- 20 Haziran 2007
- 4.250
- 27
- 358
- 45
Hayatımızda ne çok şeyin senaryosunu oluşturuyoruz kafamızda.
Kuruntularımız, kurguladıklarımız ne de çok...
Haklısınız.
Bu konuda genelleme yapmam doğru değil. Senaryo üretmeksizin olanı biteni olduğu gibi yaşayanlar da var mutlaka.
Ne mutlu onlara...
Kalpteki perde kalkmadan, zihnimizdeki önyargılar kırılmadan gözler de gerçeği göremiyor.
Zannetmeler başlıyor...
Hayatı zorlaştıran, küsmelere yol açan, kavgalara sebep olan, kırgınlıkları arttıran, arkadaşlıklara nokta koyan, bizleri boşu boşuna yoran zannedişler.
“Sandığım gibi biri değilmiş….”
“Aa , demek onun için böyle davrandı.Ben de zannetmiştim ki….”
“Tahminimde yanılmışım, olay hiç de benim düşündüğüm gibi değilmiş…”
Bu örnekleri çoğaltmak mümkün. Tıpkı bir çığ gibi. Bir kere başlayınca arkası da geliyor. Büyüyor, büyükten de büyük oluyor. Bildiklerimizle peşin hüküm vermek, bilmediklerimizi yok saymak anlamına geliyor.
Ne büyük bir yanılgı!..
Gerçekler ortaya çıkınca, kurguladıklarımız yanımıza arkadaş oluyor. Haklı olmadığımızı anlayınca karşı tarafa da haksızlık etmiş oluyoruz. Özür dilemeyi becerebiliyorsak telafi şansımız oluyor elbette. Ama özür dilemek, yaptığımız davranışın yanlış olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Affedilsek bile kırılan bir kalbi onarabilme şansımız her zaman olmuyor.
Önyargılarla örülen duvarlar öyle katı ki kırıldığı zaman ya enkazın altında kalıyoruz ya da duvarın gerisinde kalıp bir adım ilerleyemiyoruz.
Önyargılarımızdan, zannedişlerimizden kurtulmanın ilk yolu, bunlardan arınmayı yürekten istemekten geçiyor. Sonrası zaman içinde gelişiyor.
Ben öncelikle kendimden özür diliyorum.
Kendime değer vermeyip sanmalara kaptırdığım için.
Onları yanımda taşıyarak ruhuma yük ettiğim için.
Sezgilerime doğru anlamlar yükleyemeyip yolumu şaşırdığım için.
Aynı zamanda kendime teşekkür de ediyorum. Bu yanlışımı fark ettirip, önyargısız bir hayatın kapılarını aralattığı için.
Duyduklarım yeter sandım, görmenin gücünü yok sayarak.
Bildiklerim yeter sandım , bilmediklerime fırsat tanımayarak.
İnsanım, hata yaptım, affedilişin arkasına sığınarak.
Öyleyse artık sanmamalıyım, bu farkındalığa kucak açarak....
alıntıdır
sevgilera.s.
Kuruntularımız, kurguladıklarımız ne de çok...
Haklısınız.
Bu konuda genelleme yapmam doğru değil. Senaryo üretmeksizin olanı biteni olduğu gibi yaşayanlar da var mutlaka.
Ne mutlu onlara...
Kalpteki perde kalkmadan, zihnimizdeki önyargılar kırılmadan gözler de gerçeği göremiyor.
Zannetmeler başlıyor...
Hayatı zorlaştıran, küsmelere yol açan, kavgalara sebep olan, kırgınlıkları arttıran, arkadaşlıklara nokta koyan, bizleri boşu boşuna yoran zannedişler.
“Sandığım gibi biri değilmiş….”
“Aa , demek onun için böyle davrandı.Ben de zannetmiştim ki….”
“Tahminimde yanılmışım, olay hiç de benim düşündüğüm gibi değilmiş…”
Bu örnekleri çoğaltmak mümkün. Tıpkı bir çığ gibi. Bir kere başlayınca arkası da geliyor. Büyüyor, büyükten de büyük oluyor. Bildiklerimizle peşin hüküm vermek, bilmediklerimizi yok saymak anlamına geliyor.
Ne büyük bir yanılgı!..
Gerçekler ortaya çıkınca, kurguladıklarımız yanımıza arkadaş oluyor. Haklı olmadığımızı anlayınca karşı tarafa da haksızlık etmiş oluyoruz. Özür dilemeyi becerebiliyorsak telafi şansımız oluyor elbette. Ama özür dilemek, yaptığımız davranışın yanlış olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Affedilsek bile kırılan bir kalbi onarabilme şansımız her zaman olmuyor.
Önyargılarla örülen duvarlar öyle katı ki kırıldığı zaman ya enkazın altında kalıyoruz ya da duvarın gerisinde kalıp bir adım ilerleyemiyoruz.
Önyargılarımızdan, zannedişlerimizden kurtulmanın ilk yolu, bunlardan arınmayı yürekten istemekten geçiyor. Sonrası zaman içinde gelişiyor.
Ben öncelikle kendimden özür diliyorum.
Kendime değer vermeyip sanmalara kaptırdığım için.
Onları yanımda taşıyarak ruhuma yük ettiğim için.
Sezgilerime doğru anlamlar yükleyemeyip yolumu şaşırdığım için.
Aynı zamanda kendime teşekkür de ediyorum. Bu yanlışımı fark ettirip, önyargısız bir hayatın kapılarını aralattığı için.
Duyduklarım yeter sandım, görmenin gücünü yok sayarak.
Bildiklerim yeter sandım , bilmediklerime fırsat tanımayarak.
İnsanım, hata yaptım, affedilişin arkasına sığınarak.
Öyleyse artık sanmamalıyım, bu farkındalığa kucak açarak....
alıntıdır
sevgilera.s.