Sunay Akın'dan ilginç bilgiler

KuKuRuZ

Aktif Üye
Kayıtlı Üye
19 Temmuz 2008
329
3
96
40
Arkadaşlar bence Sunay Akın'ı gerek kitapları,gerek tek kişilik gösterileri gerekse televizyon programından takip etmelisiniz..
Çok ilginç hadi canım dedirten bilgiler veriyor hemde belgelere dayanarak..
Bir örnek vermem gerekirse;
ABD'de bulunan özgürlük anıtının aslında Osmanlı padişahı Abdülmecit tarafından bir heykeltraşa sipariş edildiğini ancak ekonomik nedenlerle alınamadığını ve yarım kaldığını, bu yarım kalan heykelin tamamlanıp ABD'ye satıldığını biliyor muydunuz?Daha neler neler ağzınızın açık kalacağı çok güzel bilgiler öğrenebilirsiniz
 
kitaplarını okurken, radyoda dinliyormuş gibi hissederdim kendimi. Geçtiğimiz yıldı sanırım radyo programını dinliyordum otobüste mp3 player ile, birden gülme tuttu bu sefer gerçekten radyoda dinliyordum.kaydirigubbakcemile3

insanı sürükleyen, anlattıklarını zihinde canlandıran bir anlatım şekli var.:1rolleyes:
 
ben şiirlerine hastayım, özellikle de şu şiirine

Bilerek mi yanına almadın giderken başının yastıkta bıraktığı çukuru
Güveniyordum oysa ben sevgimize vapur iskelesi ya da
tren istasyonundaki saatin doğruluğu kadar
Beni senin gibi bir de annem terketmişti ki göbeğimde durur onun yokluğundan bana kalan çukur
 
Son düzenleme:
o kadar kültürlü o kadar bilgili ve karşısındaki insana o kadar saygılıki Sunay Akın...onu izlemek ve okumak bana çok şey katıyor..
 
Sunay Akın ilk şiirini 9 yaşında meteoroloji müdürlüğünde çalışan bir memurun kızına yazar. Kızın isminin baş harflerinin dizelerini oluşturduğu şiiri evlerinin terasında bulunan odunluk kapısının iç kısmına yazar. Kız balkona geldiğinde odunluğun kapısını açar. Mahsusçuktan!...

Ama şiir kızın gözüne hiçbir zaman takılmaz. Sunay Akın yıllar sonra “Bir Şairdir Artık”, çocukluğunun geçtiği Trabzon'a gittiğinde sert geçen bir kışta, içindeki odunlarla birlikte kapının da sökülüp yakıldığını öğrenir. Şairin ilk şiiri “Hava Muhalefeti” nedeniyle kayıptır.

Sunay Akın 1962 Trabzon doğumludur.ılk çocukluk yıllarında çay tabaklarının içinde gördüğü Kız Kulesine 10 yaşında kavuşur.Ailesi, daha iyi eğitim imkanları olduğu için ıstanbul'a yerleşir ve Sunay Akın ıstanbul'la arkadaş olur onu dinler bizlere de anlatır sırlarını bu büyülü kentin.

Şairimiz, kağıt gemilerden emekli bir kaptan olarak yazmaya başladığı şiirlerini 1989'da ‘Makiler' adıyla yayınladı. Bu ilk eserinin arkasına da birer martı gibi ‘Antik Acılar', ‘Kaza Süsü' ve '62 Tavşanı' adlı şiir kitaplarını sıraladı. Düzyazıda da , ancak bir şairin yazabileceği konulara el attı. Bu alandaki eserleri ıstanbul'un Nazım Planı, Kız Kulesin'deki Kızılderili, Ay Çöreği ve Deniz Yıldızı, Önce Çocuklar ve Kadınlar, ıstanbul'da Bir Zürafa, Onlar Hep Oradaydı, Kırdığımız Oyuncaklar, Kule Canbazı'dır. Bir çok radyo ve televizyon programına imzasını atmıştır.

Yazarımız,Marmara Güzel Sanatlar Fakültesi ve Müjdat Gezen Sanat Merkezi'nde dersler vermiştir.Tek kişilik oyunuyla da yurt içi ve yurt dışında sayısız gösterileriyle geçmişten bugüne köprüler kurmakta ve ‘Bir milletin gerçek değerleri hisse senetleri değil, hissi senetleridir'sözüyle de bu yolculuğuna devam etmektedir.

Bir şairin kurduğu ilk müze olan ıstanbul Oyuncak Müzesi de Sunay Akın'ın en büyük düşü olarak ıstanbul Göztepe'de ziyaretçileriyle buluşmaktadır.
 
anlattığı bir yaşanmış hikaye;

98 dünya kupası finali, final maçı fransa-brazilya. maç başlamadan az bir süre önce fransa soyunma odasına takım elbiseli bir adam girer ve sadece fransa kalecisine bir mektup uzatır, mektupta "papa 2. Jean Paul tüm kalbiyle yanınızdadır" yazılıdır, daha sonra aynı olay brazilya soyunma odasında da yaşanır aynı adam bu sefer aynı notu içeren bir başka mektubu yanlızca brazilya kalecisine verir.
maç biter ancak diğer oyuncuların kafasında soru işaretleri vardır, papa neden sadece kalecilere mektup göndermiştir. daha sonraki günlerde vatikandan bir açıklama mesajı: "papa gençliğinde kaleciydi de ondan!!!"
 
sunay akından dinlediğim bir tesadüf( acaba gerçektende tesadüf mü? )

çoğu ülkede tarih gün/ay/yıl olarak yazılır. bir örnek vermek gerekirse 11/9/2001

abd de ise önce ay daha sonra gün yazılır, mesela 11eylül saldırılarnın tarihi 9/11 (911) olarak yazılıyor, amerika da ise hemen hemen bütün sokaklarda 911 yazmaktadır çünkü bu numara amerikada acil hat numarasıdır. işte tesadüf mü yoksa kasıtlı mı yapıldı konusuna gelince. saldırıların bu tarihte yapılmasında ki amaç saldırıların üzerinden yıllar geçse bile sokaklarda bu saldırının tarihi yazacak olması ve hiçbir amerikalı bu saldırıları unutamıyacak olmasıdır...
 
sunay akını ın anlatmış olduğu bir rastlantı daha;

bowling oyunun çıkışı; eskiden kiliseye günah çıkarmaya gidenler içeride papazla konuştuktan sonra dışarıya çıkar ve klisenin bahçesinde ki labutların hepsini bir top ile devirmeye çalışırlarmış ve deviremedikleri labut olursa tekrar içeriye girip yeniden günah çıkarırlarmış, neyse işte bowling böyle doğmuş, amerikada ilk bowling salonu ikiz kulelerin bulunduğu yerde kurulmuş, peki ikiz kuleleri yıkanlar günah mı çıkardı acaba?
 
Yıl 1910.
Fransızlar yeni buluşları olan uçağı tanıtmak için tüm uluslardan
katılımcıları davet ederler...
Herkes böyle bir icatın gerçekleşmiş olması nedeniyle şaşkın ve meraklıdır...
Dönemin Osmanlı hükümetine de katılımcı için haber
gönderilmiş...
Hükümet icatlara oldukça meraklı olan Ali Rıza Paşayı gönderelim
o meraklıdır demişler...
Ve derhal saraya çağırmışlar...
Kendisine Fransızların buluşundan bahsetmişler ve osmanlı yı temsilen
gitmesini istemişler...
Ali Rıza Paşa bunu biz yapmalıydık demiş içinden hayıflanarak...
Yalnız demişler paşaya davet 2 kişilik yanına 1 kişi daha al onu da sen belirle demişler...
Ali Rıza Paşa biraz düşünmüş ve bir delikanlı var onu götüreyim demiş...
neyse Ali Rıza Paşa ve delikanlı Paris'in yolunu tutmuşlar...
Paris'te otele yerleşmişler...ve buluşun gösterileceği gün kalabalık
Meydan ve pist herkes merakla bekliyor
Derken pilot hazırlıklarını yapıyor...
Üstüne mont giyiyor birde gözlük takıyor...
Uçak havalanıyor...
Parendeler taklalar manevralar müthiş bir gösteri...
Piste iniyor... Alkışlar arasında iniyor uçaktan...
Herkes kıskanç ama şaşkın ....Bir yetkili bir gönüllü istiyor..
Pilotun arkasında ona eşlik edebilecek cesareti olan bizim delikanlı atılıyor...
ben...ben... tamam, deniyor
Delikanlıya gözlük ve mont veriliyor...
Delikanlı montu giyiyor gözlüğü takıyor..
Kalabalıktan sıyrılmak üzere iken ali rıza paşa kolundan tutuyor..
Boşver sen binme bırak başkası binsin diyor...neden diye soruyor delikanlı
Birşey mi hissettiniz.. yok, sen yine debinme evlat diyor...
Derken başkası biniyor uçağa..
Uçak havalanıyor delikanlı öfkeli paşaya ...
Parandeler..manevralar..
Derken uçak alev topuna dönüyor ve piste çakılıyor..2 ölü...
Delikanlı paşaya bakıyor hayretler içinde...
Paşa mağrur ve mutlu bir insanı kurtardığı için...
Ama bir başkası ölmüştü....
Ama kurtardığı bir insan değildi....
Bir ulustu...
Çünkü delikanlı Mustafa Kemal Atatürk' tü....


Sunay Akın
 
ızmideki Standup larını kaçırmamaya çalışıyorum.Gözümü kırpmadan dinliyorum harika bir konuşmacı ve bilgi küpü bir insan.Kitapları da gerçekten sürükleyici.........vereliniortak
 
Back