Aşk İçin Yazılmış Ölümcül Şiir
benim olmayan bir küçük evin
içinde bulurum kendimi sessiz
yanar ya ışıkları geceleyin
ta uzakta nokta kadar belirsiz
benim olmayan bir küçük evin
sancılıdır gece bağrışır durur
dolunay tekmeler can annesini
bir gece dağın ardında doğurur
şairler uzaktan duyar sesini
sancılıdır gece bağrışır durur
düşerim ardına birkaç şiirle
yükselen ay benim ardıma düşer
rüzgar önce ateşe sonra küle
doğrula doğrula esermiş meğer
düşerim ardına birkaç şiirle
nere gitsen kokacağım burnuna
tenimin rengini şiire verdim
o sımsıcak ter kokulu uykuna
her çiçekte biraz da ben büyürdüm
nere gitsen kokacağım burnuna
yaşatır mı dersin bu şiir beni
ansızın kopunca ruh ile madde
ayırınca toprak etle kemiği
ben diye bir şey kalır mı bende
yaşatır mı dersin bu şiir beni
hastalıklı roman, ölümcül şiir
kötü kötü bakar yaşlı ruhuma
benim de ruhumun rengi değişir
yatırır beni o büyük uykuya,
hastalıklı roman, ölümcül şiir
hangi balçıkta yüzer ki bu gemi
şiir bu batar kalır oracıkta
her yer karanlık seçemem gölgemi
öyle bir alem ki, her şey açıkta
hangi balçıkta yüzer ki bu gemi
bu gece benim uykulu gözlerim
bir sokak lambası gibi yanacak
seni bu kaldırımlarda özlerim
şiir okusam herkes uyanacak
bu gece benim uykulu gözlerim
saat kulesinde gecenin üçü
hava çok soğudu çok üşüyorum
ıssız sokak hayli ürkütücü
sanki ayak sesleri duyuyorum
saat kulesinde sabahın üçü
bir sevgili aradım sevmeyi seven
bırakıp gitsem de yalnız kalmayacak,
her şartta hayata gülümseyen,
yüreğimde hiç solmayacak
bir sevgili aradım sevmeyi seven
kalmadı umudunuz tükendi
balıklar da gitti bu kirli dereden
şairler burada birer değirmendi
dönmeyecek onlar gittikleri yerden
kalmadı umudunuz tükendi
sokaklar kanlı sokaklar kan kokar
bir kadın karda emzirir bebeğini
bilmem ki bu yerde merhamet ne arar
bir babaya öykünür kör bir dilenci
sokaklar kanlı sokaklar kan kokar
'hüzün' ilk şiirimdi, hüzünlüydü
ben ki her şeyi hüzünle sevdim
ne bir şarkı bilirdim ne bir türkü
beni kimse görmemişti evdeydim
'hüzün' şiirimdi ve hüzünlüydü
aklım ermezdi daha çok küçüktüm
yirmili yaş başım öne eğikti
ufkumun parmaklıklarını söktüm
ellerim ne demir ne de çelikti
aklım ermezdi daha çok küçüktüm
gardiyanımsı yalnızlık pis kokulu hüzün
bir de sigara isi duvarlarda;
ah ne sarı soluk ne belirsiz yüzün
bana uzak karçiçekleri açar karlarda
gardiyanımsı bu yalnızlık pis kokulu bu hüzün
zaman zaman yaşlı gözlerime bak
gözlerimden sen çekme gözlerini
yağmurun sonrasında kokar toprak
baharın toplarım senin özlerini
zaman zaman yaşlı gözlerime bak
ben ki seni bir gün bulurum diye
çokça umut ediyorum aslında
söyle var'ından ne kaldı geriye
aranıyorum sokak ortasında
ben ki seni bir gün bulurum diye
öncemi bilmem: belki ben bir hiçtim
inançsız bir serseriydim yollarda
ilim öğrendim cehaletten kaçtım
düşündüm bir hikmet var bu kullarda
öncemi bilmem: belki ben bir hiçtim
sevdim seni, az da kendim için.
bencildim; bana mutluluk lazımdı.
ilmimle mutluluktan kaçmak niçin?
velhasıl şairlik alın yazımdı
sevdim seni, en çok da senin için
alıntı