• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Toplum baskısıyla aile olunmuyor

16 Ağustos 2010
294.756
607.158
1.098
43
Malatya
568d03a167b0a9521491bdf9.jpg

Psikiyatri uzmanı Prof. Dr. M. Kerem Doksat cevaplıyor.

Aile, psikoloji ve psikiyatri açısından ele alındığında, toplumun en küçük birimi veya atomu olarak kabul edilir. Ülkemizde geleneksel, feodal veya baskıcı aile tipleri iç içe yaşamaktadır. Bunun yanında, görücü usulüyle evlenme gibi gelenekler hala yaygın bir şekilde kabul görüyor toplumumuzda.

Bu noktada vurgulanması gerekenen en önemli dinamiklerden biri ise, çağımızda gençlerin kendi eş seçimlerine kendilerinin karar vermesi. Toplum ne kadar dayatmacı veya ısrarcı davranırsa, bu gençler üzerinde o kadar geri tepiyor. Artık gençler herhangi bir restoranda, cafede veya benzeri bir sosyal ortamda tanışıp, kolayca kaynaşıyor ve genellikle de evleniyorlar.

568d01d367b0a9521491bd90.jpeg
Aileyi meydana getiren başlıca bireyler bilindiği üzere; anne, baba ve çocuklardan oluşuyor. Geniş ailede ise buna büyükanneler, dedeler ve nineler ekleniyor. Bu durumda Üçüncü Nesil İlişkisi denilen tablo ortaya çıkıyor. Geniş aile düzeninde genellikle, torunlar şımartılıyor ve ne isterlerse yapılıyor. Bu duruma bağlı olarak, esas ebeveynler olan anne ve baba zor durumda kalabiliyor.

568c505f67b0a94700a15464.jpeg

Memleketimizde geniş aileler ve çekirdek aileler iç içe yaşıyor. Geniş ailelerde herkes kafasına göre takılıyor, ama bu da çoluk çocuğun, torunların denetimini zorlaştırıyor. Bir bakıyoruz çocuklardan biri gece kulüplerinde veya barlarda sabahlarken, bir başkası “ana kuzusu” şeklinde ebeveynlerinin dizinin dibinde oturuyor.

TOPLUM BASKISI NEDİR?

Çoğunluğu oluşturan sosyal grupların, azınlıkta olan grup bireylerine kendi hayat tarzını dayatması; güçlülerin, güçsüzlere tahakküm kurmasının psikolojide ve sosyolojide karşılığı nedir? Karmaşa yani belirsizlik!

Aidiyet ve mensubiyet sosyolojik kavramlar. Bu duygular insanları bazen fanatikleştirip, guruplaştırdığı gibi; bazen de yalnızlığa itebiliyor.

Hamaset ve çeşitli politik yahut ideolojik söylemler, ülkemizde uzun vadede tamir edilmesi güç ve derin yaralar açmakta. Ailelerde parçalanmayla, yeni yuva kurma süreçleri iç içe geçmiş vaziyette. Hal böyle olunca da fatura, bu zincirdeki en zayıf halkaya yani çocuklara kesiliyor. Depresyon, kaygı bozuklukları, stresle başa çıkmakta zorlanma derken…

Bir görüyoruz ki aileyi oluşturan bireylerin çoğunda psikiyatrik veya psikosomatik şikâyetler (endişe veya kaygıya bağlı bedensel belirtiler) ortaya çıkıyor.

568d03a167b0a9521491bdf9.jpg

Bir dönem takip ettiğim böyle bir aileden örnek vermek isterim: Annede Kan Basıncı Yükselmesi (Hipertansiyon: 160/100 mm Hg), babada bir ishal bir de kabızlıkla seyreden İrritabl Kolon Sendromu, çocuklardan birinde Ağır Depresyon, öbüründe de Panik Bozukluğu gelişti.

Sonuçta hepsi iyileşti ve şimdi sadece idame (sürdürüm) terapilerine geliyorlar ama ailenin bütünlüğü yara aldı.

Bir kısmı da sorunu bir süre ayrı yaşamakla çözmeye çalışıyor ki, bunların ekserisi boşanarak kendi hayatlarını tekrar çizme yoluna gidiyorlar. Bu da yalnızlık ve başta alkol olmak üzere, çeşitli madde kullanım bozukluklarına kadar gidebiliyor.

Bence aile bütünlüğünü korumak için her tür çaba gösterilmeli.



Kaynak: hürriyet
 
Back