- 6 Mart 2012
- 17.731
- 27.703
- 49
Oldukça güncel olan ve toplumda sıklıkla izlenebilen bir durum olan ‘tekrarlayan düşükler-gebelik kayıpları’ konusunu en son ve güncel bilgiler doğrultusunda sizler için derledik. Tüp bebek tedavisi sonrası veya kendiliğinden oluşmuş gebeliklerde karşımıza çıkabilen tekrarlayan düşüklerin nedenlerini-niçinlerini ve neler yapılabileceğini araştırdık. Faydalı olması dileği ile
RGK yani tekrar eden gebelik kayıplarının nedenleri çok çeşitli olabilmektedir. Yapılmış çalışmalar sonucunda, bildiğimiz kadarı ile; yaş, genetik, rahim problemleri, pıhtılaşma sendromları, hormonal ve metabolik hastalıklar, infeksyonlar, sperm kalitesi ve hayat tarzı gibi konular ön plana çıkmaktadır. RGK durumunda, malesef %100 nedeni ortaya koymak oldukça zordur bu nedenle planlı-uzun bir tetkik döneminden sonra neden hakkında fikir edinilebilir.
Genetik Nedenler: Bu başlık altında özellikle Dengeli Resiprokal Translokasyonlar ve Robertsonian Translokasyonlar yer almaktadır. RGK olgularının %2-5 kadarında izlenen bu genetik sorunlar, anne-baba veya her ikisinde de bulunabilir. Sonuç olarak ortaya gelecek embryonun genetik yapısı kusurlu olacak ve düşükle sonuçlanabilecektir. Bu genetik sorunların saptanabilmesi için, anne-babadan karyotip analizi denilen genetik test yapılmaktadır. Mevcut bilgiler ışığında, RGK öyküsü olup yapısal genetik sorunu bulunan çiftlere PGD dediğimiz genetik tanı yapılmasının katkısı net değildir. Ancak, tekrar eden tüp bebek başarısızlıklarında ise PGD önerilmektedir.
Anti Fosfolipid Antikor Sendromu (APAS): RGK araştırmalarında oldukça önemli bir yer tutan APAS, bu olguların %10-30 kadarında altta yatan neden olarak saptanmaktadır. Tanı konulabilmesi için:
A/ i-Tromboz öyküsü (inme veya pıhtı atma olarak da bilinir)
ii-Gebelik kayıpları (10 hafta üzerinde bir veya fazla kayıp, 34 hafta altında pre-eklampsi veya şiddetli eklampsiye bağlı kayıp, 10 hafta altında hormonal-anatomik ve genetik nedenlerin yer almadığı 3 veya fazla gebelik kaybı)
B/Laboratuar bulgularında pozitiflik.
maddelerinden laboratuara ek olarak herhangi bir gebelik kaybının varlığı yeterlidir. Tedavide, kan sulandırıcılar olarak bilinen düşüjk doz aspirin ve düşük molekül ağırlıklı heparinin birlikte kullanımı önerilmektedir. UNUTULMAMALIDIR Kİ, APAS tanısı konulmamış RGK durumlarında kan sulandırıcı kullanımı yarardan çok zarar verebilir!
Uterin faktörler, yani rahimin yapısal olarak bozuk olduğu durumlarda da RGK olabilmektedir. %12 kadar RGK olgusunda uterus sorunları rol oynamaktadır. Rahim sorunları arasında: myomlar, polipler, perde, yapışıklıklar ve çöküklük-basıklık gibi doğuştan gelen sorunlar sayılabilir. Özellikle 2.trimestır dediğimiz gebeliğin 3-6 ay arasındaki döneminde düşükle veya erken doğumla sonuçlanmış gebeliği olan hastalarda rahim sorunlarını araştırmak gereklidir. Histeroskopi incelemesi, bu durumlarda önerilen ve fayda sağladığına inanılan yöntemdir.
Kalıtsal Pıhtılaşma Sorunları: Oldukça yaygın olarak bilinen ve RGK öyküsü olan hastaların hemen hemen tamamında mutlaka araştırılmış olan bu durum (MTHFR, Factor 5 Leiden mutasyonu vs..) aslında tahmin edildiği kadar etkin rol oynamamaktadır. Özellikle kendisinde veya 1.derece akrabasında venöz tromboembolizm denilen toplardamarda pıhtı oluşumu-atması durumu olan, böyle bir hikayesi olan RGK olgularında araştırma önem kazanmaktadır.
Diabet için açlık kan şekeri ölçümü, tiroid problemleri için TSH tetkiki ve prolaktin (süt hormonu) bozukukları için prolaktin hormon ölçümü, RGK olgularında mutlaka yapılmalıdır.
TORCH olarak adlandırılan ve kızamıkçık-toksoplazma olarak halk arasında yaygın olarak bilinen infeksyonların araştırılması RGK olguları için fayda sağlamamaktadır.
RGK olgularında çok önemli konulardan bir tanesi de psikolojik destek ve yakın takip edilme bilincinin aşılanmasıdır. Kişilere telkin yapılmalı, psikolojik destek önerilmeli ve sık takipler yapılmalıdır.
Sigara, alkol, kafein alımının fazlaca olması ve kişinin obez olması RGK sürecini tetiklemektedir. Bu nedenle, RGK olan kişilerde sigara kesilmeli, alkol alınmamalı, çay-kahve tüketimi günlük 1-2 bardağı geçmemeli ve kilo alımı kontrol edilmelidir.
BÜTÜN NEDENLER ARAŞTIRILISA DAHİ, %50-75 OLGUDA TEKRARLAYAN KAYIPLARIN NEDENİ ORTAYA KONULAMAMAKTADIR. ANCAK UNUTULMAMALIDIR Kİ; SONRAKİ GEBELİĞİN BAŞARIYLA SONUÇLANMA ŞANSI DA %50 KADARDIR. BU DURUMDA ANNE YAŞI OLDUKÇA ÖNEMLİDİR.
UNUTULMAMALIDIR Kİ, TEKRARLAYAN TÜP BEBEK BAŞARISIZLIKLARINDA CGH DEDİĞİMİZ KOMPERATİF GENOMİK HİBRİDİZASYON (CGH) (tüp bebek tedavisi ile elde edilen embriyolardan biopsi alınarak kromozom yapılarının bütününün incelenmesi) EN SON BİLGİLER IŞIĞINDA FAYDA SAĞLAYABİLİR…
Özetle, tekrarlayan gebelik kayıpları olan kişilerde:
anne-baba karyotip (genetik inceleme) analizi
TSH (tiroid testi), Prolaktin (süt hormonu), Açlık kan şekeri ölçümü (diabet için test)
Anti Fosfolipid Antikor Sendromu (APAS) için laboratuar tetkikleri
Histeroskopi, histerosalpingografi veya salin infüzyon sonografi
Önceki düşük materyalinin genetik olarak incelenmesi
Aileye psikolojik destek ve telkin
YAPILMALIDIR…