- 30 Mart 2007
- 169
- 1
- 45
Ölçülü, uyaklı ve tek harf yorumu için yazılmış, Türkçe falnamelerin en eskilerinden biri Fal-ı Türkî-i Manzum’dur (Manzum Türkçe Fal).
Prof. İ.H.Ertaylan’ın incelemesinde Bursa Camii Kebir Kütüphanesi, mecmua 34 numarada kayıtlı olduğunu belirterek verdiği şiirin, yazarı belli değildir.
Eser, “Çalab adın biz evvel yad idelüm / Anun ile söze bünyad idelüm / Kim oldur cümle halka ruzu viren / Getüren gündüzü düni gideren (Biz önce Tanrı’nın adını analım / Onunla söze temel atalım / Ki odur bütün yaratıklara günü veren / Gündüzü getirip geceyi gideren)” dizeleriyle başlar. Adını bilmediğimiz ozan, bu kutsal falı, Tanrı adını anarak yazdığını, padişah ve vezirinin bu faldan hoşnut olduklarını bildirerek sürdürür şiirini.
Ozana göre, Peygamber de “fal çeşidinin çok olduğunu, ama bu faldan daha doğru fal olmadığını” buyurmuştur. Bu faldan kuşku duymamak gerektir. Ozan, falın nasıl açılacağını anlatır: önce aptes tazelenip şükredilecektir. Sonra saygıyla Kuran ele alınıp “üç Fatiha üç Kulhüvallah” okunacaktır. Hz. Peygamber’e “üç salavat getirerek”, temiz kalple “doğru bir niyet” edilecektir. Buradaki doğru niyet kuşkusuz kimsenin kötülüğünü istememekle ilgili olmalı. Bundan sonra Kuran, gelişigüzel bir yerinden açılıp, “sağdaki sayfanın, yedinci satırının başındaki harfe” bakılacaktır. Arap harflerinin sıralamasıyla, çıkması olası harflerin neye işaret olduğu anlatılır. Bugünkü dille aktarıyorum:
Eğer elif gelirse iyidir işin
Kargaşadan kurtulup büyük rütbelere eriştin
Rızk verici Tanrı sana arka çıktı
Ululukla güzel baht olacak hep yoldaşın.
Be gelirse falına inanki yakında
Sana zenginlik, yüksek rütbe gelecek, kesinlikle
Büyük bir adam sana huzur sağlayacak
Dünya halkı seni kıskanacak.
Gelirse te harfi senin falına
Müjdeler olsun iyilik var yolunda,
Daima tövbe et kötülüklerine, zevklerden kaçın, ibadet et,
Yalvar Tanrına, namazını kıl her zaman, müjde bunda.
Se gelirse kutludur sana fal
Bil ki yakında eline geçecektir çok mal
Senin gibi büyük olmayacak memleketinde
Sen de iyiliğinde gez dillerde.
Eğer cim geldiyse çalış aman
İşin iyidir, Tanrı’dır arkan
Çünkü bu dünyada iyi iş yapmak demek
Çalışmak ve Tanrı’yı iş edinmek
Ha gelirse büyük bir sevinç var, müjdelerim
Dileğine erdirsin seni Rabbim
Bahtının ışığını Allah yaksın
Kötü talihini iyiye döndürsün.
Eğer hı ise gerçektir hizmetlilerinden
Rahat edeceksin, sevdiğin işinden de
Yine uzaklaşsın senden belalar
Kötüler sana karşı duramasınlar
Eğer dal ise falın aman ne iyi
Acil işlerinde yardımcın bil Tanrı’yı
Ona danış da yap her işi
Kötü olmaz danışıklı iş sonucu.
Eğer zel ise bil ki falının anlamı gerçekten haşin
İşin şeytanla aman ondan sakın
Bu niyetten sana hiç yarar gelmez
Vazgeç bu sevdadan işin iyi olmaz.
Eğer re ise yıldızın parladı
Talihin değişti yolun aydınlandı
Saygınlığın artacak halk arasında
Sözün geçerli olacak sultanın bile yanında.
Eğer ze ise gider kuşkularını
Tevekkül et sağlamlaştır imanını
Onlarla silahlan, dayan ercesine
İnanma kimseye işini bildiğince işle.
Sin ise eğer herkes sana yönelecek
Küçük de büyük de saygı gösterecek
Saygın olacaksın yıldızın parlayacak
Talih ayağını öpecek.
Şin ise falın, anlamı “savaştır düşmanla”
Fakat düşman yenilecek sonunda
Bir iki gün sabretmek gerektir
Her işte sabretmek her yöntemden iyidir
Sad gelirse sakın acele etme ey yoldaş
Sabret kıyma canına ey kardeş
Ta ki dileğini elde edesin
Sevinme nasıl olur göresin
Falın dad iken iyidir işin
Sana doğru durur ok gibi işin
Eğer tı geldiyse falın gerçektir
Zenginlik ve talih sana yönelecektir
Bu niyetle gönlünü sağlam tut
Bil ki Tanrın sana yardım edecektir
Zı gelirse senin için uğurludur
Sevinçlerin kapısı açılır
Tuttuğun toprak altın olsun elinde
Kalmasın kaygı mayası evinde
Eğer ayın geldiyse gülüp sevin
Çünkü halk içinde sayılan oldun sen
Artacak bu saygı gün günden
Kaynaklanacak ummadığın yerden
Eğer gayın geldiyse öfke ve kindir
Gerçekliğini bil bunun kesinliğini
Her zaman sakın ondan kendini
Fe ise falın sana düzen kurmuş düşmanın
Güvenesin diye yardımcı görünür sana
Aman sakın kendini, asla aldanma
Eline düşersen ağlarsın sonra
Kaf ise eğer hizmetçilerin yolunu bulup
Sana dil uzatırlar çekiştirirler
Sakın, çekin bu kadınların dilinden
Sertlikten kaçın, kurtul ellerinden
Kef’ken falın toplarsın malın çoğunu
Görürsün nicenin sana muhtaç olduğunu
Kaldır gönlündeki büyüklük tutkusunu
Aynı Tanrı yarattı zengini yoksulu
Falın lam ise sıkıntı var önünde
Gamını artırma telaşlanma yine de
Ki işlerin sonunda feraha çıkacak
Mutlu bir talihin olacak
Eğer mim ise falın, çoğalır malın
Hak açar rızk kapısını düzelir durumun
Sen şimdi garip de olsan sayılsan da muhtaç
Takacaksın kısa süre sonra başına taç
Eğer nun gelirse falında kaygılan
Birkaç gün sabret dayan
Eğer bu niyetinde direnirsen
Ağlayacak mısın gülecek misin bilemem
Falında he gelmesi iyi değil hem
Görünür falında gam üstüne gam
Öylü zorluklar var ki yolunda dostum
Aşmak için Allah yardımcın olsun dostum
Ve eğer vav gelirse canım şansın var
Sana hem ululuk hem zenginlik oldu yar
Hem bu dünyanın malını toplayacaksın
Hem de öte dünyada mutlu olacaksın
Lamelif çıktıysa eğer karşına
İşin gücün sonunda kargaşa
Bu çıkmaz sevdadan vazgeç yakınken
Etmesin seni işinden gücünden
Eğer ye gelirse günahlarındır, bağışlat
Yalvar Tanrı’ya yüceliğine güvenip anlat
Yardım edici ancak O’dur kuluna
Ona benzer şefkatli ve iyi bulunmaz
Falname düzenleyicileri Arap alfabesinin bütün harflerini ya kullanmamakta ya da sırasını bozmaktadır. Bu örnekte görüldüğü gibi. Yazma kitapların çeşitli kişilerce kopya edildiği, yazarının denetleme olanağı olmadığı düşünülürse, eksik ve yanlışların kopya edenlerden kaynaklandığı da düşünülebilir. Bu tür yanlışlıklar, ölçü aksaklıklarına da yol açar. Düzyazıyla yazılan (mensur) falnamelerden çoğunda, ayet de, her yorumda yer alır. Bu ayetlerin yorumunu da vermek gerektiğinden, bu tür örnekleri aktarmak bu kitabın amacını aşacaktır. Yorumlarında günlük dili kullanmış bir metni yazmak daha doğru bence. Raif Yelkenci yazmalarından İ.H.Ertaylan’ın bugünkü yazıya aktardığı Haza Fal-ı Kur’an-ı Azim (Mükemmel, Yüce Kuran Falı) adlı yapıtı, dilini güncelleştirerek aktarıyorum.
Haza Fal-ı Kur’an-ı Azim, Kuran falı açmak isteyenin yapması gerekenleri sıralayarak başlar: “Bir kimesne, Kuran falı açmak dilese, evvel üç kerre Fatiha ve üç kerre Ayetü’l Kürsî ve üç İhlas okuya ve üç salavat getire (Bir kimse Kuran falı açmak isterse, üç kere Fatiha ve üç kere Ayetü’l Kürsî ve üç İhlas okusun ve üç salavat getirsin).”
Fal bakmak isteyen kimse yine saygıyla Kuran’ı eline alacak, rasgele bir yerinden açacaktır. Ancak yapacakları, daha önce örneklediğimiz falnamenin yönteminden farklıdır:
“Sağ yandaki sayfaya iyice baksın, kaç Allah adı olduğunu görsün, o sayıda sol yandaki kâğıtları (yaprakları) açıp, (karşısına çıkan sayfada) o sayıda satır saysın, satır tamam olunca ondan sonra gelen satırın ilk harfi ne gelirse o harfle (o harfin yorumuna göre) davransın.
Bu falname hemen vahy (Tanrı tarafından bildirilen, esinlendirilen fikir( derecesindedir, kuşkulanılmasın. Kutbü’l-arifin (bilgililerin ulusu) merhum Şeyh Fahreddin Efendi’nin kendi kullandığı fal daima buydu, böylece bilinsin.”
Bu açıklamalardan sonra harflerin yorumuna geçilir:
“Elif gelse iyilik ve sevinçtir. Tamam rahatlıktır. Bütün işleri ve dilekleri sonuçlanmaktır.
Be gelse yine iyiliktir, sevinçtir, devlettir (talih, zenginlik, yüksek rütbe) ve bir kimseden büyük fayda görüp murada ermektir.
Te gelse tövbedir ve sağlıktır ve seferde (yolculuk ya da savaş) ise sağlıkla evine gelsin ve seferi mübarek (kutlu) olsun.
Se gelse fayda görüp işi yüce olup menzili (evi, durağı) yüce olup dünya ve ahretle ilgili dilekleri yerine gelmektir.
Cim gelse fayda bulmak, kâr etmek, menfaat (çıkar) görmektir niyetine göre.
Ha gelse dileği yerine gelmektir ve güç ve dostlardan yardımdır.
Hı gelse Tanrı’dan günahlarının bağışlanmasını dilemektir ve sabır gerekir tuttuğu niyet için.
Dal gelse dileğinin gerçekleşmesidir ve sevinç, devlet (talih, zenginlik, yüksek rütbe) bulmaktır.
Zel gelse kahırdır (çok üzüntü) ve düşmandır ve hiledir, ama Hak teala (yüce Tanrı) yardımıyla dileği gerçekleşmektir, sağlıktır.
Re gelse fazlasıyla devlet (talih, zenginlik, yüksek rütbe) bulup ve isteği gerçekleşip ve gizli işleri sonuçlanmak, rahat olmaktır.
Ze gelse o günlerde kendi halinde (sakin, bir şeye karışmaz) olmak daha iyidir. Dileğine erişmek görünmez. Sabır hoştur.
Sin gelse ferah ve sevinmektir ve selamettir (korkudan uzaklaşma, kurtuluş, iyi sonuç) ve bir iyilikle dileği gerçekleşmek birlikte olmaktır.
Şin gelse çok zarar etmektir. Korku ve hile ve aldatılmadır. Halkın dilinden gereğinden çok incinir, ama sabrederse düşmanı kahrolur.
Sad gelse dileğinin hepsine ulaşır ve o kişiye devlet (talih, zenginlik, yüksek rütbe) yönelir, ama hareket ve seferden (yolculuk) çekinmeli.
Dad gelse Hak teala (yüce Tanrı) o kişiye hükümet (yetki) ve riyaset (başkanlık) ve kuvvet ve nusret (başarı, üstünlük) verir. Halk içinde aziz (güç sahibi, saygın) olur.
Tı gelse o kimseye iyilik kapısı açılır ve kötülük kapısı kapanır ve ahrette iman üzere olur. İnşaallahü teala. (Yüce Tanrı isterse).
Ayın gelse bu niyetinden çok korksun. Caysın ve yüce Tanrı’dan bağışlanmasını dilesin ve tövbe edip kendi iyi malından sadaka versin.
Gayın gelse üzerine iyilik kapısı açılır ve kötülük kapanır ve bir topluluktan dileğine erişir, sevinir.
Fe gelse bütün düzensiz işleri yoluna girip sonuçlanır, mutlu ve şen olur.
Kaf gelse bütünüyle saygınlığa ulaşıp iyi yerden fayda görüp, iyilik edip mutlu ve şen olur.
Kef gelse sabır ve tövbe edip, haramlardan (yapılması dince yasaklanan şeyler) sakınıp, helal malından sadaka versin.
Lam gelse dileğine erişir ve devlet bulup mutlu olur.
Mim gelse melamettir (azarlama, kınama). Her yönden bu durumda Tanrı’dan af vebağışlanma dileğiyle sabır gerektir.
Nun gelse rahatlar ve mutluluklardır ve bütün istediği şeylerin gerçekleşmesi, sevinilmesidir.
Vav gelse halka muhtaçlığı kalmaz, ama Tanrı’dan bağışlanma istemek ve tövbeyle uğraşmak gerektir, nimete (iyilik, yaşamak için gerekli şeyler. Tanrı vergisi yiyecek, içecek) ulaşıp, mutlu olsun.
He gelse dileği gerçekleşmektir ve de düşmana karşı üstünlük kazanıp ve hem düşmanı kahrolmaktır.
Lamelif gelse bütün işlerinde zorluk çekmektir. Ama bu niyetten sonra hayır (iyilik) vardır.
Ye gelse iyilikler ve bolluklar ve sevinçler ve gönül ferahlıkları, iyi haberler ve mutluluklar ve sağlıklar ve selametlikler (korkudan uzaklaşma, kurtuluş, iyi sonuç) demektir ve sefer (savaş ya da yolculuk) etmek dilerse iyidir.
Hepsi uğurludur. Temmet (bitti).”
Prof. İ.H.Ertaylan’ın incelemesinde Bursa Camii Kebir Kütüphanesi, mecmua 34 numarada kayıtlı olduğunu belirterek verdiği şiirin, yazarı belli değildir.
Eser, “Çalab adın biz evvel yad idelüm / Anun ile söze bünyad idelüm / Kim oldur cümle halka ruzu viren / Getüren gündüzü düni gideren (Biz önce Tanrı’nın adını analım / Onunla söze temel atalım / Ki odur bütün yaratıklara günü veren / Gündüzü getirip geceyi gideren)” dizeleriyle başlar. Adını bilmediğimiz ozan, bu kutsal falı, Tanrı adını anarak yazdığını, padişah ve vezirinin bu faldan hoşnut olduklarını bildirerek sürdürür şiirini.
Ozana göre, Peygamber de “fal çeşidinin çok olduğunu, ama bu faldan daha doğru fal olmadığını” buyurmuştur. Bu faldan kuşku duymamak gerektir. Ozan, falın nasıl açılacağını anlatır: önce aptes tazelenip şükredilecektir. Sonra saygıyla Kuran ele alınıp “üç Fatiha üç Kulhüvallah” okunacaktır. Hz. Peygamber’e “üç salavat getirerek”, temiz kalple “doğru bir niyet” edilecektir. Buradaki doğru niyet kuşkusuz kimsenin kötülüğünü istememekle ilgili olmalı. Bundan sonra Kuran, gelişigüzel bir yerinden açılıp, “sağdaki sayfanın, yedinci satırının başındaki harfe” bakılacaktır. Arap harflerinin sıralamasıyla, çıkması olası harflerin neye işaret olduğu anlatılır. Bugünkü dille aktarıyorum:
Eğer elif gelirse iyidir işin
Kargaşadan kurtulup büyük rütbelere eriştin
Rızk verici Tanrı sana arka çıktı
Ululukla güzel baht olacak hep yoldaşın.
Be gelirse falına inanki yakında
Sana zenginlik, yüksek rütbe gelecek, kesinlikle
Büyük bir adam sana huzur sağlayacak
Dünya halkı seni kıskanacak.
Gelirse te harfi senin falına
Müjdeler olsun iyilik var yolunda,
Daima tövbe et kötülüklerine, zevklerden kaçın, ibadet et,
Yalvar Tanrına, namazını kıl her zaman, müjde bunda.
Se gelirse kutludur sana fal
Bil ki yakında eline geçecektir çok mal
Senin gibi büyük olmayacak memleketinde
Sen de iyiliğinde gez dillerde.
Eğer cim geldiyse çalış aman
İşin iyidir, Tanrı’dır arkan
Çünkü bu dünyada iyi iş yapmak demek
Çalışmak ve Tanrı’yı iş edinmek
Ha gelirse büyük bir sevinç var, müjdelerim
Dileğine erdirsin seni Rabbim
Bahtının ışığını Allah yaksın
Kötü talihini iyiye döndürsün.
Eğer hı ise gerçektir hizmetlilerinden
Rahat edeceksin, sevdiğin işinden de
Yine uzaklaşsın senden belalar
Kötüler sana karşı duramasınlar
Eğer dal ise falın aman ne iyi
Acil işlerinde yardımcın bil Tanrı’yı
Ona danış da yap her işi
Kötü olmaz danışıklı iş sonucu.
Eğer zel ise bil ki falının anlamı gerçekten haşin
İşin şeytanla aman ondan sakın
Bu niyetten sana hiç yarar gelmez
Vazgeç bu sevdadan işin iyi olmaz.
Eğer re ise yıldızın parladı
Talihin değişti yolun aydınlandı
Saygınlığın artacak halk arasında
Sözün geçerli olacak sultanın bile yanında.
Eğer ze ise gider kuşkularını
Tevekkül et sağlamlaştır imanını
Onlarla silahlan, dayan ercesine
İnanma kimseye işini bildiğince işle.
Sin ise eğer herkes sana yönelecek
Küçük de büyük de saygı gösterecek
Saygın olacaksın yıldızın parlayacak
Talih ayağını öpecek.
Şin ise falın, anlamı “savaştır düşmanla”
Fakat düşman yenilecek sonunda
Bir iki gün sabretmek gerektir
Her işte sabretmek her yöntemden iyidir
Sad gelirse sakın acele etme ey yoldaş
Sabret kıyma canına ey kardeş
Ta ki dileğini elde edesin
Sevinme nasıl olur göresin
Falın dad iken iyidir işin
Sana doğru durur ok gibi işin
Eğer tı geldiyse falın gerçektir
Zenginlik ve talih sana yönelecektir
Bu niyetle gönlünü sağlam tut
Bil ki Tanrın sana yardım edecektir
Zı gelirse senin için uğurludur
Sevinçlerin kapısı açılır
Tuttuğun toprak altın olsun elinde
Kalmasın kaygı mayası evinde
Eğer ayın geldiyse gülüp sevin
Çünkü halk içinde sayılan oldun sen
Artacak bu saygı gün günden
Kaynaklanacak ummadığın yerden
Eğer gayın geldiyse öfke ve kindir
Gerçekliğini bil bunun kesinliğini
Her zaman sakın ondan kendini
Fe ise falın sana düzen kurmuş düşmanın
Güvenesin diye yardımcı görünür sana
Aman sakın kendini, asla aldanma
Eline düşersen ağlarsın sonra
Kaf ise eğer hizmetçilerin yolunu bulup
Sana dil uzatırlar çekiştirirler
Sakın, çekin bu kadınların dilinden
Sertlikten kaçın, kurtul ellerinden
Kef’ken falın toplarsın malın çoğunu
Görürsün nicenin sana muhtaç olduğunu
Kaldır gönlündeki büyüklük tutkusunu
Aynı Tanrı yarattı zengini yoksulu
Falın lam ise sıkıntı var önünde
Gamını artırma telaşlanma yine de
Ki işlerin sonunda feraha çıkacak
Mutlu bir talihin olacak
Eğer mim ise falın, çoğalır malın
Hak açar rızk kapısını düzelir durumun
Sen şimdi garip de olsan sayılsan da muhtaç
Takacaksın kısa süre sonra başına taç
Eğer nun gelirse falında kaygılan
Birkaç gün sabret dayan
Eğer bu niyetinde direnirsen
Ağlayacak mısın gülecek misin bilemem
Falında he gelmesi iyi değil hem
Görünür falında gam üstüne gam
Öylü zorluklar var ki yolunda dostum
Aşmak için Allah yardımcın olsun dostum
Ve eğer vav gelirse canım şansın var
Sana hem ululuk hem zenginlik oldu yar
Hem bu dünyanın malını toplayacaksın
Hem de öte dünyada mutlu olacaksın
Lamelif çıktıysa eğer karşına
İşin gücün sonunda kargaşa
Bu çıkmaz sevdadan vazgeç yakınken
Etmesin seni işinden gücünden
Eğer ye gelirse günahlarındır, bağışlat
Yalvar Tanrı’ya yüceliğine güvenip anlat
Yardım edici ancak O’dur kuluna
Ona benzer şefkatli ve iyi bulunmaz
Falname düzenleyicileri Arap alfabesinin bütün harflerini ya kullanmamakta ya da sırasını bozmaktadır. Bu örnekte görüldüğü gibi. Yazma kitapların çeşitli kişilerce kopya edildiği, yazarının denetleme olanağı olmadığı düşünülürse, eksik ve yanlışların kopya edenlerden kaynaklandığı da düşünülebilir. Bu tür yanlışlıklar, ölçü aksaklıklarına da yol açar. Düzyazıyla yazılan (mensur) falnamelerden çoğunda, ayet de, her yorumda yer alır. Bu ayetlerin yorumunu da vermek gerektiğinden, bu tür örnekleri aktarmak bu kitabın amacını aşacaktır. Yorumlarında günlük dili kullanmış bir metni yazmak daha doğru bence. Raif Yelkenci yazmalarından İ.H.Ertaylan’ın bugünkü yazıya aktardığı Haza Fal-ı Kur’an-ı Azim (Mükemmel, Yüce Kuran Falı) adlı yapıtı, dilini güncelleştirerek aktarıyorum.
Haza Fal-ı Kur’an-ı Azim, Kuran falı açmak isteyenin yapması gerekenleri sıralayarak başlar: “Bir kimesne, Kuran falı açmak dilese, evvel üç kerre Fatiha ve üç kerre Ayetü’l Kürsî ve üç İhlas okuya ve üç salavat getire (Bir kimse Kuran falı açmak isterse, üç kere Fatiha ve üç kere Ayetü’l Kürsî ve üç İhlas okusun ve üç salavat getirsin).”
Fal bakmak isteyen kimse yine saygıyla Kuran’ı eline alacak, rasgele bir yerinden açacaktır. Ancak yapacakları, daha önce örneklediğimiz falnamenin yönteminden farklıdır:
“Sağ yandaki sayfaya iyice baksın, kaç Allah adı olduğunu görsün, o sayıda sol yandaki kâğıtları (yaprakları) açıp, (karşısına çıkan sayfada) o sayıda satır saysın, satır tamam olunca ondan sonra gelen satırın ilk harfi ne gelirse o harfle (o harfin yorumuna göre) davransın.
Bu falname hemen vahy (Tanrı tarafından bildirilen, esinlendirilen fikir( derecesindedir, kuşkulanılmasın. Kutbü’l-arifin (bilgililerin ulusu) merhum Şeyh Fahreddin Efendi’nin kendi kullandığı fal daima buydu, böylece bilinsin.”
Bu açıklamalardan sonra harflerin yorumuna geçilir:
“Elif gelse iyilik ve sevinçtir. Tamam rahatlıktır. Bütün işleri ve dilekleri sonuçlanmaktır.
Be gelse yine iyiliktir, sevinçtir, devlettir (talih, zenginlik, yüksek rütbe) ve bir kimseden büyük fayda görüp murada ermektir.
Te gelse tövbedir ve sağlıktır ve seferde (yolculuk ya da savaş) ise sağlıkla evine gelsin ve seferi mübarek (kutlu) olsun.
Se gelse fayda görüp işi yüce olup menzili (evi, durağı) yüce olup dünya ve ahretle ilgili dilekleri yerine gelmektir.
Cim gelse fayda bulmak, kâr etmek, menfaat (çıkar) görmektir niyetine göre.
Ha gelse dileği yerine gelmektir ve güç ve dostlardan yardımdır.
Hı gelse Tanrı’dan günahlarının bağışlanmasını dilemektir ve sabır gerekir tuttuğu niyet için.
Dal gelse dileğinin gerçekleşmesidir ve sevinç, devlet (talih, zenginlik, yüksek rütbe) bulmaktır.
Zel gelse kahırdır (çok üzüntü) ve düşmandır ve hiledir, ama Hak teala (yüce Tanrı) yardımıyla dileği gerçekleşmektir, sağlıktır.
Re gelse fazlasıyla devlet (talih, zenginlik, yüksek rütbe) bulup ve isteği gerçekleşip ve gizli işleri sonuçlanmak, rahat olmaktır.
Ze gelse o günlerde kendi halinde (sakin, bir şeye karışmaz) olmak daha iyidir. Dileğine erişmek görünmez. Sabır hoştur.
Sin gelse ferah ve sevinmektir ve selamettir (korkudan uzaklaşma, kurtuluş, iyi sonuç) ve bir iyilikle dileği gerçekleşmek birlikte olmaktır.
Şin gelse çok zarar etmektir. Korku ve hile ve aldatılmadır. Halkın dilinden gereğinden çok incinir, ama sabrederse düşmanı kahrolur.
Sad gelse dileğinin hepsine ulaşır ve o kişiye devlet (talih, zenginlik, yüksek rütbe) yönelir, ama hareket ve seferden (yolculuk) çekinmeli.
Dad gelse Hak teala (yüce Tanrı) o kişiye hükümet (yetki) ve riyaset (başkanlık) ve kuvvet ve nusret (başarı, üstünlük) verir. Halk içinde aziz (güç sahibi, saygın) olur.
Tı gelse o kimseye iyilik kapısı açılır ve kötülük kapısı kapanır ve ahrette iman üzere olur. İnşaallahü teala. (Yüce Tanrı isterse).
Ayın gelse bu niyetinden çok korksun. Caysın ve yüce Tanrı’dan bağışlanmasını dilesin ve tövbe edip kendi iyi malından sadaka versin.
Gayın gelse üzerine iyilik kapısı açılır ve kötülük kapanır ve bir topluluktan dileğine erişir, sevinir.
Fe gelse bütün düzensiz işleri yoluna girip sonuçlanır, mutlu ve şen olur.
Kaf gelse bütünüyle saygınlığa ulaşıp iyi yerden fayda görüp, iyilik edip mutlu ve şen olur.
Kef gelse sabır ve tövbe edip, haramlardan (yapılması dince yasaklanan şeyler) sakınıp, helal malından sadaka versin.
Lam gelse dileğine erişir ve devlet bulup mutlu olur.
Mim gelse melamettir (azarlama, kınama). Her yönden bu durumda Tanrı’dan af vebağışlanma dileğiyle sabır gerektir.
Nun gelse rahatlar ve mutluluklardır ve bütün istediği şeylerin gerçekleşmesi, sevinilmesidir.
Vav gelse halka muhtaçlığı kalmaz, ama Tanrı’dan bağışlanma istemek ve tövbeyle uğraşmak gerektir, nimete (iyilik, yaşamak için gerekli şeyler. Tanrı vergisi yiyecek, içecek) ulaşıp, mutlu olsun.
He gelse dileği gerçekleşmektir ve de düşmana karşı üstünlük kazanıp ve hem düşmanı kahrolmaktır.
Lamelif gelse bütün işlerinde zorluk çekmektir. Ama bu niyetten sonra hayır (iyilik) vardır.
Ye gelse iyilikler ve bolluklar ve sevinçler ve gönül ferahlıkları, iyi haberler ve mutluluklar ve sağlıklar ve selametlikler (korkudan uzaklaşma, kurtuluş, iyi sonuç) demektir ve sefer (savaş ya da yolculuk) etmek dilerse iyidir.
Hepsi uğurludur. Temmet (bitti).”