• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Tayanç Ayaydın

hayrun877

Kullanıcı üyeliğini pasifleştirmiştir.
Üyelik İptali
Kayıtlı Üye
17 Eylül 2012
1.152
335
363
$tayanc-g1-1.jpg


Tayanç Ayaydın televizyon dizilerinde yer aldığı rollerle kendisini sevdirmeyi başaran genç yeteneklerden biri…İstanbul’lu bir ailenin tek çocuğu. Özel Dost Koleji’yle başlayan ilkokul hayatı, Tercüman Lisesi ve İstek Vakfı Lisesi ile devam ediyor. Ardından Mimar Sinan Tiyatro bölümüne giriyor. “Üniversitede okuyorduk ve yapmamız gereken tek şey oynamaktı. Dünyada bundan keyifli bir şey yok” diyerek anımsıyor öğrencilik yıllarını…

Komedi Dram Tiyatro Topluluğu, Stüdyo Drama ve Alchera Tiyatro Topluluğu’nda oynamış. Alchera’da barmenlik de yapan Tayanç Ayaydın “Aliye” dizisinde Doktor Kahraman rolü ile ülkemizde tanınmaya başlıyor. Fatih Akın’la çalışmayı çok istiyor. Bu sebeple babasından Almanca dersleri almıştır.Gün içinde başına kötü bir şey geldiğinde hemen filmin çekim dönemlerini düşünüyor ve Kurtuluş kapısı gibi, keyifleniyor. Sıla, Kalbin Zamanı, Ziyaret, Aliye ve Gece Yürüyüşü adlı yapımlarda rol alan Tayanç Ayaydın, Ben Hopkins imzalı Pazar-Bir Ticaret Masalı’nın başrolünde yer aldı ve bu rol sayesinde 2008 Locarno Film Festivali’nde En İyi Erkek Oyuncu Ödülünü kazandı.
Şuan oynadığı Sakarya Fırat dizindeki Osman KANAT karakteri büyük ilgi ile izlenmektedir.

FİLMOGRAFİ

DİZİLER
Sakarya Fırat – Osman Kanat(2009-10-11)

Ey Aşk Nerdesin–Serdar(2009)

Aşk Yakar –Selim(2008)

Sıla–Abay(2006)

Aliye-Kahraman(2004)

Gece Yürüyüşü(2004)


FİLMLER

Büşra– Yaman(2009)

11’e 10 Kala - Ömer(2009)

Pazar- Bir Ticaret Masalı– Mihram(2007)

Kalbin Zamanı– Genç Cemil(2004)

Ziyaret(kısa film)(2004)

Ödülleri..
(2008)
45.Altın Portakal
61.Locarno Film Festivali
Ghent Film Festivali


Tayanç Ayaydın:
"Sahnede ailemi arayıp ödül aldığımı ve karşımda şu an 8 bin kişi olduğunu söyledim.
Çok güzel ve özel anlardı.." dedi..

45.Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde
'En İyi Film' Ödülünü Ben Hopkins'in 'Pazar -Bir Ticaret Masalı'
Adlı Filmi Aldı.
En İyi Film;
En İyi Senaryo;
En İyi Erkek Oyuncu:Tayanç Ayaydın
(Pazar-Bir Ticaret Masalı)

Locarno Film Festivali'nin En İyi Erkek Oyuncu Ödülüne Türk Aktör Tayanç Ayaydın Değer Görüldü.
 
Komandolar gibiyiz



Komandolar gibiyiz“Aliye” dizisinin Doktor Kahraman’ı olarak tanınan Tayanç Ayaydın, şimdi çok daha güçlü bir rolle ekranda... Çeliktepe Sınır Karakolu’ndaki askerlerin yaşadıklarını konu alan “Sakarya Fırat”ta Osman Kanat’ı canlandıran oyuncu, “Çekimlerde zorlandık, ama komandolar gibi ‘bittim’ dediğimiz noktada hep yeniden canlandık” diyor.

Nasıl bir karakter oldu Osman Kanat?

- Bu proje için Osman Sınav’la ilk buluştuğumuzda, nasıl bir karakter yaratacağız, diğer karakterlerden farkı ne olacak diye uzun uzun konuştuk. Sonunda herkesin rahatlıkla empati kurabileceği, dokunabileceği bir karakter yarattık. Ortaya öyle bir Osman çıktı ki... Hem sulu gözlü, hem deli... Hem arkadaş canlısı ve aşık, hem bir anda sertleşebilecek biri. Tüm duyguları çok güçlü yaşıyor. Aşık olduğunda çok aşık, kızınca çok kızıyor, arkadaşlarını çok seviyor. Böyle olması da seyirciyle bütünleşmesini sağlıyor. şimdi gelen her yeni senaryoda Osman Hoca’yla “bu sefer ne yapabiliriz Osman Kanat’a, ne katabiliriz” diye konuşuyoruz.

Çekimler Toroslar’da yapılıyor. Siz bu dağlara baktığınızda ne görüyorsunuz?

- Ben burayı önce fotoğraflarda gördüm, Osman Hoca gösterdi... Sonra çekimlere hazırlanmak için bu dağlarda epey eğitim aldık. Birimizin bileği burkuluyordu, diğerinin eli kesiliyordu. O zor süreçte oyuncu arkadaşlarımla gerçekten bir tim olduk. Birbirine yardımcı, paylaşımcı bir ekibiz. Bunda en önemli etken Osman Hoca’nın enerjisi tabii... Biz o enerjiyi çekip etrafımıza yayıyoruz.

SAKATLANMAMIZIN SUÇLUSU DAĞLAR DEĞİL

Çalışma şartları ve mekanı zorlu... Neler yaşıyorsunuz sette?

- Başta yapımcımız Osman Sınav olmak üzere, çok mükemmeliyetçi bir kadroyuz. Hakikaten sınırlarımızı zorluyoruz. Komando bittim dediği noktada başlar. Bizde de öyle oluyor. Bittik dediğimiz noktada içimizde bir şey patlıyor. Farklı bir enerji geliyor. O yüzden sakatlık geçirmediğimiz sürece sorun yok. Gerçi ufak tefek sakatlıklar hepimizin başına geliyor, o da uzun zamandır bedenimizi çalıştırmıyor olmamızdan kaynaklanıyor. Yani dağların değil bizim hatamız.

İstanbul’dan koptunuz çekimler nedeniyle... Kendinize burada bir düzen kurabildiniz mi peki?

- Zaten buraya taşındım. İstanbul’da kurulu bir düzenim var ama burada da otel yerine bir eve yerleştim. İstanbul’a yaptığım son birkaç ziyarette 24 saati bile doldurmadım. ılginç olan, çok mutlu bir şekilde buraya döndüğümü fark etmem...

KLARNET ÇALMAYA HEVESLENDİM

Neden otel değil de ev?

- Ben “Sıla”yı çekerken kendi kendime “Bir daha il dışında dizi çekersem otelde kalmayacağım” diye söz vermiştim. O sözü tuttum. Göl kenarında çok güzel bir evim var burada. O göl yağmurlu havalarda turkuaz, bulut geçerse gri, hava güneşliyse masmavi oluyor. Bazen çıldırıyor, dalgalar vuruyor kıyıya. şimdi klarnet çalmaya heveslendim. Diğer arkadaşlarım da farklı müzik aletleri çalıyor. Bir araya gelip müzik yapıyoruz. Halihazırda bir grubumuz oldu. Burası bir kamp bizim için sonuçta. Eğer buradaysak bu kampı doğru değerlendirmekte fayda var.

ARKADAŞLARIMDAN ÇOK KAZIK YEDİM

Settekilerle aranız nasıl?

- 30 yaşına girdim, tek çocuğum. Hayatımda çok kazık yedim ve arkadaşlarımın sayısı bir elin beş parmağını geçmezdi. Ama burada o güvensizliğim kırıldı. Hâlâ dost edinme şansımın olduğunu görmek beni çok memnun etti. Herkes ekibimiz şöyle, böyle der, proje esnasında öyle hissettikleri de olur, ama öküz ölür ortaklık biter. Bizim ortaklığımız pek öküze bağlı olmadığı için dostluğumuz bu projeden sonra da devam edecekmiş gibi görünüyor.

HERKESİN İHTİYAÇ DUYDUĞU TARZDA BİR AŞK BİZİMKİSİ

Dizide çok tutkulu bir aşk var, nereye varacak o aşkın sonu?

- Bilmiyorum ki... Bir bakıma gerçek hayat gibi ilerliyor. Hayat da çok sürprizlidir, iki dakika sonra ne olacağını bilemeyiz ya, o hesap. Bu aşkın sonu da belli değil. Nihan’ı sevmek, Atatürk’ün Trablusgarp’ta aşk romanları okuması gibi bir şey. Dağlarda hayat çok sert olsa da, aşkın hayatın içinde çok büyük yer tuttuğunu paylaşıyoruz dizide... Bu bence çok önemli. Güzel bir aşk bu. Diğer dizilerdeki aşklara kıyasla, bizimki biraz daha insanların ihtiyacı olan tarzda. Hâlâ el ele tutuşurken, Nihan’ın saçını okşarken heyecanlanıyor Osman... “Aman kırılacak mı” falan diyor.
 
$4ab4b6df96c060fa741e97b50eafb07c_L.jpg

Sakarya Fırat’ dizisinin başrol oyuncusu Tayanç Ayaydın, Isparta Eğirdir Gölü kıyısında, iki köpeği ile birlikte kendine yeni bir yaşam kurdu. Evinin kapılarını ilk kez Hafta Sonu Dergisi’ne açan ödüllü oyuncu, değişen yaşamını, müziğe olan ilgisini ve dizinin başarısını anlattı.


Mimar Sinan Üniversitesi Devlet KonservatuVarı Tiyatro bölümü’nden mezun olan Tayanç Ayaydın, rol aldığı dizilerde canlandırdığı karakterlerle izleyicinin kalbine girmeyi başarmış bir oyuncu. Özellikle 1.5 senedir ‘Sakarya Fırat’ dizisinde hayat verdiği uzman jandarma Osman Kanat karakteri ile seyircinin gözbebeği olmuş durumda. 2008 yılında Benjamin Hopkins’in yönettiği ‘Pazar-Bir Ticaret Masalı’ filmiyle Locarno Film Festivali’nde ve Antalya Altın Portakal’da ‘En İyi Erkek Oyuncu’ ödüllerini alan Ayaydın, Osman Sınav’la yeni bir sinema filmi hazırlığında. Başarılı oyuncuyla Eğirdir kıyısındaki evinde sohbet ettik.

Eğridir Gölü kıyısında iki köpeğiyle birlikte mutlu ve huzurlu bir yaşam süren oyuncu Tayanç Ayaydın, müzikle de ilgileniyor. Bateri, gitar ve saksafon çalan oyuncu, teklif gelmesine rağmen albüm çıkarmayı düşünmüyor.

Gölün kıyısında bir ev, tıpkı masal gibi. Burayı nasıl keşfettiniz?
Rol arkadaşım Bora Koçak’la çekimler için 20 gün otelde kaldıktan sonra, “Bir yer bulalım” dedik, emlakçılara sorduk. Sonra bir arkadaşımız, “Biz yazın bir yer tuttuk, küçüktür ama oraya bir bakın isterseniz” dedi. Biz buraya bir geldik, “İsterse hap kadar olsun. Burada yaşamak lazım” dedim ve yerleştik. Altı ayda burayı toparladık. Sabaha karşı müzik yapıyoruz, kimse karışmıyor. Güneşi müzik çalarak karşılıyoruz.

Yazları göle giriyor musunuz?
Tabii, hem de nasıl. Ama bizim burada yaşadığımızı artık herkes öğrendi. Bahçenin önü ziyaretçilerle doluyor. Biz de sakinleyince akşamüstü giriyoruz. Dizi çekimlerine ara verince, İstanbul’a dönmedim. Bir ay burada dinlendim, o dönem de Ramazan ayına denk gelmişti, rahatça yüzmüştüm.

Bir erkek için otel daha rahat ve konforlu değil mi?
Ben biraz domestik bir erkeğim galiba. Asistanım Ayhan sağolsun bana çok yardımcı oluyor. Dizi çekimleri için otellerde çok kaldım. Özellikle ‘Sıla’nın çekimlerinde Mardin’deyken çok zorlandım. Setten çıktıktan sonra, insan kendine ait bir yere dönmek istiyor. Otelde çarşafımı temizliyorlar, yemeğimi hazırlıyorlar diye niye kalayım? Evimde yaşamak en büyük lüks.

İstanbul’dan kaçış diyebilir miyiz?
Buraya gelmeden İstanbul’un beni ne kadar yorduğunu hissetmemişim. İnsan ne kadar yıprandığını dinlenirken anlıyor. İstanbul’a gittiğimde, “Ne kadar çok araba varmış? Trafik diye bir şey vardı” diyorum. Kendi aramızda “İkinci köprüyü yapmışlar” diye dalga geçiyoruz.

Ne kadar zamandır burada yaşıyorsunuz?
1.5 senedir. ‘Sakarya-Fırat’ dizisine başladığımdan beri Eğirdir’de yaşıyorum.

İstanbul’daki eviniz duruyor mu?
Evet, oradaki düzenimi de bozmadım. Sefil bir halde duruyor ama duruyor işte. Arada bir arkadaşlarım gidiyor, kalıyor. Anahtar hepimizin bildiği gizli bir yerde duruyor, onu alıp içeri giriyorlar.

İstanbul’daki eviniz nerede?
Taksim’de, Kuledibi’nde oturuyorum. Benim vazgeçemediğim yerlerden biridir. Beyoğlu, Asmalımescit ve Taksim’e sadece bir adım mesafede. Ev Taksim’de olmasına rağmen 50 metrekare bir bahçem var. İnsanın köpekleri olunca, etrafında mutlaka toprak olması gerekiyor.

Köpekler çok sevimli. Yaşıtlar mı?
Momo dört yaşında, onu bir aileden edindim. Timba 2.5 yaşında, sokakta buldum, sokak köpeği yani. Sete gitmek için bir gün evden çıktım. Çocukların yavru bir köpekle hoyratça oynadığını gördüm. “Ne yapıyorsunuz köpeğime?” dedim. “Ağabey, pardon senin köpeğin miydi?” dediler. O gün Timba benim köpeğim oldu.

‘KÖPEĞİM ALKOLİKTİ!’
Çok güzel bir hikayesi varmış Timba’nın…
Taksim’de büyüdüğü için alkolikti Timba. Üç-dört ay içinde ondaki alkol bağımlılığını tedavi ettim. Susadığında sokaktaki içkileri yalamaktan alkolik olmuş. Evde şarap içildiğinde Timba’dan uzak tutamıyorduk.

Şimdi nasıl?
Gayet iyi. Üç ay boyunca boş bira kutusuyla oynadı ve alkolü bıraktı.

Peki Timba, Taksim’in hareketli yaşamından sonra, bu sakinliğe alışabildi mi?
Tabii, cennet gibi geldi. Eskiden onları serbest bırakıyordum, tasmasız saatlerce özgür bir şekilde dolaşıyorlardı. Bir gün Timba geldi, Momo yok. Normalde birbirlerinden hiç ayrılmazlar. Saatlerce aradık. Sonra birinin bahçesine bağlı bulduk. Momo Golden olduğu için çalmışlar, Timba yavrum cins olmadığı için çalınmaktan kurtulmuş (gülüyor).
ayanç Ayaydın’ın köpeği Momo, sevimli olduğu kadar uslu da. Fotoğraf çekiminde hiç yaramazlık yapmadı.

Oyuncu arkadaşlarınızdan yeni evinize gelenler var mı?
Çok yoğunlar. Ama Murat Yıldırım ve Burçin Terzioğlu gelmeyi çok istiyor.

Dizi ekibi, gelip kalıyor mu?
Tabii. Enstrümanları birlikte çalıyoruz. Gitar, davul, saksafon… Yakında çaldıklarımızı kayıt edeceğiz. Bora ile benim kapım, nefes almaya ihtiyacı olan herkese açık.

‘KIZ ARKADAŞIM YOK’
Albüm çıkarmayı düşünüyor musunuz?
Yok canım. Bundan bir yıl önce böyle saçma bir teklif geldi. ‘Pazar’ın jenerik müziğini ben söylemiştim. Ama düşünmüyorum.

Peki kız arkadaşınız Eğirdir’e yerleşmenize ne diyor?
Şu anda kız arkadaşım yok, o yüzden bir problem yaşamıyorum. Ama olsa zannediyorum o da buradan çok keyif alır.

‘Sakarya-Fırat’ sanırım şu anda en zor koşullarda çekilen dizi.
Dizide çalışan da, çalışmayan da, herkes bu konuda hemfikir. Gerçekten çok zor. Ama biz buna alıştık artık. Bu diziden sonra bir sit-com’da oynarsam benim için daha zor olacak gibi. Geçenlerde bizim sahnelerin birinde seste sorun olmuş, seslendirme için İstanbul’a gittim, stüdyoya girdim. 15-20 dakikada hafakanlar bastı, “Dağlarıma gitmek istiyorum” diye stüdyodan çıktım (gülüyor). İstanbul’da da eve gittiğimde duramıyorum, dışarı çıkmak istiyorum.

Dizide bir askeri canlandırıyorsunuz. İzleyiciler sizi sokakta görünce, nasıl tepkiler veriyor?
Seyirciler rol aldığım karakterleri hep çok sevdiler ve bunu benimle paylaştılar. Ama sanırım şimdi onların hayatında da başka bir noktada duruyorum. Biz son 30 yıldır Türkiye’de yaşanan en büyük problemi izleyici ile paylaşıyoruz. Benim yaşadığımı gördüğünde, boynuma sarılıp ağlayan teyzeler var. Üşümeyelim diye, dağ yolunu tırmanıp baklava getiriyorlar.

Altın Portakal Film Festivalinde ‘En İyi Erkek Oyuncu’ ödülünü aldınız. Bekliyor muydunuz bunu?
Açıkçası hiç beklemiyordum. Antalya’dan dört ödülle döndük. Çok da iyi bir jüri vardı. Çünkü bir önceki sene, sonuçlar önceden basına sızmıştı. Bizimkinde işi çok sıkı tuttular. Hakikaten açıklanana kadar haberimiz olmadı.

Rol alacağınız yeni bir sinema filmi var mı?
Osman Sınav ile konuştuğumuz projeler var. Ama biraz dinlenme istiyorum.

Ömür SABUNCUOĞLU
 
Sesine ,
Gülüşüne ,
Gamzelerine ,
Gözlerine ve duruşuna hayran oldugum adam ..
Yolu hep açık olsun , Mutlu olsun İnşallah ..
 
.bende baska sevenı yok galıba :O
 
Ben dizide Nihan la olan asklarina hayrandim:31:
Esma geldi sogudum , nasil bu kadar cabk unuttu Nihani diye:1::1:
Ama yeni sezona daha fit bi sekilde basladi zayiflamis , cok daha iyi gorunuyo smdi bence
 
Bu adamda "vur kafasına al ekmeğini elinden" diyebileceğimiz bir duruş var.
Aşırı mülayim görünüyor. :S
 
Ben Aliye dizisinde bu adamı hıc begenmezdım ama
Pazar tıcaretı fılmı arkasından Sakarya fıratta ızleyınce hakkında arastırmalar yapınca tabır-i caizse bittim kendisine..
Yakısıkı değil ama aşırı sempatik ve hoş biri özellikle konuşması ..
 
Bugün ''Cengiz Semercioğlu ile iki laf edelim'' programına katıldı. Çok cana yakın, tatlı bir adam ayrıca program vesilesiyle sesinin güzel olduğunu da öğrendik.
 
pek tanımıyorum kendisini ...

normalde konuşması,mimikleri,tavırları nasıl bilemiyorum

...
 
Back