• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Sevmenin standardı yoktur!

derman

Gökkuşağı istiyorsan ;yağmura katlanmalisin.
Kayıtlı Üye
18 Ekim 2007
5.017
1.608
698
SEVMENİN STANDARTI YOKTUR!

Oysa kadını kendisine sıra dışı gelen güzelliği yüzünden ayırır erkek

diğerlerinden. Bir şekilde başkası gibi değildir ve bu yüzden ona

âşık olur.

Burnu, göz kapakları, elleri, dişleri ya da belki ten rengidir ilgisini

çeken.

Sonra kişisel özelliklerine takılır kafası: Kahkahası, durgunluğu,

düşünce biçimi, becerisi ya da beceriksizliği, dişiliği veyahut

çocuksuluğu hoşuna gitmeye başlar...

Derken kokusunu keşfeder.

Banyodan yeni çıkmış ıslak halini, sabah uykudan kalktığında gülen şiş

gözlerini, makyajsız cildini, ojesiz tırnaklarını sever...

Evet, o asla başkaları gibi değildir.

Bu yüzden "erkeğin sevdiği" kadın olur.

Sonra kendisine gösterilen minicik, küçücük güzel şeyler yüzünden

sevmeye başlar kadın erkeği.

Sevilmenin tadını da alır erkek böylece...

Sevdiği tarafından sevilmek gibisi yoktur zaten...

Ama sevilmeye, çok sevilmeye başlayınca tuhaflaşır insan bünyesi...

Her ruh çok sevilmeyi kaldıramaz.

Ve kadın sevmeye başladı mı, kendini kaybeder...


Sevdiği erkeğin hayatını ele geçirmeye başlar.

Başlangıçta erkek için de hoş bir durumdur bu.

Üstünü başını toparlayan, evini çekip çeviren,

önüne düzenli olarak yemekler koyan, kusursuz bir huzur

sunan kadının bu sahiplenmesi muhteşem gelir erkeğe.

Muhtemel bir savaş alanından ne kadar da uzak görünmektedir o

konforlu ilişki başlangıçta.


"Seni çok seviyorum" diyen, hastayken ateşine bakan, bir demet

çiçekle çıkıp gelen, gün içinde arayıp soran erkeğin bu ekonomik

sevme stili karşısında "sevmeyi" abartır kadın.


Adamın gardırobunu düzenleyerek başlar işe; sonra beynini, yıllık

plânını, arkadaş ilişkilerini düzenleme isteğiyle devam eder...



Mutfakta birikmiş bulaşıkları yıkar gibi erkeğin telefon

defterinde de bir temizliğe girişme isteğiyle dolup taşar...



Çünkü bu arada karşılıklı tavizler verilmiştir. Erkek o sıra dışı

güzellikten rahatsızlık duymaya başlamıştır. En azından saç renginin

daha "normal", tırnak boyasının kırmızı olmamasını, mümkünse

pantolonların bol, eteklerin uzun olmasını ister. Mesai saatlerine, iş

yeri başarılarına, bazı dul ve bekâr kız arkadaşlara, eski

dostluklara, geleceğe dair kişisel plânlara gıcık olmaktadır.

Kısa küskünlükler, uzun suskunluklara dönüşür... Uzun suskunluklar

küçük arızaların büyümesine sebep olur.


"Neden herkes sıradan bir huzur yaşarken bu ilişkide sıra dışı bir

bozukluk var" sorusu hep havadadır artık.


Beraberlik standart bir kümese dönüşür.

İki taraf da birbirlerinin güzel, farklı, olağanüstü her özelliğini

yolup atmak ve bu standart kümeste iki büklüm yaşamak için

dövüşmeye başlar.

Dövüşürler, didişirler ve kümesin tellerinde bir delik açabilen

dışarı kaçar...

Sonrası ise hepinizin bildiği hikâye...

Sevmenin bir zamanı, stili ve standardı yok. Artık biliyorum!

Bence çıkarılıp bırakılmış bütün renkli tüyleri, taşları yeniden takıp
takıştırıp, sıra dışı delilikler yaşamanın zamanıdır...

Bir daha kimsenin hayatını ele geçirmeye kalkmadan sevmeyi

öğrenmenin ve de..

İclal AYDIN
 
ellerine sağlık çok güzel bir paylaşım. İnsanlar özellikle bayanlar gereksiz saçma sapan kıskançlıklar yaparak sevdiklerini çok boğuyorlar iki gün sonra çocuk kaçıncada aman niye gitti diye ağlıyorlar çok garip ya......
 
Back
X