- 5 Aralık 2007
- 32
- 0
Sevdamız İzmir dedim yazı başlığıma evet sevdamız İzmir …
İzmir’e gitmek için otobüse bindiğimde can arkadaşımı düşünüyordum, arkadaşım çok çok uzaklardaydı şimdi, o İzmir sevdasıyla yanmış şiirler yazmış ağıtlar yakmıştı yıllardır. Oysaki benim İzmir’e gidişim 8.8.2008 düğünlerinden birine katılmaktı.Gaziantep ten lise arkadaşımın oğlu evlenecekti ve aylar aylar önceden bu düğün için hazırlıklar yapılmış sözler verilmişti ve beklenen gün gelmişti sonunda.
Beş saatlik bir yolculuktan sonra İzmir’e girdi otobüsümüz, Bel kahve den sonra uzaktan silueti göründü sevdamız olan şehrin.
Hasret düşmüş gözlerine
Gözlerin
Deniz olmuş maviliğince
Maviler gözlerin olmuş Ege de
Sevda kenti İzmir de ben de yaşamıştım bir süre.Yaşadığım süre içinde bu kentle bütünleşmiştim. Daha sonraları ne zaman gelsem sevda şehrine içimde burukluk olurdu, özlem olurdu yaşanmışlıkların hatıraları sarardı benliğimi buram buram.
Gelir gelmez kemer altına, kızlar ağası hanına gideyim fincan da pişen kahvelerden yudumlayayım tadı hala damağımda olan. Kalabalığın telaşını, satıcıların bağırmalarını, Mehmet efendi Kahvecisinin mis kokusunu soluyayım.
Daracık yolları, ufak tefek taşlarla döşenmiş nostalji kokan çarşı kemer altı
Kemer altından saat kulesine doğru gidiyorum karşımda vapur iskelesi, saat kulesi konak meydanı ve yine kumrular, yine haberci kuşlar. İnsanlar telaşlı yetişecek yerleri var belli ki, kimileri kuşlara dilek tutup yem atıyor, ne dertleri var kim bilir medet umuyorlar kuşlardan, bilinmez ki, sorsam söylerler mi acaba?
Güneşin batışını konak meydanında izlemek lazım, bir yanda Karşıyaka sahilleri, bir yanda Göztepe sahilleri, yolcu vapuru Karşı yaka ya doğru ilerlerken gün batıyor Konak meydanından. Güneşe doru gidiyor Karşıyaka vapuru nazlı bir kız gibi. Kız deyice İzmir’in kızlarına bakıyorum etrafta, İzmir’in kızları deniz, denizi kız kokarmış derler ya yalan da değil hani. Edal ı, deniz gözlü, yosun kokulu kızlar geçiyor etrafımdan. Batan güneşe inat ay parçası kızlar.
Güneş mor kızıllıklar içinde batıyor
Ve ben seni düşünüyorum
Mor kızıllıklar içinde
Otogarda indim servisle otele doğru giderken daha önce kısa bir süre yaşadığım, Bornova Manvkuyu semtinden geçerken iki damla yaş süzüldü gözlerimden, alamadım kendimi, tutamadım ağlamaktan.
Dili olsa da konuşsaydı sokaklar, Manav kuyu, Küçük park ve Bornova pazarı. Seni çok sevmişim be İzmir sana yanmışım be ey sevdaların şehri…
Kor ateşler düşmüş benliğine
Volkan olmuş
Yanmışsın vatan diye diye
Otelde eski arkadaşlar buluştuk, Gaziantep’ten liseli kızlar grubu, oğlan anası kaynana da aramızda.
Hep birlikte, manilerle, zılgıtlarla bir avuç Gaziantepli kalabalığın yah yah sesleriyle ortalığı çınlatarak, düğün alanına yollandık.
Kavgan düşmüş gözlerinden yüreğine
Yüreğin kan olmuş,gözlerinde isyan
Memleket türküleri dilinde her an
Sevdan memleket olmuş ey! Can
Memleket sevdan
Pınar atay
İzmir’e gitmek için otobüse bindiğimde can arkadaşımı düşünüyordum, arkadaşım çok çok uzaklardaydı şimdi, o İzmir sevdasıyla yanmış şiirler yazmış ağıtlar yakmıştı yıllardır. Oysaki benim İzmir’e gidişim 8.8.2008 düğünlerinden birine katılmaktı.Gaziantep ten lise arkadaşımın oğlu evlenecekti ve aylar aylar önceden bu düğün için hazırlıklar yapılmış sözler verilmişti ve beklenen gün gelmişti sonunda.
Beş saatlik bir yolculuktan sonra İzmir’e girdi otobüsümüz, Bel kahve den sonra uzaktan silueti göründü sevdamız olan şehrin.
Hasret düşmüş gözlerine
Gözlerin
Deniz olmuş maviliğince
Maviler gözlerin olmuş Ege de
Sevda kenti İzmir de ben de yaşamıştım bir süre.Yaşadığım süre içinde bu kentle bütünleşmiştim. Daha sonraları ne zaman gelsem sevda şehrine içimde burukluk olurdu, özlem olurdu yaşanmışlıkların hatıraları sarardı benliğimi buram buram.
Gelir gelmez kemer altına, kızlar ağası hanına gideyim fincan da pişen kahvelerden yudumlayayım tadı hala damağımda olan. Kalabalığın telaşını, satıcıların bağırmalarını, Mehmet efendi Kahvecisinin mis kokusunu soluyayım.
Daracık yolları, ufak tefek taşlarla döşenmiş nostalji kokan çarşı kemer altı
Kemer altından saat kulesine doğru gidiyorum karşımda vapur iskelesi, saat kulesi konak meydanı ve yine kumrular, yine haberci kuşlar. İnsanlar telaşlı yetişecek yerleri var belli ki, kimileri kuşlara dilek tutup yem atıyor, ne dertleri var kim bilir medet umuyorlar kuşlardan, bilinmez ki, sorsam söylerler mi acaba?
Güneşin batışını konak meydanında izlemek lazım, bir yanda Karşıyaka sahilleri, bir yanda Göztepe sahilleri, yolcu vapuru Karşı yaka ya doğru ilerlerken gün batıyor Konak meydanından. Güneşe doru gidiyor Karşıyaka vapuru nazlı bir kız gibi. Kız deyice İzmir’in kızlarına bakıyorum etrafta, İzmir’in kızları deniz, denizi kız kokarmış derler ya yalan da değil hani. Edal ı, deniz gözlü, yosun kokulu kızlar geçiyor etrafımdan. Batan güneşe inat ay parçası kızlar.
Güneş mor kızıllıklar içinde batıyor
Ve ben seni düşünüyorum
Mor kızıllıklar içinde
Otogarda indim servisle otele doğru giderken daha önce kısa bir süre yaşadığım, Bornova Manvkuyu semtinden geçerken iki damla yaş süzüldü gözlerimden, alamadım kendimi, tutamadım ağlamaktan.
Dili olsa da konuşsaydı sokaklar, Manav kuyu, Küçük park ve Bornova pazarı. Seni çok sevmişim be İzmir sana yanmışım be ey sevdaların şehri…
Kor ateşler düşmüş benliğine
Volkan olmuş
Yanmışsın vatan diye diye
Otelde eski arkadaşlar buluştuk, Gaziantep’ten liseli kızlar grubu, oğlan anası kaynana da aramızda.
Hep birlikte, manilerle, zılgıtlarla bir avuç Gaziantepli kalabalığın yah yah sesleriyle ortalığı çınlatarak, düğün alanına yollandık.
Kavgan düşmüş gözlerinden yüreğine
Yüreğin kan olmuş,gözlerinde isyan
Memleket türküleri dilinde her an
Sevdan memleket olmuş ey! Can
Memleket sevdan
Pınar atay