- 16 Eylül 2006
- 24.059
- 18.172
- 37
- Konu Sahibi KarKralicesi
- #1
Hüzün sarmış dört bir yanı…. Semadan yağan yağmur değil benim için; sırf hüzün, saf hüzün.
Gitmediğim herhangi bir yer kalmamış bu şehirde lakin yönleri tayin edemiyorum hala.
Bir de üzerine bastırınca “bu yağmur” hepten kayboluyorum.
Üzerime yorganı çekip, görmesin istiyorken kimseler beni..şairin şiiri düşüyor dilime “…yorgan: Allahsıza kadar sığınak..” neler örter bir örtü..sığınak işte..güzel sığınak.
Sel basıyor şehri..her yağan yağmurda olduğu gibi. Sığınakları basıyor önce hem de..hep olduğu gibi. Yerin altı da rahat değil demekki..şair peşimden ayrılmıyor nedense “güneşe göç var da habersiz miyiz?” yanmaya da razı değil ki gönlüm, boğulmak ehven. Biri hüzün yağmurunda boğulmak! Bu karşı konulmaz bir cazibenin eseri. Bir hüzün yağmuru ki onda boğulmak!
Çocuklardan müteşekkil bir koro, çocukluk hülyalarımla dışarıdan çağırıyor beni. “..pabucu yarım çık dışarıya oynayalım” “bu yağmurda mı?” bile demiyor çocuk ben..arap kızı camdan ne diye bakar dururki zaten?
Ah bu yağmur…hayır hüzün!
Ah bu hüzün!
Hep bu hüzün!
Sarsa ya beni baştan ayağa..
Islatsa ya iliklerime dek…
Hüzün!
Ne güzel, ne sevimli bir yüzün var senin…
Kahhar fırtınaların ardından gelen tebessümün ne güzel…
Düşen yaprağın, eylülün, mevsim-i hazanın,
Doyurduğun yağmurun,
Babasız bıraktığın evladın,
Bir şehidin tabutunun…
Ardından akan gözyaşının,
Sele dönüşen bir öfkenin,
Acıyla bakan bir çift gözün,
Merhametle okşanan bir başın,
Bayramda kucaklaşan iki dostun,
vakit gelip çattığında ayrılan iki elin,
Batınında varlığın zahir.
Öyle çoğalki içimde bendini öyle aşki…
Aşikar olki.
Terk etme beni ey hüzün!