- 20 Haziran 2007
- 4.250
- 27
- 45
Filler nasıl eğitiliyor biliyor musunuz?
Daha yavruyken, kalın bir zincirle hayvanın bacağı bir direğe bağlanıyor. Önceleri hayvan kaçmaya çalışıyor ama ne kadar uğraşırsa uğraşsın ne zinciri koparabiliyor ne de direği yerinden oynatabiliyor. Fil yavrusu ayağında zincirle büyüyor ve kaçamayacağını kabulleniyor. Özgürlük kavramını yitirmiş oluyor. İşte bu noktada ayağındaki zincir çözülüyor ve yerine konulan ince bir halatla birkaç santimetre boyunda tahtadan bir çubuğa bağlanıyor. Fil, bu koşullarda kolaylıkla kaçabilecek olmasına rağmen olduğu yerde kalıyor. Çünkü hala var olduğunu sandığı zincirini asla kıramayacağına inanıyor.
Çoğumuzun yaşamı, tıpkı bu fil gibi çocukluğumuzda koşullandığımız düşünce, duygu ve inanç kalıplarının esaretinde sürüyor. Kendi yarattığımız sınırlarımızdan özgürleşmedikçe, kendi potansiyelimizi, gücümüzü ve özel yeteneklerimizi de keşfedemeyiz.
Olağanüstü yetenekleriniz, olağanüstü gücünüz var ve kullanılmayı bekliyor. Eğer yapabileceklerinizin hepsini yapmış olduğunuzu görebilseydiniz çok şaşırırdınız.
Yapamam deyip yapabileceklerinizi engellemeyin. Bu dünyada tek bir insan bile yapmak istediğinizi başarmışsa aynı güç sizde de var. Ne kadar hızlı koşabileceğinizi bilmek istiyorsanız, olimpiyatlarda en hızlı koşan insanı gözleyin, sokakta yürüyen insanı değil. Olimpiyat şampiyonu da bu başarıyı hak etmek için uzun süre kaslarını, bedenini, düşüncelerini eğitti. Ve yarıştan önce koçu ona motive edici sözler söyledi, değil mi?
Binlerce tonu kaldırabileceği halde, gücünü bilmediği için tahta çubuğun esaretinde yaşayan fil gibi, kendinize empoze ettiğiniz sınırlarınız var; farkında olun. Siz yeteneklerle dolu bir güç deposusunuz. Gücünüzün ve yeteneklerinizin farkında olduğunuzda, kendinize olan inancınız da artacaktır. Bu güçle, bu inançla dağları devirebilirsiniz.
Her şey olup bittikten sonra, "bunu ben de yapabilirdim" dedi adam. Oysa önceleri, "yapamam" diyordu. Sonra, "belki yapabilirim" demeye başladı. "Peki bir deneyeyim" noktasına geldiğinde, biri "yapmıştı" bile.
Çünkü yapan bir kişi, daha en başından yapabileceğine inanıyordu. Başarılı insan yaratıcı ve üretkendir. Bir şeyi ancak "yaparak" yapabilirsiniz. Sadece yapabileceğinizi düşünmek yetmez.
Başarılı insan başarının bir günde oluşmayacağını bilir. Adım adım hedefe yaklaşır. Ve hedefin de ötesine geçer. Sizi olabileceğinizin en iyisi olmaktan, istediklerinize sahip olmaktan ve yapabileceklerinizden alıkoyan ne? Tembellik mi? Risk alma korkusu mu? Başarısızlık korkusu mu? Başarı korkusu mu?
Tüm bu korkular daha başlamadan bizi bitirir. Mazeret üretme yeteneğinizi, gerçek üretkenliğe dönüştürebilirsiniz.
oysa Ürettiğiniz mazeretlerin çeşitliliğine bir bakın. Ne kadar yaratıcı olduğunuzu görmüyor musunuz????
sevgilera.s.
Daha yavruyken, kalın bir zincirle hayvanın bacağı bir direğe bağlanıyor. Önceleri hayvan kaçmaya çalışıyor ama ne kadar uğraşırsa uğraşsın ne zinciri koparabiliyor ne de direği yerinden oynatabiliyor. Fil yavrusu ayağında zincirle büyüyor ve kaçamayacağını kabulleniyor. Özgürlük kavramını yitirmiş oluyor. İşte bu noktada ayağındaki zincir çözülüyor ve yerine konulan ince bir halatla birkaç santimetre boyunda tahtadan bir çubuğa bağlanıyor. Fil, bu koşullarda kolaylıkla kaçabilecek olmasına rağmen olduğu yerde kalıyor. Çünkü hala var olduğunu sandığı zincirini asla kıramayacağına inanıyor.
Çoğumuzun yaşamı, tıpkı bu fil gibi çocukluğumuzda koşullandığımız düşünce, duygu ve inanç kalıplarının esaretinde sürüyor. Kendi yarattığımız sınırlarımızdan özgürleşmedikçe, kendi potansiyelimizi, gücümüzü ve özel yeteneklerimizi de keşfedemeyiz.
Olağanüstü yetenekleriniz, olağanüstü gücünüz var ve kullanılmayı bekliyor. Eğer yapabileceklerinizin hepsini yapmış olduğunuzu görebilseydiniz çok şaşırırdınız.
Yapamam deyip yapabileceklerinizi engellemeyin. Bu dünyada tek bir insan bile yapmak istediğinizi başarmışsa aynı güç sizde de var. Ne kadar hızlı koşabileceğinizi bilmek istiyorsanız, olimpiyatlarda en hızlı koşan insanı gözleyin, sokakta yürüyen insanı değil. Olimpiyat şampiyonu da bu başarıyı hak etmek için uzun süre kaslarını, bedenini, düşüncelerini eğitti. Ve yarıştan önce koçu ona motive edici sözler söyledi, değil mi?
Binlerce tonu kaldırabileceği halde, gücünü bilmediği için tahta çubuğun esaretinde yaşayan fil gibi, kendinize empoze ettiğiniz sınırlarınız var; farkında olun. Siz yeteneklerle dolu bir güç deposusunuz. Gücünüzün ve yeteneklerinizin farkında olduğunuzda, kendinize olan inancınız da artacaktır. Bu güçle, bu inançla dağları devirebilirsiniz.
Her şey olup bittikten sonra, "bunu ben de yapabilirdim" dedi adam. Oysa önceleri, "yapamam" diyordu. Sonra, "belki yapabilirim" demeye başladı. "Peki bir deneyeyim" noktasına geldiğinde, biri "yapmıştı" bile.
Çünkü yapan bir kişi, daha en başından yapabileceğine inanıyordu. Başarılı insan yaratıcı ve üretkendir. Bir şeyi ancak "yaparak" yapabilirsiniz. Sadece yapabileceğinizi düşünmek yetmez.
Başarılı insan başarının bir günde oluşmayacağını bilir. Adım adım hedefe yaklaşır. Ve hedefin de ötesine geçer. Sizi olabileceğinizin en iyisi olmaktan, istediklerinize sahip olmaktan ve yapabileceklerinizden alıkoyan ne? Tembellik mi? Risk alma korkusu mu? Başarısızlık korkusu mu? Başarı korkusu mu?
Tüm bu korkular daha başlamadan bizi bitirir. Mazeret üretme yeteneğinizi, gerçek üretkenliğe dönüştürebilirsiniz.
oysa Ürettiğiniz mazeretlerin çeşitliliğine bir bakın. Ne kadar yaratıcı olduğunuzu görmüyor musunuz????
sevgilera.s.