Asıl adı Henri Beyle olan Stendal, 1783'de Grenoble'de dünyaya geldi. Bir avukatın oğlu olan Stendal, babasının tutucu ve dargörüşlü eğitimini reddederek, Jakoben hareketinin içinde yer aldı. Fransız Aydınlanma Dönemi'nin cumhuriyetçi ve tanrıtanımaz ideallerini benimsedi. Ecole Polytechnique'deki düzenli eğitiminden vazgeçerek, 1799'da orduya girdi. 1800'lü yılların başından itibaren Napolyon'un İtalya, Avusturya; Almanya ve Rusya'ya düzenlediği seferlere katıldı.
Herşeyden önce Fransız Burjuva Devrimi'nin devamı olarak gördüğü ve dinamik bir çağ olarak nitelendirdiği bu dönem onu büyülemiş, etkilerini uzun süre üzerinden atamamıştır. Bu düşüncelerle 1817'de Napolyon'un Yaşamı adlı yapıtında ayrıntılı biçimde anlatmıştır. Napolyon'un yenilmesinden sonra tüm sahip olduklarını yitiren Stendal, Restorasyon döneminin başlarında Fransa'yı terk ederek, yapıtlarında kültürünü yücelttiği İtalya'ya yerleşti. 1830-1841 yılları arasında Vatikan'ın Fransız konsolosu olarak görev yaptı. Roma, Napoli ve Franasa, Rossini'nin Yaşamı ve İtalyan Resim Sanatı adlı ilk dönem kitaplarını burada yazdı.
Mutsuz biten bir aşk öyküsünden yola çıkarak yazdığı Aşk Üzerine adlı denemesi, psikolojik derinlik ve kişiyi bütünüyle ortadan kaldıran bir nesnelliğe ulaşma çabası taşır ve bu özellik o tarihten sonra yazacağı kitapların da temelini oluşturur. Aynı durum Stendal'ın yeni bir çağın sanatını dile getirdiğini iddia ettiği ve romantik sanat olarak tanımladığı Racine ve Sheakespeare adlı eseri içinde geçerlidir. Armance ile Kırmızı ve Siyah adlı yapıtlarıyla Stendal, devrim sonrası kapitalist toplumun gelenekleri ve zorlamalarıyla insanların kendi kişilik ideallerini ve yaşamdan beklediklerini gerçekleştirememesini ya da kendilerini küçük düşürme pahasına da olsa yükselme hırslarını anlatan gerçekçi romanlardır. Gerçekçi romanlar arasında bulunan Parma Manastırı yazarın sağlığında yayınlanmış, Henri Brulard'ın Yaşamı başlıklı otobiyografik romanı ile yarım kalan Amiel ölümünden sonra çıkmıştır.
Stendal'ın toplumsal tavrı Kırmızı ve Siyah'ta tam olarak gözler önüne serilmiştir. Bu tavır kendisini bir türlü kabul etmeyen, uğruna çabaya değecek hiçbir şeyin bulunmadığı topluma isyan eden Julien Sorel adlı kahramanın kişiliğinde ele alınmıştır. Aynı konuyu Parma Manastırı'na da taşıyan Stendal, toplumun yaptırımlarına kayıtsız şartsız uyan Fabrice del Dongo adlı İtalyan soylusunun, en sonunda kişiliğini yitirmesini anlatmıştır.
Eserlerini süslemesiz bir dille kaleme alan yazarın betimlemeleri yalnızca sanatsal bir gerçekliğe hizmet eder. Çatışmalar ise kahramanın psikolojik sorunları olarak ortaya çıkmakla birlikte birey ile toplum arasındaki ilişki gerçeğe bağlı kalınarak yansıtılmıştır. Balzac'ın yanısıra Fransız edebiyatında eleştirel gerçekliğin en önemli temsilcileri arasında yer alan Stendal, yaşadığı dönemde hakettiği ilgiyi göremeyip edebiyat tarihinde öldükten çok sonra anlaşılabilen yazarlardandır. Stendal, çok küçük bir azınlık için yapıtlar ürettiğini iddia etse bile, ünü ölümünden sonra kuşaktan kuşağa aktarılmıştır. Çağdaşları onun son derece romantik ve gerçek dünyaya yabancı eserlere imza attığını düşünmüş, yalnızca Balzac ve Goethe, onun gelecekte önemli bir yazar olabileceğini sezebilmiştir.
19. yüzyılın sonlarına doğru, kapitalist toplumun içinde yarattığı sorunlar iyiden iyiye kendini gösterdiğinde Stendal'ın kapitalist toplum değerlerine karşı çıkan kahramanları da geniş kitlelerin ilgisini uyandırmıştır. Yapıtları pekçok dile çevrilen, sayısız kez sinemaya uyarlanan ve kitapları dünya edebiyatının yaşayan yapıtları arasında yer alan, Fransızların ünlü kalemi Stendal, 1842'de Paris'te yaşamını yitirmiştir.
Eserleri
Roman: Armance (1827), Kırmızı ve Siyah (Le Rouge et le noir, 1930), Lucien Leuwen (1832), Henri Brunlard'ın Yaşamı (Vie de Henri Brulard, 1835), Parma Manastırı (La Chartreuse de Parma, 1939), Amiel (L'amiel, 1839)
Hikaye: Castro Rahibesi (L'Abesse de Castro, 1832), Bir Turistin Anıları (Memoires d'un touriste, 1838), İtalyan Hikayeleri (Chroniques Italiennes, 1855)
Biyografi/Anlatı/Deneme: Mozart'ın Yaşamı (Vie de Mozart, 1814), Napolyon'un Yaşamı (Vie de Napoleon, 1817), Roma, Napoli ve Fransa (Rome, Naples et Florence, 1817), İtalyan Resim Sanatı Tarihi (Historie de la peinture en Italie, 1817), Aşk Üzerine (De l'amour, 1822), Rossini'nin Yaşamı (Vie de Rossini, 1823), Racine ve Sheakespeare (Racine et Shakespeare, 1825), Roma'da Gezintiler (Promenades dans Rome, 1829),
Günce: Günceler (Journal, 1823-1834), Bir Bencil'in İtirafları (Souvenirs d'egotisme, 1832)
Herşeyden önce Fransız Burjuva Devrimi'nin devamı olarak gördüğü ve dinamik bir çağ olarak nitelendirdiği bu dönem onu büyülemiş, etkilerini uzun süre üzerinden atamamıştır. Bu düşüncelerle 1817'de Napolyon'un Yaşamı adlı yapıtında ayrıntılı biçimde anlatmıştır. Napolyon'un yenilmesinden sonra tüm sahip olduklarını yitiren Stendal, Restorasyon döneminin başlarında Fransa'yı terk ederek, yapıtlarında kültürünü yücelttiği İtalya'ya yerleşti. 1830-1841 yılları arasında Vatikan'ın Fransız konsolosu olarak görev yaptı. Roma, Napoli ve Franasa, Rossini'nin Yaşamı ve İtalyan Resim Sanatı adlı ilk dönem kitaplarını burada yazdı.
Mutsuz biten bir aşk öyküsünden yola çıkarak yazdığı Aşk Üzerine adlı denemesi, psikolojik derinlik ve kişiyi bütünüyle ortadan kaldıran bir nesnelliğe ulaşma çabası taşır ve bu özellik o tarihten sonra yazacağı kitapların da temelini oluşturur. Aynı durum Stendal'ın yeni bir çağın sanatını dile getirdiğini iddia ettiği ve romantik sanat olarak tanımladığı Racine ve Sheakespeare adlı eseri içinde geçerlidir. Armance ile Kırmızı ve Siyah adlı yapıtlarıyla Stendal, devrim sonrası kapitalist toplumun gelenekleri ve zorlamalarıyla insanların kendi kişilik ideallerini ve yaşamdan beklediklerini gerçekleştirememesini ya da kendilerini küçük düşürme pahasına da olsa yükselme hırslarını anlatan gerçekçi romanlardır. Gerçekçi romanlar arasında bulunan Parma Manastırı yazarın sağlığında yayınlanmış, Henri Brulard'ın Yaşamı başlıklı otobiyografik romanı ile yarım kalan Amiel ölümünden sonra çıkmıştır.
Stendal'ın toplumsal tavrı Kırmızı ve Siyah'ta tam olarak gözler önüne serilmiştir. Bu tavır kendisini bir türlü kabul etmeyen, uğruna çabaya değecek hiçbir şeyin bulunmadığı topluma isyan eden Julien Sorel adlı kahramanın kişiliğinde ele alınmıştır. Aynı konuyu Parma Manastırı'na da taşıyan Stendal, toplumun yaptırımlarına kayıtsız şartsız uyan Fabrice del Dongo adlı İtalyan soylusunun, en sonunda kişiliğini yitirmesini anlatmıştır.
Eserlerini süslemesiz bir dille kaleme alan yazarın betimlemeleri yalnızca sanatsal bir gerçekliğe hizmet eder. Çatışmalar ise kahramanın psikolojik sorunları olarak ortaya çıkmakla birlikte birey ile toplum arasındaki ilişki gerçeğe bağlı kalınarak yansıtılmıştır. Balzac'ın yanısıra Fransız edebiyatında eleştirel gerçekliğin en önemli temsilcileri arasında yer alan Stendal, yaşadığı dönemde hakettiği ilgiyi göremeyip edebiyat tarihinde öldükten çok sonra anlaşılabilen yazarlardandır. Stendal, çok küçük bir azınlık için yapıtlar ürettiğini iddia etse bile, ünü ölümünden sonra kuşaktan kuşağa aktarılmıştır. Çağdaşları onun son derece romantik ve gerçek dünyaya yabancı eserlere imza attığını düşünmüş, yalnızca Balzac ve Goethe, onun gelecekte önemli bir yazar olabileceğini sezebilmiştir.
19. yüzyılın sonlarına doğru, kapitalist toplumun içinde yarattığı sorunlar iyiden iyiye kendini gösterdiğinde Stendal'ın kapitalist toplum değerlerine karşı çıkan kahramanları da geniş kitlelerin ilgisini uyandırmıştır. Yapıtları pekçok dile çevrilen, sayısız kez sinemaya uyarlanan ve kitapları dünya edebiyatının yaşayan yapıtları arasında yer alan, Fransızların ünlü kalemi Stendal, 1842'de Paris'te yaşamını yitirmiştir.
Eserleri
Roman: Armance (1827), Kırmızı ve Siyah (Le Rouge et le noir, 1930), Lucien Leuwen (1832), Henri Brunlard'ın Yaşamı (Vie de Henri Brulard, 1835), Parma Manastırı (La Chartreuse de Parma, 1939), Amiel (L'amiel, 1839)
Hikaye: Castro Rahibesi (L'Abesse de Castro, 1832), Bir Turistin Anıları (Memoires d'un touriste, 1838), İtalyan Hikayeleri (Chroniques Italiennes, 1855)
Biyografi/Anlatı/Deneme: Mozart'ın Yaşamı (Vie de Mozart, 1814), Napolyon'un Yaşamı (Vie de Napoleon, 1817), Roma, Napoli ve Fransa (Rome, Naples et Florence, 1817), İtalyan Resim Sanatı Tarihi (Historie de la peinture en Italie, 1817), Aşk Üzerine (De l'amour, 1822), Rossini'nin Yaşamı (Vie de Rossini, 1823), Racine ve Sheakespeare (Racine et Shakespeare, 1825), Roma'da Gezintiler (Promenades dans Rome, 1829),
Günce: Günceler (Journal, 1823-1834), Bir Bencil'in İtirafları (Souvenirs d'egotisme, 1832)