Sosyal Ağı fazla önemseyenlere ithafen! Lütfen buyrun...

Ben bu karikaturunu daha cok tuttum. :KK53:

index.php
 
ozgecan dan sonra nasil bu kadının yazdiklarini paylasiyor ve okuyorsunuz hayret. okumadım ancak niye insanlar Sosyal aglari bu kadar onemser anlamam.
Canim ben o yazisini hic okumadim.. Okuyacagim birazdan merakta ettim suan.. Aynen oyle sadece bu hosuma gitti burdada boyle vakalar gorunce paylasmak istedim ozur dilerim
 
Konuyu doğru yeremi actim bilmiyorum eger oyle ise çok özur dilerim her birinizden.. Lütfen herbirimiz okuyalim..

Genç bir kızdım. Evlenme aşamasında olduğum gencin ailesi, O’na başka bir kızı uygun görünce, benden vazgeçtiler. Şimdi 30 yaşındayım.” Diyen kardeşimiz şöyle devam etmiş mailine:

“Çevremdeki insanların Ne zaman evleniyorsun? Neden evlenmiyorsun? Neyi kimi bekliyorsun sorularından o kadar sıkıldım ki herşeyin Allah’ın takdiri olduğunu bilmeden hayatıma karışıyorlar ve bazen çok kırıcı oluyorlar. İnstagram’da o paylaşılan cıvık cıvık yazılar, fotoğraflar, “Kocacımın hediyesi, kocamın sürprizi” vs.gibi şeyleri görünce ne kadar etkilenmemek istesem de gönlüm kırılıyor. Osmanlı devletindeki dul, bekar olan hanımlar üzülmesin diye eşleriyle dışarıda bile yan yana yürümeyen evli hanımların inceliği varken bütün özel hayatlarını gözümüze gözümüze sokanların durumları ne olacak?

Ben de eşim, evladım, mutlu bir yuvam olmasını tabi ki isterim. Zira kaderimde yazılan vakit saat gelmediyse elimden dua edip Rabbime yalvarmaktan başka ne gelebilir? Sırf evli olmak için dini vecibelerini yerine getirmeyen, biriyle mi evleneyim? Yoksa sırf nefsimi tatmin için haram yolları mı seçeyim?”

Bu imtihan benim için 2 yıldır çok zor bir süreç haline geldi. Allah’ın haram kıldığı çıplaklık yayıldı erkekler kadın beğenmez oldu. Allah korkusu azaldı. Olan bizim gibi hanımlara oldu. Kaşımıza, gözümüze laf eder oldular artık ki bu bir hanım için çok kırıcı.”

Neyimiz var, neyimiz yoksa sanal alemde harcamaya, herşeyimizi insanların gözüne sokmaya adamışız kendimizi. Aldığımız verdiğimiz, yediğimiz içtiğimiz, kedimiz köpeğimiz, aşkımız evliliğimiz, yalanlarımız, hayallerimiz, çoluk çocuğumuz, incik boncuğumuz, mutfağımız, salonumuz, berjerimiz, konsolumuz, keyfimiz-konforumuz, boyamız cilamız, pılımız pırtımız… Artık bize ait olmayan umumileşmiş hayatlarımız…

Özel olmaktan çıkıp, umumileşen hayatlarımız sadece kendi görgüsüzlüğümüzün yörüngesinde kalsaydı; belki idare edilebilir, yenilip yutulabilir olurdu ancak, umumileşirken kırıp döktüklerimizin, ezip geçtiklerimizin hiç farkında olamıyoruz. Ezerek yükselmenin, yok sayarak var olmaya çalışmanın dayanılmaz ahlaksızlığıyla çürüyor toplum…

Mutlu yaşasak yine, ev içinde saygımızı, sevgimizi, anlayışımızı üst sınırlara taşısak. Ama dışarıya karşı daha ciddi bir duruş sergileyebilsek… Evde dilediğimiz kadar şakalaşsak, ele ele tutuşsakta, dışarı çıkınca mutsuz veya eşsiz olan insanları da düşünerek hareket etsek… Bu konuda bizi uyaranları “Kıskanıyor” deyip bir kez daha incitmesek…

Sanal alemde çiçeği böceği, öğretici, tefekküre sebep olacak güzellikleri paylaşsak ama paylaşımlarımız insanları çatlatmaya yönelik olmasa…

İmrenmek de gayet insani bir hal değil mi? Bekar olan bir kız, evli bir hanıma imrenemez mi? Çocuğu olmayan, çocuklu birine gıpta edemez mi?

Dışarıda kadınlar olduğundan daha güzel gözüksün diye makyajı, kusurlar kapansın diye pudrayı, fondoteni, selfielerde daha güzel gözüksün diye flu ayarları icat ettiler. Dolgulu, slikonlu çamaşırlar, olduğundan daha büyük gösteren kirpikler, saç gibi görünen tokalar, gür saçları var diye düşündüren devasa topuzlar… Herkes vitrinlere oynuyor…Büyük bir yalanın üzerine kurulu hayatlarını, sahte güzelliklerini ha bire gözümüze sokup duruyorlar.

Evinde, kocasının yanında makyajsız, pijamalı dolaşan, saçını alelade toplayan bir kadın, neden dışarı çıkarken en güzel kıyafetlerini giyip, bütün leke ve kırışıklarını kapatacak şekilde makyaj yapıyor? Yetmiyor vücudunun en güzel yerlerini sergileme ihtiyacı duyuyor? Karşı komşusu, iş yeri arkadaşı, otobüsün şöförü, market çalışanı, falanın filanın kocası, oğlu neden bir kadının vücudunun, en alımlı ve güzel hallerini görmeye maruz bırakılıyor?

Diğer gamlılık diye kadim bir tabirimiz vardı bizim. Bu yüzden pişirdiğimiz özel bir yemekten komşuya götürürken, üzerini peçeteyle kapatırdık. Bu yüzden büyüklerimiz fileye karşı çıkmış içini herkes görüp imrenecek diye. Kadınların erkeklerinden bir adım geride yürümelerinin sebebi de hep bu yüzden işte. Evli olmayanlar veya mutsuz bir evliliği olanlar görüp de imrenmesinler diye.

Kocişimin evlilik yıldönümü hediyesi, aşkitom yine beni düşünmüş, bu akşam filan yerde yemekteydik, aman ne yedik, ne yedik! Kutlamalara doyamadığım doğum günüm, masal gibi evliliğim, muhteşem gebeliğim, erkek olacakmış bebeğim, padişahın bitanesi, şehzadenin annesiyim… Kıskananlar çatlasın ne diyim!!

Cahide Sultan

sonrasını okuma gereği duymadım
 
Konuyu doğru yeremi actim bilmiyorum eger oyle ise çok özur dilerim her birinizden.. Lütfen herbirimiz okuyalim..

Genç bir kızdım. Evlenme aşamasında olduğum gencin ailesi, O’na başka bir kızı uygun görünce, benden vazgeçtiler. Şimdi 30 yaşındayım.” Diyen kardeşimiz şöyle devam etmiş mailine:

“Çevremdeki insanların Ne zaman evleniyorsun? Neden evlenmiyorsun? Neyi kimi bekliyorsun sorularından o kadar sıkıldım ki herşeyin Allah’ın takdiri olduğunu bilmeden hayatıma karışıyorlar ve bazen çok kırıcı oluyorlar. İnstagram’da o paylaşılan cıvık cıvık yazılar, fotoğraflar, “Kocacımın hediyesi, kocamın sürprizi” vs.gibi şeyleri görünce ne kadar etkilenmemek istesem de gönlüm kırılıyor. Osmanlı devletindeki dul, bekar olan hanımlar üzülmesin diye eşleriyle dışarıda bile yan yana yürümeyen evli hanımların inceliği varken bütün özel hayatlarını gözümüze gözümüze sokanların durumları ne olacak?

Ben de eşim, evladım, mutlu bir yuvam olmasını tabi ki isterim. Zira kaderimde yazılan vakit saat gelmediyse elimden dua edip Rabbime yalvarmaktan başka ne gelebilir? Sırf evli olmak için dini vecibelerini yerine getirmeyen, biriyle mi evleneyim? Yoksa sırf nefsimi tatmin için haram yolları mı seçeyim?”

Bu imtihan benim için 2 yıldır çok zor bir süreç haline geldi. Allah’ın haram kıldığı çıplaklık yayıldı erkekler kadın beğenmez oldu. Allah korkusu azaldı. Olan bizim gibi hanımlara oldu. Kaşımıza, gözümüze laf eder oldular artık ki bu bir hanım için çok kırıcı.”

Neyimiz var, neyimiz yoksa sanal alemde harcamaya, herşeyimizi insanların gözüne sokmaya adamışız kendimizi. Aldığımız verdiğimiz, yediğimiz içtiğimiz, kedimiz köpeğimiz, aşkımız evliliğimiz, yalanlarımız, hayallerimiz, çoluk çocuğumuz, incik boncuğumuz, mutfağımız, salonumuz, berjerimiz, konsolumuz, keyfimiz-konforumuz, boyamız cilamız, pılımız pırtımız… Artık bize ait olmayan umumileşmiş hayatlarımız…

Özel olmaktan çıkıp, umumileşen hayatlarımız sadece kendi görgüsüzlüğümüzün yörüngesinde kalsaydı; belki idare edilebilir, yenilip yutulabilir olurdu ancak, umumileşirken kırıp döktüklerimizin, ezip geçtiklerimizin hiç farkında olamıyoruz. Ezerek yükselmenin, yok sayarak var olmaya çalışmanın dayanılmaz ahlaksızlığıyla çürüyor toplum…

Mutlu yaşasak yine, ev içinde saygımızı, sevgimizi, anlayışımızı üst sınırlara taşısak. Ama dışarıya karşı daha ciddi bir duruş sergileyebilsek… Evde dilediğimiz kadar şakalaşsak, ele ele tutuşsakta, dışarı çıkınca mutsuz veya eşsiz olan insanları da düşünerek hareket etsek… Bu konuda bizi uyaranları “Kıskanıyor” deyip bir kez daha incitmesek…

Sanal alemde çiçeği böceği, öğretici, tefekküre sebep olacak güzellikleri paylaşsak ama paylaşımlarımız insanları çatlatmaya yönelik olmasa…

İmrenmek de gayet insani bir hal değil mi? Bekar olan bir kız, evli bir hanıma imrenemez mi? Çocuğu olmayan, çocuklu birine gıpta edemez mi?

Dışarıda kadınlar olduğundan daha güzel gözüksün diye makyajı, kusurlar kapansın diye pudrayı, fondoteni, selfielerde daha güzel gözüksün diye flu ayarları icat ettiler. Dolgulu, slikonlu çamaşırlar, olduğundan daha büyük gösteren kirpikler, saç gibi görünen tokalar, gür saçları var diye düşündüren devasa topuzlar… Herkes vitrinlere oynuyor…Büyük bir yalanın üzerine kurulu hayatlarını, sahte güzelliklerini ha bire gözümüze sokup duruyorlar.

Evinde, kocasının yanında makyajsız, pijamalı dolaşan, saçını alelade toplayan bir kadın, neden dışarı çıkarken en güzel kıyafetlerini giyip, bütün leke ve kırışıklarını kapatacak şekilde makyaj yapıyor? Yetmiyor vücudunun en güzel yerlerini sergileme ihtiyacı duyuyor? Karşı komşusu, iş yeri arkadaşı, otobüsün şöförü, market çalışanı, falanın filanın kocası, oğlu neden bir kadının vücudunun, en alımlı ve güzel hallerini görmeye maruz bırakılıyor?

Diğer gamlılık diye kadim bir tabirimiz vardı bizim. Bu yüzden pişirdiğimiz özel bir yemekten komşuya götürürken, üzerini peçeteyle kapatırdık. Bu yüzden büyüklerimiz fileye karşı çıkmış içini herkes görüp imrenecek diye. Kadınların erkeklerinden bir adım geride yürümelerinin sebebi de hep bu yüzden işte. Evli olmayanlar veya mutsuz bir evliliği olanlar görüp de imrenmesinler diye.

Kocişimin evlilik yıldönümü hediyesi, aşkitom yine beni düşünmüş, bu akşam filan yerde yemekteydik, aman ne yedik, ne yedik! Kutlamalara doyamadığım doğum günüm, masal gibi evliliğim, muhteşem gebeliğim, erkek olacakmış bebeğim, padişahın bitanesi, şehzadenin annesiyim… Kıskananlar çatlasın ne diyim!!

Cahide Sultan

Harikaaaaa
Kadınlarla alakalı kısma katılmıyorum ancak diğerleri beni de bıktırdı.
Kapattım hesapları kurtuldum.
 
Arada yemek tarifi okurken bu kadının yazılarına da denk geldim. Hiçbirini de sonuna kadar okumadım okuyamadım ama adını görünce hatırladım..başkalarına kırıcı görgüsüz vs derken kendi yazılarında na yapıyor anlamadım. Başkalarının hayatına saygılı olmak gerek. Bakmazsan paylaşımlara bir sorun kalmaz bence
 
Canim ben o yazisini hic okumadim.. Okuyacagim birazdan merakta ettim suan.. Aynen oyle sadece bu hosuma gitti burdada boyle vakalar gorunce paylasmak istedim ozur dilerim

Muhtemelen açık giyindi, geç saatte dışardaydı gibi bir eleştiri ile yazmıştır..
İşte bu gibi düşüncelerinden hoşlanmıyorum.
Bir de kadınların çalışmasına sıcak bakmayan bir yazısından da hoşlanmamıştım.
 
yazının sonunda Cahide Sultan adını okuyunca yüzümü ekşittim birden, aklıma çok severek takip ettiğim akademisyenanne Saniye Bencik Kangal'ı nasıl üzdüğü geldi. Ne ki kadın yılbaşında oğlunun noel baba kostümlü kıyafetini paylaşmış ne laflar ne hakaretler...
şu dindarım deyip de herkese din öğretme adına kalp kıran kul hakkı yiyenleri hiç anlamıyorum anlamayacağım. Öbür dünyada işin cılkını çıkardıklarını öğrendiklerinde ne yapacaklar acaba?
 
X