Delil torbalarındaki skandal!
Manisa'nın Soma İlçesi'nde 301 madencinin yaşamını yitirdiği faciayla ilgili 6'ı tutuklu 46 sanıklı davanın, Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşması, yoklamayla başladı. Mahkeme dosyasına ulaşan belgelerin okunmasından sonra taleplerin alınmasına geçildi. Mağdur aileler adına söz alan Avukat Sercan Aran, geçen şubat ayındaki bilirkişi incelemesinden sonra başlatılan karot sondaj çalışmalarında yaşanan skandalı gözler önüne serdi.
DELİL TORBALARI BOŞ YA DA SU DOLU ÇIKTI
Bilirkişilerin gözetiminde Soma Kömür İşletmeleri ve TKİ görevlilerinin yaptığı korat sondaj çalışmalarında alınan numuneler özel poşet ve sandıklar içerisinde MTA'ya gönderildi. Ancak sandıkların MTA uzmanlarının kamera kayıtları altında açılmasıyla skandal da ortaya çıktı. MTA uzmanları, Soma kömür İşletmeleri A.Ş ve TKİ yetkileri tarafından alınan numuneleri 16 tutunak hazırlayıp açtı. MTA uzmanlarının tutanaklarından, Soma maden faciasını aydınlatmak üzere, sonuçları bilirkişilere gönderilecek numunelerin konulduğu sondaj poşetlerinin içinin su aldığı, numunelerin ıslandığı, sondaj dışı örneklerin alındığı ve hatta içerisinde numune olmadan boş numune poşetlerinin sandıklara konulduğu tespit edildi. Bu durumun kabul edilemez olduğunu söyleyen Avukat Sercan Aran, “Bu açıkça suçtur. Sondaj numuneleri özensizce alınmış, sondaj poşetleri korunmamış bir kısmı su almış ve numuneler ıslanmıştır. Sondaj poşetlerine sondaj dışı el ürünü örnekler konulmuş ve deliller değiştirilmiştir. Aynı şekilde numune poşetlerinin içerisinde örnekler yok edilerek deliller yok edilmiştirö dedi. Bu durumu önceki duruymalarda gündeme getirdiklerini de söyleyen Avukat Sercan Aran, “2016 yılı Şubat ayı duruşma grubunda mahkeme dosyasına giren 15.02.2016 havale tarihli bilirkişiler Halim Bultan, Prof. Dr. Ali İhsan Yiğit ve Prof. Dr. Hülya İnaner imzalı tutanakta sanıklardan Halil Sarı ve Ümit Şahin'in kendilerine numune alımında yardımcı olacaklarına ilişkin kayıt tarafımızca görülmüştü. Aynı şekilde sanıklardan Halil Sarı ve Ümit Şahin'in imzasını taşıyan diğer tutanakta ise sanıkların numune aldıklarına ilişkin tutanak tarafımızca görülmüştü. Bu durumun ceza usulüne aykırı olduğunu, sanıkların dava dosyasının esasını teşkil eden bir kısım numuneleri toplamasının 'delil güvenliğini' tehlikeye attığını bu durumun tarafımızca kabul edilemez olduğunu sözlü beyanlarla dile getirmiştik. Yine sanık şirketin çalışanları tarafından ve dosya kapsamında sanık olma ihtimali bulunan Türkiye Kömür İşletmeleri yetkilileri tarafından karotlu sondaj yapılmasının delil güvenliğini tehlikeye atmak bir yana yok etme durumu bulunduğundan derhal durdurulması talebinde bulunmuştuk. Ancak mahkeme bunu reddetti. MTA tarafından tutulan tutanaklardan da açıkça anlaşılacağı üzere sondaj numuneleri özensizce alınmış, deliller değiştirilmiş ve karartılmıştır. Bu sebeple karotlu sondaj sonuçlarında çıkacak aleyhe hususların tarafımızca kabulü mümkün değildir. Ayrıca bu durum suç teşkil etmekte olup karotlu sondajları gerçekleştiren Soma A.Ş. ve TKİ yetkilileri hakkında suç duyurusunda bulunulması gerektiği kanaatindeyiz" dedi.
PLANLARDAN HİÇBİRİSİ UYGULANMAMIŞ
Mağdur ailelerin avukatlarından ÇHD Genel Başkanı Avukat Selçuk Kozağaçlı ise Soma Kömür İşletmeleri A.Ş.'nin, TKİ'ye sunup onaylattığı planlmarın hiçbirisinin uygulanmadığını söyledi. Revize planlarının sadece yeni üretim sahası almak adına yapıldığını da vurgulayan Selçuk Kozağaçlı, “Metanlı sahada üretim yapılacağına yönelik başvuruda bulunulmuş, bunun için yapıcak harcamalar sıralanmış ve yeni Alana istenmiş. TKİ bunu üretim alanını vermiş. Ancak metanlı denilen sahada hiç üretim yapılmamış. Metan dranajı yapılmayan alanda üretim yapılmış. Planlarda verilen taahütlerini hiçbirisi yerine getirilmemiş. Metana dranaj tesisi kurulacak denilmiş kurulmamış. 6 milyon TL'ye mal olacak denilmiş, 200 bin Euro harcanmış. Taahütlerin hiçbirisi yerine getirlemdeği için katliam yaşandı" dedi. 7 Mayıs ve 9 Mayıs tarihlerinde metan dranajlarının sensörlerde görüldüğünü facia günü de aynı şekilde bu durumunu görüldüğünü söyleyen Selçuk Kozağaçlı, “Metanlı bölgelerde tehlikeli şyekilde arkada boşluklar bırakılıp çalışıldı. Eğer planlarda yer alan havalandırma bacası yapılsaydı can kayıplarının büyük bir bölümü olmayacaktı" dedi. Mahkeme Başkanı Aytaç Ballı, mağdur ailelerin avukatlarının taleplerini aldıktan sonra duruşmaya ara verdi.
http://www.dha.com.tr/skandal-delil-torbalari-bos-ya-da-su-dolu-cikti_1254379.html
Manisa'nın Soma İlçesi'nde 301 madencinin yaşamını yitirdiği faciayla ilgili 6'ı tutuklu 46 sanıklı davanın, Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşması, yoklamayla başladı. Mahkeme dosyasına ulaşan belgelerin okunmasından sonra taleplerin alınmasına geçildi. Mağdur aileler adına söz alan Avukat Sercan Aran, geçen şubat ayındaki bilirkişi incelemesinden sonra başlatılan karot sondaj çalışmalarında yaşanan skandalı gözler önüne serdi.
DELİL TORBALARI BOŞ YA DA SU DOLU ÇIKTI
Bilirkişilerin gözetiminde Soma Kömür İşletmeleri ve TKİ görevlilerinin yaptığı korat sondaj çalışmalarında alınan numuneler özel poşet ve sandıklar içerisinde MTA'ya gönderildi. Ancak sandıkların MTA uzmanlarının kamera kayıtları altında açılmasıyla skandal da ortaya çıktı. MTA uzmanları, Soma kömür İşletmeleri A.Ş ve TKİ yetkileri tarafından alınan numuneleri 16 tutunak hazırlayıp açtı. MTA uzmanlarının tutanaklarından, Soma maden faciasını aydınlatmak üzere, sonuçları bilirkişilere gönderilecek numunelerin konulduğu sondaj poşetlerinin içinin su aldığı, numunelerin ıslandığı, sondaj dışı örneklerin alındığı ve hatta içerisinde numune olmadan boş numune poşetlerinin sandıklara konulduğu tespit edildi. Bu durumun kabul edilemez olduğunu söyleyen Avukat Sercan Aran, “Bu açıkça suçtur. Sondaj numuneleri özensizce alınmış, sondaj poşetleri korunmamış bir kısmı su almış ve numuneler ıslanmıştır. Sondaj poşetlerine sondaj dışı el ürünü örnekler konulmuş ve deliller değiştirilmiştir. Aynı şekilde numune poşetlerinin içerisinde örnekler yok edilerek deliller yok edilmiştirö dedi. Bu durumu önceki duruymalarda gündeme getirdiklerini de söyleyen Avukat Sercan Aran, “2016 yılı Şubat ayı duruşma grubunda mahkeme dosyasına giren 15.02.2016 havale tarihli bilirkişiler Halim Bultan, Prof. Dr. Ali İhsan Yiğit ve Prof. Dr. Hülya İnaner imzalı tutanakta sanıklardan Halil Sarı ve Ümit Şahin'in kendilerine numune alımında yardımcı olacaklarına ilişkin kayıt tarafımızca görülmüştü. Aynı şekilde sanıklardan Halil Sarı ve Ümit Şahin'in imzasını taşıyan diğer tutanakta ise sanıkların numune aldıklarına ilişkin tutanak tarafımızca görülmüştü. Bu durumun ceza usulüne aykırı olduğunu, sanıkların dava dosyasının esasını teşkil eden bir kısım numuneleri toplamasının 'delil güvenliğini' tehlikeye attığını bu durumun tarafımızca kabul edilemez olduğunu sözlü beyanlarla dile getirmiştik. Yine sanık şirketin çalışanları tarafından ve dosya kapsamında sanık olma ihtimali bulunan Türkiye Kömür İşletmeleri yetkilileri tarafından karotlu sondaj yapılmasının delil güvenliğini tehlikeye atmak bir yana yok etme durumu bulunduğundan derhal durdurulması talebinde bulunmuştuk. Ancak mahkeme bunu reddetti. MTA tarafından tutulan tutanaklardan da açıkça anlaşılacağı üzere sondaj numuneleri özensizce alınmış, deliller değiştirilmiş ve karartılmıştır. Bu sebeple karotlu sondaj sonuçlarında çıkacak aleyhe hususların tarafımızca kabulü mümkün değildir. Ayrıca bu durum suç teşkil etmekte olup karotlu sondajları gerçekleştiren Soma A.Ş. ve TKİ yetkilileri hakkında suç duyurusunda bulunulması gerektiği kanaatindeyiz" dedi.
PLANLARDAN HİÇBİRİSİ UYGULANMAMIŞ
Mağdur ailelerin avukatlarından ÇHD Genel Başkanı Avukat Selçuk Kozağaçlı ise Soma Kömür İşletmeleri A.Ş.'nin, TKİ'ye sunup onaylattığı planlmarın hiçbirisinin uygulanmadığını söyledi. Revize planlarının sadece yeni üretim sahası almak adına yapıldığını da vurgulayan Selçuk Kozağaçlı, “Metanlı sahada üretim yapılacağına yönelik başvuruda bulunulmuş, bunun için yapıcak harcamalar sıralanmış ve yeni Alana istenmiş. TKİ bunu üretim alanını vermiş. Ancak metanlı denilen sahada hiç üretim yapılmamış. Metan dranajı yapılmayan alanda üretim yapılmış. Planlarda verilen taahütlerini hiçbirisi yerine getirilmemiş. Metana dranaj tesisi kurulacak denilmiş kurulmamış. 6 milyon TL'ye mal olacak denilmiş, 200 bin Euro harcanmış. Taahütlerin hiçbirisi yerine getirlemdeği için katliam yaşandı" dedi. 7 Mayıs ve 9 Mayıs tarihlerinde metan dranajlarının sensörlerde görüldüğünü facia günü de aynı şekilde bu durumunu görüldüğünü söyleyen Selçuk Kozağaçlı, “Metanlı bölgelerde tehlikeli şyekilde arkada boşluklar bırakılıp çalışıldı. Eğer planlarda yer alan havalandırma bacası yapılsaydı can kayıplarının büyük bir bölümü olmayacaktı" dedi. Mahkeme Başkanı Aytaç Ballı, mağdur ailelerin avukatlarının taleplerini aldıktan sonra duruşmaya ara verdi.
http://www.dha.com.tr/skandal-delil-torbalari-bos-ya-da-su-dolu-cikti_1254379.html