkekler yapsaydı ne olurdu?
- Ütü yapmakla vakit kaybetmezler, “Buruştur ve çık” modası çıkarırlardı.
- Aynı bezle musluğu, yeri, paspastaki karpuz suyunu, sehpayı, mutfak tezgahını silerler ve bunda hiçbir sakınca görmezlerdi.
- Çamaşır makinesine stop lambaları, durulama tuşuna sis lambası, devrini yükseltmek için ekstra motor ve dahi çelik kapak takarlardı.
- Çamaşır yıkarken asla yumuşatıcı kullanmazlardı. Hieyt! Sert erkekler yumuşamaz...
- Dolma sararlardı... Ama Trakyalı olanlar dolmaları tencereye “üç, bej, iki”, olmayanlar “dört, dört, iki” taktiğine göre dizerlerdi.
- Kurabiyeler öyle kalpli malpli, haa bir de katiyen yuvarlak olmazdı... Koparılmış herhangi bir Mercedes amblemi kurabiye kalıbı olarak kullanılırdı.
- Yemeklerin adı da değişirdi. Polat Kebabı, Hakem bayıldı, Alex dudağı tatlısı, Borsa böreği... Ama en iyi yaptıkları yemek “Oturtma” olurdu.
- Maydanoz, dereotu, kıvırcık gibi bayım bayım malzemeler bir yiğidin mutfağında yer almazdı.
- Toz almaları kolay olurdu. Sehpaya yaklaşıp “Dağılın laynn!” narası yüzeyde hiç pamukçuk bırakmazdı.
- Elektrik süpürgesine spor Anadol muamelesi yaparlar; süpürgenin yanına, arkasına “Toz İmparator”, “Büyüyünce halı yıkama makinesi olacağım”, “Madem ki tozsun, bil ki yoksun” çıkartmaları yapıştırırlardı.
İnsan bu. Sürekli değişim içinde olduğumuzdan ve bulunduğumuz ortamın şeklini aldığımızdan belki zamanla onlar da değişirlerdi. Hatta bir gün parmak arası terlik bile giyerlerdi. Hiç birimizin hoşuna gitmezdi değil mi? Tabii ki hayat müşterek, yardımlaşmak kaçınılmaz. Ama bırakalım herkes tabiatının uygun olduğu işlerde yoğunlaşsın, ha?
> Ninem diyor ki:
Ergen gözü ile kız alma, gece gözü ile bez alma.
> Profesör Mualla:
Temiz bir kalp, zehirli dillerin bozduğunu düzeltir.
HALİME GÜRBÜZ