İçimdeki bu kocaman boşluğu nasıl dolduracağımı bilmiyorum. Ne yapsam olmuyor. Kimseyle uzun süreli bir ilişki kuramıyorum. Nasıl oluyor bilmiyorum, hep bana acı çektirecek erkekleri çekiyorum sanki kendime. Bir gün göklere çıkardığım biri ertesi gün nefret etttiğim birine dönüşebiliyor. Mutluluktan uçtuğum göklerden kapkaranlık kuyuların dibine birkaç saniyede düşebiliyorum."
"Öfkeme hâkim olamıyorum. Kontrolümü kaybedersem her şeyi yapabiliyor, sonra günlerce vicdan azabından kıvranıyorum 'Neden böyle davrandım' diye. Kimsenin beni anlayabileceğini sanmıyorum, bu yüzden duygusal dalgalanmalarımdan kimseye bahsetmek istemiyorum. Benden uzaklaşırlar, bir daha benimle olmak istemezler diye korkuyorum."
"Kendime zarar vermek istiyorum bazen. Canım acısın da çektiğim ruhsal acıyı unuttursun bana diye. Yıllardır böyleyim. Psikiyatrım Borderline olduğumu söylediğinden beri biraz rahatlamış hissediyorum kendimi. En azından neden böyle olduğumu, neden sık sık kendime zarar verecek davranışlarda bulunduğumu ve olmadık ilişkiler kurduğumu biliyorum artık. Farkındayım, esas zorlu yolculuk bundan sonra başlıyor. Terapi yolculuğu..."
Gerçek dünya öyle tehlikelerle doludur ki Borderline kadın için, sınırda durmak, hayatı kıyısından seyretmek daha güvenli gelir ona. Ama öte yandan duygusal bir yoğunlaşmaya öylesine ihtiyaç duyar ki, eğlenceyi, heyecanı çağrıştıran her türlü yaşantıya balıklama atlayıp çılgınlıklar yapmaktan da kendini alamaz. Bu çılgınlıklar çoğunlukla seçtiği erkeği çok eğlendiren, ama kendisine zarar veren şeyler olur.
Gerçeklikle ilgili algısında bir sorun vardır sınırdaki kadının. Bu da gerçeklikle arasındaki sınırın belirsizleşmesine yol açar. Gerçeklikle olan sınırın belirsizliği bütün kötülüklerin dış dünyaya yansıtılması, dış dünyanın kötü olarak algılanmasıyla sonuçlanır. Kötü olan bir dünyada güvenilebilecek bir erkek de yoktur doğal olarak. Erkek heyecan, macera ve aynı zamanda güvenle şefkatin yaşanabileceği biriyken, bir an sonra korku ve tehlikeyi temsil edene dönüşür. Tehlike ise bertaraf edilmesi gerekendir ve ancak bir başka erkekle başarılabilir bu.
Terkedilmek korkusu ancak terk etmekle, aldatılmak korkusu ancak aldatmakla, acı çekme korkusu ancak acı çektirmekle başa çıkılabilecek durumlardır. Hayat durmaksızın tetikte durmamız gereken bir sınır durumdur Borderline için. Gündelik hayatın sıradan zorluklarını, sevgilinin ya da bir dostun sıradan eleştirilerini varoluşsal bir reddediş olarak algılayıp hayatın sınırında durmak ve her an öteki tarafa kaçabilmek için tetikte olmaya çalışır. Öteki taraf bazen ölümdür...
Gerçekliğin algılanmasındaki çarpıklık, sevgilinin bir SMS'e yanıt vermemesinin bir terkediş olarak algılanması, şefin soğuk bir günaydınının işten atılma tehlikesi olarak yorumlanmasına, kişiliğinin tümden reddi olarak yaşantılanmasına kadar gider. Bu dehşet verici durumla, agresyonun ya da cinselliğin abartılı bir şekilde hayata geçirilmesiyle başa çıkmaya çalışılır. Agresyon kişinin kendine yönelik de olabilir, en yakınındakine de.
Cinsellik çok yoğun ve haz dolu yaşanır. Borderline kadın da, Borderline kadının sevgilisi de bulutların üzerindedir. Ama bulutların üzerinden zemine çakılmak birkaç saniyelik bir meseledir. Bütün gün çılgınlar gibi seviştikten sonra, ayrılmak istediğini söyleyerek uğurlar sizi Borderline sevgili. Ya da bir önceki sevgiliyle yaşadıklarının daha doyurucu olduğunu anlatmaya başlar birdenbire. Amacı sizi test etmek ve her ne olursa olsun terk edilmeyeceğini deneyimlemektir. Hiçbir sevgili bu testen geçemez ve Borderline kadın sevilmeye layık olmadığını bir kere daha teyit ettirmiş olur. Oysa ihtiyacı olan tam tersidir. Her koşulda sevilmek ve olduğu gibi kabul edilmek. Hepimiz gibi...
Dr. Alper Hasanoglu
ALINTI