- 23 Ağustos 2009
- 208
- 27
- 50
Serin bir sonbahar günündeydi seninle tanışmamız. Gözgöze ilk geldiğimiz anda vurgun yemişçesine çakılıp kalmıştım olduğum yere.İş çıkışı bir kaç arkadaşla pastanede buluşmuştuk.Masamıza gelip selam vermiştin çocuksu gülüşünle.2 aydır aynı binada çalışıyormuşuz meğer ve ben hiç farketmemişim seni.O günden sonra gözlerim hep seni arar olmuştu.Daha sonra arkadaş toplantılarında kar...şılaştık defalarca.Ve en sonunda itiraf edebildik karşılıklı hislerimizi.
Sonra günler su gibi geçmeye başladı.Sık sık buluşup geleceğe dair planlar yapardık.Bir ağacın altına oturup saatlerce hayal kurardık.Ne çok hayallerimiz vardı.Sen askerden döner dönmez evlenecek, kızımıza Duru adını verecektik.Yazık! Hayallerimiz yarıda bile kalmadı...
Sonra askerlik tarihin belli olduğunda tutturmuştun yüzük takmadan gitmem diye.Nasıl olur? ailelere bile açılmamıştık daha.''Hem neden bu acele?Ben sana aitim tüm kalbimle, güvenmiyor musun bana?'' diye sitem etmiştim sana.''Yoo, güvensizlik değil de, bilmiyorum.Tarif edilemez bir hüzün var içimde.'' demiştin.
Biraz zorlama,biraz ısrar,biraz inatla aileleri ikna edip takmıştık yüzükleri.Yarım kalacak hayallerimize bir adım atmıştık bu yüzüklerle,sevinçle ve bilmeden.
Askerliğin gelip çattı en sonunda.Komando olacaktın,''Gurur duy'' demiştin.''Her genç kız komando sevgilisi olsun ister.''Korkmalı mıydım, gurur mu duymalıydım bilemedim.O hüzün beni de sarıp sarmalamıştı o an.Uğurlarken seni askere ''Birşey olmalı yanımda, senden bir parça olmalı, kokunu hissedebileceğim bir şey'' demiştin.
Hiç düşünmeden uçlarını bile kestirmeye kıyamadığım saçımdan bir tutam kesivermiştim.Ne çok gülmüş ve şaşırmıştın.''Deli sevgilim benim''demiştin,''Ben senin delinim'' demiştim.
Sürekli çatışmalara giriyordunuz teröristlerle, sağsalim kavuşmak için dua ediyordum arkandan.Bol bol mektup yazıyordum sana, sen bana yazamasanda.Sensiz günlerimi anlatıyor, sana sevgimi döküyordum mektuplara.
Bir gün işteyken annen arayıp ''Hemen bize gel'' dedi.Ne anlam çıkarabilirdim bundan.Kesin çatışmalardaki başarılarından dolayı ödül olarak izne göndermişlerdi seni.Uçarak gittim adeta sizin eve.Kapıda bir asker arabası, bir kaç asker ve acı dolu haykırışlar.Kulaklarım uğulduyor, söylenilenleri anlamıyordum.Tek ve son duyduğum ''ŞEHİT OLDU'' sözüydü.
Gözümü hastanede açtım. Öyle bir acı ki kendime gelemiyorum,sanki görmüyorum, duymuyorum.Bu çığlık benden mi çıkıyor? İnanmıyorum, inanmak istemiyorum, ölüyorum sevdiğim bende ölüyorum.
Cenazane bile gidemedim, hem ayakta duramamaktan hem de inanmak istemediğimden.Birkaç gün sonra baban geldi.Beyaz bir mendil verdi bana.''Bunlar sende kalmalı diye düşündüm'' dedi.Mendilin içinde alyansın ve bir tutam saçım vardı.Üzerinde sana ait kan lekeleri.Senden bir parça kalmıştı bana,teselli sayılırsa.Sık sık mezarını ziyaret ettim sonra,mektup yazmaya devam ettim sana.
4-5 yıl sonra biri çıktı karşıma, istemedim baştan. Annem ''Yeter artık yas tuttuğun, hayat devam ediyor, kendine bir yuva kurmalısın, bizi de kahrediyorsun bu halinle'' dedi.Ana olarak haklıydı ama kalbimde sen varken başkasına nasıl yer verirdim.Buluştuğumuzda onunla hemen seni anlattım ona,''Şehidimi asla unutamam'' dedim açıkça.O da henüz 3 aylık evliyken beyin kanamasından ölen eşini anlattı bana.Artık yuva ve çocuk sahibi olmak istediğini, beni anladığını ve saygı duyduğunu söyledi.
Evlendik sonunda.Ben mezarını ziyaret etmeye devam etttim,eşimin hoşgörülü izniyle.Bu arada bir kızım bir oğlum oldu.Kızımın adı Duru seninle hayalini kurduğumuz gibi. Oğlumun adı da Burak eşimin eski eşiyle hayalini kurduğu gibi.Yani biz hatıralarımızla ve çocuklarımızla hayatımıza devam ediyoruz sizi de unutmadan.Annen ve babanla da görüşmeye devam ediyoruz.Seni anıyoruz her zaman.
Daha sonra iş sebebiyle şehir değiştirmemiz gerekti.Artık eskisi kadar ziyaretine gelemeyecek olmam üzdü beni.Giderken benden bir parça bırakmak için sana, bir tutam saçımı gömdüm toprağına.Alyansını yanıma aldım.
Yıllar yıları kovaladı, çocuklar okula başladı ve ben mektup yazmaya devam ettim sana, sen artık okumasan da.Tam 15 yıl sonra yine birgün mektup yazarken sana telefon çaldı, arayan annendi, ağlıyordu.Mezarının olduğu yerden metro yolu geçecekmiş,mezarını köye taşıyacaklarmış.İlk otobüsle çıktım yola, seni dünya gözüyle son kez görebilirim umuduyla.Gittim, mezarını açtılar.Herkes hayret ve şaşkınlık içindeydi, çünkü kefenin bile çürümemişti.Bazıları mezar kaymış olabilir dediler.''İmkansız. mümkün değil 15 yılda'' dedim.''Olabilir'' dediler.''O zaman açın kefeni görmek istiyorum'' dedim.Ne kadar itiraz etiilerse o kadar direttim.Açtılar yüzünü, hiç ölmemiş gibiydi,yüzünde o çocuksu tebessüm.Ben artık 37 yaşında saçlarına aklar düşmüş olarak karşındaydım, sense aynı gençlik ve nur dolu yüzünle karşımdaydın.Allah zaten inandığım birşeyi dünya gözüyle görmemi de nasip etmişti.Bir daha tüm benliğimle inandım ki ŞEHİTLER ÖLMEZ ve çürümezdi.
Şehidimin kulağına eğilip ''Seni bu dünyada bir kez daha görmek varmış kaderimde, senin kalbimde yerin ayrı, seni hiç unutmayacağım, rahat uyu şehidim.'' diye son sözlerimi söyledim.
O gece rüyamda gördüm şehidimi.Bir ağacın altında oturuyorduk.Beni bir kez daha gördüğüne çok sevinmişti.Yüzünü açtırmak için nasıl direttiğime gülerek ''Sen delisin'' dedi.''Ben senin delinim''dedim.Ben saçlarımda yeni beliren aklarımla, şehidim genç, nurlu yüzü ve çocuksu gülüşüyle uyanana kadar o ağacın altında oturduk, birbirimizin gözlerine bakarak......
not:tamamen hayal ürünüdür..
Sonra günler su gibi geçmeye başladı.Sık sık buluşup geleceğe dair planlar yapardık.Bir ağacın altına oturup saatlerce hayal kurardık.Ne çok hayallerimiz vardı.Sen askerden döner dönmez evlenecek, kızımıza Duru adını verecektik.Yazık! Hayallerimiz yarıda bile kalmadı...
Sonra askerlik tarihin belli olduğunda tutturmuştun yüzük takmadan gitmem diye.Nasıl olur? ailelere bile açılmamıştık daha.''Hem neden bu acele?Ben sana aitim tüm kalbimle, güvenmiyor musun bana?'' diye sitem etmiştim sana.''Yoo, güvensizlik değil de, bilmiyorum.Tarif edilemez bir hüzün var içimde.'' demiştin.
Biraz zorlama,biraz ısrar,biraz inatla aileleri ikna edip takmıştık yüzükleri.Yarım kalacak hayallerimize bir adım atmıştık bu yüzüklerle,sevinçle ve bilmeden.
Askerliğin gelip çattı en sonunda.Komando olacaktın,''Gurur duy'' demiştin.''Her genç kız komando sevgilisi olsun ister.''Korkmalı mıydım, gurur mu duymalıydım bilemedim.O hüzün beni de sarıp sarmalamıştı o an.Uğurlarken seni askere ''Birşey olmalı yanımda, senden bir parça olmalı, kokunu hissedebileceğim bir şey'' demiştin.
Hiç düşünmeden uçlarını bile kestirmeye kıyamadığım saçımdan bir tutam kesivermiştim.Ne çok gülmüş ve şaşırmıştın.''Deli sevgilim benim''demiştin,''Ben senin delinim'' demiştim.
Sürekli çatışmalara giriyordunuz teröristlerle, sağsalim kavuşmak için dua ediyordum arkandan.Bol bol mektup yazıyordum sana, sen bana yazamasanda.Sensiz günlerimi anlatıyor, sana sevgimi döküyordum mektuplara.
Bir gün işteyken annen arayıp ''Hemen bize gel'' dedi.Ne anlam çıkarabilirdim bundan.Kesin çatışmalardaki başarılarından dolayı ödül olarak izne göndermişlerdi seni.Uçarak gittim adeta sizin eve.Kapıda bir asker arabası, bir kaç asker ve acı dolu haykırışlar.Kulaklarım uğulduyor, söylenilenleri anlamıyordum.Tek ve son duyduğum ''ŞEHİT OLDU'' sözüydü.
Gözümü hastanede açtım. Öyle bir acı ki kendime gelemiyorum,sanki görmüyorum, duymuyorum.Bu çığlık benden mi çıkıyor? İnanmıyorum, inanmak istemiyorum, ölüyorum sevdiğim bende ölüyorum.
Cenazane bile gidemedim, hem ayakta duramamaktan hem de inanmak istemediğimden.Birkaç gün sonra baban geldi.Beyaz bir mendil verdi bana.''Bunlar sende kalmalı diye düşündüm'' dedi.Mendilin içinde alyansın ve bir tutam saçım vardı.Üzerinde sana ait kan lekeleri.Senden bir parça kalmıştı bana,teselli sayılırsa.Sık sık mezarını ziyaret ettim sonra,mektup yazmaya devam ettim sana.
4-5 yıl sonra biri çıktı karşıma, istemedim baştan. Annem ''Yeter artık yas tuttuğun, hayat devam ediyor, kendine bir yuva kurmalısın, bizi de kahrediyorsun bu halinle'' dedi.Ana olarak haklıydı ama kalbimde sen varken başkasına nasıl yer verirdim.Buluştuğumuzda onunla hemen seni anlattım ona,''Şehidimi asla unutamam'' dedim açıkça.O da henüz 3 aylık evliyken beyin kanamasından ölen eşini anlattı bana.Artık yuva ve çocuk sahibi olmak istediğini, beni anladığını ve saygı duyduğunu söyledi.
Evlendik sonunda.Ben mezarını ziyaret etmeye devam etttim,eşimin hoşgörülü izniyle.Bu arada bir kızım bir oğlum oldu.Kızımın adı Duru seninle hayalini kurduğumuz gibi. Oğlumun adı da Burak eşimin eski eşiyle hayalini kurduğu gibi.Yani biz hatıralarımızla ve çocuklarımızla hayatımıza devam ediyoruz sizi de unutmadan.Annen ve babanla da görüşmeye devam ediyoruz.Seni anıyoruz her zaman.
Daha sonra iş sebebiyle şehir değiştirmemiz gerekti.Artık eskisi kadar ziyaretine gelemeyecek olmam üzdü beni.Giderken benden bir parça bırakmak için sana, bir tutam saçımı gömdüm toprağına.Alyansını yanıma aldım.
Yıllar yıları kovaladı, çocuklar okula başladı ve ben mektup yazmaya devam ettim sana, sen artık okumasan da.Tam 15 yıl sonra yine birgün mektup yazarken sana telefon çaldı, arayan annendi, ağlıyordu.Mezarının olduğu yerden metro yolu geçecekmiş,mezarını köye taşıyacaklarmış.İlk otobüsle çıktım yola, seni dünya gözüyle son kez görebilirim umuduyla.Gittim, mezarını açtılar.Herkes hayret ve şaşkınlık içindeydi, çünkü kefenin bile çürümemişti.Bazıları mezar kaymış olabilir dediler.''İmkansız. mümkün değil 15 yılda'' dedim.''Olabilir'' dediler.''O zaman açın kefeni görmek istiyorum'' dedim.Ne kadar itiraz etiilerse o kadar direttim.Açtılar yüzünü, hiç ölmemiş gibiydi,yüzünde o çocuksu tebessüm.Ben artık 37 yaşında saçlarına aklar düşmüş olarak karşındaydım, sense aynı gençlik ve nur dolu yüzünle karşımdaydın.Allah zaten inandığım birşeyi dünya gözüyle görmemi de nasip etmişti.Bir daha tüm benliğimle inandım ki ŞEHİTLER ÖLMEZ ve çürümezdi.
Şehidimin kulağına eğilip ''Seni bu dünyada bir kez daha görmek varmış kaderimde, senin kalbimde yerin ayrı, seni hiç unutmayacağım, rahat uyu şehidim.'' diye son sözlerimi söyledim.
O gece rüyamda gördüm şehidimi.Bir ağacın altında oturuyorduk.Beni bir kez daha gördüğüne çok sevinmişti.Yüzünü açtırmak için nasıl direttiğime gülerek ''Sen delisin'' dedi.''Ben senin delinim''dedim.Ben saçlarımda yeni beliren aklarımla, şehidim genç, nurlu yüzü ve çocuksu gülüşüyle uyanana kadar o ağacın altında oturduk, birbirimizin gözlerine bakarak......
not:tamamen hayal ürünüdür..