şimdik biz arhaviliyiz ve bi sürü çay, fındık ve bilimum karadeniz bitkisinin yetiştiği bahçalerimiz var. bi gün uzaktaki çaylıkta çay topluyoduk akşam oldu ve bi önceki hikayde bana eşlk eden öznur ( bu arada adım neşe ) ve ben erkenden indik mezreden, bizim oralar bide bayır düzlük zor bulunur. neyse mezreden indik evin üst yolunda bi ağacımız var karayemiş ağacı tepesi böle iki kişinin rahat rahat oturabilceği biyer orya tırmandık ve pusuya yatıp yatık cigaralarımızı öle bş zevk ki anlatamam düşünün sonsuz bi yeşil temiz hava ve biz bi yandan mezre yolunu kolacan ediyoz bi yandan da sohpet ediyoz bi an sohpete dalmışız bi sesle kendimize geldik altta köyden bi akrabamız ve tornu kadın yaşlı 70 - 75 var durmuş bizim ağacın altında karayemiş yiyoki sanki etrafta hiç yok karayemiş ( 10 adımda bir tane var ) ağacı biz üste öle kaldık bi de üstüne kadın demesin mi tornuna çık üsten topla ilerini aha şimdi napsak o telaşla adamın aklına gelmiyo ki cigarayı söndürüp ölesine karayemiş yiyo havası vermek bizi sardı telaş aha nolcak ter bizden indi ama nasıl öznur desen telaşe düşün biz öle duruyoz duman tütüyo Allah tan tornu çıkmam dedi kadında ii o zaman gidk dedi. ben kendime geldimde öznur benim elimi öle bi tırmaklamış ki içine girmiş gözlerimiz fal taşı gibi açık aşağıya bakıyoz bi anda kasın gitti böle bi baktık birbirimize ve işte o an hayatımın en süper anı bi rahatlama ve içten ta içten gelen müthiş bi kahkaha :) ))) keşke bi kez daha yaşayabilsem o günleri