- 12 Temmuz 2006
- 35.026
- 30.401
- 60
Testis kanseri genç erkeklerin bir veya iki testisinde gelişen kanserdir. Yüksek oranda tedavi edilebilir ve iyileştirilebilir
Testisler erkek üreme sisteminin organlarıdır. Yetişkin bir erkekte bir golf topundan küçük olan bu iki organ in altında skrotum denen kesede bulunur.
Testisler erkeklik hormonu olan testosteronu üretirler. Aynı zamanda sperm üretimi de burada yapılır. Testislerde üretilen sperm hücreleri meni kesesine vas deferans(meni kanalı) boyunca taşınır. Burada sperm, prostat salgı bezinin ürettiği sıvıyla karışır. Ejakülasyon(boşalma) sırasında sperm hücreleri, meni kesesi salgısı ve prostat salgısı in merkezinde bulunan idrarın ve meninin geçişini sağlayan üretraya girerler.
Testisler birçok çeşit hücreden oluşurlar. Bunların her biri tek çeşit veya çok çeşit kanser oluşturabilirler. Kanserin tiplerini ayırmak çok önemlidir çünkü tanı ve tedavi farklı kanser hücrelerine göre farklılık göstermektedir.
Testis kanserleri 20-40 yaş erkeklerde en sık görülen kanser çeşididir. Testis tümörü testisde (yumurtalık)bulunan çeşitli hücrelerden gelişen bir tür kanserdir. Hattat Hastanesi Üroloji Bölüm Başkanı Cerrahpaşa Tıp Fak. Androloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Halim Hattat yazdı.
Son 50 yılda olumsuz çevresel koşullara bağlı olarak testis kanser vakalarının sayısında artış görülmüştür. Ancak aylık kendi kendine muayene ve semptomların değerlendirilmesi ile hastalık erken dönemde yakalanabilir ve tedavisi kolay bir aşamada müdahale edilebilir.
Testis kanseri çoğunlukla, sperm üreten hücrelerde başlar. Kanser ilk olarak testiste bezelye büyüklüğünde sert bir yumru olarak dikkat çeker. Bu yumru genellikle dokunulduğu zaman acımaz. Erken safhalarda başka belirti yoktur. Birçok erkek tümörü kendisi keşfeder. Ne kadar erken fark edilirse o kadar iyidir. Genellikle kanser sadece tek testisi etkiler.
Ayrıca, 19–44 yaşları arasındaki genç erkekleri etkileyen en sık rastlanılan kanserdir. Erken teşhis tedavi için büyük önem taşır. Erkeklerde görülen kanserlerin %1 ini oluşturur. Her yıl 100.000 kişiden 3 ünde testis tümörü saptanır.
20–40 yaşları arasında ise bu oran 100.000 de 6 ya çıkar. Kafkasyalı erkeklerde görülme sıklığı diğer erkeklere oranla daha fazladır. Olguların yaklaşık % 95 inde tümör doğrudan sperm üreten dokudan kaynaklanır.
Testis Kanseri Nedenleri Testis kanserinin nedenleri bir erkeğin diğerine göre neden daha fazla risk taşıdığı tam olarak bilinmemektedir. Kalıtsal olabilir.Testis kanseri,beyaz ırkta, baba veya erkek kardeşinde testis kanseri olanlarda, küçük veya düzensiz şekilde testisi olanlarda (testisler çoğunlukla yuvarlak, düzgün ve sıkıdır), skrotuma inmemiş testisi olanlarda (cerrahi tedavi ile düzeltme yapılmış olsa bile) ve klinefelter sendromu olanlarda (genetik hastalık) daha çok görülür.
Testis kanserinde de diğer kanserlerde olduğu gibi erken teşhis çok önemlidir.Erken teşhiste en önemli kısım aylık kendi kendine muayenedir. Muayene için en iyi zaman sıcak bir banyo veya duştan sonra scrotumun sıcakla gevşediği andır.
Muayenede izlenecek adımlar:
-Aynanın karşısında ayakta durun. Scrotum derisinde herhangi bir değişiklik veya şişlik olup olmadığına bakın,
-Her bir testisinizi her iki elinizle muayene edin. Orta parmaklarınız testisin altında, başparmağınız üstünde olmak üzere parmaklarınız arasında testisi nazikçe çevirin. Bir testisiniz diğerinden hafif büyükse bu sizi şaşırtmasın. Bu normaldir. Testisin üzerinde yumru olup olmadığına bakarken testisin bir önceki muayeneye göre kıyasla, büyümüş sertleşmiş veya başka türlü değişmiş olup olmadığına dikkat edin.
-Spermi taşıyan ve biriktiren yumuşak ve tubuler bir yapı olan epididimi bulun. Kanserli kitleler genellikle testisin bu bölgesinde yerleşir. Ancak testisin ön yüzünde de görüldüğü olur.
-Eğer bu muayene sonucunda bir kitle ile karşılaşırsanız hemen doktorunuza görünün.Bu kitle kanseröz olsun olmasın hemen tedavi edilmezse yayılabilir.Unutmayın testis kanseri özellikle erken teşhis ve tedavi ile yüksek derecede iyileşme gösterir.
Testis Kanseri BelirtileriTestis kanserinin belirtilerini şöyle sıralamamız mümkündür:
-Herhangi bir testiste kitle veya büyüme
-Skrotumda ağırlık veya şişkinlik hissi
-Karında veya karında ağrı
-Skrotumda (testislerin içinde bulunduğu torba) ani sıvı toplanması,
-Herhangi bir testiste ya da skrotumda ağrı ya da huzursuzluk.
-Seyrek olarak human chronic gonadotropin (HCG) artışına bağlı olarak göğüslerde büyüme ve hassasiyet.
Unutmayın bu belirtilere başka birçok hastalık ta sebep olabilir. Eğer bu belirtiler 2 haftadan uzun sürerse muhakkak bir doktora görünün. Bu belirtilerin gerçek sebebini size ancak doktorunuz söyleyebilir.
Testis Kanseri Tedavisi Kanserin tipine ve evresine göre değişik tedavi yöntemleri vardır. Ayrıca hastanın genel sağlık durumu ve yaşı da tedavi yönteminin seçilmesinde etkili olmaktadır.
Doktorunuz testis kanserini teşhis etmek için testislerinizi kontrol eder ve herhangi bir şişlik olup olmadığını bakar. Doktorunuz tedavi için sizi bir hastaneye gönderir, ultrason taraması ile testislerinizdeki herhangi bir değişiklik görülür.
Eğer size testis tümörü tanısı konursa üroloji uzmanı orşiyektomi (testisinin çıkartılması işlemi) ye yapılır. Testisiniz doku testi yapılmak üzere laboratuara gönderilir. Eğer tümör düşük dereceli ise gözetim altına alınırsınız. Eğer tümör ilerlemişse kemoterapi yada bazen radyoterapi kullanılabilir.
Testis tümörü tedavisinde birinci ve vazgeçilmez aşama tümörlü testisin cerrahi olarak çıkarılmasıdır. Tümör tanısı konulan hastaya vakit kaybetmeden radikal cerrahi (inguinal orşiektomi) uygulanmalıdır.
Patolojik evreleme sonrası tümörün tipine ve klinik evreye göre hastaların bazılarına kemoterapi veya radyoterapi verilir. Tedavinin diğer aşamaları ve takibi ilgili uzman hekimlerce yapılmalıdır. Testis tümörü hem radyoterapiye hem kemoterapiye son derece güzel cevap verir.
Testislerin temizlenmesi ne yaşantısını nede baba olma olasılığını etkilemez.
Testis kanserini tedavi etmek için 3 ana yöntem var: Bunlar; ameliyat, radyasyon terapisi ve kemoterapi.
Ameliyat
‘Testis kanseri teşhisi nasıl konur?’ isimli bölümde belirtildiği gibi kanserli testisin(ya da testislerin) çıkarılmasıdır. Kasıktan kesi yapılarak testis, testis kesesi(skrotum) içerisinden çıkarılır. Testisin karın bölgesine bağlandığı spermatik korda doğru bir kesi yapılır. Bu prosedür radikal inguinal(kasığa ait) orşiektomi olarak adlandırılır. Cerrah, kanser hücrelerinin ameliyat yarasına ya da kan akışına yayılmaması için özel önlemler alır. Testis kanserinin tüm evreleri ameliyatla tedavi edilir.
Kanserin tipine ve aşamasına göre, karın(abdomen) arka bölgesindeki bazı lenf nodları(düğümleri) aynı ameliyatta veya ikinci bir ameliyatta çıkarılabilir. Bu retroperitoneal lenf nodu diiyonu (RPLND) olarak adlandırılır ve büyük bir ameliyat olabilir. Lenf nodlarını çıkarmak için genellikle büyük bir kesi yapılır. Hastaların yaklaşık %5-10’u ameliyattan sonra geçici komplikasyonlar yaşar; dışkılama güçlüğü ve ameliyat yarası enfeksiyonları gibi. Bu, uzun ve zor bir ameliyattır. Bu ameliyatı sık sık yapan bir cerrah tarafından yapılması gerekir. Deneyim önemlidir.
Bazı durumlarda cerrah, karın bölgesinde ufak bir kesi yaparak laparoskopu (büyük bir kesi ve yara izi yapmadan, doktorun karın bölgesinde ameliyat yapmasını sağlayan dar ışıklı boru) kullanıp lenf nodlarını çıkarabilir. Laparoskopik ameliyat hasta için çok kolaylık sağladığı halde doktorlar olası kanserli lenf nodlarının hepsinin çıkarılmasındaki verimi ve güvenirliği konusunda emin değil.
Laparoskopik cerrahide hasta uyutulduktan sonra çevrilir. Karında küçük delikler açılır. Ameliyat süresince cerrahın elleri hastanın vücuduna girmez. Açılan deliklerden birine bir video kamera ve diğerlerine uzun aletler yerler yerleştirilir. Cerrah karın içini televizyon monitöründen seyreder. Uzun aletleri kullanarak aort ve alt toplardamarlar (büyük kan damarları) etrafındaki lenf nodları açılan deliklerden birinden çıkarılabilir. Ameliyat sonunda bu küçük delikler kapatılır ve hasta uyandırılır. Hastalar standart açık ameliyata göre bu ameliyatta daha çabuk iyileşirler ve ameliyattan kısa süre sonra yürümeye başlarlar. Hastanede yatış süresi 2-4 gün arasında değişir. Genellikle daha az ağrı olur ve hasta daha çabuk yemeye başlar. Bu ameliyat eğer cerrah bu yöntemde çok deneyimliyse yapılmalıdır.
Retroperiton lenf nodlarının çıkarılması için yapılan ameliyatta, yakın bölgedeki ejakülasyonu(boşalmayı) kontrol eden sinirler zarar görebilir. Eğer sinirler zarar görürse, boşalma sırasında sperm vücut dışına çıkmaz ve mesanede kalır. Bu geriye boşalma olarak bilinir. RPLND ameliyatı iktidarsızlığa neden olmaz. Retroperiton lenf nodu diiyonundan sonra erkek normal fonksiyonlarını devam ettirir ve ereksiyon olur. Geriye boşalma çocuk sahibi olmada sıkıntılara yol açabilir. Cerrahlar, normal boşalma fonksiyonlarını korumak için, deneyimli ellerde çok daha yüksek başarı oranları olan sinir ayırımlı retroperiton lenf nodu ameliyatı geliştirdiler.
Bazı hastalarda, hastalıklı testis çıkarıldıktan sonra retroperiton lenf nodu ameliyatı yapılmayabilir. Ancak hastalar sık yapılacak testler ve tomografilerle yakından takip edilir. Eğer iki testis de çıkarıldıysa, sperm hücreleri üretilemez ve erkek kısır olur. Aynı zamanda testosteron hormonu üretmez. Bu durumda testosteron hormonunu iğne, bant ya da jel formunda dışardan takviye etmesi gerekir. Haplar genellikle güvenilir testosteron kaynakları değildir.
Testis kanseri, hastaların yaşı itibariyle, çoğunlukla aile kurmaya çalışan erkekleri ya da çocuk sahibi olmayı amaçlayan erkekleri etkiler. Bu erkekler doktorlarıyla sinir ayırımlı ameliyatı konuşmaya gereksinim duyabilirler. Bununla birlikte sperm bankasını (tedaviden önce alınan spermler dondurulur ve saklanır) düşünebilirler. Testis kanseri olan erkeklerde normalden az sayıda sperm sayısına sık rastlanır. Bu da sperm örneği toplamayı zorlaştırır.
Genellikle testis kanseri hastaları genç olduğu için görüntülerinin değiştiğine dair endişeleri olur. Bekar olup kız arkadaşlarının nasıl tepki vereceğinden endişe duyabilirler, ya da sporcu olup soyunma odasında bir testisinin eksik olmasından utanabilirler. Ameliyatta testisin üstündeki kordon da alındığı için ameliyat olunan kısımda bir boşluk hissi duyabilirler.
Doğal bir görünüm için skrotuma(testis kesesi) yerleştirilen protez kullanabilirler. İçinde saline (tuzlu su) olan protezin boyutu diğer testisle uyum sağlayacak şekilde ayarlanır. Normal testis gibi görünebilir. Ameliyattan sonra yara izi olabilir, ancak bu kasıktaki kılla saklanır. Bazı erkekler protez isterken bazıları istemez. Ameliyatı düşünmeden önce doktorunuzla istekleriniz hakkında konuşmalısınız. Daha önce testis protezi ameliyatı olmuş biriyle konuşmak ve tecrübelerini öğrenmek de faydalı olabilir.
Bir testisi kaybetmek erkeğin ereksiyon olmasında ve yaşamında herhangi bir etkisi yoktur. İki testisi de alınan erkekler de yeterli testosteron aldıkları sürece normal yaşamlarını sürdürebilirler.
Radyasyon Terapisi (Radyoterapi)
Radyoterapide yüksek enerji ışınları (gama ışınları veya x-ışınları gibi) veya partiküller (elektronlar, protonlar veya nötronlar), kanser hücrelerini yok etmek ya da büyümesini yavaşlatmak için kullanılır. Testis kanserinde radyasyon, kısaca, lenf nodlarına yayılmış kanser hücrelerini öldürmek için kullanılır.
Radyoterapi, testis kanseri tedavisinde vücut dışında bir aletten dikkatlice odaklanmış radyasyon ışınıyla yapılır. Bu harici ışın radyasyonu olarak bilinir. Bu yöntemin ana zorluğu radyasyon kanserli hücreleri yok ederken yakındaki sağlıklı dokuyu da yok edebilir. Nadir olmakla birlikte, güneş yanığı şeklinde oluşan deri reaksiyonları yaşanmakta. Bunlar zaman içinde kaybolur. Diğer olası yan etkiler; yorgunluk, bulantı veya ishaldir.
Yan etkilerin riskini azaltmak için doktorlar size gereken dozu dikkatlice ayarlar ve ışınları mümkün olduğunca doğru şekilde hedefe denk getirmeye çalışır. Genellikle, testis kanseri tedavisi için kullanılan dozlar diğer tip kanserler için gerekenden daha düşüktür. Diğer testisin doğurganlığını korumak için özel koruyucu aletler diğer testisin üzerine yerleştirilir.
Genel olarak, radyoterapi seminom tip testis kanseri hastalarına yapılır ve nonseminomda iyi etki ettiği görülmez. Seminom tipte bazen orşiektomiden(testisin çıkarıldığı ameliyat) sonra karın bölgesinin arkasındaki lenf nodlarına radyoterapi uygulanır. Bunun amacı lenf nodlarında olabilecek çok küçük, görünmeyen kanser hücrelerini öldürmektir. Radyoterapi aynı zamanda lenf nodlarına yayılmış olduğu bilinen(BT ve PET filmlerindeki değişimlere dayanarak) az miktardaki seminomun tedavisinde de kullanılabilir.
Kemoterapi (Kimyasal tedavi)
Kemoterapi kanseri tedavi etmek için ilaç kullanılması demektir. İlaçlar hap şeklinde olup yutulabilir, veya damara ya da kasa iğne ile verilebilir. Testis kanserini tedavi etmek için ilaçlar genellikle damara verilir. Kemoterapi sistemik bir tedavidir. Bu, ilaçların kanser hücrelerini yok etmek için kan akışına karışması ve tüm vücudu dolaşması demektir. Kemoterapi ana tümörden ayrılıp kan akışında dolaşarak lenf nodlarına veya uzak organlara giden kanser hücrelerini yok etmede etkili bir yöntemdir. Kemoterapi daha çok, kanser testis dışına yayıldıysa uygulanır. Testisteki kanseri tedavi etmek için uygulanmaz.
Çoğu kemoterapi tipleri kanser hücrelerini doğrudan öldürür. 2 veya daha fazla ilaç kullanmak tek ilaç kullanmaktan daha etkilidir. Testis kanserini tedavi etmek için kullanılan temel ilaçlar şunlardır; cisplatin(sisplatin diye okunur), vinblastine, bleomycin(bleomisin diye okunur), cyclophosphamide(sayklofosfamid diye okunur), etoposide(etoposid diye okunur), paclitaxel ve ifosfamide. Bu ilaçlar çeşitli kombinasyonlarda kullanılır. Başlangıç tedavisi için kullanılan rejimler; cisplatin, etoposide v belomycin (BEP olarak adlandırılır) veya cisplatin ve etoposide (EP olarak adlandırılır). Bazı doktorlar yüksek riskli hastalar için daha yoğun rejim uygulanması gerektiğine inanıyorlar. Farklı kemoterapi ilaç kombinasyonları, hatta kök hücre nakli önerilebilir.
Kemoterapide kullanılan ilaçlar vücudun normal, sağlıklı hücrelerini de etkileyebilir, bu da yan etkilere neden olur. Kan üreten kemik iliği hücreleri, saç folikül hücreleri ve sindirim yollarını kaplayan tabaka hücreleri gibi hızlı büyüyen hücreler kemoterapiye karşı hassastır. Olası erken ve akut(ani ve şiddetli) yan etkiler şunlardır:
· İştah kaybı
· Bulantı ve kusma
· Geçici saç dökülmesi
· Artan enfeksiyon riski (beyaz kan hücre sayısının düşüşüne bağlı olarak)
· Ağız yaraları
· Kanama veya morluk (düşük trombosit sayısına bağlı olarak)
· İshal veya kabızlık
· Yorgunluk (düşük kırmızı kan hücre sayısına bağlı olarak)
Yan etkiler görüldüğünde doktorunuz sizi rahatlatmak için gereken önlemleri alacaktır. Mesela bulantı ve kusmayı önlemek ve kontrol etmek için çok iyi ilaçlar bulunmaktadır.
Kök Hücre Nakli
İlerlemiş germ hücre(üreme hücresi) kanserlerinde tedavinin ilk aşaması olarak yüksek doz kemoterapi kombinasyonunun kök hücre nakliyle beraber kullanılmasının yararlı olup olmadığı konusunda güncel araştırmalar yapılmaktadır. Şu anda daha sık kemoterapiyle tedavi edildikten sonra tekrarlayan testis kanserlerinde kök hücre nakli yapılmaktadır.Geçmişte kemik iliği kullanılıyordu, ancak şimdi daha az kullanılıyor. Bu tedavide özel bir makine kullanılarak kan oluşturan kök hücreler kandan toplanır. Bu kök hücreler, hasta yüksek doz kemoterapi alırken dondurulur. Kemoterapinin dozu çok yüksek olduğu için kemoterapi hastanın kemik iliğindeki kök hücreleri yok eder. Bunun sonucunda hasta, enfeksiyonla savaşan beyaz kan hücrelerini, trombositleri ve vücuda oksijen taşıyan kırmızı kan hücrelerini üretemez hale gelir. Kemoterapiden sonra dondurulmuş kök hücreler hastaya verilerek bu ölümcül problemlerin üstesinden gelinir. Bu tedavi doktorların testis kanseri hastalarına çok yüksek dozlarda kemoterapi vererek tedavi etme şansını yükseltiyor
Testisler erkek üreme sisteminin organlarıdır. Yetişkin bir erkekte bir golf topundan küçük olan bu iki organ in altında skrotum denen kesede bulunur.
Testisler erkeklik hormonu olan testosteronu üretirler. Aynı zamanda sperm üretimi de burada yapılır. Testislerde üretilen sperm hücreleri meni kesesine vas deferans(meni kanalı) boyunca taşınır. Burada sperm, prostat salgı bezinin ürettiği sıvıyla karışır. Ejakülasyon(boşalma) sırasında sperm hücreleri, meni kesesi salgısı ve prostat salgısı in merkezinde bulunan idrarın ve meninin geçişini sağlayan üretraya girerler.
Testisler birçok çeşit hücreden oluşurlar. Bunların her biri tek çeşit veya çok çeşit kanser oluşturabilirler. Kanserin tiplerini ayırmak çok önemlidir çünkü tanı ve tedavi farklı kanser hücrelerine göre farklılık göstermektedir.
Testis kanserleri 20-40 yaş erkeklerde en sık görülen kanser çeşididir. Testis tümörü testisde (yumurtalık)bulunan çeşitli hücrelerden gelişen bir tür kanserdir. Hattat Hastanesi Üroloji Bölüm Başkanı Cerrahpaşa Tıp Fak. Androloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Halim Hattat yazdı.
Son 50 yılda olumsuz çevresel koşullara bağlı olarak testis kanser vakalarının sayısında artış görülmüştür. Ancak aylık kendi kendine muayene ve semptomların değerlendirilmesi ile hastalık erken dönemde yakalanabilir ve tedavisi kolay bir aşamada müdahale edilebilir.
Testis kanseri çoğunlukla, sperm üreten hücrelerde başlar. Kanser ilk olarak testiste bezelye büyüklüğünde sert bir yumru olarak dikkat çeker. Bu yumru genellikle dokunulduğu zaman acımaz. Erken safhalarda başka belirti yoktur. Birçok erkek tümörü kendisi keşfeder. Ne kadar erken fark edilirse o kadar iyidir. Genellikle kanser sadece tek testisi etkiler.
Ayrıca, 19–44 yaşları arasındaki genç erkekleri etkileyen en sık rastlanılan kanserdir. Erken teşhis tedavi için büyük önem taşır. Erkeklerde görülen kanserlerin %1 ini oluşturur. Her yıl 100.000 kişiden 3 ünde testis tümörü saptanır.
20–40 yaşları arasında ise bu oran 100.000 de 6 ya çıkar. Kafkasyalı erkeklerde görülme sıklığı diğer erkeklere oranla daha fazladır. Olguların yaklaşık % 95 inde tümör doğrudan sperm üreten dokudan kaynaklanır.
Testis Kanseri Nedenleri Testis kanserinin nedenleri bir erkeğin diğerine göre neden daha fazla risk taşıdığı tam olarak bilinmemektedir. Kalıtsal olabilir.Testis kanseri,beyaz ırkta, baba veya erkek kardeşinde testis kanseri olanlarda, küçük veya düzensiz şekilde testisi olanlarda (testisler çoğunlukla yuvarlak, düzgün ve sıkıdır), skrotuma inmemiş testisi olanlarda (cerrahi tedavi ile düzeltme yapılmış olsa bile) ve klinefelter sendromu olanlarda (genetik hastalık) daha çok görülür.
Testis kanserinde de diğer kanserlerde olduğu gibi erken teşhis çok önemlidir.Erken teşhiste en önemli kısım aylık kendi kendine muayenedir. Muayene için en iyi zaman sıcak bir banyo veya duştan sonra scrotumun sıcakla gevşediği andır.
Muayenede izlenecek adımlar:
-Aynanın karşısında ayakta durun. Scrotum derisinde herhangi bir değişiklik veya şişlik olup olmadığına bakın,
-Her bir testisinizi her iki elinizle muayene edin. Orta parmaklarınız testisin altında, başparmağınız üstünde olmak üzere parmaklarınız arasında testisi nazikçe çevirin. Bir testisiniz diğerinden hafif büyükse bu sizi şaşırtmasın. Bu normaldir. Testisin üzerinde yumru olup olmadığına bakarken testisin bir önceki muayeneye göre kıyasla, büyümüş sertleşmiş veya başka türlü değişmiş olup olmadığına dikkat edin.
-Spermi taşıyan ve biriktiren yumuşak ve tubuler bir yapı olan epididimi bulun. Kanserli kitleler genellikle testisin bu bölgesinde yerleşir. Ancak testisin ön yüzünde de görüldüğü olur.
-Eğer bu muayene sonucunda bir kitle ile karşılaşırsanız hemen doktorunuza görünün.Bu kitle kanseröz olsun olmasın hemen tedavi edilmezse yayılabilir.Unutmayın testis kanseri özellikle erken teşhis ve tedavi ile yüksek derecede iyileşme gösterir.
Testis Kanseri BelirtileriTestis kanserinin belirtilerini şöyle sıralamamız mümkündür:
-Herhangi bir testiste kitle veya büyüme
-Skrotumda ağırlık veya şişkinlik hissi
-Karında veya karında ağrı
-Skrotumda (testislerin içinde bulunduğu torba) ani sıvı toplanması,
-Herhangi bir testiste ya da skrotumda ağrı ya da huzursuzluk.
-Seyrek olarak human chronic gonadotropin (HCG) artışına bağlı olarak göğüslerde büyüme ve hassasiyet.
Unutmayın bu belirtilere başka birçok hastalık ta sebep olabilir. Eğer bu belirtiler 2 haftadan uzun sürerse muhakkak bir doktora görünün. Bu belirtilerin gerçek sebebini size ancak doktorunuz söyleyebilir.
Testis Kanseri Tedavisi Kanserin tipine ve evresine göre değişik tedavi yöntemleri vardır. Ayrıca hastanın genel sağlık durumu ve yaşı da tedavi yönteminin seçilmesinde etkili olmaktadır.
Doktorunuz testis kanserini teşhis etmek için testislerinizi kontrol eder ve herhangi bir şişlik olup olmadığını bakar. Doktorunuz tedavi için sizi bir hastaneye gönderir, ultrason taraması ile testislerinizdeki herhangi bir değişiklik görülür.
Eğer size testis tümörü tanısı konursa üroloji uzmanı orşiyektomi (testisinin çıkartılması işlemi) ye yapılır. Testisiniz doku testi yapılmak üzere laboratuara gönderilir. Eğer tümör düşük dereceli ise gözetim altına alınırsınız. Eğer tümör ilerlemişse kemoterapi yada bazen radyoterapi kullanılabilir.
Testis tümörü tedavisinde birinci ve vazgeçilmez aşama tümörlü testisin cerrahi olarak çıkarılmasıdır. Tümör tanısı konulan hastaya vakit kaybetmeden radikal cerrahi (inguinal orşiektomi) uygulanmalıdır.
Patolojik evreleme sonrası tümörün tipine ve klinik evreye göre hastaların bazılarına kemoterapi veya radyoterapi verilir. Tedavinin diğer aşamaları ve takibi ilgili uzman hekimlerce yapılmalıdır. Testis tümörü hem radyoterapiye hem kemoterapiye son derece güzel cevap verir.
Testislerin temizlenmesi ne yaşantısını nede baba olma olasılığını etkilemez.
Testis kanserini tedavi etmek için 3 ana yöntem var: Bunlar; ameliyat, radyasyon terapisi ve kemoterapi.
Ameliyat
‘Testis kanseri teşhisi nasıl konur?’ isimli bölümde belirtildiği gibi kanserli testisin(ya da testislerin) çıkarılmasıdır. Kasıktan kesi yapılarak testis, testis kesesi(skrotum) içerisinden çıkarılır. Testisin karın bölgesine bağlandığı spermatik korda doğru bir kesi yapılır. Bu prosedür radikal inguinal(kasığa ait) orşiektomi olarak adlandırılır. Cerrah, kanser hücrelerinin ameliyat yarasına ya da kan akışına yayılmaması için özel önlemler alır. Testis kanserinin tüm evreleri ameliyatla tedavi edilir.
Kanserin tipine ve aşamasına göre, karın(abdomen) arka bölgesindeki bazı lenf nodları(düğümleri) aynı ameliyatta veya ikinci bir ameliyatta çıkarılabilir. Bu retroperitoneal lenf nodu diiyonu (RPLND) olarak adlandırılır ve büyük bir ameliyat olabilir. Lenf nodlarını çıkarmak için genellikle büyük bir kesi yapılır. Hastaların yaklaşık %5-10’u ameliyattan sonra geçici komplikasyonlar yaşar; dışkılama güçlüğü ve ameliyat yarası enfeksiyonları gibi. Bu, uzun ve zor bir ameliyattır. Bu ameliyatı sık sık yapan bir cerrah tarafından yapılması gerekir. Deneyim önemlidir.
Bazı durumlarda cerrah, karın bölgesinde ufak bir kesi yaparak laparoskopu (büyük bir kesi ve yara izi yapmadan, doktorun karın bölgesinde ameliyat yapmasını sağlayan dar ışıklı boru) kullanıp lenf nodlarını çıkarabilir. Laparoskopik ameliyat hasta için çok kolaylık sağladığı halde doktorlar olası kanserli lenf nodlarının hepsinin çıkarılmasındaki verimi ve güvenirliği konusunda emin değil.
Laparoskopik cerrahide hasta uyutulduktan sonra çevrilir. Karında küçük delikler açılır. Ameliyat süresince cerrahın elleri hastanın vücuduna girmez. Açılan deliklerden birine bir video kamera ve diğerlerine uzun aletler yerler yerleştirilir. Cerrah karın içini televizyon monitöründen seyreder. Uzun aletleri kullanarak aort ve alt toplardamarlar (büyük kan damarları) etrafındaki lenf nodları açılan deliklerden birinden çıkarılabilir. Ameliyat sonunda bu küçük delikler kapatılır ve hasta uyandırılır. Hastalar standart açık ameliyata göre bu ameliyatta daha çabuk iyileşirler ve ameliyattan kısa süre sonra yürümeye başlarlar. Hastanede yatış süresi 2-4 gün arasında değişir. Genellikle daha az ağrı olur ve hasta daha çabuk yemeye başlar. Bu ameliyat eğer cerrah bu yöntemde çok deneyimliyse yapılmalıdır.
Retroperiton lenf nodlarının çıkarılması için yapılan ameliyatta, yakın bölgedeki ejakülasyonu(boşalmayı) kontrol eden sinirler zarar görebilir. Eğer sinirler zarar görürse, boşalma sırasında sperm vücut dışına çıkmaz ve mesanede kalır. Bu geriye boşalma olarak bilinir. RPLND ameliyatı iktidarsızlığa neden olmaz. Retroperiton lenf nodu diiyonundan sonra erkek normal fonksiyonlarını devam ettirir ve ereksiyon olur. Geriye boşalma çocuk sahibi olmada sıkıntılara yol açabilir. Cerrahlar, normal boşalma fonksiyonlarını korumak için, deneyimli ellerde çok daha yüksek başarı oranları olan sinir ayırımlı retroperiton lenf nodu ameliyatı geliştirdiler.
Bazı hastalarda, hastalıklı testis çıkarıldıktan sonra retroperiton lenf nodu ameliyatı yapılmayabilir. Ancak hastalar sık yapılacak testler ve tomografilerle yakından takip edilir. Eğer iki testis de çıkarıldıysa, sperm hücreleri üretilemez ve erkek kısır olur. Aynı zamanda testosteron hormonu üretmez. Bu durumda testosteron hormonunu iğne, bant ya da jel formunda dışardan takviye etmesi gerekir. Haplar genellikle güvenilir testosteron kaynakları değildir.
Testis kanseri, hastaların yaşı itibariyle, çoğunlukla aile kurmaya çalışan erkekleri ya da çocuk sahibi olmayı amaçlayan erkekleri etkiler. Bu erkekler doktorlarıyla sinir ayırımlı ameliyatı konuşmaya gereksinim duyabilirler. Bununla birlikte sperm bankasını (tedaviden önce alınan spermler dondurulur ve saklanır) düşünebilirler. Testis kanseri olan erkeklerde normalden az sayıda sperm sayısına sık rastlanır. Bu da sperm örneği toplamayı zorlaştırır.
Genellikle testis kanseri hastaları genç olduğu için görüntülerinin değiştiğine dair endişeleri olur. Bekar olup kız arkadaşlarının nasıl tepki vereceğinden endişe duyabilirler, ya da sporcu olup soyunma odasında bir testisinin eksik olmasından utanabilirler. Ameliyatta testisin üstündeki kordon da alındığı için ameliyat olunan kısımda bir boşluk hissi duyabilirler.
Doğal bir görünüm için skrotuma(testis kesesi) yerleştirilen protez kullanabilirler. İçinde saline (tuzlu su) olan protezin boyutu diğer testisle uyum sağlayacak şekilde ayarlanır. Normal testis gibi görünebilir. Ameliyattan sonra yara izi olabilir, ancak bu kasıktaki kılla saklanır. Bazı erkekler protez isterken bazıları istemez. Ameliyatı düşünmeden önce doktorunuzla istekleriniz hakkında konuşmalısınız. Daha önce testis protezi ameliyatı olmuş biriyle konuşmak ve tecrübelerini öğrenmek de faydalı olabilir.
Bir testisi kaybetmek erkeğin ereksiyon olmasında ve yaşamında herhangi bir etkisi yoktur. İki testisi de alınan erkekler de yeterli testosteron aldıkları sürece normal yaşamlarını sürdürebilirler.
Radyasyon Terapisi (Radyoterapi)
Radyoterapide yüksek enerji ışınları (gama ışınları veya x-ışınları gibi) veya partiküller (elektronlar, protonlar veya nötronlar), kanser hücrelerini yok etmek ya da büyümesini yavaşlatmak için kullanılır. Testis kanserinde radyasyon, kısaca, lenf nodlarına yayılmış kanser hücrelerini öldürmek için kullanılır.
Radyoterapi, testis kanseri tedavisinde vücut dışında bir aletten dikkatlice odaklanmış radyasyon ışınıyla yapılır. Bu harici ışın radyasyonu olarak bilinir. Bu yöntemin ana zorluğu radyasyon kanserli hücreleri yok ederken yakındaki sağlıklı dokuyu da yok edebilir. Nadir olmakla birlikte, güneş yanığı şeklinde oluşan deri reaksiyonları yaşanmakta. Bunlar zaman içinde kaybolur. Diğer olası yan etkiler; yorgunluk, bulantı veya ishaldir.
Yan etkilerin riskini azaltmak için doktorlar size gereken dozu dikkatlice ayarlar ve ışınları mümkün olduğunca doğru şekilde hedefe denk getirmeye çalışır. Genellikle, testis kanseri tedavisi için kullanılan dozlar diğer tip kanserler için gerekenden daha düşüktür. Diğer testisin doğurganlığını korumak için özel koruyucu aletler diğer testisin üzerine yerleştirilir.
Genel olarak, radyoterapi seminom tip testis kanseri hastalarına yapılır ve nonseminomda iyi etki ettiği görülmez. Seminom tipte bazen orşiektomiden(testisin çıkarıldığı ameliyat) sonra karın bölgesinin arkasındaki lenf nodlarına radyoterapi uygulanır. Bunun amacı lenf nodlarında olabilecek çok küçük, görünmeyen kanser hücrelerini öldürmektir. Radyoterapi aynı zamanda lenf nodlarına yayılmış olduğu bilinen(BT ve PET filmlerindeki değişimlere dayanarak) az miktardaki seminomun tedavisinde de kullanılabilir.
Kemoterapi (Kimyasal tedavi)
Kemoterapi kanseri tedavi etmek için ilaç kullanılması demektir. İlaçlar hap şeklinde olup yutulabilir, veya damara ya da kasa iğne ile verilebilir. Testis kanserini tedavi etmek için ilaçlar genellikle damara verilir. Kemoterapi sistemik bir tedavidir. Bu, ilaçların kanser hücrelerini yok etmek için kan akışına karışması ve tüm vücudu dolaşması demektir. Kemoterapi ana tümörden ayrılıp kan akışında dolaşarak lenf nodlarına veya uzak organlara giden kanser hücrelerini yok etmede etkili bir yöntemdir. Kemoterapi daha çok, kanser testis dışına yayıldıysa uygulanır. Testisteki kanseri tedavi etmek için uygulanmaz.
Çoğu kemoterapi tipleri kanser hücrelerini doğrudan öldürür. 2 veya daha fazla ilaç kullanmak tek ilaç kullanmaktan daha etkilidir. Testis kanserini tedavi etmek için kullanılan temel ilaçlar şunlardır; cisplatin(sisplatin diye okunur), vinblastine, bleomycin(bleomisin diye okunur), cyclophosphamide(sayklofosfamid diye okunur), etoposide(etoposid diye okunur), paclitaxel ve ifosfamide. Bu ilaçlar çeşitli kombinasyonlarda kullanılır. Başlangıç tedavisi için kullanılan rejimler; cisplatin, etoposide v belomycin (BEP olarak adlandırılır) veya cisplatin ve etoposide (EP olarak adlandırılır). Bazı doktorlar yüksek riskli hastalar için daha yoğun rejim uygulanması gerektiğine inanıyorlar. Farklı kemoterapi ilaç kombinasyonları, hatta kök hücre nakli önerilebilir.
Kemoterapide kullanılan ilaçlar vücudun normal, sağlıklı hücrelerini de etkileyebilir, bu da yan etkilere neden olur. Kan üreten kemik iliği hücreleri, saç folikül hücreleri ve sindirim yollarını kaplayan tabaka hücreleri gibi hızlı büyüyen hücreler kemoterapiye karşı hassastır. Olası erken ve akut(ani ve şiddetli) yan etkiler şunlardır:
· İştah kaybı
· Bulantı ve kusma
· Geçici saç dökülmesi
· Artan enfeksiyon riski (beyaz kan hücre sayısının düşüşüne bağlı olarak)
· Ağız yaraları
· Kanama veya morluk (düşük trombosit sayısına bağlı olarak)
· İshal veya kabızlık
· Yorgunluk (düşük kırmızı kan hücre sayısına bağlı olarak)
Yan etkiler görüldüğünde doktorunuz sizi rahatlatmak için gereken önlemleri alacaktır. Mesela bulantı ve kusmayı önlemek ve kontrol etmek için çok iyi ilaçlar bulunmaktadır.
Kök Hücre Nakli
İlerlemiş germ hücre(üreme hücresi) kanserlerinde tedavinin ilk aşaması olarak yüksek doz kemoterapi kombinasyonunun kök hücre nakliyle beraber kullanılmasının yararlı olup olmadığı konusunda güncel araştırmalar yapılmaktadır. Şu anda daha sık kemoterapiyle tedavi edildikten sonra tekrarlayan testis kanserlerinde kök hücre nakli yapılmaktadır.Geçmişte kemik iliği kullanılıyordu, ancak şimdi daha az kullanılıyor. Bu tedavide özel bir makine kullanılarak kan oluşturan kök hücreler kandan toplanır. Bu kök hücreler, hasta yüksek doz kemoterapi alırken dondurulur. Kemoterapinin dozu çok yüksek olduğu için kemoterapi hastanın kemik iliğindeki kök hücreleri yok eder. Bunun sonucunda hasta, enfeksiyonla savaşan beyaz kan hücrelerini, trombositleri ve vücuda oksijen taşıyan kırmızı kan hücrelerini üretemez hale gelir. Kemoterapiden sonra dondurulmuş kök hücreler hastaya verilerek bu ölümcül problemlerin üstesinden gelinir. Bu tedavi doktorların testis kanseri hastalarına çok yüksek dozlarda kemoterapi vererek tedavi etme şansını yükseltiyor