Sylvia Plath / A.B.D.

13 Nisan 2007
15.555
36.072
1.123

Sylvia Plath



Sylvia Plath (1932 - 1963), ABD'li şair ve yazardır.

Trajik yaşamı ve intiharıyla tanınan Plath, aynı zamanda yarı otobiyografik bir roman olan ve depresyonu üzerine ayrıntılı bilgiler veren Sırça Fanus kitabının yazarı olarak bilinir. Anne Sexton ile birlikte, Plath gizdökümcü şiirin önemli isimlerinden biridir.

1932 yılında Alman bir baba ve ABD'li bir anneden, Massachusetts'te doğdu. Profesör olan babası 1940 yılında öldü. Plath ilk şiirini 8 yaşında yayımladı.

Plath, hayatı boyunca ileri derecede manik-depresif bozuklukla boğuştu. 1950 yılında bursla girdiği Smith College'deki ikinci yılında ilk intihar girişimini gerçekleştirdi ve bir akıl hastanesine yatırıldı. 1955'te Smith College'den summa cum laude derece ile mezun oldu.

Kazandığı Fulbright bursuyla Cambridge Üniversitesi'ne giderek çalışmalarını burada sürdürdü ve şiirlerini üniversitenin öğrenci gazetesi olan Varsity'de yayımladı. Plath burada 1956 yılında evleneceği İngiliz şair Ted Hughes'la tanıştı. Evliliklerinin ardından Boston'da yaşamaya başladılar. Plath, hamile kaldıktan sonra ise İngiltere'ye geri döndüler.

Plath ve Hughes, Londra'da kısa süre yaşadıktan sonra North Tawton'a yerleştiler. Çiftin sorunları bu dönemde başladı ve ilk çocuklarının doğumundan kısa süre sonra Sylvia Plath Londra'ya geri dönerek boşanma işlemlerini başlattı.

Kiraladığı evin eskiden İngiliz şair William Butler Yeats'e ait olduğunu öğrenen Plath bunu iyi bir işaret olarak değerlendirdi. 1962 - 1963 kışı Plath için çok zor geçti. 11 Şubat 1963'te, ikinci kattaki odalarında uyumakta olan çocuklarının yanına süt ve kurabiye bıraktıktan sonra, odalarının kapısını da içeri gaz girmeyeceğinden emin olmak üzere bantlayarak kapattı ve kafasını fırının içine sokarak intihar etti.

İntiharıyla ilgili olarak kocası Ted Hughes eleştirilere maruz kaldı. Hughes yıllarca bu konuda konuşmadı. Daha sonra anılarını yayımladı.

1963 yılında henüz 30 yaşındayken intihar eden Plath’ın hayatı, Oscarlı oyuncu Gwynet Paltrow’un ünlü şairi canlandırdığı “Sylvia” filmine de aktarıldı.

Plath’ın Türkçe’ye çevrilen eserleri arasında bulunan “Sırça Fanus” adlı romanı, birçok kişi tarafından ilk Amerikan feminist romanı olarak değerlendirilir.

Eserleri :

Şiir
The Colossus (1960)
Ariel (1965)
Crossing the Water (1971)
Winter Trees (1972)
The Collected Poems (1981)

Düz Yazı
The Bell Jar (1963)
Letters Home (1975)
Johnny Panic and the Bible of Dreams (1977)
The Journals of Sylvia Plath (1982)
The Magic Mirror (1989)
The Unabridged Journals of Sylvia Plath

Çocuk Kitapları
The Red Book (1976)
The It-Doesn't-Matter-Suit (1996)
Collected Children's Stories (İngiltere, 2001)
Mrs. Cherry's Kitchen (2001)

Türkçeye Çevrilmiş Eserleri
Ariel, (İmge Kitabevi)
Johnny Panik ve Rüyaların Kutsal Kitabı, (Altıkırkbeş Yayınları)
Sırça Fanus, (Can Yayınları)
Üç Kadın, (Oğlak Yayıncılık)
Sylvia Plath'in Günceleri, (Oğlak Yayıncılık)



-alıntı-
 
hayranıyım onun.........

Hayranların bakış açılarını hep merak etmişimdir.. O nedenle de sormadan edemeyeceğim..

İntihar etme eylemi, her insanın özgür iradesine girer.. Peki, ya iki çocuklu bir annenin var mıdır böyle bir özgür iradesi?

Ne düşünüyorsun bu konuda?
 
LADY LAZARUS

Bak, gene yaptım işte.
Her on yılda bir
Nasılsa buluyorum bir yolunu –

Bir çeşit yürüyen mucize, derim
Bir Nazi abajuru kadar parlak,
Sağ ayağım

Bir kağıt baskısı,
Yüzüm, şekilsiz, ince
Yahudiden bir çarşaf.

Sıyır örtüyü
Ey benim düşmanım.
Nasıl, ürkütüyor muyum? –

Bumum, göz oyuklarım, eksik dişlerimle?
Bu kokan soluk
Bir günde gider.

Çok geçmez, çok geçmez
Mezar kovuğumun yediği etim
Yerini bulur üstümde

Ve ben gülümseyen bir kadın.
Daha otuzuncu baharımda.
Kedi gibi dokuz canlı.

Bu üçüncüsü şimdilik.
Ne aşağılık iş
Yok etmek her on yılı.

Nasıl milyonlarca lif.
Seyretmek için doluşan
Ağzı çekirdekli kalabalık

Soyuyorlar beni elleriyle, ayaklarıyla-
ışte büyük striptiz.
Baylar, bayanlar,

Bunlar ellerim,
Bunlar dizlerim.
Bir deri bir kemik olabilirim,

Gene de tıpatıp aynı kadınım.
On yaşındaydım ilk keresinde.
Kazaydı.

Kararlıydım ikincisinde
Sonunu getirmeye ve geri dönmemeye.
Bir deniz kabuğu gibi

Kapanmış sallanıyordum.
Durmadan çağırmaları, yapışkan inciler gibi
Bir bir ayıklamaları gerekti böcekleri üstümden.

Ölmek
Bir sanattır, her şey gibi.
Eşsiz bir ustalıkla yapıyorum bu işi.

Öyle ustaca ki insana korkunç geliyor.
Öyle ustaca ki gerçeklik duygusu veriyor.
Bu konuda iddialıyım sanırım.

Bu iş güç değildir bir hücredeyseniz eğer.
Güç değil bu işi yapıp hiç kımıldamamak.
Güç olan güpegündüz

Büyük bir gösterişle
Aynı yere, aynı yüze, aynı hoyrat
Bağrışmaya dönmek:

"Bir mucize!"
işte bu beni yıkan.
Bir ücreti var.

Yaralarıma bakmanın, bir ücreti var
Nabzımı yoklamanın -
Gerçekten atıyor kalbim.

Bir ücreti var, büyük bir ücreti var hem de
Bir sözümü duymanın, dokunmanın,
Kanımın bir damlasının

Ya da saçımın, giysilerimin bir parçasının.
Ya, ya, Herr Doktor.
Ya, Herr Düşman.

Sizin eserinizim ben,
Sizin değerli eşyanız,
O som altından bebek

Hani bir çığlıkta eriyen.
Dönüyorum ve yanıyorum.
Büyük ilginizi küçümsediğimi sanmayın.

Küller, küller-
Karıştırıp duruyorsunuz.
Et, kemik, başka bir şey yok –

Bir kalıp sabun,
Bir nişan yüzüğü,
Bir diş dolgusu, altın.

Herr Tanrı, Herr ıblis
Sakının
Sakının.

Küllerin arasından
Kızıl saçlarımla dirilip doğruluyorum
Ve solurcasına insan yiyorum.



Çeviren: Cevat ÇAPAN
 
İntihar üzerine yazdığı kitabini bitirdikten sonra zannederim bir yol dolmadan intihar etmiş .Havagazını açmış. İki de çocuğu varmış : KOcası onu terk etmiş. Sırça Fanus kitabının adı. Ama ben çok da bayılmadım kitaba. Hayatı ilgimi çektiğinden okumuştum.
 
"...kızıl saçlarımla
küllerimden doğarım
ve erkekleri hava gibi yutarım."
perihan mağden lady lazarus'un bu finaline istinaden
" tabii plath değil kocası ted huges londra celebrity'sinden kadınları yutuyordu bu dönemde" yazmıştı...
çok iç paralayıcı...
ayrıca "her kadın bir faşiste tapar" sözünün sahibesidir...(bkz. babacığım)
 

Yutulanı sadece yutan değil, seyreden de hazmeder.. kiminin hazmı belden aşağıda olur kimininki omuzdan yukarıda..

ve ölüme sesleniş aynı olma isteğindeyken, farklılığı hazmedememek değil midir bir yerde..

yerimseniben
 

Neredeyse 2 sene sonra gelen pek hızlı cevap: sempatiksalakcinni
Kesinlikle vardır öyle bir özgür irade...
Ama bana kalsa, büyümelerini beklerdim biraz...
 
Neredeyse 2 sene sonra gelen pek hızlı cevap: sempatiksalakcinni
Kesinlikle vardır öyle bir özgür irade...
Ama bana kalsa, büyümelerini beklerdim biraz...

İki sene önce bi'şey ifade etmedi bana.. Sonra baktım hakikaten de iki sene geçmiş sorumun üzerinden..

Neyse bu arada aramızda özgür iradesini kullanan olmamış.. yerimseniben
 
sey, bende "kesinlikle o özgürlük vardir" diye istatisge katkida bulunmak istiyorum :)




ve ölüme sesleniş aynı olma isteğindeyken, farklılığı hazmedememek değil midir bir yerde..

yerimseniben

müthis bir tesbit..milyonlarca normalin farklilasma cabasinin yaninda fark edilmiyor bu seslenis ve nedeni
 
sey, bende "kesinlikle o özgürlük vardir" diye istatisge katkida bulunmak istiyorum :)




müthis bir tesbit..milyonlarca normalin farklilasma cabasinin yaninda fark edilmiyor bu seslenis ve nedeni

Buyrun o halde.. ıstatistiğe katılış biletiniz.. a.s. yerimseniben

Hem fark edilmiyor.. hem de her nedense eylem, "kişisel özgürlük" ten çıkartılıp, kendi acizliklerini sorgulamaya iten bir gerekçeye dönüşüyor geride kalanların avuçlarında..

Vazgeçiş, ardında küslükler bırakıyor arsızca..

Oysa ne güzel olurdu, diyor geride kalanlar.. Vicdanım bir pamuk kadar yumuşak ve beyaz kalsaydı.. ben de kendimi normal saymaya devam etseydim..

Eylemi yapanı ve/ya eylemi algılama çabasına değil de, kendi pamuk vicdanlarını temize çekme derdine düşüyorlar..

............komik.
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…