Şizofreni Hakkında Bilinmesi Gerekenler

Nevreste

Yeniden ☀
Yönetici
Editor
16 Ağustos 2010
293.974
605.068
43
Şizofreni, ruh sağlığı denildiğinde ilk akla gelen ruhsal hastalıklardan bir tanesi. Şizofreni, hem yaygın hem de üzerinde durulması gereken bir hastalık. Ancak toplum olarak şizofreni hastalığı hakkında bilgi sahibi olduğumuzu söylemek pek doğru olmaz. Gerçek olan bir şey var ki, o da şizofreni hastalığını korkunç bir ruh hastalığı olarak tanıyoruz. Oysa zamanında ilaç tedavisi ve rehabilitasyon ile kesin sonuç alınan bir hastalık. Yeter ki, bu hastalık konusunda duyarlı olalım, belirtilerini tanıyalım ve zamanında bir uzman hekimden yardım alalım.

Biz deli değiliz, toplumun bir parçasıyız!


Şizofrenide zamanında müdahale, ilaç tedavisi ve rehabilitasyonla iyileşmenin sağlanabileceğini belirten Yrd. Doç. Dr. Cumhur Taş, bu hastalıkta öne çıkan başlıca belirtilerin aniden içe kapanma, sosyal yaşamdan uzaklaşma, isteksizlik, anlamsız şüphecilik, duygularını ifade ederken ses tonu ile yüz ifadesindeki tutarsızlık olduğuna dikkat çekti. Anne-babalar ve öğretmenlerin iyi bir gözlem yapması çok önemli.


11 Nisan her yıl Dünya Şizofreni ile Mücadele Günü olarak anılıyor. Şizofreni hastalığına dikkat çekmek ve farkındalık oluşturmak amacıyla Üsküdar Üniversitesi’nde “60 dakikada Şizofreni” konulu bir söyleşi düzenlendi.

Üsküdar Üniversitesi Merkez Yerleşkesi’nde Avrasya Şizofreni Derneği birlikteliğinde düzenlenen söyleşide Üsküdar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Psikoloji Bölümü’nden Nörobilim Doktoru Yrd.Doç.Dr. Cumhur Taş, şizofreni hastalığında erken teşhisin önemine dikkat çekti.

Aşırı şüphecilik ve ani içe kapanmalara dikkat!

İlaç tedavisi ve rehabilitasyonla iyileşmenin sağlanabileceğini belirten Yrd. Doç. Dr. Taş, özellikle ebeveyn ve öğretmenlerin gözlem konusunda dikkatli olmaları gerektiğini belirterek şu uyarılarda bulundu:

“Şizofrenide zamanında müdahale, ilaç tedavisi ve rehabilitasyonla iyileşme sağlanabiliyor. Bu hastalıkta en öne çıkan belirti içe aniden kapanma ve sosyal yaşamdan uzaklaşma, isteksizlik, anlamsız şüphecilik. Duygularını ifade ederken ses tonu ile yüz ifadesindeki tutarsızlık gibi belirtilere dikkat edilmeli. Bu konuda özellikle anne-babaların ve öğretmenlerin iyi bir gözlem yapması gerekiyor. Bu insanların en büyük kaygısı, tedavi tamamlandıktan sonra sosyal ilişkilerinin devam edip etmeyeceğini merak ediyorlar ve daha çok bu konuda kaygı yaşıyorlar.”


Bu kişilerin tedavisiyle ilgilenen hemşire, psikolog ve sosyal hizmetler uzmanlarının şizofreni hastalarına yaklaşımının da rehabilitasyon sürecini olumlu etkilediğine dikkat çeken Taş, “Bu hastalara hizmet verenlerin doğru iletişim kurmayı öğrenmeleri rehabilitasyon sürecini çok etkiliyor.” dedi. Yrd. Doç. Dr. Taş, ilaç tedavisi ve rehabilitasyon sürecinden sonra bazı hastalarının normal yaşamlarına devam ettiklerini, bazılarının evlendiğini söyledi.

Üniversite yıllarında ortaya çıktı

Şizofreni tedavisi görenlerin de katıldığı programda Avrasya Şizofreni Derneği üyelerinden Büke Bakan ve Murat Yacel de yaşadıklarını aktardı. Başarılı bir eğitim hayatı geçiren ve üç dil bilen Büke Bakan, “Üniversite yıllarında okulu bitiremeyeceği” endişesiyle başlayan hastalığı nedeniyle arkadaşlarından ve sosyal çevresinden uzaklaştığını, zor günler geçirdiğini anlattı. 2008 yılında kendisine tanı konulduğunu belirten Bakan, 2011’de üye olduğu dernek sayesinde çeşitli sosyal faaliyetlere katıldığını, burada güzel arkadaşlar edindiğini ve hayatının anlamlı hale geldiğini anlattı.

Biz deli değiliz!

Turizm eğitimi alan Murat Yacel de 1996 yılında gittiği ABD’de 11 yıl boyunca yaşadığını ve başarılı bir iş hayatı olduğunu söyledi. 2001’de hissettiği farklılıklarla beraber başladığı Alkol alışkanlığı ile hayatının alt üst olduğunu ifade eden Yacel, önce işten ayrıldığını, bunalıma girdiğini bu süreçte kendisine ağır depresyon ve şizofreni tanısı konulduğunu söyledi.

Dernekle tanışmasıyla beraber hayatının da düzene girdiğini aktaran Yacel, zararlı alışkanlıklarından uzaklaştığını, arkadaşlar edindiğini ve dernekte üretilen sanat eserlerini dernek yararına sattığını söyledi. Murat Yacel, toplumda hastalıkla ilgili önyargıların olduğunu belirterek “Biz deli değiliz. Zihinsel engelli diye tanımlanıyoruz, en çok buna üzülüyoruz. Biz de toplumun bir parçasıyız.” diye konuştu.

Toplumdaki önyargılar iletişimle aşılabilir

Derneğe destek vermek amacıyla yürütülen çalışmalara katılan Üsküdar Üniversitesi psikoloji bölümü öğrencileri Özge Şen ve Dilan Demir de dernekte yaptıkları çalışmalardan mesleki anlamda çok şey öğrendiklerini belirterek toplumdaki önyargıların empati ve bu kişilerle kurulacak iletişimle aşılabileceğini belirttiler.

Kaynak:estanbul
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…