E
EU2
Ziyaretçi
- Konu Sahibi EU2
- #1
Sinop’a özgü önemli bir gelenek Ramazan ayında “sellime çıkma” ya da diğer adıyla “helesa”dır.
Helesa geleneğinin ortaya çıkışıyla ilgili söylence ise şöyledir:
“Çok eski devirlerde, gemiler yelken ile çalıştığı zamanlarda Karadeniz’de sığınacak üç liman varmış. Bunlar Temmuz, Ağustos ve Sinop’muş. Yani Karadeniz sadece Temmuz ve Ağustos aylarında fırtınasız olur, diğer zamanlarda da gemiler ancak Sinop limanında barınabilirmiş.
Yine böyle bir kış mevsiminde, bir yelkenli gemi Sinop limanına sığınmış. Haftalarca burada mahsur kalındığından kumanyaları tükenmiş. Açlık baş göstermiş. Dilenmek istemediklerinden kimseden bir şey isteyememişler.
Bir gün kaptanın aklına feneri alıp ev ev dolaşarak mani söyleyip yardım istemek gelmiş. Filikayla şehre çıkıp gece feneri de yakarak ev ev dolaşıp, mani söyleyerek yiyecek toplamışlar.
Bundan sonra Sinop’ta bu olay gelenek haline gelmiş ve her Ramazan ayının 15’inden itibaren helesaya çıkılır, bahşiş toplanır olmuş.”
Ramazanın 15’inden itibaren gençler akşamdan hazırladıkları süslü kayıklarla sellime çıkarlar. Kayıklar birkaç kişinin taşıyacağı büyüklüktedir. Son derece güzel süslenirler, fenerlerle, mumlarla ışıklandırılırlar.
Akşamları iftardan sonra gençler bu süsledikleri kayığı omuzlarında taşıyarak bir mahalleye gelirler. Kayığı her ev tarafından görülecek bir yere koyarlar ve evlerin kapılarına gidip helesanın bir bölümünü söyleyerek bahşiş isterler. Bahşişler bir mendile sarılarak ve düştüğü yer görülsün diye mendilin ucu yakılarak helesacılara atılır.
Sellime çıkanlar içinde sesi güzel olanlardan biri aşağıda sözleri yazılı olan helesadan bölümler okur, diğerleri de nakarat kısmını söyleyerek kapı kapı dolaşır ve bahşiş toplarlar.
Helesa
Bismillahla başlayalım Aşağı hamamın yokuşu
Ayva dalı taşlayalım Söküldü mestin dikişi
Bu yıl burda kışlayalım İlle de kocakarıların cümbüşü
Helesa yelesa Nakarat
Heyemola yusa hop
Dal budarım dal budarım
Altımızda çürük minder Bahçede bülbül güderim
Altını üstüne dönder Sizleri her yerde methederim
Aman beyim bahşiş gönder Nakarat
Nakarat
Ahçımızın adı Tayyar Bahşişi almamış olmaz
Bir kepçe koyar iki sayar Gemi düzenini bulmaz
Bununla gemici doyar Tayfalar buna razı olmaz
Nakarat Nakarat
Gemi geldi duydunuz mu Sıçan gelir takur tukur
Selam verip aldınız mı Ben sanırım düze dokur
Bu gemiyi tanıdınız mı Komşu bizden fakir
Nakarat Nakarat
Kaptanımız fener taşır Büyük cami direk ister
Uyuz olmaz durmaz kaşır Söylemeye yürek ister
Tayfalarım hamsi taşır Arkadaşlar bahşiş ister
Nakarat Nakarat
İnce burundan geçerken Aşağları geze geldim
Sırmalı sancak açarken İnci mercan dize geldim
Biz doldurup biz içerken Bakın beyim size geldim
Nakarat Nakarat
Helesa geleneğinin ortaya çıkışıyla ilgili söylence ise şöyledir:
“Çok eski devirlerde, gemiler yelken ile çalıştığı zamanlarda Karadeniz’de sığınacak üç liman varmış. Bunlar Temmuz, Ağustos ve Sinop’muş. Yani Karadeniz sadece Temmuz ve Ağustos aylarında fırtınasız olur, diğer zamanlarda da gemiler ancak Sinop limanında barınabilirmiş.
Yine böyle bir kış mevsiminde, bir yelkenli gemi Sinop limanına sığınmış. Haftalarca burada mahsur kalındığından kumanyaları tükenmiş. Açlık baş göstermiş. Dilenmek istemediklerinden kimseden bir şey isteyememişler.
Bir gün kaptanın aklına feneri alıp ev ev dolaşarak mani söyleyip yardım istemek gelmiş. Filikayla şehre çıkıp gece feneri de yakarak ev ev dolaşıp, mani söyleyerek yiyecek toplamışlar.
Bundan sonra Sinop’ta bu olay gelenek haline gelmiş ve her Ramazan ayının 15’inden itibaren helesaya çıkılır, bahşiş toplanır olmuş.”
Ramazanın 15’inden itibaren gençler akşamdan hazırladıkları süslü kayıklarla sellime çıkarlar. Kayıklar birkaç kişinin taşıyacağı büyüklüktedir. Son derece güzel süslenirler, fenerlerle, mumlarla ışıklandırılırlar.
Akşamları iftardan sonra gençler bu süsledikleri kayığı omuzlarında taşıyarak bir mahalleye gelirler. Kayığı her ev tarafından görülecek bir yere koyarlar ve evlerin kapılarına gidip helesanın bir bölümünü söyleyerek bahşiş isterler. Bahşişler bir mendile sarılarak ve düştüğü yer görülsün diye mendilin ucu yakılarak helesacılara atılır.
Sellime çıkanlar içinde sesi güzel olanlardan biri aşağıda sözleri yazılı olan helesadan bölümler okur, diğerleri de nakarat kısmını söyleyerek kapı kapı dolaşır ve bahşiş toplarlar.
Helesa
Bismillahla başlayalım Aşağı hamamın yokuşu
Ayva dalı taşlayalım Söküldü mestin dikişi
Bu yıl burda kışlayalım İlle de kocakarıların cümbüşü
Helesa yelesa Nakarat
Heyemola yusa hop
Dal budarım dal budarım
Altımızda çürük minder Bahçede bülbül güderim
Altını üstüne dönder Sizleri her yerde methederim
Aman beyim bahşiş gönder Nakarat
Nakarat
Ahçımızın adı Tayyar Bahşişi almamış olmaz
Bir kepçe koyar iki sayar Gemi düzenini bulmaz
Bununla gemici doyar Tayfalar buna razı olmaz
Nakarat Nakarat
Gemi geldi duydunuz mu Sıçan gelir takur tukur
Selam verip aldınız mı Ben sanırım düze dokur
Bu gemiyi tanıdınız mı Komşu bizden fakir
Nakarat Nakarat
Kaptanımız fener taşır Büyük cami direk ister
Uyuz olmaz durmaz kaşır Söylemeye yürek ister
Tayfalarım hamsi taşır Arkadaşlar bahşiş ister
Nakarat Nakarat
İnce burundan geçerken Aşağları geze geldim
Sırmalı sancak açarken İnci mercan dize geldim
Biz doldurup biz içerken Bakın beyim size geldim
Nakarat Nakarat