Tiroid hastası mıyım?.....Tiroid Hastalarının Paylaşım Alanı

Nevreste

Yeniden ☀
Yönetici
Editor
16 Ağustos 2010
293.184
603.211
43

1. Guatr nedir, neden oluşur?

Tiroid bezi boynun ön kısmında yerleşen ve vücudumuz için hayati öneme sahip bir iç salgı bezidir. Normal ağırlığı yaklaşık 20 gram kadar olup herhangi bir nedenle büyümesine guatr denir. Nodül olmaksızın tiroid büyümesi basit (diffüz) guatr, nodüllü tiroid büyümesi nodüler guatr olarak adlandırılır. Guatr oluşumunda iyot elementinin gıda ile yetersiz alınması, genetik yatkınlık, çevresel ve kişisel özellikler gibi değişik faktörler etkili olmaktadır. Ayrıca bizim yaptığımız bir çalışmada obezite ile tiroid büyüklüğünün sıkı ilişkisi olduğunu gösterdik.

2. Tiroid hormonları neden önemlidir?

Tiroid hormonu vücudumuzda; büyüme, gelişme, enerji oluşumu ve enerji kullanımı, vücut ısısının sağlanması ve devamlılığı, her türlü metabolizma faaliyetinin normal şekilde sürdürülebilmesi için çok önemli roller üstlenmektedir. Dolayısıyla tiroid hormonunun gereğinden az ya da fazla salgılanması vücuttaki her organ üzerinde ciddi rahatsızlıklara sebep olabiliyor.

3. Tiroid hastalıklarının belirtileri ve bulguları nelerdir?

Çeşitli hastalıklarda tiroid hormonlarının fazla üretilip salgılanması (hipertiroidi) ya da olması gerekenden az üretilmesi ve salgılanması (hipotiroidi) söz konusu olabilir. Salgının fazla olması durumunda çarpıntı, aşırı iştah ve yemek yemeye rağmen kilo kaybı, sinirlilik, ellerde titreme, terleme, saç dökülmesi, kas ağrısı, ishal gibi şikâyetler oluşurken, salgının yetersiz olması halinde hareketlerde yavaşlama, halsizlik, yorgunluk, uyuma isteği, saç dökülmesi, vücutta su tutulması ve kilo artışı, ciltte kuruma, ses kısıklığı, kabızlık, kadınlarda adet düzensizliği gibi şikayetler ortaya çıkar.

Tiroid bezinin yapısal hastalıklarında; nodüllerin sayı ve büyüklüğüne göre boyunda şişlik, nefes borusuna bası nedeniyle öksürük veya ilerlemiş olgularda nefes almada zorluk, yemek borusuna bası nedeniyle yutkunma zorluğu, ses kısıklığı gibi belirtiler olabilir.




4. Tiroid nodülü nedir, nasıl oluşur?

Tiroid bezinde ortaya çıkabilen yuvarlak ya da elips şeklindeki oluşumlara nodül denir. Elle muayene ile hastaların %5-10’unda nodül saptanabilirken tiroid ultrason kullanımının yaygınlaşması ile erişkin insanların hemen hemen %50’sinde tiroid nodülü veya nodüllerinin bulunabileceği gösterilmiştir. Kadınlarda erkeklere göre daha sık görülürler. Nodüllerdeki en önemli tanımlayıcı özellik nodülün kanser olup olmadığıdır. Tiroid nodüllerinin kanser riskini ortaya koymada kullanılan en önemli yöntem nodüllerden ince iğne ile alınan biyopsilerdir. Genel olarak, nodüllerin yaklaşık %90’i iyi huylu olmasına karşın %10 civarında nodül içinde kanser bulunabilmektedir.

5. Tiroid hastalıklarında tanı yöntemi nedir?

Öncelikli olarak kanda tiroid hormon düzeylerine (ST4 ve TSH) bakılmalıdır. Tiroid hastalıklarında olmazsa olmaz tanı aracı ultrasonografi muayenesidir. Bazı hastalarda tiroid sintigrafisi de tanısal amaçla kullanılmaktadır.

6. Tiroid hastalıkları nasıl tedavi edilmektedir?

Biyopsi sonucu kanser açısından şüpheli yada kanser çıkan hastalar ile mekanik basıya neden olan büyük nodüle sahip olan hastalar ameliyat edilmelidir. Bu durumda, çoğu zaman tiroid bezinin tamamı çıkarılmakta olup bu hastalar ömür boyu dışarıdan tiroid hormonu almak zorundadırlar. Ayrıca Hashimoto hastalığı gibi tiroid hormon eksikliği durumlarında hastalar ömür boyu dışarıdan tiroid hormonu almalıdırlar. Tiroid hormon fazlalığı olan hastalarda hormon fazlalığı ilaç veya radyoaktif iyot tedavisi vererek ya da ameliyat ile tedavi edilmelidir.



Kaynak: doktor sitesi
 
Tiroid hormonları

Tiroid hormonları ve yumurtalık işlevleri birbirleriyle o kadar iç içedirler ki, yumurtalık işlevlerinde sorunların varlığı durumunda tiroid bezi işlevleri tanı aşamasının ilk başlarında değerlendirilir. Kronik bir yumurtlama bozukluğu olan Polikistik Overi (PKO) daha iyi anlayabilmek için her kadının tiroid bezi işlevleri hakkında temel bilgilere sahip olması son derece önemlidir.

Vücudun en temel işlevlerini yöneten tiroid bezine ait sorunlar (tiroid hormonlarının az çalışması, fazla çalışması veya bez içinde oluşan kitleler), erkeklerden daha çok kadınlarda görülmektedir. Tiroid bezi sorunları sıklıkla otoimmun tabiyattadır (otoimmun hastalık, vücudun kendi dokularından birine bilinmeyen nedenlerle yabancılaşması ve bu yabancı dokuyu bağışıklık sistemiyle vücuttan uzaklaştırmaya yönelik girişimler yapması neticesinde oluşan hastalıktır. Bağışıklık sistemi vücudun aslında kendine ait olan bu dokusunu tahrip ettikçe dokunun işlevleri aksamakta ve buna bağlı sorunlar ortaya çıkmaktadır).

Kadınlarda tiroid bezi sorunlarının sık olması nedeniyle hormonal dengesizlik düşünülen hemen her durumda ve hatta aşağıda anlatılacağı gibi hiçbir şikayeti olmayan bir kadında bile belli aralıklarla tiroid hormon ölçümü yapılması önerilmektedir. Günümüzde henüz belirti ve bulgular ortaya çıkmadan bile tiroid bezi sorunlarını ortaya çıkarabilecek hassas laboratuvar ölçüm yöntemleri geliştirilmiştir.

TİROİD BEZİNİN İŞLEVLERİ



Tiroid bezi boyunda hemen gırtlağın altında yerleşmiş ve elle hissedilebilen, iki ayrı lobdan (lob, bölüm anlamındadır) oluşmuş kalkana benzeyen (tiroid Latince kalkan anlamına gelir) bir salgı bezidir.

Tiroid bezi besinlerle aldığımız iyodu kandan çekerek içinde depolar. İyot T3 ve T4 olmak üzere iki ayrı şekilde bulunan tiroid hormonlarının yapısında yer alan önemli bir maddedir.

Tiroid bezi hormonları üretirken ve iyodu depolarken emri hipofiz bölgesinde bulunan TSH (Tiroid Stimulan (uyarıcı) Hormon) adı verilen hormondan alır. TSH’ın salgısı ise hipotalamus adlı beyin bölgesinden salgılanan TRH (TSH Releasing (salgılayıcı) Hormone) adı verilen bir hormon tarafından yönetilir.

Hipofiz bezi yumurtalıklara emir veren LH ve FSH ve tiroid bezine emir veren TSH dışında yan resimde görülen diğer organlara da emir verir. Doğum sonrası rahim kasılması, vücuttaki kortizon hormonu salgısının denetimi, memelerden süt salgılanması ve diğer birçok işlev hipofiz bezi denetimindedir ve hipofiz bezi sürekli olarak beynin hipotalamus bölgesi tarafından denetim altında tutulur.

TRH salgısı tiroid hormonlarının kana ne kadar geçmesini gerektiğini belirleyen hormondur ve ihtiyacı vücudun her bölgesinden hipotalamusa ulaşan sinyaller tarafından yönetilir.

T3 ve T4 hormonları tiroid bezi içinde tiroglobulin adı verilen bir madde içinde depolanırlar ve bu hormonlar TSH hormonu etkisiyle bu maddenin içinden çıkarak kana geçerler.

T4 hormonu T3 ten çok daha fazla salgılanmasına karşın kanda ve dokularda T3 hormonuna dönüşür ve hemen tüm tiroid hormonu işlevleri esasen T3 tarafından gerçekleştirilir.

Tiroid hormonları vücudun hemen her hücresinin işlevi için gereklidir ve ister diğer hormonların yapımı olsun, ister hücre büyümesi ve çoğalması olsun metabolizmanın normal işlemesi açısından vazgeçilmez hormonlardır.

Ateşli hastalıklar, ağır hastalıklar, beslenme bozuklukları, stres gibi durumlarda vücut enerji tasarrufu yapmak zorundadır ve bunu kandaki tiroid hormonu seviyesini azaltarak yapar. Tiroid hormonlarının azalması vücut işlevlerinin, yani metabolizmanın, olay devam ettiği sürece yavaşlamasını sağlar (bir savaş durumunda besin maddelerinin dikkatli tüketilmesi, enerji tasarrufu yapılması gibi).

Tiroid hormonları da diğer hormonlar gibi vücutta çeşitli proteinlere bağlı olarak dolaşırlar ve kandaki T3 ve T4 hormonlarının önemli kısmı başta TBG (tiroksin bağlayıcı globulin) olmak üzere çeşitli protein yapılı maddelere bağlıdırlar. Serbest olan hormonlar ise hücreler içine girerek etkilerini gösterirler.

TRH, TSH hormonu salgısı yanında yine hipofizden Prolaktin hormonu salgısını da yönetir. Bu nedenle TRH hormonunun artmasına neden olan durumlar (hipotiroidi, yani tiroid hormon salgı yetersizlikleri) Prolaktin hormonu artışına da neden olabilmektedirler. Prolaktin hormonu salgı bozukluğundan şüphelenilen her durumda bu nedenle kan prolaktin hormonu seviyesi yanında TSH seviyesi de bakılır (TRH artınca TSH da artacaktır, bu nedenle TRH yerine ölçümü daha kolay olan TSH seviyesi bakılır).

Tiroid Bezi İşlevlerini Değerlendiren Testler

Serbest T4 (sT4)
Total (toplam) T4 (T4)
Total (toplam) T3 (T3)
TSH

Günümüzde kanda oldukça düşük TSH seviyelerini bile gösterebilen laboratuvar yöntemleri geliştirilmiştir.

Bu testler arasında kan hormon seviyelerini en iyi yansıtan sT4’tür ve genellikle TSH ölçümüyle beraber tercih edilir. Kan TSH ölçümü tek başına bile tiroid bezi işlevlerini yansıtabilen hassas bir yöntemdir ve kanda yüksek bulunması tiroid bezi hormonlarının (T3, T4) düşük olduğunu, düşük bulunması ise tiroid bezi hormonlarının yüksek olduğunu gösterir. Bu tür durumlarda sT4 seviyesi değerlendirmesi yapılarak düşüklük veya yüksekliğin derecesi belirlenir.

Bazı durumlarda TSH seviyeleri normal sınırlar dışında olmasına rağmen, tiroid bezi hormon seviyeleri normal sınırlar içinde bulunabilir. Bu durum hipofiz bezinin çok çalışarak (TSH’ı daha fazla üreterek) veya daha az çalışarak (TSH’ı daha az üreterek) olayı kompanse etme çabasını gösterir ve hastalığın henüz belirti vermeye başlamadan saptanmasını mümkün kılar.

Diğer Testler

Tiroid bezi ultrasonografisi, tiroid bezi sintigrafisi, tiroid bezinden numune alınması (aspirasyon biyopsisi) ve diğer bazı yöntemler özellikle tiroid bezi içinde kitle varlığından şüphelenilen durumlarda yapılır. Bu testlerin ayrıntısını İç Hastalıkları-Endokrinoloji branşına ait bilgiler içeren sitelerden bulabilirsiniz.
 
TİROİD BEZİNİN AZ ÇALIŞMASI (HİPOTİROİDİ)

Sıklıkla otoimmun nedenlere (otoimmun hastalık, vücudun kendi dokularından birine bilinmeyen nedenlerle yabancılaşması ve bu yabancı dokuyu bağışıklık sistemiyle vücuttan uzaklaştırmaya yönelik girişimler yapması neticesinde oluşan hastalıktır. Bağışıklık sistemi vücudun aslında kendine ait olan bu dokusunu tahrip ettikçe dokunun işlevleri aksamakta ve buna bağlı sorunlar ortaya çıkmaktadır) bağlı olarak ortaya çıkan bu durumda tiroid bezi tahribat görmüş olması nedeniyle işlevlerini daha az yapmaktadır. Guatr ile birlikte olması durumunda genellikle Hashimoto Tiroiditi (tiroidit, tiroid bezinin otoimmun süreçle oluşan iltihabıdır (iltihap ile enfeksiyon karıştırılmamalıdır) adını alır.

Hipotiroidi gelişme riski her yaşta var olmasına karşın risk yaş ilerledikçe artar ve 60 yaşından sonra yüzde 2-4 oranında hipotiroidi görülür.

Sık görülmesi, kolay tanı konması, tarama yönteminin ucuz ve oldukça hassas olması ve durumun kolay tedavi edilebilir olması nedeniyle günümüzde hiçbir şikayet olmasa dahi 35 yaşından itibaren 5 yılda bir, 60 yaşından sonra iki yılda bir hassas TSH ultrasensitif TSH kan ölçümüyle tarama yapılması önerilmektedir. Yine hemen her türlü endokrinolojik bozukluk şüphesinde yapılan incelemelere TSH ölçümünün de eklenmesi sık görülen bu durumun tanısı açısından önemlidir.

Hipotiroidi Ne Gibi Belirtiler Verir?

Üreme çağında olan kadınlarda en sık görülen belirtiler adet düzensizliği şeklindedir. Gecikmeli adet görme veya uzun süreli adet görememe direkt hipotiroidiye bağlı olabileceği gibi, hipotiroidi neticesinde artan TRH hormonunun prolaktin hormonu salgısını uyarmasıyla ortaya çıkan hiperprolaktinemi neticesinde olabilir.

Hipotiroidide hiçbir belirti görülmeyeceği gibi görülen belirti ve bulgular vücut metabolizmasının azalmasına bağlıdır ve hemen tüm organların işlevleri yavaşlamıştır. Bunun neticesinde kabızlık (bağırsak hareketlerinin yavaşlaması), soğuğa tahammülsüzlük ve vücut ısısının düşmesi (metabolizma yavaşlamasıyla ısı üretiminin azalması), zihinsel işlevlerin yavaşlaması (unutkanlık, uykuya eğilim, sakarlık, yavaş konuşma), kolay yorulma, nabzın yavaşlaması (kalbin az çalışmasına bağlı), kansızlık (kan üretiminin azalmasına bağlı), kan kolesterol seviyelerinin artması (kolesterolün az harcanmasına bağlı), su tutulumuna bağlı ödemler, su tutulumuna bağlı olarak bilek kanalından geçen sinirin sıkışmasına bağlı oluşan karpal tünel sendromu sık görülenler arasında yer alır.

Muayene bulguları arasında yukarıdakilere ek olarak kalp büyümesi, reflekslerin yavaşlaması, kas güçsüzlüğü, depresyon bulunabilir.

Laboratuvar bulguları arasında yukarıdakilere ek olarak karaciğer enzimlerinde yükselme söz konusu olabilir.

Hipotiroidi Tanısı Nasıl Konur?
Tarama amacıyla yapılan TSH hormon ölçümünün yüksek bulunması sonrasında yapılan sT4 ölçümünün düşük bulunması tanıyı koydurur. Genellikle bu aşamada daha ileri inceleme yapmadan tedaviye başlanmakla beraber bazı durumlarda antitiroid antikorları ölçümü yapılarak olayın otoimmun olup olmadığı belirlenir.

Gizli Hipotiroidi

Hipotiroidi henüz tam gelişmeden önce tanı konabilir. Bu amaçla TSH tarama testi yüksek bulunduğunda kan sT4 seviyesi normal sınırlar içerisinde bulunur. Hipofiz bezi TSH salgısını artırarak tiroid bezini daha çok çalışmaya zorlamakta ve bu nedenle sT4 henüz normal sınırlar içerisinde bulunmaktadır. Belli bir süre sonunda tiroid bezi daha fazla çalışamayacak ve TSH hormonu tiroid bezini ne kadar zorlarsa zorlasın kan seviyelerini normal sınırlar içerisinde tutacak üretimi yapamayacak ve sT4 seviyesi düşük bulunacaktır.

Hipotiroidi Tedavisi Nasıl Yapılır?

Günümüzde tiroid hormonu eksikliğinin tedavisinde T4 hormonunun sentetik olarak üretilmiş ve tablet haline getirilmiş şekli kullanılmaktadır. Tedavi hormon seviyesinin düşüklüğüne göre belirlenir ve tedavi etkinliği belirli aralıklarla genellikle kan TSH ölçümüyle izlenir.
 
Tiroid bezinin çok çalışmasının gebelikte zararları nelerdir ?

Tiroid bezinin aşırı derecede çalımasına hipetiroidi ya da tirotoksikoz denir. İki türlü olabilir bu; hastada gerçekten bir tiroid bezi hastalığı vardır ya gebelik sırasında ortaya çıkmıştır veya daha önceden vardır hamile kalmıştır. İkinci grupta ise gebelik tirotoksikosu denir bu da hastanın gebelik hormonu çok artar. Örneğin 75 binin üstüne çıktığı zaman bu gebelik hormonu, bu gebeliğin bir özelliği daha vardır tiroid bezini uyarır yani hormon yapmaya zorlar. O nedenle T3, T4 miktarı artabilir TSH düşebilir buna tirotoksikozu denebilir. Genellikle bu gebelik tirotoksikozu tedavi gerektirmez yani kendiliğinden düzelebilir. Gebelik trotoksikozu aslında okadar nadir bir hastalık değil. Tüm gebelerin nerdeyse %10'unda gebelik tirotoksikozu olduğu bildirilmiştir. Asıl hipertiroidiye ya da T3, T4'ün arttığı durumlara gelelim. Bunlar hem anne için tedavi edilmezse, hem çocuk için risklere yol açar. Anne için gebelik hipertansiyonu artmıştır mesela, kalp yetmezliği çok olabilir veya anne sezeryana girecek veya başka bir ameliyat olacak tedavi edilmezse tiroid fırtınatı dediğimiz tehlikeli tablolar ortaya çıkabilir veya plasenta kolaylıkla ayrılabilir, enne için riski var, tedavi edilmezse. Anne karnındaki bebek için de riskleri var. bunlardan bir tanesi anne karnındaki bebek için en önemli risklerden bir tanesi bebeğin gelişmesinin geri kalması, küçük kalması veya düşükler olması, erken doğum meydana gelmesi gibi riskleri var. Ayrıca annenin kanında olan hipertiroidiye yol açan bir antikor plasentayı geçer, bu kez çocuğun tiroid bezi geliştiği zaman onu uyararak bu kez çocukta hipertiroide yol açabilir. Bu nedenle annedeki hipertiroidi mutlaka tedavi edilmelidir. Biz tedavi edersek bu saydığınız riskler azalır mı? Evet bu saydığım riskler normal insan seviyesine iner bu da önemli birşey. Yalnız gebelikte tiroid hormonu yüksekliğini tedavi etmek için iki şeye dikkat etmek lazım. Dünyada iki tane ilacı var bunun. Biri piropsip biri tramazor. Genellikle propiltiyasuyu kullanıyoruz. Bütün dünyada da genellikle propiltiyasu kullanılıyor. Çünkü bunun bebeğe olan yan etkileri daha iyi biliniyor, geçişi daha az deniyor. Yani bu ilaç konusunda hem dünyanın hem bizlerin tecribesi çok yüksek, birinci tercih bunu yapıyoruz. Burada da çok dikkatli olmak lazım hemen ilacı verdik, şu kadar dozda al, hadi güle güle diyemeyiz. Sebebi bu ilaç annenin troid hormonlarını normalin altına düşürebilir. Normalin altına düşürüldüğü zaman bu kez çocuk eğer annenin troid hormonuna bağlı ise çocukta tiroid hormon yetmezliği tablosu meydana gelir ki o nedenle sıkı takip edilmeli, tiroid hormonları normalin altına asla düşürülmemeli.
 
Tiroid ilacınızı düzenli almanız için 10 neden

Tiroid bezi yetersizliği (hipotiroidi) sık görülen problemlerdendir. Bu hastaların çoğu tiroid ilacını (levotiroksini) ömür boyu kullanmalıdır. Peki ilaç düzgün alınmayınca neler yapabilir.

İşte 10 sonuç

1-Tansiyon ve kalp rahatsızlıkları (ritim problemi ve damar tıkanıklıkları) sık görülür.

2-Barsak hareketlerinin yavaşlamasına bağlı kabızlık, karaciğer enzimlerinde yükseklikler ve yağlanma görülür.

3-Solunum kaslarında çabuk yorulmalar, uyku apneleri görülebilir.

4-Kilo alımları ve buna bağlı kronik rahatsızlıklar görülebilir.

5-Kansızlık (demir, folik asit, b12 eksikliği), vitamin emilim bozuklukları görülebilir.

6-Uyku bozuklukları (fazla uyuma) ,psikyatrik problemler (depresyon, panik atak, anksiyete) görülebilir.

7-Kas krampları, el-ayak ve vucutta uyuşukluk ve karıncalanmalar, sinir iletiminde bozukluklar görülebilir.

8-Deride kalınlaşmaya bağlı ve karoten birikimine bağlı renk değişiklikleri(sarımtırak renk) ve cilt kurluğu sık görülür.

9-Erkeklerde sperm sayısında azalma, kadınlarda yumurtlama bozuklukları ve kısırlığa sebep olabilir.

10-Konuşma ve düşünme hızında yavaşlama, öğrenme güçlüğü olabilir.

Doç.Dr.Fevzi BALKAN

Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı
 
merhaba hocam. dün dr.a gittim. ultrasonda sağ troid bezinde 10mm×9mm boyutunda bir tane nodül çıktı. biyopsi yaptırmam şuan şart mı hocam ???
 
merhaba hocam. dün dr.a gittim. ultrasonda sağ troid bezinde 10mm×9mm boyutunda bir tane nodül çıktı. biyopsi yaptırmam şuan şart mı hocam ???
Merhaba, öncelikle paylaşımı yapan kişi bilgi amaçlı yapmış kendisi doktor değil forum moderatörüdür. Sorunuzla ilgili de çok geç olmuş olabilir ama sadece nodül olmasıyla değil kan tahlilleriyle de biyopsi yapılıp yapılmayacağına bakılması lazım. Umarım tahlil yaptırmışsınızdır. Hatta umarım tedavi olup sağlığınıza kavuşmuşsunuzdur. Geçmiş olsun.
 
Merhaba,
Bende tiroid kanseriydim ve total tiroidektomi ameliyatı oldum, tirodimin tamamı alındı.
Benim sorunum ise ses teli felci .
Anadolu Sağlık John Hopkins Gebze hastanesinde görevli Dr. Kemal Raşa ya tiroid kanserim sebebi ile totaltiroidektomi ameliyatımı yaptı. Ameliyattan gözümü açtığım andan itibaren nefes alamadım, yemek yiyemedim ve sıvı tüketemedim. Aynı zamanda konuşma zorluğu yaşadım. Kendisi ve ekibi bu durumun geçici olduğunu ameliyatta soğuk ortam olması vs. gibi sebeplerle ödem oluştuğunu söylediler. 4.gün taburcu edildim ki bana verilen bilgiye göre normalde hastanede 1 gece kalacaktım. Şikayetlerimin şiddetle devam etmesi üzerine görüştüğüm KBB uzmanı çift taraflı ses teli felci olduğumu söyledi. Bu yoruma Kemal bey ise KBB cilerin abarttığını söyledi. Haziran 2021 de olduğum ameliyat üzerinden 2 yılı aşkın süre geçti ve çift taraflı ses teli felci ile yaşamaya çalışıyorum. Sesimi kimse dumuyor, aldığım ses ve nefes terapisinin sayısını unuttum. Spor yapamıyorum ağır taşıyamıyorum ve uyuyamıyorum. Kemal Raşa beni bir kere aramadı sormadı, ameliyat sonrası kontrol için görüştüğümde ise ben seni ne hale getirdim sen bana çikolata mı getirdin diye de pişkin bir yorumda bulundu. Konuyu yargıya taşıdım. Yaşadıklarımı kimse yaşamasın isterim
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…