Evet yavaş yavaş başlayalım o zaman... Genel görüş olarak kitabı beğenmedim. Dilini çok basit buldum. Tamam belki bir polisiyede sanat aramamak lazım ama bu da biraz fazla basitti. Basiti de geçin hatta kötüydü. Mesela, niye hep şimdiki zaman kipi kullanılmış anlamadı. " Merdivenlerden çokıyorum. Karşımda amcamı görüyorum. " bilmem ne... Kitaba ilk başladığımda rüyasını anlattığı için bu tarzı kullandığını düşündüm. Ama bir baktım ki bütün kitap öyle. Dili ile ilgili bir başka sorun bazen kullanmak için kendisini zorladığı kelimeler. mesela "ikircim"... İki de bir sanki acayip bir buluşmuş gibi bu kelimeyi kullanıyor. Tamam,yazarların Türkçe kelimeleri çoğaltmak gibi bir sorumlulukları var bence. Ama hiç de tutulacak bir kelime değil. Karşılığı ikilem... Zaten Türkçe bir kelime. İllaki de farklı sözcükler yaratmak istiyorsa yabancı kelimelere Türkçe bir karşılık bulsun.
Dilinden sonra gelelim kişilere, varsa yoksa Mine. Ben amcasını da tahlil etmesini bekliyordum. Sonuçta bu bir romansa tüm karakterler ayrıntılı olarak tanıtılmalı. Amcası olayda çok önemli imiş gibi gösteriliyor ama sonuç sıfır... Ne diye o kadar bahsedildi o adamın yaptıklarından o zaman. Sonra Mine... 19 -20 yaşalrında ve yaşadığı şeylere bak... Allah Allah ne kadar normal şeyler. Kızların çoğu böyle yaşıyor zaten. Kırk yaşının üztündeki adamlarla ne bileyim işte... Sonra Sedatın karısı da ne kadar basit,sönük bir kadın gibi işlenmiş. Yani arkadaşlar kişilerle ilgili kısaca şunu söylemeye çalışıyorum. Bakın, roman bize ilk kez Tanzimat döneminde girdi ve bir süre büyük acemiliklerle yazıldı. Bu acemiliklerden biri de kişileri olayın akışına göre tek yönlü anlatmaktı. Bu romanda karakterler aynen böyle anlatılmış. Çok başarısız tahliller...