Sakarya Fırat’ dizisinin başrol oyuncusu Tayanç Ayaydın, Isparta Eğirdir Gölü kıyısında, iki köpeği ile birlikte kendine yeni bir yaşam kurdu. Evinin kapılarını ilk kez Hafta Sonu Dergisi’ne açan ödüllü oyuncu, değişen yaşamını, müziğe olan ilgisini ve dizinin başarısını anlattı.
Mimar Sinan Üniversitesi Devlet KonservatuVarı Tiyatro bölümü’nden mezun olan Tayanç Ayaydın, rol aldığı dizilerde canlandırdığı karakterlerle izleyicinin kalbine girmeyi başarmış bir oyuncu. Özellikle 1.5 senedir ‘Sakarya Fırat’ dizisinde hayat verdiği uzman jandarma Osman Kanat karakteri ile seyircinin gözbebeği olmuş durumda. 2008 yılında Benjamin Hopkins’in yönettiği ‘Pazar-Bir Ticaret Masalı’ filmiyle Locarno Film Festivali’nde ve Antalya Altın Portakal’da ‘En İyi Erkek Oyuncu’ ödüllerini alan Ayaydın, Osman Sınav’la yeni bir sinema filmi hazırlığında. Başarılı oyuncuyla Eğirdir kıyısındaki evinde sohbet ettik.
Eğridir Gölü kıyısında iki köpeğiyle birlikte mutlu ve huzurlu bir yaşam süren oyuncu Tayanç Ayaydın, müzikle de ilgileniyor. Bateri, gitar ve saksafon çalan oyuncu, teklif gelmesine rağmen albüm çıkarmayı düşünmüyor.
Gölün kıyısında bir ev, tıpkı masal gibi. Burayı nasıl keşfettiniz?
Rol arkadaşım Bora Koçak’la çekimler için 20 gün otelde kaldıktan sonra, “Bir yer bulalım” dedik, emlakçılara sorduk. Sonra bir arkadaşımız, “Biz yazın bir yer tuttuk, küçüktür ama oraya bir bakın isterseniz” dedi. Biz buraya bir geldik, “İsterse hap kadar olsun. Burada yaşamak lazım” dedim ve yerleştik. Altı ayda burayı toparladık. Sabaha karşı müzik yapıyoruz, kimse karışmıyor. Güneşi müzik çalarak karşılıyoruz.
Yazları göle giriyor musunuz?
Tabii, hem de nasıl. Ama bizim burada yaşadığımızı artık herkes öğrendi. Bahçenin önü ziyaretçilerle doluyor. Biz de sakinleyince akşamüstü giriyoruz. Dizi çekimlerine ara verince, İstanbul’a dönmedim. Bir ay burada dinlendim, o dönem de Ramazan ayına denk gelmişti, rahatça yüzmüştüm.
Bir erkek için otel daha rahat ve konforlu değil mi?
Ben biraz domestik bir erkeğim galiba. Asistanım Ayhan sağolsun bana çok yardımcı oluyor. Dizi çekimleri için otellerde çok kaldım. Özellikle ‘Sıla’nın çekimlerinde Mardin’deyken çok zorlandım. Setten çıktıktan sonra, insan kendine ait bir yere dönmek istiyor. Otelde çarşafımı temizliyorlar, yemeğimi hazırlıyorlar diye niye kalayım? Evimde yaşamak en büyük lüks.
İstanbul’dan kaçış diyebilir miyiz?
Buraya gelmeden İstanbul’un beni ne kadar yorduğunu hissetmemişim. İnsan ne kadar yıprandığını dinlenirken anlıyor. İstanbul’a gittiğimde, “Ne kadar çok araba varmış? Trafik diye bir şey vardı” diyorum. Kendi aramızda “İkinci köprüyü yapmışlar” diye dalga geçiyoruz.
Ne kadar zamandır burada yaşıyorsunuz?
1.5 senedir. ‘Sakarya-Fırat’ dizisine başladığımdan beri Eğirdir’de yaşıyorum.
İstanbul’daki eviniz duruyor mu?
Evet, oradaki düzenimi de bozmadım. Sefil bir halde duruyor ama duruyor işte. Arada bir arkadaşlarım gidiyor, kalıyor. Anahtar hepimizin bildiği gizli bir yerde duruyor, onu alıp içeri giriyorlar.
İstanbul’daki eviniz nerede?
Taksim’de, Kuledibi’nde oturuyorum. Benim vazgeçemediğim yerlerden biridir. Beyoğlu, Asmalımescit ve Taksim’e sadece bir adım mesafede. Ev Taksim’de olmasına rağmen 50 metrekare bir bahçem var. İnsanın köpekleri olunca, etrafında mutlaka toprak olması gerekiyor.
Köpekler çok sevimli. Yaşıtlar mı?
Momo dört yaşında, onu bir aileden edindim. Timba 2.5 yaşında, sokakta buldum, sokak köpeği yani. Sete gitmek için bir gün evden çıktım. Çocukların yavru bir köpekle hoyratça oynadığını gördüm. “Ne yapıyorsunuz köpeğime?” dedim. “Ağabey, pardon senin köpeğin miydi?” dediler. O gün Timba benim köpeğim oldu.
‘KÖPEĞİM ALKOLİKTİ!’
Çok güzel bir hikayesi varmış Timba’nın…
Taksim’de büyüdüğü için alkolikti Timba. Üç-dört ay içinde ondaki alkol bağımlılığını tedavi ettim. Susadığında sokaktaki içkileri yalamaktan alkolik olmuş. Evde şarap içildiğinde Timba’dan uzak tutamıyorduk.
Şimdi nasıl?
Gayet iyi. Üç ay boyunca boş bira kutusuyla oynadı ve alkolü bıraktı.
Peki Timba, Taksim’in hareketli yaşamından sonra, bu sakinliğe alışabildi mi?
Tabii, cennet gibi geldi. Eskiden onları serbest bırakıyordum, tasmasız saatlerce özgür bir şekilde dolaşıyorlardı. Bir gün Timba geldi, Momo yok. Normalde birbirlerinden hiç ayrılmazlar. Saatlerce aradık. Sonra birinin bahçesine bağlı bulduk. Momo Golden olduğu için çalmışlar, Timba yavrum cins olmadığı için çalınmaktan kurtulmuş (gülüyor).
ayanç Ayaydın’ın köpeği Momo, sevimli olduğu kadar uslu da. Fotoğraf çekiminde hiç yaramazlık yapmadı.
Oyuncu arkadaşlarınızdan yeni evinize gelenler var mı?
Çok yoğunlar. Ama Murat Yıldırım ve Burçin Terzioğlu gelmeyi çok istiyor.
Dizi ekibi, gelip kalıyor mu?
Tabii. Enstrümanları birlikte çalıyoruz. Gitar, davul, saksafon… Yakında çaldıklarımızı kayıt edeceğiz. Bora ile benim kapım, nefes almaya ihtiyacı olan herkese açık.
‘KIZ ARKADAŞIM YOK’
Albüm çıkarmayı düşünüyor musunuz?
Yok canım. Bundan bir yıl önce böyle saçma bir teklif geldi. ‘Pazar’ın jenerik müziğini ben söylemiştim. Ama düşünmüyorum.
Peki kız arkadaşınız Eğirdir’e yerleşmenize ne diyor?
Şu anda kız arkadaşım yok, o yüzden bir problem yaşamıyorum. Ama olsa zannediyorum o da buradan çok keyif alır.
‘Sakarya-Fırat’ sanırım şu anda en zor koşullarda çekilen dizi.
Dizide çalışan da, çalışmayan da, herkes bu konuda hemfikir. Gerçekten çok zor. Ama biz buna alıştık artık. Bu diziden sonra bir sit-com’da oynarsam benim için daha zor olacak gibi. Geçenlerde bizim sahnelerin birinde seste sorun olmuş, seslendirme için İstanbul’a gittim, stüdyoya girdim. 15-20 dakikada hafakanlar bastı, “Dağlarıma gitmek istiyorum” diye stüdyodan çıktım (gülüyor). İstanbul’da da eve gittiğimde duramıyorum, dışarı çıkmak istiyorum.
Dizide bir askeri canlandırıyorsunuz. İzleyiciler sizi sokakta görünce, nasıl tepkiler veriyor?
Seyirciler rol aldığım karakterleri hep çok sevdiler ve bunu benimle paylaştılar. Ama sanırım şimdi onların hayatında da başka bir noktada duruyorum. Biz son 30 yıldır Türkiye’de yaşanan en büyük problemi izleyici ile paylaşıyoruz. Benim yaşadığımı gördüğünde, boynuma sarılıp ağlayan teyzeler var. Üşümeyelim diye, dağ yolunu tırmanıp baklava getiriyorlar.
Altın Portakal Film Festivalinde ‘En İyi Erkek Oyuncu’ ödülünü aldınız. Bekliyor muydunuz bunu?
Açıkçası hiç beklemiyordum. Antalya’dan dört ödülle döndük. Çok da iyi bir jüri vardı. Çünkü bir önceki sene, sonuçlar önceden basına sızmıştı. Bizimkinde işi çok sıkı tuttular. Hakikaten açıklanana kadar haberimiz olmadı.
Rol alacağınız yeni bir sinema filmi var mı?
Osman Sınav ile konuştuğumuz projeler var. Ama biraz dinlenme istiyorum.
Ömür SABUNCUOĞLU