Flamenko yapan 7 erkek kardeş Los Vivancos
hurriyet.com.tr
Endülüs’ten Malaga’lı 7 erkek kardeş: Los Vivancos. Dans etmeye küçük yaşlarda başladılar. Gençlik yıllarında Hollanda, Belçika, Londra, Fransa, İspanya gibi pek çok ülkede birlikte sahne aldılar. Barselona Konservatuarı’nı bitirdiler. Bir süre ayrılık yaşadılar. 2004 yılında tekrar bir araya geldiler. Ve dans toplulukları Los Vivancos’u kurdular.
Bir sene sonra Paris Magic TV’deki "Le Plus Grand Cabaret Du Monde"nde şova çıktılar. Haziran 2005’te Dortmund Senfoni Orkestrası’yla ile beraber Konthertus Haus’da sahne aldılar. İspanya’da dans festivali
"Festival de Musica y Danza de Benicasim"e davet edildiler. Pek çok ülkede gösteriler sergilediler. Barselona’da Tivoli Sahnesi’ndeki sekiz başarılı şovun ardından dünyada "Muhteşem 7" olarak isimlendirildiler. Şimdi iki özel şov için Türkiye’ye geliyorlar. 23 Mayıs’ta İş Sanat’ta sezonun kapanış gecesinde ve 25 Mayıs’ta 7. Mersin Uluslararası Müzik Festivali’nde dans edecekler. Biz de kardeşlerden Josua Vivancos ile danslarını, aşklarını ve Türkiye’deki şovlarını konuştuk.
Dansçı olmaya karar vermenizde kadınlar mı etken oldu?- Dansçı babamız Pedro, hepimizin kahramanıydı ve küçükken tek derdimiz büyüyünce onun gibi olmaktı, oyun oynadığımız çağlarda dans etmeye başladık. Yani kadınlarla ilgili bir plan düşünemeyecek kadar küçüktük.
Hepiniz dansta aynı yeteneğe mi sahipsiniz yoksa bazılarınız daha çok mu çalışıyor?- Babamızdan ötürü dans etmek bize çok normal geliyordu sadece onun gibi dans etmeye özeniyorduk. Hepimizin küçükken break dansa ve sokak danslarına da ilgisi oldu. Sanırım dans etmek genlerimizde var. Bunu babamızdan aldık ve bizim kaderimiz diye düşünüyoruz. Okul konusunda da bizi yönlendiren babamız oldu. Biz babamızın bir projesi gibiydik ve her şeyi ona borçluyuz.
Neden konservatuvardan sonra ayrıldınız? - Sürekli beraber olduğumuz için birbirimizin nasıl geliştiğini ya da nelerde eksik kaldığımızı çok fark edemiyorduk. Hepimiz dansla kendi hayatımızı kurmak istedik. Başka dans topluluklarıyla çalışarak para kazandık, farklı tarzlarda dans ettik. Fransız dans topluluklarıyla, Hollanda’da modern dansçılarla, flamenko projelerinde. Sadece ben ve Israel, Joaquin Cortes’le aynı dönemde çalıştık. Tüm bunların sonunda esas tutkumuz flamenko için Vivancos’u kurduk. Bizim derdimiz kaderimizi, hayatımızı sahnede paylaşmak. Üstelik yeni bir projede 7 kardeş fikriyle 7 günah fikrini buluşturacağız. Çok daha görkemli olacak.
Çocuk yaşlarda farklı ülkeleri gezmeye başladınız. Çocukluğunuzu yaşama fırsatınız oldu mu?- Dünyayı dolaşmaya başladığımızda henüz 14-15 yaşlarındaydık. Bana göre çocukluğumuzu çok daha renkli yaşamış olduk. Gittiğimiz farklı ülkelerin farklı kültürleriyle tanışıp farklı yaşantıların içine girdik. Bu da bizim daha açık fikirli yetişmemizi sağladı. Özellikle ergenlik çağında aynı şehrin kızlarıyla arkadaşlık ederek büyümedik bu yüzden de eksik bir çocukluğum olmadı.
Sevgiliniz var mı? Kadınlar en çok hanginize ilgi gösteriyor? - 2004 yılından beri sürekli turnedeyiz, bu yüzden ciddi bir ilişkimiz olamıyor. En klasik derdimiz aramızdaki kaçınılmaz rekabet. Zevklerimiz birbirine çok yakın, hep aynı sosyal ortamlara girdiğimiz için aynı kişilerden hoşlanıyoruz bu da kahredici. Sanırım kardeşim Israel biraz hızlı davranıyor.
Sizce en seksi olan hanginizsiniz?- Bunu ben değerlendiremem, biz kardeşiz, hepimiz erkeğiz ve birbirimizi algılayışımız izleyicinin algılayışından çok farklı. Birbirimizin her halini biliyoruz, bazen seksi olduğumuzu yazan bir makale saçma geliyor ama formumuzda olduğumuzu kabul ediyorum.
Özel hayatınızda da sahnedeki kadar ateşli misiniz?- Hareketi ve yaşamı seven tipleriz. Bu anlamda tutkulu olduğumuz doğru ama kariyerimiz hayatımızın merkezi ve en büyük tutkumuz dans. Ateşimiz ve tutkumuz sahne için, kimi zaman özel hayatımızda çok sakin olabiliyoruz ama sahnede yaşadığımız coşku hiç değişmiyor.
Şovunuzda danstan sonra insanları en çok ne büyülüyor? - Koreografiye ve dansa hayran kaldıklarını biliyorum. Çekici göründüğümüze dair iltifatlar alıyoruz. Flamenko da karizma çok önemli olduğu için iyi görünmeliyiz vücudumuz bizim enstrümanımız. Ama sahneye çıkınca dansımız, görünüşün önüne geçiyor. Kardeş olmamız da herkese enteresan geliyor.
Formunuzu korumak için özel neler yapıyorsunuz?- Çok çalışıyor, vücudumuza iyi bakıyor ve spor yapıyoruz. Sadece spor yapmakta değil, sağlıklı besleniyor, alkolden uzak duruyoruz. Neredeyse günde 4-5 saat dans ediyoruz.
Gösteride bizi neler bekliyor?- Sahnedeki hikayemiz bizi anlatıyor, çocukluktan itibaren yaptığımız, öğrendiğimiz tüm farklı dans türlerini kendi yorumumuzla sahneye koyuyoruz. Hikayemiz çocukluğumuzla başlıyor. Hepimiz çocuk yaşta enstrüman çalmaya, dans etmeye başladık. Gerçek tutkumuz flamenkoyu keşfettik. Sahnede bu yolculuğu daha dramatik anlatıyoruz. Hepimizin dans müziğine olan tutkusundan rock müziğine olan tutkusuna, sokak danslarından boogie’ye kadar dansı kendimizi eğlendirerek nasıl geliştirdiğimiz aktarıyoruz. Ve hepsi flamenkoya bağlanıyor. İzleyiciler flamenkonun bizim için dansta en üstteki tutkumuz olduğunu bizle yaşayacak.
BOĞAZ’DA AKŞAM YEMEĞİ YİYECEĞİM
Türklere doğal bir yakınlık hissediyoruz. Hep İstanbul’u konuşuyorduk, çok heyecanlıyız. Ben daha önce de İstanbul’a gelmiştim. İstanbul’un tarihi mekanlarını gezmeye çok fazla fırsatım olmamıştı. Boğaz’ı iyi biliyorum. Bu sefer Boğaz’da bir akşam yemeği mutlaka yiyeceğim.
hurriyet.com.tr
Bir sene sonra Paris Magic TV’deki "Le Plus Grand Cabaret Du Monde"nde şova çıktılar. Haziran 2005’te Dortmund Senfoni Orkestrası’yla ile beraber Konthertus Haus’da sahne aldılar. İspanya’da dans festivali
"Festival de Musica y Danza de Benicasim"e davet edildiler. Pek çok ülkede gösteriler sergilediler. Barselona’da Tivoli Sahnesi’ndeki sekiz başarılı şovun ardından dünyada "Muhteşem 7" olarak isimlendirildiler. Şimdi iki özel şov için Türkiye’ye geliyorlar. 23 Mayıs’ta İş Sanat’ta sezonun kapanış gecesinde ve 25 Mayıs’ta 7. Mersin Uluslararası Müzik Festivali’nde dans edecekler. Biz de kardeşlerden Josua Vivancos ile danslarını, aşklarını ve Türkiye’deki şovlarını konuştuk.
Dansçı olmaya karar vermenizde kadınlar mı etken oldu?- Dansçı babamız Pedro, hepimizin kahramanıydı ve küçükken tek derdimiz büyüyünce onun gibi olmaktı, oyun oynadığımız çağlarda dans etmeye başladık. Yani kadınlarla ilgili bir plan düşünemeyecek kadar küçüktük.
Hepiniz dansta aynı yeteneğe mi sahipsiniz yoksa bazılarınız daha çok mu çalışıyor?- Babamızdan ötürü dans etmek bize çok normal geliyordu sadece onun gibi dans etmeye özeniyorduk. Hepimizin küçükken break dansa ve sokak danslarına da ilgisi oldu. Sanırım dans etmek genlerimizde var. Bunu babamızdan aldık ve bizim kaderimiz diye düşünüyoruz. Okul konusunda da bizi yönlendiren babamız oldu. Biz babamızın bir projesi gibiydik ve her şeyi ona borçluyuz.
Neden konservatuvardan sonra ayrıldınız? - Sürekli beraber olduğumuz için birbirimizin nasıl geliştiğini ya da nelerde eksik kaldığımızı çok fark edemiyorduk. Hepimiz dansla kendi hayatımızı kurmak istedik. Başka dans topluluklarıyla çalışarak para kazandık, farklı tarzlarda dans ettik. Fransız dans topluluklarıyla, Hollanda’da modern dansçılarla, flamenko projelerinde. Sadece ben ve Israel, Joaquin Cortes’le aynı dönemde çalıştık. Tüm bunların sonunda esas tutkumuz flamenko için Vivancos’u kurduk. Bizim derdimiz kaderimizi, hayatımızı sahnede paylaşmak. Üstelik yeni bir projede 7 kardeş fikriyle 7 günah fikrini buluşturacağız. Çok daha görkemli olacak.
Çocuk yaşlarda farklı ülkeleri gezmeye başladınız. Çocukluğunuzu yaşama fırsatınız oldu mu?- Dünyayı dolaşmaya başladığımızda henüz 14-15 yaşlarındaydık. Bana göre çocukluğumuzu çok daha renkli yaşamış olduk. Gittiğimiz farklı ülkelerin farklı kültürleriyle tanışıp farklı yaşantıların içine girdik. Bu da bizim daha açık fikirli yetişmemizi sağladı. Özellikle ergenlik çağında aynı şehrin kızlarıyla arkadaşlık ederek büyümedik bu yüzden de eksik bir çocukluğum olmadı.
Sevgiliniz var mı? Kadınlar en çok hanginize ilgi gösteriyor? - 2004 yılından beri sürekli turnedeyiz, bu yüzden ciddi bir ilişkimiz olamıyor. En klasik derdimiz aramızdaki kaçınılmaz rekabet. Zevklerimiz birbirine çok yakın, hep aynı sosyal ortamlara girdiğimiz için aynı kişilerden hoşlanıyoruz bu da kahredici. Sanırım kardeşim Israel biraz hızlı davranıyor.
Sizce en seksi olan hanginizsiniz?- Bunu ben değerlendiremem, biz kardeşiz, hepimiz erkeğiz ve birbirimizi algılayışımız izleyicinin algılayışından çok farklı. Birbirimizin her halini biliyoruz, bazen seksi olduğumuzu yazan bir makale saçma geliyor ama formumuzda olduğumuzu kabul ediyorum.
Özel hayatınızda da sahnedeki kadar ateşli misiniz?- Hareketi ve yaşamı seven tipleriz. Bu anlamda tutkulu olduğumuz doğru ama kariyerimiz hayatımızın merkezi ve en büyük tutkumuz dans. Ateşimiz ve tutkumuz sahne için, kimi zaman özel hayatımızda çok sakin olabiliyoruz ama sahnede yaşadığımız coşku hiç değişmiyor.
Şovunuzda danstan sonra insanları en çok ne büyülüyor? - Koreografiye ve dansa hayran kaldıklarını biliyorum. Çekici göründüğümüze dair iltifatlar alıyoruz. Flamenko da karizma çok önemli olduğu için iyi görünmeliyiz vücudumuz bizim enstrümanımız. Ama sahneye çıkınca dansımız, görünüşün önüne geçiyor. Kardeş olmamız da herkese enteresan geliyor.
Formunuzu korumak için özel neler yapıyorsunuz?- Çok çalışıyor, vücudumuza iyi bakıyor ve spor yapıyoruz. Sadece spor yapmakta değil, sağlıklı besleniyor, alkolden uzak duruyoruz. Neredeyse günde 4-5 saat dans ediyoruz.
Gösteride bizi neler bekliyor?- Sahnedeki hikayemiz bizi anlatıyor, çocukluktan itibaren yaptığımız, öğrendiğimiz tüm farklı dans türlerini kendi yorumumuzla sahneye koyuyoruz. Hikayemiz çocukluğumuzla başlıyor. Hepimiz çocuk yaşta enstrüman çalmaya, dans etmeye başladık. Gerçek tutkumuz flamenkoyu keşfettik. Sahnede bu yolculuğu daha dramatik anlatıyoruz. Hepimizin dans müziğine olan tutkusundan rock müziğine olan tutkusuna, sokak danslarından boogie’ye kadar dansı kendimizi eğlendirerek nasıl geliştirdiğimiz aktarıyoruz. Ve hepsi flamenkoya bağlanıyor. İzleyiciler flamenkonun bizim için dansta en üstteki tutkumuz olduğunu bizle yaşayacak.
BOĞAZ’DA AKŞAM YEMEĞİ YİYECEĞİM
Türklere doğal bir yakınlık hissediyoruz. Hep İstanbul’u konuşuyorduk, çok heyecanlıyız. Ben daha önce de İstanbul’a gelmiştim. İstanbul’un tarihi mekanlarını gezmeye çok fazla fırsatım olmamıştı. Boğaz’ı iyi biliyorum. Bu sefer Boğaz’da bir akşam yemeği mutlaka yiyeceğim.
Son düzenleme: