- 16 Eylül 2006
- 24.059
- 18.172
- 37
- Konu Sahibi KarKralicesi
- #1
Beni benle bıraktıktan sonra hayat merhaba demişti bana. Bak buda yalandı diye yalnızlığı ile ispatlama savaşı verdi sensiz kaldığımda. Bir yudum suya muhtaç olduğumu hissettim boğazıma tıkanan bir nefes gibi yokluğunda. Özgürlüğümü alıp gitmiştin sanki, ama her gün acı çekerek geçmeyecekti hayat, bir parça ekmek misali sana bu kadar acıkmayacaktım. Sensizlik yapıştığında yakama alıp elime gitarı bu kente yalnızlık çöktüğü zaman" diye uğurlamayacaktım düşüncelerimi….
Gecenin bir vakti yanımda olmadığını gördüğümde sensizliğe bir sigara yakmayacaktım ve kendimi mülteci duygularımla sana bu kadar muhtaç olduğumu saklamayacaktım içimde. Sokak çocuklarının soğukla dalga geçer misali yalnızlıkları örtüklerinde üstlerine sen aklıma bile gelmeyecektin. Sensizlik aç karınla uyumaktan da zor değil di hani, yada susuz kalmaktan.
Kulağıma taktığım küpenin bir anlamı olacaktı ve bir it sürüsü misali bana bakan köpekler delikanlılığı kulağımdaki küpede arayacaklardı. Düşünceleri at gözlüğü ile sınırlı olan insanları gördükçe seni hiç hatırlamayacaktım ve bu sensizlik hiçte koymayacaktı bana, sokakta yürürken top oynayan çocukların arasına karıştığımda hayatın devam ettiğini anlayacaktım her şeye rağmen.
Nazım hikmet'in şiiri gelecekti aklıma; seni görüp heyecanlanmadığım zaman "bence artık sende herkes gibisin" diyecektim ve Cem Karaca misali bağıra, bağıra bu şarkıyı söyleyecektim. Ardından döktüğüm gözyaşlarından utanacaktım; her gün açlıktan ölen çocukları düşündükçe, madalyonun öbür yüzünü hatırlayacaktım Avrupa ve Afrika diyince sen ve ben diyince ki gibi koymayacaktı bana, sana harcadığım zamanı kitaplara harcamadığımı anlayacaktım özgürlüğü açlıkla sınırlayan kitapları okuyunca.
Neden ve niçin yaşadığını bilmeyen mahlukatlara bakacaktım sonra, dünyayı kurtardıklarını görecektim her konuşmalarında, doğanın anlamı ve önemi anlatılacaktı bilmişlik tavırlarıyla ve sonra bir balgam misali yapıştıracaktı hayatı bir ağacın kuytusuna..
Sen olmasaydın hayat bu kadar anlamlı ve bir o kadar da anlamsız gelmeyecekti bana. Seni beklemek, işçi sınıfının maaşlarını beklemesi gibi bir şey olduğunu anlamayacaktım. Eve bir lokma ekmek götüremeyen bir babanın çaresizliği ile eş değer olamazdı sen giderken elimin kolumun bağlı kalması.
huzur evlerinde uzaklara bakan gözlerin her şeye rağmen sakladıkları umutlarını göremeyecektim gözlerinden, biri gelecek elbet diye uzaklara bakmaları, seninleyken uzaklarda olduğumu anlamayacaktım. Senin beni terk edip başka aşklara yelken açtığını duyunca sömürgeci devletlerin dünya savaşına başlamaları için planlar ve bahaneler uydurmalarını anlayacaktım "seninle olmuyor" artık dediğinde ve bahaneleri AB kriterleri gibi önüme serdiğinde. 22 yaşına rağmen hayata yeni doğduğumu anlamayacaktım ve sensizliği, hittlerin Yahudileri yaktığı misali yakıp hiç pişman olmayacaktım.
Darbeler olacaktı sen beni özleyip geri dönmek istediğin zaman yurduma, alıp seni sürgün edecektim İmralı adası misali yalnızlığınla baş başa, sokaklara çıkılmayacaktı ve sen yüreğime bir daha girmemek üzere kurşuna dizilecektin. Ve ölüm bu kadar gerek duymayacaktı sana. Ve sen, artık bir Türk lirasının dolar karşısında değer kaybetmesi gibi bir şey olacaktın geçen her günde.
Yüreğim ardında sakladıkları gibi olacaktı ve gözlerim uzaklara bakacaktı, gözlerimde saklayacaktı hayallerini. Adımı beyaz kağıtların bir zamanlar diye başlayan kelimelerde okuyacaktım artık. Ütopyalarıma yaklaştığımı görmeyecektim sensizlik olmasaydı ve yaşam bu kadar anlamlı gelmeyecekti bana, oturduğum yerden bir şeyler yapmalıyım demeyecektim muhtaç olan insanlara….. VE SENSİZLİK DEVRİM OLACAKTI HAYATIMDA…….. ve sonunda düşecektim dar ağacına yazdığım yazılar sürükleyecekti beni mahpus damına, kelimeler belli bir yere kadar anlatacaktı her şeyi, gerisini bir tek ben bildiğim için susacaktım olur ya anlatırım sonra, susmanın yasak olduğu bir dünyada… şimdi uyuyamıyorum sensizlikten değil ne olur kızma bana bu soğuk ve yağmurlu havada sokak çocukları aklımda, çaresizlik boğazımda ve kalemim yalnızca belli bir yere kadar yazmakta
Gecenin bir vakti yanımda olmadığını gördüğümde sensizliğe bir sigara yakmayacaktım ve kendimi mülteci duygularımla sana bu kadar muhtaç olduğumu saklamayacaktım içimde. Sokak çocuklarının soğukla dalga geçer misali yalnızlıkları örtüklerinde üstlerine sen aklıma bile gelmeyecektin. Sensizlik aç karınla uyumaktan da zor değil di hani, yada susuz kalmaktan.
Kulağıma taktığım küpenin bir anlamı olacaktı ve bir it sürüsü misali bana bakan köpekler delikanlılığı kulağımdaki küpede arayacaklardı. Düşünceleri at gözlüğü ile sınırlı olan insanları gördükçe seni hiç hatırlamayacaktım ve bu sensizlik hiçte koymayacaktı bana, sokakta yürürken top oynayan çocukların arasına karıştığımda hayatın devam ettiğini anlayacaktım her şeye rağmen.
Nazım hikmet'in şiiri gelecekti aklıma; seni görüp heyecanlanmadığım zaman "bence artık sende herkes gibisin" diyecektim ve Cem Karaca misali bağıra, bağıra bu şarkıyı söyleyecektim. Ardından döktüğüm gözyaşlarından utanacaktım; her gün açlıktan ölen çocukları düşündükçe, madalyonun öbür yüzünü hatırlayacaktım Avrupa ve Afrika diyince sen ve ben diyince ki gibi koymayacaktı bana, sana harcadığım zamanı kitaplara harcamadığımı anlayacaktım özgürlüğü açlıkla sınırlayan kitapları okuyunca.
Neden ve niçin yaşadığını bilmeyen mahlukatlara bakacaktım sonra, dünyayı kurtardıklarını görecektim her konuşmalarında, doğanın anlamı ve önemi anlatılacaktı bilmişlik tavırlarıyla ve sonra bir balgam misali yapıştıracaktı hayatı bir ağacın kuytusuna..
Sen olmasaydın hayat bu kadar anlamlı ve bir o kadar da anlamsız gelmeyecekti bana. Seni beklemek, işçi sınıfının maaşlarını beklemesi gibi bir şey olduğunu anlamayacaktım. Eve bir lokma ekmek götüremeyen bir babanın çaresizliği ile eş değer olamazdı sen giderken elimin kolumun bağlı kalması.
huzur evlerinde uzaklara bakan gözlerin her şeye rağmen sakladıkları umutlarını göremeyecektim gözlerinden, biri gelecek elbet diye uzaklara bakmaları, seninleyken uzaklarda olduğumu anlamayacaktım. Senin beni terk edip başka aşklara yelken açtığını duyunca sömürgeci devletlerin dünya savaşına başlamaları için planlar ve bahaneler uydurmalarını anlayacaktım "seninle olmuyor" artık dediğinde ve bahaneleri AB kriterleri gibi önüme serdiğinde. 22 yaşına rağmen hayata yeni doğduğumu anlamayacaktım ve sensizliği, hittlerin Yahudileri yaktığı misali yakıp hiç pişman olmayacaktım.
Darbeler olacaktı sen beni özleyip geri dönmek istediğin zaman yurduma, alıp seni sürgün edecektim İmralı adası misali yalnızlığınla baş başa, sokaklara çıkılmayacaktı ve sen yüreğime bir daha girmemek üzere kurşuna dizilecektin. Ve ölüm bu kadar gerek duymayacaktı sana. Ve sen, artık bir Türk lirasının dolar karşısında değer kaybetmesi gibi bir şey olacaktın geçen her günde.
Yüreğim ardında sakladıkları gibi olacaktı ve gözlerim uzaklara bakacaktı, gözlerimde saklayacaktı hayallerini. Adımı beyaz kağıtların bir zamanlar diye başlayan kelimelerde okuyacaktım artık. Ütopyalarıma yaklaştığımı görmeyecektim sensizlik olmasaydı ve yaşam bu kadar anlamlı gelmeyecekti bana, oturduğum yerden bir şeyler yapmalıyım demeyecektim muhtaç olan insanlara….. VE SENSİZLİK DEVRİM OLACAKTI HAYATIMDA…….. ve sonunda düşecektim dar ağacına yazdığım yazılar sürükleyecekti beni mahpus damına, kelimeler belli bir yere kadar anlatacaktı her şeyi, gerisini bir tek ben bildiğim için susacaktım olur ya anlatırım sonra, susmanın yasak olduğu bir dünyada… şimdi uyuyamıyorum sensizlikten değil ne olur kızma bana bu soğuk ve yağmurlu havada sokak çocukları aklımda, çaresizlik boğazımda ve kalemim yalnızca belli bir yere kadar yazmakta