sözler ve şiirler

Ne hasta bekler sabahı,
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.

Geçti istemem gelmeni,
Yokluğunda buldum seni;
Bırak vehmimde gölgeni,
Gelme, artık neye yarar?

Necip Fazıl Kısakürek
 

kız, bunlar zaten ilk sayfalarda var
 
Yüzün bir sebepsiz korkuyla uçuk,
O gün başucuma karalarla gel
Arkanda, çepçevre, kızıl bir ufuk,
Tepende simsiyah kargalarla gel

Elinden, dal gibi düşerken ümit,
Ne bir hasret dinle, ne bir ah işit;
Bir yaprak ol, esen rüzgarlarla git,
Kırık bir tekne ol, dalgalarla gel.

Necip Fazıl Kısakürek
 
Sevgili beni candan usandırdı, cefadan usanmaz mı?
Âhımdan gökler yandı, dileğimin mumu yanmaz mı?

Sevgili, bütün hastalarının derdine ilaç veriyor,
Bana niçin ilaç vermiyor? Beni hasta sanmıyor mu?

Ayrılık gecesinde canım yanar, ağlayan gözüm kanlı yaş döker,
Feryadım halkı uyandırır, kara bahtım uyanmaz mı?

Yanağının gülüne karşı gözümden kanlı su akar (kan ağlarım)
Sevgilim! Bu gül mevsimidir, akar sular bulanmaz mı?

Ben gamımı gizli tutardım,”sevgiliye aç” dediler,
desem o vefasız acaba inanır mı? İnanmaz mı?

Ben sana meyletmiş değildim, aklımı sen yok ettin;
Beni kınayan gafil seni görünce utanmaz mı?

Fuzûlî çılgın bir rinttir, daima halkın diline düşmüştür;
Sorun ki, bu nasıl sevdadır? Bu sevdadan usanmaz mı?

-Fuzuli-
 
GÖzlerİmİ Kapasam...
Benden önce söylenmiş sözlerin haklılığına kızdığım oldu zamanında.
Ama inandığım da. Ömrümde her şarkı başka bir kapı açtı.
Bu şarkının ardında sen, bu kapının ardındaysa benden önce söylenmiş sözler vardı.


Seçtiğimiz hayatlar mı bunlar?
Seçtiklerimiz mi bunca yokluk, bunca kırıklık, bunca acı?
Seçtiklerimiz evet.
Hayat bu sevgilim, çoktan seçmeli, senin aşkınsa bir dönem ödevi.


Bir şarkı tuttum sevgilim, bir kapı açtım ikimize.
İkimiz çokmuşuz meğer bu resme.
Kapatmadan bu kapıyı yine de
Bu yaralar, bereler sanadır, bileler


Çok canım yanıyordu gördüklerimden ve göreceklerimden.
Benim kanayan dizlerim yoktu hayatta bir tek.
Benim de kanattıklarım vardı elbet.
Ezdiğim kumlar ve geçtiğim yollar hala gölgemi taşıyorlar.
Hani demiştim ya; ne ayrılıklar, ne aşklar, ne başlangıçlar diye
Yani demem o ki, çok zor günler geçirdim vaktiyle.


Bu şarkı sadece benimdi sevgilim ve ben büyük bahçeler istemiştim ikimize.
Yazmışsın ya; Onu sevebileceğimi düşünmüştüm diye.
İşte o günden beri, belki de bu yüzden sadece,
bu yaralar, bereler sanaydı, bileler, göreler aşkımı, şahidim gök kubbe,,,,

İclal Aydın
 
Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında;
Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum.
Yolumun karanlığa saplanan noktasında,
Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum.

Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık;
Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar.
İn cin uykuda, yalnız iki yoldaş uyanık;
Biri benim, biri de serseri kaldırımlar.

İçimde damla damla bir korku birikiyor;
Sanıyorum, her sokak başını kesmiş devler...
Üstüme camlarını, hep simsiyah, dikiyor;
Gözüne mil çekilmiş bir âmâ gibi evler.

Kaldırımlar, çilekeş yalnızların annesi;
Kaldırımlar, içimde yaşamış bir insandır.
Kaldırımlar, duyulur, ses kesilince sesi;
Kaldırımlar, içimde kıvrılan bir lisandır.

Bana düşmez can vermek, yumuşak bir kucakta;
Ben bu kaldırımların emzirdiği çocuğum!
Aman, sabah olmasın, bu karanlık sokakta;
Bu karanlık sokakta bitmesin yolculuğum!

Ben gideyim, yol gitsin, ben gideyim, yol gitsin;
İki yanımdan aksın, bir sel gibi fenerler.
Tak, tak, ayak sesimi aç köpekler işitsin;
Yolumun zafer tâkı, gölgeden taş kemerler.

Ne sabahı göreyim, ne sabah görüneyim;
Gündüzler size kalsın, verin karanlıkları!
Islak bir yorgan gibi, sımsıkı bürüneyim;
Örtün, üstüme örtün, serin karanlıkları.

Uzanıverse gövdem, taşlara boydan boya;
Alsa buz gibi taşlar alnımdan bu ateşi.
Dalıp, sokaklar kadar esrarlı bir uykuya,
Ölse, kaldırımların kara sevdalı eşi...

NECİP FAZIL KISAKÜREK
 
Sana gitme demeyeceğim.
Üşüyorsun ceketimi al.
Günün en güzel saatleri bunlar.
Yanımda kal.

Sana gitme demeyeceğim.
Yine de sen bilirsin.
Yalanlar istiyorsan yalanlar söyleyeyim,
İncinirsin.

Sana gitme demeyeceğim,
Ama gitme, Lavinia.
Adını gizleyeceğim
Sen de bilme, Lavinia.

Özdemir Asaf
 
Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem;
Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem.
Biri ecdadıma saldırdımı, hatta boğarım! ...
-Boğamazsın ki!
-Hiç olmazsa yanımdan kovarım.
Üçbuçuk soysuzun ardından zağarlık yapamam;
Hele hak namına haksızlığa ölsem tapamam.
Doğduğumdan beridir, aşığım istiklale;
Bana hiç tasmalık etmiş değil altın lale!
Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum?
Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boyunum!
Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim,
Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim!
Adam aldırmada geç git! , diyemem aldırırım.
Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım!
Zalimin hasmıyım amma severim mazlumu...
İrticanın şu sizin lehçede ma'nası bu mu?


Mehmet Akif Ersoy
 
Ağlasam sesimi duyar mısınız,
Mısralarımda;
Dokunabilir misiniz,
Gözyaşlarıma, ellerinizle?
Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,
Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu
Bu derde düşmeden önce.
Bir yer var, biliyorum;
Her şeyi söylemek mümkün;
Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;
Anlatamıyorum.

Orhan Veli Kanık
 
Bir kere sevdaya tutulmaya gör;
Ateşlere yandığının resmidir.
Aşık dediğin, Mecnun misali kör;
Ne bilsin alemde ne mevsimidir.

Dünya bir yana, o hayal bir yana;
Bir meşaledir pervaneyim ona.
Altında bir ömür dönedolana
Ağladığım yer penceresi midir?

Bir köşeye mahzun çekilen için,
Yemekten içmekten kesilen için,
Sensiz uykuyu haram bilen için,
Ayrılık ölümün diğer ismidir
Cahit sıtkı Tarancı
 
Bir gece habersiz bize gel
Merdivenler gıcırdamasın
Öyle yorgunum ki hiç sorma
Sen halimden anlarsın
Sabahlara kadar oturup konuşalım
Kimse duymasın
Mavi bir gökyüzümüz olsun
Kanatlarımız dokunarak uçalım
İnsanlardan buz gibi soğudum
İşte yalnız sen varsın
Öyle halsizim ki hiç sorma
Anlarsın


Cahit KÜLEBİ
 

İdam mahkumunun söz hakkı vardır
Bari son arzumu sor da öyle git
Arının çiçekte göz hakkı vardır
Bir buse için dur da öyle git

Madem gidiyorsun bura son durak
Ne adres, ne mektup, ne resim bırak
Kendinden bir parça bir cisim bırak
Saçından birkaç tel ver de öyle git

Ardımdan bir damla yaş dökeceksen
Adımı andıkça ah ah çekeceksen
Kabrime bir gonca gül dikeceksen
Ne olur yaşatma vur da öyle git

Hem yıllarca oyna gönül sahnemde
Hem perdeyi kapat en mutlu demde
Sitem oklarına hedef sinemde
Açtığın yarayı sar da öyle git

Pişmanlık duyarda dönersen geri
Gel de gör aşkından kalan eseri
Seyret ateşinin düştüğü yeri
Hasretin zulmünü gör de öyle git

CEMAL SAFI
 
Şu sabun kokan mendilim var ya kadıncığım,
Elcağızınla yıkadığın bembeyaz,
Şu çoraplarım var ya yamadığın kadıncığım,
Şu gömleğim, tiril tiril kolalı,
Hepsi sana minnettar kadıncığım,
Her şeyiyle saadetim sana bağlı..

Şu odamız var ya küçücük,
Silip süpürdüğün, zevkinle donattığın,
Şu saksılar var ya kadıncığım,
Karanfiller, sardunyalar, küpeler,
Hepsi sana minnettar kadıncığım,
Kırıntıyla beslediğin serçeler..

Şu soframız var ya bereketli,
Tabaklarımız, tuzluğumuz, sürahimiz,
Şu pişirdiğin yemek var ya kadıncığım,
Mis kokan, ekmeğimiz, salatamız,
Hepsi sana minnettar kadıncığım,
Derim ki bir rüya hayatımız..

Şu bakır cezve var ya kadıncığım,
Oğuldukça oğuldukça parıldayan,
Şu fincanlar var ya kadıncığım,
Üstünde altın kuşlar uçuşan,
Hepsi sana minnettar kadıncığım,
Hepsinin huzuru aşkından..


Şu inancımız var ya kadıncığım,
Kalbimizi gece gündüz ısıtan,
Şu temiz kalman var ya kadıncığım,
Kendini uzak tutman günahlardan,
Hepsi sana minnettar kadıncığım,
Her şeyimiz şükrettiğin Allah'tan..

Halim Yağcıoğlu
 
Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil,
bütün iş Tahirle Zühre olabilmekte
yani yürekte.

Meselâ bir barikatta dövüşerek
meselâ kuzey kutbunu keşfe giderken
meselâ denerken damarlarında bir serumu
ölmek ayıp olur mu?

Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.

Seversin dünyayı doludizgin
ama o bunun farkında değildir
ayrılmak istemezsin dünyadan
ama o senden ayrılacak
yani sen elmayı seviyorsun diye
elmanın da seni sevmesi şart mı?
Yani Tahiri Zühre sevmeseydi artık
yahut hiç sevmeseydi
Tahir ne kaybederdi Tahirliğinden?

Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.

Nazım Hikmet
 
Kopkoyu bir sis içinde bir akşam
Hatırına düşeceğim belki
Bir an ıslayacak yağmur yüzünü
Birden o tatlı demleri hatırlayacaksın
Sonra sıcak yatağında uzun uzun
Ağlayacaksın Ağlayacak.!

Boğazında bir şeyler düğümlenecek
Ah yanımda olsaydı diyeceksin
Tüm yıldızlar gülecek haline Ay'da göz kırpacak
İliklerine işleyecek bensizlik
Kahrolacaksın...!

Bir sigara tüttüreceksin ihtimal
Ufku seyredeceksin saatlerce
Bir rüzgar kopçalayacak yüzünü
Sonra hayalim gelecek karşına
Bir Şiirimi mırıldanacaksın
Hıçkıracaksın..!

Gönlünden atamadığın gibi kafandan da
Silemeyeceksin beni düşlerine gireceğim her gece
İnce bir hüzün bürüyecek yüzünü
Ve çırılçıplak gerçekleri o zaman
Anlayacaksın..!

Sonra bir şeyler yazmak isteyeceksin
Kafan gibi kaleminde işlemeyecek
Unutmak isteyeceksin her şeyi
Ama unutamayacaksın hiç bir şeyi
Kıvranacaksın.!

-Necip Fazıl Kısakürek-
 
Sen olmasan...
Seni bir lâhza görmesem yâhut,
Bilir misin ne olur?
Semâ, güneş ebediyyen kapansa, belki vücud
Bu leyl-i serd ile bir çâre-i teennüs arar,
Ve bulur;
Fakat o zulmete mümkün müdür alıştırmak
Bütün güneşle, semâlarla beslenen rûhu,
Bu rûh-ı mecrûhu? ..

Sen olmasan...
Seni bulmak hayâli olsa muhâl,
Yaşar mıyım dersin?
Söner ufûlüne bir lâhza kaail olsa hayâl;
Soğur, donar, kırılır senden ayrılınca nazar
Ne hazin
Gelir hâyât o zaman hem vücûda hem rûha,
Yaşar mıyız seni kaybetsek âh ben, kalbim,
Bu kalb-i muztaribim?

Sen olmasan...
Bu samîmî bir îtirâf işte;
Sen olmasan yaşayamam:
Seninle rabıtamız hoş bir îtilâf işte;
Fakat bu râbıta hâlî mi rûhu ezmekten? ...
Akşam
Gurûba karşı düşündüm sükûn içinde bunu:
Fenâ değil sevişip ağlamak, fakat heyhât,
Bükâya değse hayat! ..

Tevfik Fikret

 
Gül hazin, sümbül perîşan... Bağzârın şevki yok;
Derdnâk olmuş hezâr-ı nağmekârın şevki yok;
Başka bir hâletle çağlar, cûybârın şevki yok;
Âh eder, inler nesîm-i bî karârın şevki yok;
Geldi ammâ neyleyim, sensiz bahârın şevki yok.

Farkı yoktur giryeeden rûy-ı çemende jâlenin,
Hun-ı hasretle dolar câm-ı safâsı lâlenin,
Meh bile zücretle âgûşunda ağlar hâlenin,
Gönlüme te’siri olmaz âteş-i seyyâlenin...
Geldi ammâ neyleyim, sensiz bahârın şevki yok.

Rûha verdikçe peyâm-ı hasretin her bir sehâb
Câna geldikçe temâşâ-yı ufukdan pîç ü tâb
İhtizâz eyler çemen, izhâr eyler bin ızdırâb
Hem tabîat münfail hecrinle hem gönlüm harâb
Geldi ammâ neyleyim, sensiz bahârın şevki yok.

Recaizade Mahmut Ekrem
 
Sen istinyede bekle ben burdayım
İçimde köpek gibi havlayan yalnızlığım
Çünkü ben buradayım karanlıktayım
Belki gelmem gelemem beş dakika bekle git
Çünkü elimi kestim beni kan tutuyor
Şarabım bütün ekşi suyum soğuk
Yanımda olmadın mı seni daha bir çok seviyorum
Belki gelmem gelemem beş dakika bekle git

Yüzünü ıslatmadan ağlayabilir misin
Yarı geceden sonra telefon ettin mi hiç
Karanlık adamlar hüvviyetini sordu mu
Ben senin olmadığını arıyorum
Belki gelmem gelemem beş dakika bekle git
Belki gelmem gelemem beş dakika bekle git
Bana ait ne varsa hepsi seni korkutuyor sana ait ne varsa
Hiçbiri benim değil
Belki ölmek hakkımı kullanıyorum
Belki gelmem gelemem 5 dakika bekle git
Belki gelmem gelemem 5 dakika bekle git

ATTİLA İLHAN
 
Yüzümü gönlüne koysam,
Yemin tutsa kalbim beni sever miydin?
İçimi avcuna döksem,
Beni azıcık çözer miydin?
Yok olmuyor istemekle bitmiyor,
Hiç bir yol yarılanmıyor uzadıkça uzuyor.

Kal demiyor söz vermiş susuyor
Kelimeler düşmüyor içinde salınıyor.

Yüzümü gönlüne koysam,
Yemin tutsa kalbim beni bilir miydin?
Yok olmuyor istemekle bitmiyor
Hiç bir yol yarılanmıyor uzadıkça uzuyor
Kal demiyor söz vermiş susuyor
Kelimeler düşmüyor içinde salınıyor

Düşümü aklına katsam,
Yemin tutsa kalbim beni sever miydin?

* Jehan Barbur
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…