Maden Mühendisleri Oodası Başkanı Yüksel "Umutlarımız tükendi" derken eski başkan 250 cenazenin çıkarıldığını öne sürdü. 263 madencinin yaşamını yitirdiği Kozlu'da kurum genel müdür yardımcısı olarak kurtarma çalışmalarına katılan Şerafettin Üstünkol'un iki facia arasında benzerliklere işaret ediyor. Elektrik Mühendisler Odası da ilk inceleme raporunu paylaştı.
EMO: ÖLÜM HAVALANDIRMADAN YAYILDI
Elektrik Mühendisleri Odası'nda bir heyet de bölgede ilk incelemelerinin ardından açıklama yaptı.
"Trafo patlaması nedeniyle facianın yaşandığına ilişkin açıklamalar kafa karışıklığını artırmıştır" denilen açıklamada "Trafoların yüksek güvenlikli standartlara uygun olarak yapılması gerektiği, trafonun patlama ihtimalinin çok düşük olduğu, trafo patlasa dahi yangına karşı izole edilmiş beton korumaya sahip olması gerektiği elimizdeki teknik bilgilerdir" ifadeleri dikkat çekti.
"Madende eski ocak olarak tabir edilen mekânda, kömürün yanması ve geçici göçük meydana gelmesinin ardından işçilerin bulunduğu alanda yoğun karbonmonoksit birikmesi olduğu yönünde bilgiler bize ulaşmıştır. Ayrıca hava tahliye sisteminde aksaklıklar olduğu, mekanik olarak yönlendirme yapıldığı, otomasyon sisteminin yeterli olmadığı da öğrenilmiştir" belirtilen açıklamda şöyle denildi:
"Heyetin yaptığı ilk incelemelerde; tesiste çalışan elektrik, makina ve maden mühendisleri ile maden işçilerinden edinilen ilk bilgilere göre ocağın yaklaşık 700. metrelerinde kömür yangını ve yangından kaynaklı kısmi göçük oluştuğu, taze hava sağlayan fanların etkisiyle yangının duman etkisinin yayıldığı, uzun süre sonra fanların çalışma yönlerinin ancak değiştirilebildiği, bu arada çok sayıda işçinin yayılan duman ve yangından etkilendiği (yanık ve zehirlenme) yangının kamuoyuna yansıyan ilk açıklamalarda olduğu gibi elektrik kaynaklı olmadığı bilgileri edinilmiştir
Edinilen bilgilere göre, maden içerisinde zehirleyici ve patlayıcı gazları algılayacak ve havalandırma sistemlerini yönetecek sistemlerin yetersiz ve eski olduğu, kömürün içten içe yanmasıyla başladığı tahmin edilen bu yangının ortaya çıkardığı karbonmonoksit, karbondioksit ve metan gazlarının ölümcül etkisi nedeniyle şu ana kadar ifade edilen rakamlarla 205 ölüm olayının gerçekleştiği, bu sayının içerideki işçilerin kurtarılmasındaki zorluk göz önüne alındığında daha da artabileceği öngörülmektedir.
Asansörlerin çalışmamasının kurtarma faaliyetlerini güçleştirdiği bilinmektedir. Asansörlerin de yangın olsa bile yedek bir güç kaynağı ile çalışabilir durumda olması gerekmektedir. 2007 yılına kadar Ege Linyit İşletmeleri adı altında kamuya ait bir devlet kuruluşunca işletilen bu tesisin yer altı işleme kısmının özelleştirildiği ve taşeronlaştırıldığı, önce Park Holding`e devredildiği, sonrasında ise Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. adı altında bir şirket tarafından işletilmeye başlandığı bilinmektedir.
Ayrıca ilk işletmeci firmanın tesisteki riskleri göze alamadığı için bir yıl sonra işi bıraktığı, bu süreçten sonra mevcut firmanın tesisi işletmeye başladığı alt taşeronlarla birlikte binlerce işçinin tesiste çalıştığı bilgisi edinilmiştir."
MMO: "SAĞ ÇIKMALARININ TEK YOLU..."
Maden Mühendisleri Odası (MMO) Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Yüksel ise ocakta çıkan yangınla ilgili iki farklı bilginin olduğunu anlatarak, "Bunlardan birisi trafo patlamasının yangına yol açtığıdır. Diğeri ise burada kalın kömür damarlarında çalışılıyor. Ocakta kömür kalabiliyor, bunlar da oksijenle temasa geçtiğinde tutuşabiliyor. Bu yangın da konveyör ve ahşap tahkimat gibi yanıcı maddelere sıçrayabiliyor" diye konuştu.
Yüksel, ocakta yanmadan kaynaklı ölümlerin de olduğunu savunarak, şunları kaydetti: "Madencilerin asıl hayatını kaybetmesine yol açan ise yanma sonucu ortaya çıkan karbonmonoksit zehirlenmesidir. Şu anda ölü sayısıyla ilgili farklı rakamlar geliyor. Yer altından çıkarılmamış çok sayıda insan var, umutlarımız tükendi. Karbonmonoksitle maruz kaldığınız anda yaşama şansınız çok zor, önemli olan gazla hiç karşılaşmamanız. Ocaktan sağ çıkmanın tek yolu bulunduğunuz yere karbonmonoksidin gelmemiş olması ve orada yaşamınız için yeterli oksijenin bulunmasıdır."
"YANGIN HALA SÖNDÜRÜLMEDİ"
Yangının halen söndürülemediğine, çıkan dumanın da ocağı kapladığına işaret eden Yüksel, bunun da yer altında mahsur kalan işçilerin sağ kurtulma şansını azalttığını dile getirdi.
Yüksel, madencilerin yanında kişisel koruyucu olup olmadığı gibi ellerinde teknik bilgi olmadığını vurgulayarak, ocağın güvenliği alındıktan sonra eksiklik ve ihmal konularının araştırılabileceğini belirtti.
Madencilerin ferdi oksijen maskelerini kullanmaya fırsat bulsalar bile geçen sürede bunların yetersiz kalacağını anlatan Yüksel, "Kişisel koruyucuların belli bir süresi var. O sürede madencilere ulaştınız ulaştınız. Yer altında 5 kilometreye kadar çıkan mesafeler var. Her kişinin yaşama şansı yangına göre bulunduğu yere bağlı ancak bu saate kadar kişisel koruyucu kullanmış da olsa hayatta kalınması çok zor" ifadesini kullandı.
MMO Başkanı Yüksel, ocak içindeki gaz nedeniyle kurtarma çalışmalarının yürütülmesinin güç olduğunu anlattı.
NE OLSAYDI MADENCİLER KURTARILABİLİRDİ
"Ne olsaydı bu madenciler sağ kurtulabilirdi" sorusuna cevap verebilmek için ocağın durumunu ve yapısının bilinmesi gerektiğine dikkati çeken Yüksel, şunları kaydetti:
"Maden ocağının içerisinde işçi sağlığı ve iş güvenliğine yönelik ne gibi tedbirler alınmış gibi konularda bilgi sahibi değiliz. Bunu bilmeden bir şey söylemek yanıltıcı olur. Şunu biliyoruz ki kazaların yüzde 98'i önlenebilir, bunları kaçınılmaz olarak değerlendirmiyoruz. Madendeki teknik incelemeden sonra kazanın nedenleri, önlenebilir olup olmadığı ortaya çıkacaktır."
"TRAFO PATLAMASI OLMAYABİLİR"
Maden Mühendisleri Odası eski Başkanı Mehmet Torun ise Soma'da meydana gelen maden kazasına ilişkin facianın nedeninin trafo patlaması olmayabileceğini iddia ederek, "Her ne kadar sayın Bakan trafo patlaması diye duyurduysa da bizim izlenimlerimize göre, ocağa giremedik henüz ama, aldığımız bilgiler ışığında eski imalat dediğimiz daha önce çalışmış kömür damarının kendiliğinden yanması sonucu açığa çıkan karbonmonoksitin taban yollara, ana yollara dağılmasıyla 500'e yakın çalışan etkilemesi ve onları zehirlemesi sonucu oluşan büyük bir facia bu.
"250 CENAZE ÇIKARILDI"
Karbonmonoksit gazı tam yanma olmadan, yarım yanmasında çıkan gazdır. Burada da dünya madencilik tarihinde çok ciddi bir faciayla karşı karşıyayız. Aslında bu bir iş cinayeti. Odamızın daha önce ocaklarla ilgili raporları var. 3 maden mühendisi meslektaşımızı kaybettik. Şu anda 250'ye yakın maden işçisinin cenazesi çıkarıldı. Ve 150 civarında da maden emekçisinin de şu anda mahsur kaldığını biliyoruz" diye konuştu. Torun, facianın olduğu ocağın durumuna ilişkin şu değerlendirmeleri yaptı; "Açık konuşmak lazım bu havzanın belki de en iyi ocaklarından biri olarak söyleniyor. Daha berbatları var o yüzden söylüyorum. Ama bu eski imalat dediğimiz, eski çalışmalardan mutlaka uzak durulması gerekiyordu. Büyük ihtimalle böyle bir ihmal oldu."
KOZLU FACİASINI YAŞAYAN MÜHENDİS: BENZERLİKLER VAR
Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Kozlu maden ocağında 24 yıl önce 263 işçinin ölümüyle sonuçlanan grizu patlamasında kurum genel müdür yardımcısı olarak kurtarma çalışmalarına katılan Şerafettin Üstünkol, Soma'da özel şirkete ait ocaktaki ölümlerin de Kozlu'daki faciada olduğu gibi karbonmonoksit ve karbondioksit zehirlenmesi sonucu olduğunu söyledi. Şu anda Ankara'da Maden Yüksek Mühendisleri Derneği Başkanı olan Üstünkol, iki facia arasında önemli benzerlikler olduğunu belirtti. Üstünkol, Kozlu'daki faciada da aynı Soma'da olduğu gibi yangınlar başladığını, havalandırmanın durduğunu, temiz hava verilemeyince de içerideki gaz miktarının arttığını ve sonuçta zehirlenmelerin olduğunu söyledi.
"HER DURUMDA ÖLÜM"
Karbonmonoksit gazının çok zehirleyici olduğunu vurgulayan Üstünkol, "Havada 10 binde bir olduğunda tehlike başlıyor. Binde bire geldiği zaman çok kısa sürede zehirleyip öldürebiliyor. Havadaki gaz miktarı arttıkça öldürme süresi de kısalıyor" dedi.
İçeride kalan işçilerin kendilerine bir boşluk bularak hayatta kalma şanslarının az olduğunu kaydeden Şerafettin Üstünkol, şöyle dedi: "Nasıl ki evinizde mutfakta tüp kaçak veriyor. Sadece mutfağa yayılmaz o gaz. Kapıların altından bütün odalara yayılıyor. Yani gazı mutfakta hapsedemezsiniz. İğne deliği kadar bir delikten çıkar ve başka yerlere yayılır. Ocaktaki o boşluklarda da neticede hava var. Gaz da havanın olduğu tarafa gider. Ama oralardaki gaz biraz daha konsantrasyon olarak az olabilir. Karbonmonoksit gazı havadan hafif olduğu için daha ziyade tavan kısımlarda oluyor. İlk zamanlar işçiler yere yatmak suretiyle belli bir süre gazdan korunabilir. Ama bu süre uzarsa karbonmonoksit tabana da iner. Tabii orada karbondioksit gazı da varsa o da havadan ağırdır ve tabana çöker. Bu sefer onun boğma tehlikesi var. Yani her halükarda taze hava verilemezse neticesi insanların zehirlenerek, boğularak ölmesidir."
İşçilerin gaz maskesi kullanması durumunda en fazla 1.5 saat hayatta kalabileceklerini belirten Üstünkol, kurtarma faaliyetlerinin 1.5 saati geçmesi durumunda maskelerin bir işe yaramayacağını kaydetti.
http://www.aksam.com.tr/guncel/olum-havalandirmadan-geldi/haber-307855