Tezgahın farkında değil misiniz
19.06.2014 02:23
Tam bir akıl tutulması yaşıyor Türkiye, kısa geleceğini göremiyor ve ne olursa olsun başındaki diktatör özentili Recep Tayyip Erdoğandan kurtulmak istiyor. Ne olursa olsun. Gelecek olanın kimliğinin hiçbir önemi yok. AKPnin kurucularındanmış, Erdoğan-Gül desteğiyle İKÖnün genel sekterliğine gelmiş, İİT ile devam etmiş... Daha bir yığın olumlamalar, destekler. Cemaat televizyonlarında bangır bangır CHP/MHP koalisyonunun yeni cumhurbaşkanı yüceltiliyor, parlatılıyor.
Ekmeleddin İhsanoğlunun kişiliği tartışılıyor, nasıl bir insan olduğu irdeleniyor, karısının başının açıklığından söz ediliyor, Atatürke bakışı didik didik ediliyor ve derin bir soluk alıyor herkes: Sanıldığı gibi bir adam değilmiş. Aydın bir İslam bilgini, ölçülü, nazik, iyi eğitimli vb.
Oysa diyor ki dünkü bir programda İhsanoğlu, Fransa için Napoleon ne ise, Türkiye için Atatürk de odur.
Karşılaştırmaya bakar mısınız? Napoleon kimdi? Yayılmacı, despot, acımasız bir diktatördü. Fransızlar bile sevmez ve benimsemez Napoleonu.
Bak, Atatürkü Napoleona benzetti. Bu adam iyi adam...
MESELE KİŞİLİĞİ DEĞİL
İş İhsanoğlunun kişiliğinde bitiyor olsaydı, bu satırların yazarı da dahil olmak üzere, hiçbir muhalifin sesi çıkmazdı. Kişilik olarak Ekmeleddin İhsanoğlunu insanlık katının en üstünde bir yerlere de koyabilirsiniz ve oraya koyduğunuz camdan heykelini ömrünüzün sonuna kadar da izleyebilirsiniz.
Hitlerin bina işlerine bakan, Führer Bunkeri inşa eden (Hitlerin saklandığı ve intihar ettiği sığınak) ve Silahlanma Bakanı Albert Speer, Hitlerin politikalarından bazılarına itiraz ediyordu. Hatta Hitlerin sığınağına, kendi inşa ettiği kanallardan zehirli gaz göndermeyi bile planlamıştı. Hitlerden nefret ediyor diye bu adamı Hitler yerine başa geçirmek Alman halkının gönlünden hiç geçmedi, zira Speerin Hitlerden nefret ediyor olması, onun Nazi olduğu gerçeğini değiştirmiyordu.
Mesele onun kişiliği değil, anlayamıyor musunuz? Mesele ideolojisi, devlete bakışı ve İslam kurallarını en az Erdoğan kadar benimsemesi.
Mesele denize düşen yılana sarılır meselesi. Mesele a2 nin kare kökünün alınması. Şimdilik elimizde diktatörlüğe soyunan ve bu konuda hiç taviz vermeden ilerleyen bir Erdoğan var ve onun karşı konamaz hırsını dengelemek için daha ılımlı olduğu sanılan biriyle değiştirmek hedefleniyor.
TEZGAHIN FARKINDA DEĞİL MİSİNİZ?
Küçük bir soru: Ekmeleddin İhsanoğlu Erdoğan ile girdiği yarışı kaybederse ne olacak? İhsanoğlunun siyasi tarihimizde yeri adaylığıyla kalacak da, İhsanoğlu bir kenara çekilip, kader böyleymiş, buraya kadarmış mı diyecek?
Tezgahın farkında değil misiniz? CHP ve MHPnin de ortak olduğu bu tuzakta hedef Erdoğanın cumhurbaşkanlığı ve ardından devlet başkanlığına oturtulması, İhsanoğlunun da teselli edilerek AKPnin başına getirilmesi (bu planda belki tek sorun İhsanoğlunun 71 yaşında olması).
Plan nasıl ama? Böyle bir durumda ne düşünür yüce Türk liberalleri? Erdoğana rakip ve onunla çatışan bir Başbakan yarattı CHP-MHP... Helal olsun! Ama icraat hiç de öyle olmayacak, göreceksiniz.
Sırf Erdoğan olmasın da kim olursa olsun yaklaşımı, yakın Türk tarihinin her aşamasında hüsranla bitmedi mi? Terör dursun da nasıl durursa dursun diye alkışlarla Kenan Evreni başımıza getirmedik mi? İsmet İnönü gitsin de kim gelirse gelsin diye Eceviti, Deniz Baykal gitsin de kim gelirse gelsin diye Kılıçdaroğlunu başa getirmedik mi?
Bütün yazılanlar, çizilenler dedikodu düzeyinde ilerliyor ve ifrata kaçıldığı bile oluyor. Her şey tartışılıyor, ama meselenin özüne asla girilmiyor.
Uzatmayayım: Ekmeleddin İhsanoğlunun cumhurbaşkanlığına aday gösterilmesi Recep Tayyip Erdoğanın önünü keser ya da kesmez. Meseleye böyle bakıldığında iş aritmetik hesabına terk ediliyor demektir. Bize de deniyor ki, Mursi mi, Sisi mi, tercihinizi ona göre yapın.
İslami model için eğitilmi ve yetiştirilmiş, bu konuda da bir çok çalışması bulunan, bu kimliğini reddetmediği gibi, daha da pekiştiren bir cumhurbaşkanı adayı çıkartıyorsunuz Erdoğanın karşısına. Kapalı bir kutu. Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturduğunda nasıl bir tavır alacağı konusunda elinizde hiçbir ipucu yok, ama ehveni şer mantığı devreye giriyor.
GÜLÜN NOTERLİĞİNDEN FARKLI BİR TAVIR SERGİLER Mİ?
İnanıyor musunuz ki, İslam ideolojisini bu kadar içten benimsemiş bir kişinin Abdullah Gülün noterliğinden daha farklı bir tavır sergileyecek? Keşke o kadarla kalsa, diyeceğimiz günler de yakındır. Daha da ileri gidecek ve eğer Erdoğan başbakan olarak devam ederse, ya da Başbakan olarak partinin başına birini atarsa, İhsanoğlu onunla tam bir uyum içinde çalışacaktır. Tersi, eşyanın tabiatına aykırıdır.
Sanırsınız ki, Erdoğan gidiyor, yerine Chavezin oğullarından biri oturuyor. Türkiye kabuk değiştiriyor, ileri bir hamle yapıyor ve Türkiyeyi hem İslam ideolojisinden, hem Erdoğandan hem de radikal AKPden kurtarıyor.
Yok böyle bir şey.
Ayrıca Ekmeleddin beyin cumhurbaşkanı olması da çok olası görünmüyor.
Bu arada CHP içinde dün meydana gelen, hatta istifaların gelebileceğinin de konuşulduğu hareketlenmenin tamamen durduğunu da belirtmek zorundayım. Yirmi milletvekili çıkıp bir başka aday gösterecekti güya, ama Haluk Koçun yaptığı konuşma ve parti içinde muhaliflere gönderilen mesajlar, bu işi sürdürmeye kalkarsanız parti de ihraç mekanizmasını işletir tehditiyle tamamen kontrol altına alınmış durumda.
UMUTSUZ BİR KAVŞAĞA DOĞRU İLERLİYORUZ
Şu aşamada CHPnin parti içindeki muhalefetinin bir aday çıkarması söz konusu değil. Ayrıca bu muhalif grup, kendilerine hain damgası vurulacağından da dehşetli korkuyor. Tam Erdoğanı indirecektik aşağı, işte bu adamlar...
Türkiye, alıştığı ve nasıl mücadele edeceğini artık öğrendiği Tayyip Erdoğanı siyaset sahnesinin dışına itmeye çalışırken, daha büyük bir tehlikenin geldiğinin de farkında değil.
Tıpkı 17 Aralık miladından sonra Erdoğanın gidişine alkış tutup, Fethullah Gülenin gelişini sevinçle karşılamaya hazır Türkiye tabolsu var önümüzde. Gönderilmek isteneni biliyoruz, ya geleni? Biliyoruz diyenler ne kadar biliyor?
Kırıntılardan siyaset legosu üretmeye çalışıyoruz, parçalar uymuyor, ama biz yine de üst üste koymaya devam ediyoruz.
Umutsuz bir kavşağa doğru hızla ilerliyoruz. Araba devrildiğinde kavşağı suçlayacağımız da kesin, şimdiden onun provaları yapılıyor bile.
Mümtaz İdil
Odatv.com