Şimdi bu bir sanat mı?

okypete

Nirvana
Kayıtlı Üye
28 Mart 2008
84.873
40.715
http://www.radikal.com.tr/yazarlar/muge_akgun/simdi_bu_bir_sanat_mi-1386910

“1972’de Londra’daki Tate Gallery, Amerikalı minimalist sanatçı Carl Andre’nin Eşdeğer VIII adlı heykelini satın aldı. 1966’da yapılmış olan heykel sanatçının talimatlarına göre iki tuğla yüksekliğinde dikdörtgen oluşturacak biçimde üst üste dizilmiş 120 ateş tuğlasından oluşuyordu...

Açık renk tuğlaların bir özelliği yoktu; tanesi üç beş kuruşa herhangi biri tarafından satın alınabilirlerdi. Ama onlar için Tate Gallery 2000 pounddan fazla ödemişti. Britanya basını topluca sinirlendi: ‘Ulusal servete ait nakti bir tuğla yığınına harcıyorlar’ diye bağırıyordu gazeteler. Entelektüel bir sanat dergisi olan Burlington Magasine bile ‘Tate çıldırdı mı?’ diye sordu...”





İngiltere’nin en önemli sanat editörü ve yazarlarından Will Gompertz’in ‘Pardon Neye Bakmıştınız? Modern Sanatın 150 yıllık Şaşırtıcı, Sarsıcı Kimi Zaman da Tuhaf Hikayesi’ (*) adlı kitabı bu satırlarla başlıyor.

Yazar, ‘Son otuz yılda ne oldu? Ne değişti? Neden modern ve güncel sanat genelde kötü bir şaka olarak görülmekten saygı duyulan ve tüm dünyada değer verilen bir şeye dönüştü diye soruyor. Ve sonra da cevabını kendi veriyor: Paranın bununla ilgisi var. Son on yıllar içinde çok büyük miktarlarda nakit sanat dünyasına aktı.

Gompertz’e göre “Fiyatlar, yeni para bulmuş bankerler ve gölgede oligarklar, hırslı taşralılar ve ‘Bir Bilbao da biz yaratalım diyen’ yani ünlerini dönüştürmek ve göz alıcı bir modern sanat galerisini hizmete sokarak profillerini de yükseltmek isteyen-turist yönelimli ülkelerce yükseltiliyor. Hepsi büyük bir bina almanın veya son model bir müze inşa etmenin işin kolay kısmı olduğunu anladılar; ziyaretçileri etkileyecek kısmen de olsa düzgün sanatla bu mekanları doldurmaktı zor olan. Bunun nedeni de iyi sanattan fazla olmamasıydı. Ve eğer erişilebilir yüksek kalitede ‘klasik’ modern sanat yoksa, bir sonraki en büyük şey, ‘güncel’ modern sanat, (yaşayan sanatçıların eserleri) olacaktır”.

Sonra, Amerikan pop sanatçısı Jeff Koons gibi A listesinde varsayılan sanatçıların yapıtlarının fiyatları engellenemez bir biçimde yükselir. Bir zamanlar sefalet çeken sanatçılar şimdi şöhretli arkadaşlar ve özel jetlerle dolaşarak sinema yıldızlarının aşina olduğu tuzaklara yakalanırlar.

Yirminci yüzyılın sonunda patlayan cilalı dergiler sektörü de bu yeni medya kurnazı sanatçı kuşağının kamusal profilini inşa etmekten çok mutludur. “Zengin ve güçlü insanların dolaştığı cafcaflı tasarım mekanlarda rengarenk yaratıcı insanları rengarenk sanatlarının yanı sıra dururken gösteren fotoğraflar, dergilerin arzulu okurlarının hevesle yalayıp yuttukları tipte dikizlemenin görsel ziyafetleri olur.”


Hatta Tate Gallery’nin, Tate üyeleri için hazırladığı dergisini Vogue dergisinin yayıncısı çıkarır. Bu gibi yayınlar, gazetelerin renkli ilaveleriyle birlikte, yeni trendy kozmopolit sanatçılar için aynı özelliklere sahip izleyici kitlesi yaratırlar:

“Günümüzde galerilere gidenlerin büyük kısmı yaşadıkları zamandan bahseden sanat istiyordu. Taze, dinamik ve heyecan verici olan sanat. Şimdi ve burada olan, onlar gibi bir sanat. Arzulanabilir ve modern. İçinde biraz Rock’n roll olan sanat. Yüksek sesli, isyankar, eğlendirici, karizmatik...”

“Evet, ama bu bir sanat mı? Yoksa bu sadece Duchampvari bir şaka mı? Çenemizi kaşıyıp en son kavramsal, güncel sanat sergisini ‘takdir ederken’ kendimizi aptal durumuna mı düşürüyoruz?” diyor Gompertz. Sonra da oturup aslında meselenin bu kadar basit olmadığını anlatıyor, 150 yıl öncesinden günümüze gelerek.

Gompertz son on yılını modern sanatın tuhaf ve büyüleyici dünyasında çalışarak geçirmiş. Yedi yıl Tate’te müdürlük yapmış. Dünyanın en büyük müzelerini, en az bilinen koleksiyonlarını gezmiş. Sanatçıların evlerinde bulunmuş, zenginlerin özel koleksiyonlarını incelemiş, eser koruma atölyelerini turlamış, milyonlarca dolarlık modern sanat müzayedelerini izlemiş. “Şimdi biraz bir şeyler biliyorum ama daha öğrenecek çok şey var. Benim keşfettiğim kadarıyla modern sanat hayatın en büyük zevklerinden biri” diyor.

Aslında modern sanatın ne olduğu üzerine İngiltere’de 40 yıl önce başlayan tartışmanın fitilini Duchamp 1917 yılında New York’ta ‘Çeşme/ pisuar’ adlı kışkırtıcı hazır nesnesiyle ateşlemişti. Her ne kadar Gompertz’in dediği gibi Duchamp, modern sanatı başlatan değil, hikayesinden çıkan bir isim olsa da etkisi modern sanatın tarihi boyunca her yerde hissedilir. Biraz da sayesinde bugün ‘sanat fikirdedir’ anlayışı yerleşmiştir.

Will Gompertz, modern sanatın öyküsünü mükemmele yakın bir akıcı dille sorguluyor, sürükleyici bir roman gibi elinizden bırakmak istemiyorsunuz. Bir anlamda sanatın stand up’ını yapıyor ki bir dönem onu da yapmış ve bu kitap o gösteriden esinlenmiş. Hatta bazen hayallerini de devreye sokmuş.

En iyisi eğer güncel sanatın öyküsü sizi ilgilendiriyorsa empresyonizm, kübizm, fütürizm, bauhaus, sürrealizm, dadaizm gibi akımlardan, bu dönemlerdeki sanatçıların öncü ya da olay yaratan yapıtlarına her detayı son derece basit, anlaşılır ve esprili bir dille anlatan bu kitaptan edinin derim.

Bu hafta listemde iki sanat kitabı Mustafa Özgülgen’in ‘Artistic Narrative of Technology’ ve Hasan Bülent Kahraman’ın ‘Bakmak Görmek Bir de Bilmek/ Çağdaş Sanat Dünyasında Hayatta Kalma Kılavuzu’ da vardı. Ancak Will Gompertz’in güncel sanata ilişkin saptamaları o kadar hepimizi ilgilendiriyor, o kadar global sorunlar ki detaylandırarak paylaşmak istedim...

(*) Will Gompertz, Pardon Neye Bakmıştınız / YKY Haziran 2015
 
te allaam ya
kedim mamuk tuvalet kagıdı rulosuyla oynadıgında daha guzel seyler ortaya cıkarıyor
demekkı mamuk sanatcı
 
Ankara'da da yapılmıştı sanki buna benzer birşey Çok gereksiz birşey diyeceğim ama sanattan anlamıyorsun cahil demeyin
 
şu alttaki şey vc mi acaba anlayamadım
o sanatın kesın acıklaması sudur
öhö öhm efem bu sanatsal eser... ruhumuzda dunyanın olumsuz etkılerının bıraktıgı elektrıklerın dışa vurumu tasvirlenılmıstır. sanat eserının ısmı ıse dışkılaveralla
 
Sanatçının fanatik sagcısı yine neyse de, fanatik solcusu hiç çekilmiyor. ''Sanat, sanat içindir'' görüşünü abartanların saçmalıkları bunlar. Ölçüsüzlük burada da iş başında.
 
Dışkısını konserveleyip sanat galerisine satan bir sanatçı vardı. =(
Gerçi yorumlarda "yüksek sanata bir tepkiydi aslında" kısmı mantıklı geldi, trolleyerek tepki göstermiş gibi.
 
Resim sanatına da düşkünümdür aslında. sırf kişisel ilgimden sanat tarihi kurslarına gittim, hermitaj, rjks, van gogh müzelerini ziyaret ettim.
Eski erkek arkadaşım da çok düşkündü 'modern sanata'. İstanbul modernde bienalleri falan hiç kaçırmazdık ancak ben nefret ederim.
Neyse işte, sürekli bu ne ya allah aşkına deyip dururdum aslında kral çıplak diye bağıran çocuk gibi 'Ulen bu neeee beee!!!!' diye bağırmayı ne isterdim oralarda ama olmadı.
Kesinlikle adı kolaycılığa kaçmak ve herkesi salak yerine koymak. İnsanlar da aman kültürsüz damgası yemeyelim diye 'hımmm Allah allah duvara dökülen boya, üç tane yanyana yapılmış yuvarlak, bembeyaz boyanmış tuval, tepeden sarkan üç tane topla san atçı ne anlatmaya çalışmış ' diye düşüncelere gark oluyormuş gibi yapmaktan bir hal oluyorlar
 
yanarım yanarım yıllarca Picasso "o ne be öyle çarpık çupuk herifleri bunu ben de yaparım" diye aşağılandı da elin herifi pisuvardan, coca cola açma halkısını yapıştırdığı tepsiden dünyanın parasını kırıyor.
modern sanat dedikleri şeyin en güzeli ana sınıflarında. inanın çocukların hayal dünyasından çıkma o karmakarışık renkler, şunlardan daha sanatsal.
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…